Selçuk Dereli

Hakemlerin sezon başından bu yana gösterdikleri yönetimler taraflı tarafsız herkesin bildiği gibi çok kötü.
Hakemler de insan, hata yapacaklar elbette. Tıpkı futbolcuların, teknik direktörlerin ve yöneticilerin yaptıkları gibi.
Ancak hakemlerin sonuca etki eden hataları olduğunda ise işler değişiyor ve bu hatalar kamuoyu tarafından hoş görülmüyor. Kısacası kamu vicdanı da zarar görüyor. Çünkü taraftarlar maçların sonuçlarını sahadaki oyuncuların kendi performanslarıyla belirlemelerini bekliyorlar doğal olarak.
Haftalardır süre gelen hakem yönetimlerini analiz ettiğimizde ortaya çok ilginç veriler çıkıyor. Özellikle dört büyük takımların Anadolu takımlarıyla yaptığı maçlarda hatalar genelde dört büyük takımların lehine gelişiyor.
Sadece geçtiğimiz hafta sonunda oynanan maçları incelediğimizde bile bunu açıkça görebiliriz.
Örneğin; Fenerbahçe-Sivasspor maçında çok kritik bir dakikada Sivasspor lehine çalınması gereken bir penaltının verilmemiş olması. Yine Mersin İdmanyurdu-Galatasaray maçında Mersin İdmanyurdu takımının sahadaki o ana kadar en iyi mücadele eden oyuncusu Barış Ataş’ın yanlış bir kartla ihraç edilmesi ve son dakikalarda Galatasaray lehine verilen skandal

Kayserispor, maça çok iyi başladı. Hatta farklı bir şekilde öne geçti. Ancak oyuncularının yaptığı bireysel hatalarla bu avantajlarını kullanamadılar. Trabzonsporlu futbolcular ise son bölümlere kadar maçı bırakmadan mücadele ettiler. Ancak savunma hataları devam ediyor.
Hakem İlker Meral aslında son bölümlere kadar maçı iyi götürdü. Ancak son dakikadaki Trabzonspor golünde yardımcı hakemi ile beraber çok önemli bir hataya imza attılar. Bordo-mavililerin üçüncü golünde Burak’ın vurmuş olduğu kafa topunda, meşin yuvarlak çizgiye temas ettiği için bu pozisyon gol değildi. Sonrasında ise Mustafa Yumlu eliyle topu ağlara yolladı. Dolayısıyla burada hakemlerin bu golü iptal edip Yumlu’ya sarı kart göstermesi gerekiyordu. Üstelik maçın yardımcı hakemi Hakan Yemişken, 1. pozisyonda golü vermişti. Bu da ayrı bir çelişkiydi.
Aynı zamanda Yemişken, maçta önemli ofsayt hataları da yaptı. Örneğin Mustafa Yumlu’nun kaleci ile karşı karşıya kalmış olduğu kafa vuruşunda çok net bir ofsayt olmasına rağmen, Yemişken bayrağını kaldırmadı ve önemli bir hataya daha imza attı.

İptal doğruydu

Hakem Barış Şimşek ve ekibini çok beğendim. Gerçekten başarılı bir maç yönettiler. Şimşek, verdiği

Fenerbahçe’de Alex müthiş bir oyun ortaya koydu. Sarı-lacivertliler geriye düşmüş olmalarına rağmen maçı bırakmadılar ve kazanmayı başardılar. Ancak hakem Bülent Yıldırım’ın bunda katkısı fazlaydı. Çünkü Yıldırım verdiği ve vermediği kararlarla önemli hatalar yaptı.
Örneğin, maç 2-1 Sivasspor’un lehineyken kaleci Volkan’ın Eneramo’ya yapmış olduğu hareket bana göre net bir penaltıydı. Burada Volkan’a bir penaltının yanında sarı kart göstermeliydi. Kırmızı kart verilmezdi, çünkü Eneramo ayağından topu çok açmıştı ve yanında Fenerbahçeli oyuncular vardı.
Hakem Bülent Yıldırım maç içinde kendisine ve rakip takım futbolcularına adeta fırça çekercesine davranan Emre’ye fazla tahammül etti. Emre’nin maçı kartsız tamamlaması tam bir fiyaskoydu. Sarı kart değerlendirmelerinde de yorum hataları yapan Yıldırım, Bekir’in Grosicki’ye yapmış olduğu çok açık bir faulü ve sarı kartı vermedi.
Bülent Yıldırım avantajı yerinde uygulayamadı. Örneğin Emre’ye yapılan bir faulde acele düdük çaldı. Bu sırada Cristian’ın şutu gol oldu. Ancak hakem acele düdük çaldığı için Fenerbahçe’nin bir golünü de engelledi. Hakem Yıldırım baraj uygulamalarında gerekli mesafeyi aldıramadı. Bu da otoriteyi

Sarı-kırmızılı oyuncular, Elmander sakatlanıp çıkana kadarki bölümde daha verimli oynadılar. Sonrasında ise maçın kaderini belirleyen adam Tolga Özkalfa oldu. Mersin İdmanyurdu’nun sahada en iyi mücadele eden oyuncusu Barış’ı bana göre hatalı bir kartla oyundan ihraç etti. Çünkü Barış’a göstermiş olduğu ilk sarı kartın uzaktan yakından kartla bir alakası yoktu. İkinci sarı kart bile tartışılabilirdi.
Maçın genelinde avantaj yorumlarında da ciddi hatalar yapan Özkalfa, kaldığı yerden kötü yönetimine bu maçta da devam etti. Tolga Özkalfa sadece kartları ile oyuncular üzerinde otorite kurmaya çalışıyor. Halbuki sadece kartla otorite kurmaya çalışmak doğru bir tercih değil.
Oyunun son bölümlerinde Galatasaray lehine çaldığı penaltıda da hatalıydı. Penaltıyı Özkalfa çalmadı, Necati Ateş aldı. Çünkü rakibinin ayağını gören Necati, kendi ayağını Mersinli oyuncuya takarak penaltıyı takımına kazandırdı. Hakem bu hatasıyla maçın sonucuna tesir eden bir başka karara daha imza atmış oldu. Yardımcı hakem Baki Tuncay Akkın ise Necati’nin ofsayt olmayan bir pozisyonuna bayrak kaldırarak, çok önemli bir atağını kesti.

Futbol yetenekleriyle taraflı, tarafsız herkesin beğenisi toplayan Engin Baytar, sergilediği güzel futbolun dışında saha içinde yaptığı hoş olmayan davranışlarıyla da saç baş yoldurmaya devam ediyor.
Hem de kamuoyu tarafından bilindiği üzere Gençlerbirliği, Eskişehirspor ve Trabzonspor maceralarında yaşadıkları da gün gibi ortadayken...
Engin’in ben de çok sayıda maçını yönettim. Gerçekten çok yetenekli ve bir o kadar da atletik özellikleri olan bir oyuncu. Ancak herkesin bildiği gibi birçok maçta bırakın rakibi ile girdiği diyalogları, kendi takım arkadaşlarıyla tartıştığına da şahit oldum.
Örneğin yönetmiş olduğum bir Eskişehirspor-Beşiktaş maçında Youla ile girdikleri gereksiz tartışma vardı. Bu olayda oyuncuları ayırmak için yanlarına gittiğimde Youla, Engin’e “sakin ol biraz” dedikten sonra ısrarla, “o kadar iyi oyuncuysan git Barcelona’da oyna” diyordu.

Cimnastikçi gibiydi
Tanıdığım Youla çok sakin ve kontrollü bir oyuncuydu. Ne bir hakeme itirazını ne de başkasıyla tartıştığını görmemiştim o güne kadar. O yüzden belli ki sadece maç içinde gelişen bir pozisyonda ortaya çıkmış bir tartışma değildi bu, öncesi de vardı.
Yine geçtiğimiz hafta

Hakem Fırat Aydınus vasat bir yönetim gösterdi. Çaldığı ve çalmadığı düdüklerde çelişkileri de vardı. Aydınus, rakibine taktik faul yapan oyunculara sarı kartını kullanmakta gecikti.
Karşılaşmanın ilk devresinde Mehmet Yıldız’ın köşe vuruşundan gelen topta Serdar Kesimal’i tutması bana göre penaltıydı. Ancak hakemi yanıltan Serdar’ın kendini abartılı bir şekilde yere atması oldu. Aydınus, buna aldanarak penaltıyı vermedi.
Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe lehine verdiği penaltı kararında haklıydı. Çünkü Stoch’un şutunda top Jahic’in sol dirseğini sıyırarak doğal konumunda olmayan ve açık olan sağ eline geldi. Bu nedenle hakemin penaltı kararı yerindeydi. Son dakikalarda ceza sahasında röveşetaya kalkan Sow’un, Sehic’e yapmış olduğu tehlikeli hareket nedeniyle golün iptal edilmesi de doğruydu.
Maçın yardımcı hakemi Serkan Ok, ofsayt değerlendirmelerinde önemli hatalar yaptı. Mehmet Yıldız ve İlhan Parlak için çekmiş olduğu bayraklarda hatalıydı. Özellikle İlhan’ın pozisyonunda eğer Ok bayrağını kaldırmamış olsaydı, bu futbolcu bir gol atma şansı da yakalayabilirdi.

Hakem Özgür Yankaya, iyi niyetinden şüphe etmediğim bir hakem. Bu maçı da tarafsız ve objektif yönetmeye çalıştı. Ancak bunları yaparken, önemli hataları da vardı. Özellikle maça tempo kazandırmak adına birçok faul pozisyonunu atladı. Bu pozisyonlarda ayrıca sarı ve kırmızı kartlar da güme gitti.
Galatasaray'ın kazanmış olduğu ve iptal edilen gol pozisyonunda, Elmander'in Navarro'ya bir faulü vardı ve hakem haklıydı. Emre'nin rakip ceza alanı içerisinde kaçırmış olduğu pozisyonda faul beklentisi vardı. Ancak Yankaya burada da oyunu kesmeyerek doğru karar verdi. Bana göre hakemin maçtaki en önemli hatası Kayserisporlu Zurab'ın bariz gol şansı ile ilerleyen Elmander'i düşürmesine 'devam' demiş olmasıydı.
Halbuki bu pozisyonda Zurab topa müdahale etmek istiyor, ancak bunu başaramayınca hareketi rakibine yöneliyor ve bir faul yapıyor. Bu nedenle Yankaya'nın faulün yanında Zurab'a bariz gol şansını engellediği için kırmızı kart da göstermesi gerekirdi. Maçı çok sert oynatan Yankaya, bu pozisyon dışında da Zurab'ın sarı kartı olduğu halde yapmış olduğu diğer sarı kartlık hareketleri de atladı. Kısacası Zurab maçta en az iki defa atılmayı hak etti.

Karşılaşmada her iki takımın performansından çok hakem kararları, futbolcu kandırmacaları ve yedek kulübesindeki hatalar zinciri öne çıktı.
Maçın hakemi Kamil Abitoğlu çok kötü bir yönetim gösterdi. Özellikle penaltı kararlarında skandal değerlendirmeler yaptı. Karşılaşmanın ilk penaltısında Cech’in topa yapmış olduğu müdahaleyi hakem Popov’a yapılmış olarak değerlendirdi ve hatalı bir karara imza attı. Aslında burada penaltı vermektense aldatmadan dolayı Popov’a sarı kart göstermesi gerekiyordu. Sonrasında Popov’un Mustafa Yumlu’ya yapmış olduğu müdahale ise net bir penaltıydı, hakem burada doğru karar verdi. Oyunun son bölümlerinde Burak’ın kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda Karcemarskas’ın müdahalesi çok net topaydı ve topa da temas etti. Ancak Burak müdahale kendisineymiş gibi kendini yere bıraktı. Hakem de buna aldanarak hatalı bir penaltı ve kırmızı kart verdi. Oysa Burak’a aldatmadan sarı kart göstermeliydi.
Bu pozisyonlarda hata yapan Abitoğlu’nu eleştirdik ancak bir eleştiri de bu pozisyonlarda aldatma yapan Burak ve Popov’a... Bu pozisyonlar kendi aleyhlerine verişmiş olsa ki, verildi zaten... Kendilerine sormak lazım, aleyhlerine olmayan penaltı