Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyoruz. Peki, sizce kaçımız aslında ne kadar değerli olduğumuzu biliyoruz?
Araştırmalara göre kadın erkek eşitsizliği ortadan kalktığı takdirde dünya ekonomisine 2025 yılında 12 trilyon Amerikan Doları fayda sağlanacağı tahmin ediliyor. Bu katkı, ülke ve dünya ekonomisi açısından gerçekten çok büyük ve önemli.
Kadının ekonomik açıdan değerinin anlaşılması ve artması doğal olarak sosyal sorunlarımızın da çözümlerini getirecektir.
Dünyada hâlâ yaklaşık 48 ülkede kadınların iş kurmalarının önünde ciddi hukuksal engeller var. Oysa biz bu konuda şanslıyız, ülkemizde bu yönde bir engel yok. Ancak kadın girişimciler ve patronlar olarak bizleri destekleyen yeni fırsatlardan pek haberdar değiliz.
Bu konuda KOBİ’lere ve kadınlara yönelik finansal olmayan stratejiler, ürünler geliştirme konularında yabancı bankalara mentorluk da yapan, TEB KOBİ Bankacılığı Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Simla Ünal ile sohbet ettim. Kadın patronların karşılaştıkları sorunları ve çözüme yönelik imkânları konuştuk.
Ülkemizdeki ve dünyadaki kadın işverenlerin oranı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Dünya Bankası kaynaklarına göre kayıtlı 9,3 milyon
TED, Technology, Entertainment ve Design sözcüklerinin baş harflerinden oluşan ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyon. 30 senelik geçmişi olan ve konuşmaların 18 dakikayla sınırlı olduğu TED konferanslarında bugüne kadar Bill Gates, Richard Branson’dan İngiltere Başbakanı Gordon Brown’a kadar pek çok değerli konuşmacı yer almış. TEDx, başarılı insanların edindikleri tecrübe ile başkalarına ilham olmaları açısından mükemmel bir fırsat.
Organizasyon, alanında uzman insanların mesajını milyonlara ulaştıran etkileyici, düşündürücü bir o kadar da eğlenceli bir etkinlik. Bu yıl yapılacak TEDx Bahçeşehir organizasyonun içeriği ise “Değişim”.
Fikriyle değişim yaratan ve değer katan isimleri konuşmacı olarak konuk eden TEDx, konuşmacı seçiminde, paylaşmaktan zevk alan, kişiliği, fikirleri ve duruşuyla farklılık yaratan, hayatı dolu dolu yaşayan konuşmacıları dinleyicilerle buluşturmayı hedefliyor. Tabii bu kişiler aynı zamanda iyi bir de anlatıcı da olmalı. Gerek hikâyesi, gerek anlatımıyla insanları etkilemeyi başarmalı ve onlara ilham kaynağı olmalı.
Bu yıl TEDx Bahçeşehir de çok değerli isimler var
Bu sene dinleyeceğimiz isimler şöyle; Barış Özcan, Kadir Memiş, Berke Sarpaş,
Bugünlerde masallar ve hikâyeler ile ilgili oldukça fazla çalışma yaptım. Bu çalışmalar bana ebeveyn ile çocuk iletişiminde masal ve hikâyelerin ne derece önemli olduğunu gösterdi.
Doğumdan itibaren çocukların konuşma ve iletişim becerilerini geliştirmek için okunan ninnilerin, masalların büyük önemi var. Bunun yanı sıra çocukların kendi hastalıklarını anlaması, tanıması ve öğrenmesi için de masal ve hikâye kitapları kullanılıyor. Böylece çocuk kendinde olan rahatsızlığı anlayabiliyor ve bununla baş etme yollarını öğrenebiliyor.
Kitapların bu etkisinden yola çıkarak Disney işbirliği ile hazırlanan ve 18 ülkede eş zamanlı başlatılan bir projede Tip1 diyabetli çocuklara ve ailelerine yol gösterici hikâyeler yazılmış.
Çocuklarda görülen diyabetin yüzde 95’inden fazlası Tip1 diyabet. Ülkemizde Tip1 diyabetli çocuk sayısı 20 bin civarındadır. Her yıl bu sayıya 1700-2000 yeni çocuk ekleniyor. Bu verilere baktığımızda ne kadar fazla çocuğa ve aileye hastalığın anlatılması gerektiği ortaya çıkıyor.
Hikâye kitaplarıyla önemli bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiren Lilly İlaç Kurumsal İletişim Direktörü Nurgün Örgen Özelçi, konuyla ilgili sorularımı cevapladı.
Tıp1 çocuk
Çölyak hastalığı konusundaki bilgi kirliliği hem hastalığın erken teşhisini hem de tedavisini geciktirmektedir. Çölyak hastalığı ile ilgili sorularımı, Cerrahpaşa Tıp fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.D. Gastroenteroloji Hepatoloji ve Beslenme bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Fügen Çullu Çokuğraş cevapladı.
Çölyak nedir?
Çölyak hastalığı beslenmeye glütenli gıdaların girmesiyle başlayan karın şişliği, büyümede duraklama, bulguları ile karakterize bir hastalıktır. Çölyak hastalığı genetik bir zeminde çevresel etmenlerin tetik çekmesiyle immünolojik mekanizmalarla ortaya çıkan, çocuk yaş grubunda sık rastlanan en önemli belirtisi ishal olan ancak başka belirtilerle de kendisini gösteren bir hastalıktır. Hastalığın klinik bulguları çok geniş bir yelpazede seyretmektedir. İshal en önemli klinik bulgudur. Dışkı açık renk, pis kokulu, parlak, yağlı görünümdedir. Klinik bulgularda ishalin yanı sıra, karın ağrısı, kansızlık, raşitizm, büyümede gerileme, boy kısalığı görülür. İshal sonucu kalsiyum, fosfor, magnezyum, çinko, albümin, kollesterol ve karoten düzeyleri düşebilir. Malabsorbsiyona bağlı olarak demir eksikliği anemisi, folik asit eksikliği ve ince barsağın son
Bugün çok üzücü bir güne uyandım. Dışarıdaki soğuktan daha fazla üşüttü bu haber beni.
Çocukluğuma gittim…
Ben doğduğumda babam Koç Holding bünyesindeki bugünki adıyla Ford Otosan’ da çalışıyormuş. Daha sonralarını zaten hatırlıyorum. Babam askere gittiğinde onun maaşını evimize anneme gönderirlerdi. Hastalandığımda da eve doktor, iyileştiğimde oyuncak geldiğini anımsıyorum.
Yıllar geçti ben büyüdüm ama çocukluk yıllarımdan gelen bu gönül bağım hiç kopmadı.
Kaybettiğimiz Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa V.Koç’un, ülkemiz açısından değerini ise tüm yayın organlarında okumanız mümkün.
Üreten, vizyonuyla ve çalışmalarıyla örnek bir insanı kaybettik. Her ölüm erken ölümdür ancak bu defa çok ama çok erken oldu.
Üzgünüm…
Başta ailesi olmak üzere, çalışanları ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sivil toplum kuruluşu denildiğinde ülkemizde ilk akla gelen isimlerden biri İbrahim Betil. Kendisi pek çok vakıf, dernek kurulumunda ve yönetiminde görev aldı.Hayata geçirdiği projeler ile binlerce insanın yaşamına katkı sağlıyor.
İbrahim Betil, “Eleştirmek yerine değiştirmek amacıyla adım atmayı bir yaşam ilkesi olarak benimsedim. Yıllardır hem kurumsal hem de profesyonel hayatımda hep buna odaklandım. Benim için eleştirmek tribünde oturmak demektir. Önemli olan tribünde yaptığın eleştiri ile ilgili sahaya çıkıp oyunu oynayabiliyor musun, oynayamıyor musun? Ben ona bakarım.” diyerek bizlere sivil toplum kuruluşlarının önemini bir defa daha hatırlatıyor.
İbrahim Betil ile sosyal sorumluluk projeleri ve sivil toplum kuruluşlarını konuştuk.
Sivil toplum anlayışının ülkemizde ve dünyadaki durumu nedir?
Zamanımın büyük bölümünü sivil topluma, eğitime, gençlere sosyal kalkınmaya yönelik projelere ayırıyorum. Bunun temelinde de şu var; Türkiye’de kalkınamamış bir sivil toplum anlayışına sahibiz.
Türkiye gibi 77 milyon nüfusa sahip bir ülkede vakıf ve dernek sayısı sadece 110.000 civarında. Bizim nüfusumuzun neredeyse %10’u kadar olan 9 milyon nüfuslu İsveç’te 190 bin,
Ülke olarak üretebildiğimiz kadar temiz enerji üretip daha sonra bunun büyük bölümünü verimsiz uygulamalarda harcamak yerine, elektrik tasarrufunu ön plana çıkarmak son derece önemli. T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu konuda çalışmalar yürütüyor. Bizler de bu çalışmalara evlerimizde uygulayabileceğimiz bazı davranış değişiklikleri ile destek olabiliriz.Böylelikle hem ev ekonomimize hem de ülke ekonomisine katkı sağlamış oluruz.
Enerji etiketlerine dikkat!
Gün içinde ısınma, aydınlatma, temizlik, kişisel bakım, eğlence, dinlenme ve benzeri faaliyetlerin yürütülmesi için kullandığımız elektrikli aletlerin enerji tüketimi, elektrik tüketimimizin yaklaşık %80’ini oluşturuyor. Bu noktada elktrikli aletlerin enerji etiketlerine dikkat etmek gerekiyor. Bu etiketler cihazları yıllık enerji tüketimlerine göre A, B, C, D,E, F ve G harfleriyle ifade edilen 7 grupta sınıflandırılmaktadır. A harfi en düşük enerji tüketimini gösterir. A sınıfı elektrikli aletler ortalama %45 daha az enerji tüketirler. Yeni sınıflandırmalar olan A+, A++ gibi sınıflar ise A grubu içinde daha az enerji tüketen sınıfları ifade eder. Bu nedenle cihazları satın alırken en az enerji tüketenleri tercih
Uzun süredir bu konuda yazmak istiyorudum, nihayet fırsat buldum. Yoksa şöyle mi desem; “Ne zamandır Ekrem Uzbay ile bir röportaj set etmeye çalışıyorum ama lansmanlar, workshoplar, eventler ancak set edebildim.” Ne dersiniz? Havalı oldu mu bu şekilde yazınca, yoksa kötü mü geldi kulağınıza?
Televizyonda, radyoda sıkça duyarız, “kar yağdı, yollar kapandı ama ana arterler açık” İngilizce “artery” kelimesi olmuş “arter”. Peki şart mı bunu kullanmak “ana yol” desek anlaşılmıyor mu?
Bu konudaki sorularımı, hem Langenscheidt sözlüklerinde hem de Oxford Resimli Ansiklopedik Sözlük’lerinde yardımcı yazar olarak çalışmış, bir dilbilgisi kitabı ve iki tane test kitabı yazmış, Discovery Channel için 20 tane belgeseli Türkçeye çevirmiş, son olarak, üniversitelerin İngilizce hazırlık sınavlarını geçmek isteyenlere yönelik Proficiency kitabını yazan, Ekrem Uzbay’a sordum.
Türkiye’de Türkçeyi doğru kullanıyor muyuz?
Ne yazık ki doğru kullanmıyoruz. Çoğu kişi isim, sıfat, zarf ve fiilin farkını bilmiyor ama sorarsan herkes Türkçe uzmanı. Kulaktan dolma bilgilerle anadilinizi öğrenemezsiniz. Yabancı kökenli kelime kullanmak marifet değil. Marifet, bu kelimelerin, eğer varsa,