Bünyamin Gezer hakemliği bıraktı bırakmasına da, tam olarak hiç kimse neden bıraktığını anlayamadı vesselam.
Gezer’e göre sebebin birincisi; hak ettiği halde iki etaptır maç alamaması. Bir diğeri ise; Mehmet Ali Aydınlar’ın kızının düğününe onu da çağırmamış olması. İlginç geldi bu sebepler bana ama ilgiyle takip ettim süreci.
Bana kalırsa yukarıdaki hiçbir neden hakemliği bırakması için yeterli değildi. Hatta son derece tutarsızdı açıklamaları. Çünkü MHK ona daha ligin ilk üç haftasında iki önemli maç vermişti. Birincisi bana göre çok kötü yönetmiş olduğu Eskişehirspor - Beşiktaş maçı, bir diğeri de Karabük-Galatasaray maçıydı. Üstelik bu maçta da Muslera’nın atılmasında tamamıyla hatalıydı.
İnandırıcı değil
Gezer eğer yukarıdaki gibi içi boş sebeplerle değil de “Artık yeterince yıprandım, yoruldum ve bu işi daha da fazla böyle götüremeyeceğim” diyerek bıraksa çok daha samimi ve inandırıcı olurdu.
Ama sen bir televizyon kanalıyla anlaşıp ondan sonra kamuoyu önünde işi şova dökerek hem MHK’yı ve hem de Mehmet Ali Aydınlar’ı suçlarsan buna kimse inanmaz ve hiç kimse de yemez. Foyan da böyle meydana çıkar işte. Üstelik sen bunları yaparken alemi sersem, milleti kör
Mersin İdman Yurdu çok istekli başladığı maçta, kalecilerinin önemli hatalarıyla basit goller yedi. Bunun neticesinde de Fenerbahçeli oyuncular maçı kazanırken zorlanmadı.
Sezona oldukça formda giren Halis Özkahya, bu maçta kritik hatalar yaptı.
Fenerbahçe ceza alanı içinde Bekir’in topa koluyla müdahalesini yeri kötü olduğu için tespit edemedi. Bu pozisyonda Bekir’in kolu açık ve doğal konumda değildi. O nedenle bir penaltı ve sarı kart vermeliydi.
İbrahim Kaş’ı ihraç ettiği pozisyonda haklıydı, ancak avantajı oynatıp, sonra ikinci sarı kartı göstermesi teknik bir hataydı. Bu oyuncuya ikinci sarı kartı, ihlali yaptığı anda oyunu durdurup göstermeliydi. Zurita’nın Emre’ye dirseğiyle yapmış olduğu sert müdahaleye ikinci sarı kartı göstermeliydi.
Bana göre hakem ekibinin maçta ki en önemli hatası, Mersin İdman Yurdu’nun kazanmış olduğu golün iptaliydi . Burada Zurita topa doğru elini uzattı fakat dokunamadı. Sonrasında top Yobo’nun kafasına çarparak kaleye girdi. Özkahya önce golü verdi, ancak yardımcı hakem Baki Tuncay Akkın’ın bana göre hatalı elle oynama işaretiyle nizami bir golü iptal etti.
Sonuç olarak verilmeyen penaltı ve gollerle, gösterilen
Galatasaraylı oyuncular golü buldukları ana kadar, çok hırslı ve istekliydiler. Golden sonra geriye yaslanarak rakibe pozisyon vermemeye çalıştılar. Engin oyunda kaldığı bölümde başarılıydı. Bir an önce 90 dakika oynayabilecek kapasiteye gelmeli.Galatasaray’ın ona çok ihtiyacı olacak.
Hüseyin Göçek , genel olarak kötü bir maç yönetmedi. En önemli hatası, Bursasporlu Stepanov’un kendi ceza alanında Eboue’ye yapmış olduğu kontrolsüz müdahaleye penaltı vuruşu vermemesiydi.
İlk yarıda Melo’nun ısrarlı sarı kart işareti yapmasına duyarsız kaldı. Ujfaluji’nin kendi ceza alanı içinde koluna çarpan topta, kol doğal konumda olduğu için penaltı değildi. Yine oyunun son bölümlerinde Ujfalusi’nin kendi ceza alanında Turgay’a yapmış olduğu müdahalede bence penaltı değildi. Burada Ujfalusi’nin Turgay’a eliyle bir müdahalesi var, ancak Turgay eli hissettiği anda kendini yere bıraktı. Penaltı verilse ağır bir karar olurdu. Bursaspor’un golünden önceki pozisyonda ofsaytta olan Ozan İpek topa müdahale etti, ancak yardımcı hakem Orkun Aktaş bunu tespit edemedi. Pozisyonun devamında top kornere gitti ve gol oldu.
Kayserispor maçta daha iyi oynadı. Ani kontrataklarla pozisyon bulmaya çalışan Kayserispor'da, Amrabat ve Gökhan Ünal oldukça etkiliydiler. Kaleci Gökhan da çok başarılıydı. Beşiktaşlı oyuncular beklenenden uzak bir performans gösterdiler. Siyah-beyazlılar özellikle savunmalarında önemli açıklar verdiler. Hakem Özgür Yankaya maçın 79. dakikasına kadar ufak tefek hatalarına rağmen iyi bir maç yönetti.
Ancak maçın 79. dakikasında kaleci Gökhan'ın İbrahim Toraman'a yapmış olduğu müdahale bir penaltı vuruşunu gerektiriyordu. Kaleci Gökhan çift yumrukla topa doğru çıkarken, meşin yuvarlak defans oyuncusunun kafasından sekince, bunu başaramayıp çift yumruğu kroşe gibi Toraman'ın suratında patladı. Yankaya, burada penaltıyı vermeyerek maçın sonucuna etki eden çok önemli bir hata yaptı. Özellikle yardımcı hakem Cem Hanoğlu ofsayt yorumlarında çok başarılıydı.
Ziya Doğan ve öğrencilerini, bunca sıkıntılarına rağmen göstermiş oldukları onurlu mücadelelerinden dolayı kutlamak gerekir. Ankaragücü ani kontrataklarla gol bulmaya çalıştı ve bunda da etkili oldu. Son dakikada yakaladıkları önemli gol pozisyonu değerlendiremediler.
Trabzonsporlu oyuncular özellikle maçın ilk yarısı çok pas hatası yaptılar. Bana göre Trabzonspor’un orta sahasında önemli sıkıntıları var. Devre arasında orta sahalarına mutlaka takviye yapmaları gerekir.
Tolga Özkalfa’nın hakemlik tekniğini genel olarak pek beğenmesem de bu maçta aslında 75 dakika iyi maç yönettiğini söyleyebilirim. Ancak son bölümlerde Hürriyet’in kendi ceza alanı içinde Burak’a yapmış olduğu müdahaleye, penaltı vuruşu vermeyerek çok önemli bir hata yaptı. Burak eğer takımının galibiyet golünü bulmasa bu pozisyon çok konuşulurdu. O nedenle Burak hem takımını hem de Özkalfa’yı kurtarmış oldu.
Azerbaycan beraberliğe razı bir oyun oynadı. Savunmalarında iyi kapanıp, gol olan bölüme kadar milli takımımıza pozisyon vermediler.
Milli Takım oyuncularımızın pas yüzdeleri çok düşüktü. Kanattan gelen ortalar ve şutlarla pozisyon yakalamaya çalıştık. Ancak özellikle kanatlardan gelen ortalarda hücum oyuncularımızı topla buluşturmakta zorlandık. Selçuk'un oyuna alınması doğru hamleydi. Burak'ı çok iyi tanıyan Selçuk, onu istediği topla buluşturdu ve sonunda da beklediğimiz gol geldi. Kaleci Sinan'ın soğukkanlı oluşu ve topu genel olarak doğru oyuna sokması dikkat çekti. Gol öncesinde topu akıllı şekilde Selçuk'la buluşturdu ve neticesinde de gol geldi.
Danimarkalı hakem Rasmussen çok koştu, basit müdahalelere faul düdüğü çalmadı. Arda'nın penaltı beklediği pozisyonda ve Burak'ın ofsayt olarak iptal edilen golünde doğru kararlar verdi.
Maçın ilk 10 dakikalık bölümü hariç geri kalanında çok kötü bir oyun ortaya koyduk. Almanya, son derece disiplinliydi.
Eğer biz Türkiye olarak Almanya gibi rahat bir pozisyonda olsak bu kadar disiplinli olamazdık. Özellikle yemiş olduğumuz ilk iki gol de kalecinin başlatmış olduğu ataklardan geldi. Hiddink'in Arda ve Selçuk değişikliği yanlıştı. Arda'nın oyundan alınmış olması ne kadar yanlışsa, Hiddink'e tepkisi de o kadar yanlıştı. Hiddink, değişiklik hakkını bana göre Aurelio ve Hamit ile kullanmalıydı.
Almanya'da Gomez ve Khedira müthiş oynadılar. Hakem Martin Atkinson oyunun genel kontrolünde oldukça başarılıydı. Almanya'nın penaltısında verdiği karar da doğruydu.
Geçen hafta sonu oynanan maçlarla ilgili program değişikliğini gördüğümüzde hepimiz çok şaşırdık. Trabzonspor ve Galatasaray’ın maç başlama saatleri aynıydı. Federasyon neden böyle bir değişikliğe gitti diye biraz araştırdım ve altından Şenol Güneş’in gündüz maçı oynamak istememesi çıktı. Belli ki Şenol Güneş ‘neden sadece bizim maçımız gündüz oynanıyor?’ diyerek isyan etmiş. Haksız da sayılmaz hani. Çünkü hafta içi Avrupa maçı da oynadılar. Ayrıca maçlarının hem Eskişehir’de oluşu hem de geçtiğimiz yıldan gelen önyargıların oluşturduğu çelişkiler işin tuzu biberiydi.
Dünyanın en önemli liglerinde bile bazı maçlar gündüz oynanabiliyor. Örnek mi? İşte, İngiltere ligi. Artık ülkemizde de havaların serinlemesiyle sıcak hava sorunu ortadan kalktı. Gündüz maç oynanmasının hiç kimseye bir zararı yok. Bilakis kadın ve çocukların gündüz maçlarına daha fazla ilgi göstermesi de iyi bir fırsat olabilir.
Bir de bu konunun izleyici yönü var tabii. Düşünün, taraftarı olduğunuz takımınızın maçını izleyip, aynı saate alınmış dört büyüklerden diğer bir takımın maçını canlı olarak izlemekten mahrumsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Seyircinin, dört büyüklerin oynayacağı her maçı izleme