Uzun zamandan bu yana seyretmeyi özlediğimiz bir mücadeleydi. Tribünlerin dolu olması maçın heyecanını artırdı. Her iki takımı mücadelelerinden dolayı kutlamak gerekir.
Samsunspor'un en büyük sıkıntısı kalesinde. Kaleci Ahmet'in formsuzluğu devam ediyor. Özellikle Elmander ve Sercan'ın oyuna girmesinden sonra oyunun şekli tamamen Galatasaray lehine döndü.
Hakem Kuddusi Müftüoğlu maçta önemli hatalar yaptı. Bana göre müsabakanın başında Fink'e ve ikinci yarıda Sabri'ye net bir sarı kartı göstermedi.
Baros'un penaltı beklediği pozisyonlarda devam kararı yerindeydi. Samsunspor kalecisi Ahmet'in, Galatasaraylı Elmander'e yapmış olduğu hareket için hakemin penaltı kararı vermesi de doğruydu. Ancak kartın rengi sarı olmalıydı. Çünkü Ahmet rakibine ciddi faullü bir hareket yapmadı, sert ve gereksiz bir müdahalede bulundu. Burada Kuddusi Müftüoğlu kırmızı kart göstererek ciddi bir hata yapmış oldu.
Ayrıca penaltı atışı kullanıldığı esnada ve atışı yapan oyuncu topa dokunmadan önce her iki takım oyuncularının topa en az 2-3 metre yaklaşmış olmaları nedeniyle atış tekrar ettirilmeliydi.
Haftanın en keyifli geçmesini beklediğim maç her iki takımın da oyunu riski etmeden dengeli ve kontrollü bir oyunu tercih etmesiyle beklenen de uzak geçti. Abdullah Avcı ve ekibinin başarılı çıkışı sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye takımı ortaya koyduğu oyunla ligin korkulu takımlarından biri olacağının sinyallerini verdi.
Hakem Halis Özkahya, Avrupa’daki başarılı performansını bu maçta da devam ettirmek istedi. Fiziki görüntüsü ve kondisyonuyla öne çıkan Özkahya maçın genelinde oyunun kontrolünü elinde tuttu. Faul tespitlerinde hata yapmadı. Her iki takımın da penaltı beklediği pozisyonlardaki devam kararı ve yorumları doğruydu. Bana göre Halis Özkahya’nın en büyük hatası Colman’ı ikinci sarı karttan ihraç etmemesiydi. Çünkü burada İstanbul Büyükşehir Belediyeli oyuncunun önü açıktı ve umut verici bir atağa geçmişti. Yardımcı hakem Selçuk Kaya’nın goldeki devam kararı ne kadar doğruysa, Adrian için çekmiş olduğu ofsayt bayrağı ve Webo’nun ofsaytta bulunduğu pozisyona devam kararı da bir o kadar yanlıştı.
Aykut Kocaman ve öğrencilerini yaşamış oldukları sıkıntılı günlere rağmen, göstermiş oldukları mücadeleden dolayı kutluyorum. Özellikle Alex ve Ziegler'in performansları göz kamaştırdı.
Ancak, hakem Bülent Yıldırım'ın aklı hâlâ kötü bir performans gösterdiği Rusya-Makedonya maçında. Yıldırım, Fenerbahçe'nin penaltı beklediği pozisyonda Dany'nin kolu ile müdahalesine devam kararı vererek büyük bir hata yaptı.
Disiplin uygulamalarında da hatalı kararlar veren Yıldırım'ın, Wagner'in pozisyonuna penaltı vermemesi bana göre doğruydu.
Fenerbahçe'nin penaltısında ise Gaziantepsporlu Dany'nin ayağı yerde ve rakibine Bienvenu'ya hiçbir müdahalesi yoktu. Dolayısıyla Yıldırım'ın penaltı kararı yanlıştı. Yardımcı hakem Cem Satman ve Muhittin Gürses maçın genelinde hata yapmadılar.
Özellikle Fenerbahçe'nin attığı ilk golde, yardımcı hakem Gürses'in devam kararı doğruydu.
Cristian soldan ortaladı, Dany sol koluyla müdahale etti, hakem Yıldırım, penaltıyı atladı.
Gergin olması beklenen maç sahadaki futbolcuların ve tribünde bulunan taraftarların sağduyulu davranışlarıyla oldukça sakin geçti. Spor Toto Süper Lig’e iyi bir başlangıç yapamayan Beşiktaş takımı, maçın özellikle 2. yarısında oynadığı futbolla göz doldurdu.
Rus futbolunun gelecek vaadeden hakemi Vladislav Bezborodov, oyunun genelindeki doğru kart uygulamaları ve isabetli faul değerlendirmeleriyle başarılı bir maç yönetti. Quaresma’nın penaltı beklediği pozisyondaki devam kararı doğruydu. Müsabakanın yardımcı hakemleri ise ofsayt değerlendirmelerinde önemli hatalar yaptılar.
Futbolumuzda yaşanan şike olaylarının yarattığı ağır travmanın, hem taraftar hem de sahanın içindeki unsurların keyfini nasıl kaçırdığını ilk haftada net bir şekilde gördük. Türk futbolunun psikolojisi bozuk ve ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Bu uzun zaman alacak bir süreç. Hiç kimse bana bu sorunun üç günde çözüleceğini söylemesin! İşte İtalya örneği, yaklaşık 5 yıldan bu yana hâlâ geri kazanımı sağlayamadılar.
Hiç de alışık olmadığımız bir şekilde, ama yaşanan olayların doğal bir sonucu olarak, tribünlerin büyük bir kısmı boştu. Ne sahada oynanan futbolun ruhu, ne de seyircinin tadı tuzu vardı. Bakın! Unutulmaması gereken en önemli konu, taraftarların futbolun velinimeti olduğudur. Onların olmadığı yerde ne güçlü bir futbol ekonomisinden ne de maçlardan aldığımız keyiften söz edebiliriz. Bu ağır tahribatı ancak sahada oynanacak futbol kalitesinin yükselmesi ve TFF'nin yeni projeleriyle aşabiliriz.
Doğru işler yapılıyor
TFF doğru işler yapmaya başladı. TFF'nin 16 yaş altındakileri ve bayanları ücretsiz olarak maçlara alma düşüncelerini destekliyorum. En azından bu yolla taraftarları tribüne çekmenin yanı sıra yeni bir taraftar profili de kazanılmış olacak.
Süper Lig’in tecrübeli hakemi Yunus Yıldırım, oyunun genelinde pozisyonlara yakındı. Orduspor’un ilk yarının son dakikalarında penaltı beklediği pozisyonda, Selçuk’un rakibine hiçbir müdahalesi yoktu ve Yıldırım’ın “devam” kararı doğruydu.
Yunus Yıldırım, Orduspor ceza alanı içinde Stancu’nun, Caner’e yapmış olduğu müdahaleye net bir penaltı kararı vermeliydi.
Hakem Yıldırım kart uygulamalarında maçın 75. dakikasına kadar doğru uygulamalar yapsa da oyunun son bölümlerinde Yobo’nun, Culio’ya yapmış olduğu harekete sıfır tolerans uygulamasına göre tartışmasız net bir kırmızı kart göstermeliydi. Bana göre burada Yunus Yıldırım kırmızı kartını göstermeyerek çok önemli bir hata yaptı.
Yardımcı hakem Emre Eyisoy’un, Fenerbahçe’nin golünden önceki iki kritik pozisyonunda vermiş olduğu devam kararları ayrıca Ziegler’in faulündeki ve sarı kart cezasındaki hakeme yardımı örnek kararlardı. Yine deneyimli yardımcı hakem Baki Tuncay Akkın’ın, Fatih Tekke’nin kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyondaki devam kararı da yerindeydi.
Hakem Özgür Yankaya; bana göre Türk futbol hakemliğinin gelecek vaat eden yeni yüzü. MHK de ona olan güvenini göstererek ilk haftanın dikkat çekici maçlarından birine verdi. Maçta zaman zaman yer alma hataları yaşadı. Kondisyonu ve fiziki avantajını iyi kullanarak pozisyonlara yakındı. İlk yarıda ceza alanı içinde penaltı beklenen pozisyonda, top çok kısa mesafeden ve yerden sekerek önce Ekrem’in karnına sonradan koluna temas ediyor. Ekrem’in kolu doğal pozisyonda ve top da ele doğru gittiği için Yankaya’nın devam kararı doğruydu. Ancak ikinci yarının hemen başında bu pozisyonun neredeyse bire bir aynısında Baros’a elle oynama çalması çelişkiydi.
52. dakikada Melo’nun topsuz alanda Mahmut’a attığı kafanın karşılığı kırmızı kart olmalıydı. Yankaya’nın arkası dönük olduğu için pozisyonu görme şansı yoktu. Oysa o hatta bulunan yardımcı hakem Cem Hanoğlu ve dördüncü hakem Taner Gizlenci’nin bu pozisyonu tespit edip, hakeme bildirmeleri gerekliydi.
Sonuç olarak Yankaya’yı oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim. Topu oyunda tutma arzusu ve objektif yapısıyla göz doldurdu.
Hakemler sezona formsuz başladılar...
Tatsız, tuzsuz giden Manisaspor-Trabzonspor maçında Cüneyt Çakır bana göre İsaac’i yanlış bir kırmızı kartla oyundan atarak maçı heyecanlandırmaya çalıştı. Her ne kadar UEFA, “Guide Line” kitapçığında, “her iki ayak yerden kesilerek rakibe yapılan şiddetli müdahalelerde kırmızı kart gösterin” diyorsa da burada İsaac’in, Zokora’ya müdahalesi çok şiddetli değildi.
Ayrıca Cüneyt Çakır’ın, Makukula’nın, Giray’a dirseğiyle yaptığı müdahalede sarı kart dahi göstermemesi çelişki oluşturdu. Çakır’ın maçın sonucunu etkileyen en önemli hatası, 79. dakikada çalmadığı düdüktü. Bu kritik pozisyonda Manisasporlu Hüseyin Tok, Burak’ın şutunda topu elle oynayarak net bir penaltıya sebebiyet verdi. Ancak Cüneyt Çakır bunu penaltı olarak değerlendirmeyerek çok büyük bir hata yaptı. Belki de Çakır bu hatayla Trabzonspor’un üç puan almasını engellemiş oldu.
Gezer kaldığı yerden!
Bünyamin Gezer kafasına göre maç yönetmeye devam ediyor. Merkez Hakem Kurulu mutlaka Gezer'e oyun kurallarını doğru yorumlayarak, maç idare etmesi gerektiğini hatırlatmalı...