Çocukluk veya ergenlik döneminde anne, babanızdan “kilo aldın, şişmansın, diyet yap ya da çok zayıfsın, yemek ye” gibi sözlere sık sık maruz kaldınız mı? Eğer kaldıysanız şu an kilonuz normal değerlerde olsun veya olmasın büyük ihtimal ile görünümünden memnun olmayanlardansınız.
Cornell Gıda ve Marka Laboratuvarı’nda yapılan, sonuçları Eating & Weight Disorders’da yayınlanan bir araştırmanın sonucu şöyle; Görünümü hakkında özgüven eksikliği yaşayan kadınlar, çocukluklarında ebeveynlerinin onlara yaptıkları eleştirileri daha fazla hatırlıyorlar. Kızınızın kilosu ve beslenme şekli hakkında ne kadar çok eleştiri yaparsanız, kızınız da erişkin olduğunda kendi görüntüsünden o denli memnun olmayan bir birey oluyor.
Peki, ebeveynler “çok yiyorsun, obez olacaksın” ya da “yemiyorsun boyun Ayşe’ninki kadar uzamayacak” gibi söylemleri bırakırlarsa ne olur? Tamamen obez ya da az gelişmiş bir nesil mi yetişir?
Tabii ki hayır. Burada yapmamamız gereken çocuğu yargılamak, eleştirmek. Ona sağlıklı beslenmeyi öğretmenin önünde hiç bir engel yok. Araştırma bize aynı zamanda yapılan bu eleştirilerin ve baskının çocukların psikolojisi üzerinde yetişkinliklerine taşıdıkları hasarlar
Aşı, araçlarda zorunlu kemer takma uygulamasından sonra gelen en ucuz ve etkili ölümü engelleme yoluyken, ne yazık ki sık sık aşı aleyhinde söylemlere de şahit oluyoruz.
Tüm dünyada ve ülkemizde uygulanan çocukluk çağı aşıları hakkında olumsuz söylemlerde bulunan kişiler, acaba hangi amaca hizmet ediyorlar? Eldeki veriler çok ilginç. Bu konuda Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Mehmet Ceyhan'dan önemli bilgiler aldım.
Aşılama ile bugün enfeksiyon hastalıklarından korunmada gelinen noktadan söz eder misiniz?
Ülkemizde, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı aşı takvimi ile çocuklar 13 hastalığa karşı bebekliklerinden itibaren korunuyorlar. Bu hastalıklar aşılama sayesinde artık ya görünmüyorlar ya da çok az görünüyorlar. Milyonlarca insanı öldüren çiçek hastalığı, aşılama sayesinde Türkiye’de 1957 yılından, dünyada da 1977 yılından itibaren görülmemektedir.
Yine tarihte milyonlarca insanı öldüren, sakat bırakan çocuk felci 26.11.1998’den beri ülkemizde görülmüyor. Dünyada her yıl 300.000 – 400.000 çocuk felci vakası bildirilirken, bugün bu rakam birkaç vakaya düştü. Aşılama faaliyetleri sonucu
Zamanda yolculuk yapmak isterseniz size önerim, Hırvatistan’ın en gözde şehri Dubrovnik’e gitmeniz olur. Eşe dosta 3 günlüğüne Orta Çağ’a kadar gittim, geldim diyebilirsiniz.
Benim ilk ulaştığım yer Podgorica oldu.Burada kiraladığım araba ile Budva üzerinden Dubrovnik’e geçtim.
Denize yakın olmayı sevdiğim için denize sıfır, Eski Şehir dışında bir otelde kalmayı tercih ettim. Sabah kahvaltıda oturduğum masanın yanındaki biberiyeleri kopararak, zeytinlerin üzerine serpmek, denizin kokusunu solumak ve dalgaların sesiyle uzaktan geçen tur teknelerine dalıp gitmek harikaydı.
Alışkanlığım gereği gideceğim ülkenin tarihini okurum ve yanıma o ülke ile ilgili yayınlar alarak giderim. Gezdiğim yerleri, dokunduğum yapıtları tanımak, yürüdüğüm yollarda daha önce kimlerin yürüdüğünü bilmek beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Okuduğum kaynaklardan yorucu olabileceğini öğrendiğim için gezmeye surlardan başladım. Bir tarafı Adriyatik, öbür tarafı Eski Şehir’e bakan surlarda yürüyüşüm yaklaşık 1,5 saat sürdü.Bu arada hemen belirteyim, Game of Thrones filminin çekildiği yerleri de tur alarak gezebilirsiniz.
Eski Şehir’in meşhur caddesi Stradun
Surlardan indiğimde biraz dinlenmek için Eski Şehir’in meşhu
İstanbul gibi iş ve trafik yoğunluğu olan şehirlerde dışarıda yemek yemek zorunluluk oluyor. Hatta kimi akşamlar vakitsizlikten evde yemek hazırlama sorununu çoğu kişi gibi ben de yaşıyorum. Sorunu genellikle buzdolabımda bulundurduğum, koruyucu içermediğine emin olduğum, güvendiğim hazır gıdalarla çözüyorum. Tüm ebeveynler gibi ben de içime sinecek, kalitesinden emin olduğum gıdayı tercih ediyorum. Genellikle köfte, döner gibi geleneksel yemekler favorimiz. Malum çocuklar da çok seviyor.
Uzun yıllar restoran işletmeciliği yapmış bir ailenin ferdi, çocuk sağlığı yayıncılığı yapan bir gazeteci ve ebeveyn olarak et ve et ürünlerinin uygun şartlarda muhafaza edilmediğinde çabuk bakteri üretebileceğini iyi biliyorum. Bunun gibi daha pek çok detayı da bildiğimden biraz titiz ve çok sorusu olan bir müşteriyim denilebilir.
Sorularım çoğalınca et ürünleri üretimi yapan, ülkemizin köklü markalarından birini ziyaret ettim. Üretim sürecini yerinde görmek istedim. Ziyaretim sırasında 28 yıldır bu sektörde faaliyet gösteren Bereket Döner'in Genel Müdürü, Muhammet Nezif Emek bana eşlik etti ve sorularımı cevaplandırdı.
Nezif Bey üretim aşamalarından bahseder misiniz?
Elbette. Biz,
Geçtiğimiz hafta çok özel bir etkinlik 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında Kurtuluş Savaşı Müzesi, I. TBMM Binası bahçesinde gerçekleştirildi. “Türk El Sanatlarından Örnekler” adlı bu canlı performans gösterisi başta çocuklar olmak üzere tüm ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü.
Ebru, ahşap yakma, keçe, naht, ahşap kakma, kaligrafi, çini ve hat sanatı ustalarının bu defa amacı, yeni nesillere sanatlarını tanıtmak ve çocuklara bu sanat dallarını sevdirerek ilgi uyandırmaktı.
El sanatları bir ülkenin kültürel kişiliğini yansıtır.
Geçmişten günümüze kültürel izler aslında el sanatlarımızda gizlidir. Mesela; Mercan kırmızısı neden bir dönem kullanılmış ve yok olmuştur? Neden çini sanatı İznik, Çanakkale ve Kütahya gibi bölgelerde daha gelişmiştir? Çini sanatında kullanılan motifler neyi simgeler? Hiç düşündünüz mü?
Eğer çini sanatı ile tanışmadıysanız düşünmüş olamazsınız… Aslında o kadar güzel anlamları ve onlara atfedilmiş hikâyeleri var ki.
Topkapı Sarayı’nı çocuğunuzla gezerken sünnet odasının duvarlarındaki çinilerin hangi yöremizde üretilip geldiğini biliyor olmanız çocuğunuzda da merak uyandırabilir. Bu oda çinileriyle ünlüdür. Büyüdüğünde çini
Çoğumuz, ısrarla uyumayan bebeklerimizi,otomobil ile gezdirerek uyutmayı denemişizdir. Hatta yeni bebeği olan aileler eşe, dosta “bir türlü uyumuyor, ne yapsak?” dediğinde ilk aldıkları tavsiye “otomobil ile gezdirin” olur. Peki nedir bu otomobil ile gezmenin büyüsü? Yoksa bu çocuklar doğuştan otomobil tutkunu mu?
Aslında olan çok farklı. Bu şekilde uyumak vücut ihtiyacı değil tamamen sarsıntıdan dolayı beyinde oluşan suni bir durumdur. Ayakta sallamak, beşikte sallamak gibi.
Bebeğin yanında bir yetişkin olmalı
Arabada sarsılarak uyumak bebekte kusmaya da yol açabileceği için dikkatli olunmalıdır. Bebek arka koltukta, ana kucağı denilen özel koltuğunda ve gerekli emniyet tedbirleri alınmış olmalıdır. Mahalle arasında geziyoruz, kısa mesafe, gecenin bir yarısı diye otomobildeyken bebek, annenin kucağınızda tutulmamalıdır. Mümkünse bebeğin yanında arka koltukta bir yetişkin olmalıdır. Kusma, 2 yaş altı bebeklerde boğulmalara yol açabilen ve ciddi sonuçlar doğurabilecek bir durumdur.
Duruş şeklini değiştirerek kısa molalar verin
Uzun bir yolculuğa çıktınız ve bebeğiniz uyuyakaldıysa ara sıra mola vererek bebeğinizin sıcaklığını kontrol etmenizde fayda vardır. Koltuğu ve
Geçtiğimiz ay “TEDx sağlığınıza iyi gelecek” başlıklı bir yazı yazmıştım. Neydi bu TEDx? İsterseniz bir hatırlayalım.
TED, Technology, Entertainment ve Design sözcüklerinin baş harflerinden oluşan ve kâr amacı gütmeyen 30 senelik geçmişi olan, konuşmaların 18 dakikayla sınırlı olduğu bir organizasyon.
Bu yıl TEDx Bahçeşehir’de yapılan organizasyonun teması “Değişim”oldu. Konuşmacılar kendi alanlarında değişimin nasıl olduğunu yahut olması gerektiğini vurguladı.
“Değişim” gerçekten önemli bir kelime.
Değişiyoruz, değişmeliyiz.
Teknoloji alanında dünyada robotlar üretilirken, gündem yapay zekâyken eğer hemen değişmezsek treni gerçekten kaçıracağız. Özellikle eğitimcilerin bu konuda gerçekten yatırım yapmaları ve bu yapılan yatırımları da aktif şekilde kullanmaları en büyük temennim.
TEDx Bahçeşehir gala gecesi tanıştığım konuşmacılar, organizasyonu yapan gençler, etkinlik günü gelen dinleyiciler gelecek için beni ümitlendirdi. Üreten genç insanlar var ve güzel işler yapıyorlar.
Bu sene TEDx Bahçeşehir’de dinlediğim konuşmacılar;Barış Özcan, Cem Seymen, Esra Öz, Cihan Nalbant, Enes Kutluca, Ercan Altuğ Yılmaz, Yaman Ömer Erzurumlu, Alper Almelek, Kadir Memiş, Selin Ün
Her çocuk özeldir ancak bazılarının daha fazla ilgiye ve eğitime ihtiyacı vardır. Onlar, Otizmli olarak dünyaya gelen çocuklar.
Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk olarak tanımlanıyor. Otizmin bilinen tek tedavisi ise erken teşhis ve özel eğitim.
2 Nisan “Dünya Otizm Farkındalık Günü” sebebiyle otizmli çocuklar için şuan yurt dışında çalışmalar yapan, Uzman Gelişim Psikoloğu Terry De Toledo ile kendisinin yaptığı projelerin yanı sıra dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalara değindik.
Otizmle ilgili çalışmalarından söz eder misin?
Otizmin nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu düşünürsek tanı konulur konulmaz etkili müdahale programına başlamak gerekir. Ben de otizmli çocuklara aktivite planı oluşturarak onları kaynaştırma sınıflarına hazırlıyorum. Öğretmenlerini ise duyarlılıklarını arttırmak için eğitiyorum. Kaynaştırma sınıflarında otizmli bir çocukla çalışmak kolay bir iş değil bu sebeple eğitimcilere de yön göstermek gerekiyor.
Yaptığım programlar ile kaynaştırma sınıflarını desteklemeye çalışıyorum. Bunun haricinde ailelerine döneminde çocuklarına evde uygulamaları gereken planlar hazırlıyorum.