Zamanda yolculuk yapmak isterseniz size önerim, Hırvatistan’ın en gözde şehri Dubrovnik’e gitmeniz olur. Eşe dosta 3 günlüğüne Orta Çağ’a kadar gittim, geldim diyebilirsiniz.
Benim ilk ulaştığım yer Podgorica oldu.Burada kiraladığım araba ile Budva üzerinden Dubrovnik’e geçtim.
Denize yakın olmayı sevdiğim için denize sıfır, Eski Şehir dışında bir otelde kalmayı tercih ettim. Sabah kahvaltıda oturduğum masanın yanındaki biberiyeleri kopararak, zeytinlerin üzerine serpmek, denizin kokusunu solumak ve dalgaların sesiyle uzaktan geçen tur teknelerine dalıp gitmek harikaydı.
Alışkanlığım gereği gideceğim ülkenin tarihini okurum ve yanıma o ülke ile ilgili yayınlar alarak giderim. Gezdiğim yerleri, dokunduğum yapıtları tanımak, yürüdüğüm yollarda daha önce kimlerin yürüdüğünü bilmek beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Okuduğum kaynaklardan yorucu olabileceğini öğrendiğim için gezmeye surlardan başladım. Bir tarafı Adriyatik, öbür tarafı Eski Şehir’e bakan surlarda yürüyüşüm yaklaşık 1,5 saat sürdü.Bu arada hemen belirteyim, Game of Thrones filminin çekildiği yerleri de tur alarak gezebilirsiniz.
Eski Şehir’in meşhur caddesi Stradun
Surlardan indiğimde biraz dinlenmek için Eski Şehir’in meşhur caddesi Stradun’daki kafelerden birine oturdum. Bu cadde üzerinde sadece kafeler yok tabii. Sponza sarayı, küçük Onorfia çeşmesi, Orlando sütunu ve büyük Onorfia çeşmesi de aynı caddede yer alıyor. Burada Orta Çağ üniformasıyla geçen nöbetçileri görmeniz de mümkün. Ortama o kadar kapılıyor ki insan, neredeyse sokağın birinden bir şövalye çıkacak sanmadım değil. Eski Şehir gezim bittiğindeyse akşam olmuştu. Akşam yemeği için benim tercihim deniz ürünleriydi. Eğer alerjiniz yoksa ve seviyorsanız doya doya yemenizi öneririm.
Marko Polo’nun da doğum yeri
Buraya kadar gelip Dubrovnik’in kuzeyinde Peljesac yarımadasının karşısında yer alan Korcula adasını görmesem olmazdı. Yol boyunca seyrettiğim manzara, uğradığımız köyler ve ada, gerçekten rüya gibiydi. Burada tertemiz, el değmemiş koylar, Rönesans izleri, masmavi bir deniz sizi bekliyor. Korcula’nın bir diğer özelliği ise ünlü gezgin Marko Polo’nun da doğum yeri olması. Burada da surlar ve eski şehir var. Surlardan girince şehrin içinde yer alan Orta Çağ kilise ve evlerini görmeniz mümkün. O kadar çok yer var ki gezilecek...
Yeşil ve mavinin iç içe geçtiği bu adada yakın koylara geçerek denize girmenizi öneririm.
Ben Dubrovnik’e geri döndükten sonra yine araba kiralayarak Bosna Hersek’e geçtim. Siz eğer eve dönmek isterseniz gidişte ve dönüşte direk Dubrovnik uçuşunu tercih edebilirsiniz. Emin olun, uçağa bininceye kadar size şövalyelerin eşlik ettiği hissinden kurtulamayacaksınız.