Hakem İlker Meral, kötü bir maç yönetti. Hakemlik tekniği olarak düz bir hakem. Maç içinde önleyici hakemlik yapamadı. Verdiği vermediği kararlarla sonuca etki etti.
Maçın başlarında Antalyasporlu Musa'nın, Selçuk'a yaptığı hareket kontrolsüzdü ve rakibine vücuduyla aşırı yüklendi, dolayısıyla bu pozisyon çok açık penaltıydı, ancak hakem vermedi. Sonrasında İbrahim'in kendi ceza alanı içinde topa müdahalesinde yardımcısından aldığı işaretle penaltı kararı verdi, ancak karar yanlıştı çünkü İbrahim Dağaşan'ın kolu doğal konumundaydı ve oyuncu topu da görmüyordu. Sonrasında Elmander ile Deniz'in birbiriyle itişip kakışmasında önleyici bir tavır gösteremedi. Elmander'in, Deniz'e hareketi sarı karttı.
Hakemin Baros'u ihraç ettiği pozisyonda küfürden başka birşey olamaz. Buradaki eleştirim Baros'a... Gol atması için oyuna girmesine rağmen takımını yalnız bıraktı. İkinci yarının son bölümlerinde Musa Nizam'ın ceza alanı içinde topun eline gelip çarpmasında bir penaltı yoktu. Oyuncunun kolu doğal konumundaydı. Antalyaspor'un golünde yardımcı hakemin devam kararı doğruydu.
3 Temmuz’dan bu yana Türk futbolunun içinde bulunduğu ortam hem yöneticilerimiz hem de futbol kamuoyu açısından çok sıkıntılı geçiyor. Bazı yöneticiler basiretsiz ve tutarsız açıklamalarıyla komik durumlara düşerken, bazıları da futbolun evrensel değerlerinden uzak sadece taraftarlık duygusuyla bakıyor sürece.
Futbolu yönetenler ve kulüp yöneticilerinin futbolda gerçek belirleyiciler olarak ne durumda olduğunu görüyor herkes. Maçlardan sonra kendi hatalarını hakeme, futbolcusuna ve teknik yönetime fatura edenlerin büyük bir kısmının bu işleri ne kadar becerdiğini de gördü kamuoyu. Kulüp başkan ve yöneticilerini seçenlerin onların sadece maddi olanaklarını ön planda tutması ve önemli diğer unsurları yok sayması aslında futbolumuzu bu durumlara getirmedi mi? Bu süreç bize gösterdi ki aslında yöneticilerde olması gereken en önemli şey, maddi imkanların yanında yöneticilik becerilerini de taşıyor olmalarıdır. Futbolun etik değerlerine sahip olmaları ise en temel konudur.
İşin içine UEFA girdi
Kendi ülkemizde yöneticilerin büyük bir kısmının beceriksizliği tartışılırken, işin içine bir de UEFA girince olay başka bir şekil aldı. UEFA’nın çelişkili açıklamaları dışında
Kamil Abitoğlu, verdiği ve vermediği kararlarla çok kötü bir yönetim gösterdi.
Karşılaşmanın hemen başında Mustafa Pektemek topu oyuna sokmak isterken, onu engelleyen Furkan’a sarı kart bile göstermedi. Devamında Fernandes’e maçın başından beri yapılan sert hareketlere duyarsızlığıyla Portekizli oyuncunun kırmızı kartını da hazırladı. Bu oyuncuya göstermiş olduğu ilk sarı kart çok doğruydu. İkinci sarı kartta ise bana göre direkt kırmızı kart bile çıkarabilirdi. Ancak kart görmeden önce Kayserili Abdullah’ın, Fernandes’e çok açık faulu vardı. Abitoğlu burada faulu atlayınca cezayı Fernandes kesti.
Quaresma’nın rakibine yapmış olduğu buna benzer bir harekete bırakın kart göstermeyi, faul bile çalmadı. Dolayısıyla standart kararlar veremedi. Kamil Abitoğlu’nun önemli hatalarından biri de, Pekarik’in sarı kartı varken, topla elle oynayarak rakibinin umut veren bir atağını engellediği için ikinci sarı karttan atmamasıydı. Bir tarafta bir oyuncuyu ihraç ediyorsun, ancak diğer tarafta ihraç edilmesi gereken oyuncu sahada kalıyor. Bu hakem için çok kötü bir durum. Dolayısıyla Abitoğlu bu kararları ile maçın sonucuna etki etti.
Hakem Barış Şimşek başarılı bir maç yönetti. Kendisinin en beğendiğim yönleri sakin ve serinkanlı olmasıydı. Bu maçta da gördüğünü çaldı ve tarafsız bir yönetim gösterdi. Seyirci baskısı ve oyuncu itirazlarına boyun eğmedi.
Eleştirebileceğim bir pozisyon var o da Boum’un, Alex’e yaptığı hareket bir faul kararı ve sarı kartı gerektirirken o hiçbirini vermedi ve “Devam” dedi.
Geceye asıl damga vuran yardımcı hakem Cem Satman’dı. Satman öylesine hatalı ofsayt değerlendirmeleri yaptı ki, maçın sonucunu belirledi. Fenerbahçe’nin Bienvenu’nun ayağından kazanmış olduğu gol pozisyonunda Özer ofsayt durumunda ve kaleci Sehiç‘in görüş alanını engelliyordu. Dolayısıyla bu pozisyon çok net bir ofsayttı, ancak Satman “Devam” dedi ve çok önemli bir hata yaptı.
Yine Cem Satman, Bienvenu’nun ofsayt olmayan bir pozisyonuna ofsayt diyerek Fenerbahçe’nin bariz gol atağını kesti. Oysa ki, devam deseydi, burada Kamerunlu futbolcu bir gol bulabilir, kırmızı olabilir ya da penaltı kararı çıkabilirdi. Ayrıca Satman oyunun son bölümlerinde çok net aut olan bir pozisyona da “Korner” dedi. Satman gibi deneyimli bir hakeme bu açık hatalar yakışmadı.
Başarılı yönetim
Trabzonspor, başarılı
Hakem Fırat Aydınus, sezon başından bu yana çok iyi maçlar yönetmişti, ancak dün gece için aynı sözü söyleyemeyiz. Avantaj uygulamaları, fauller ve fena hareketlerde hatalar yaptı. Serdar Aziz-Ujfalusi mücadelesinde Ujfalusi lehine bir faul verdi. Pozisyonda faul olup, olmadığı tartışılırdı. Bu pozisyonda Serdar Aziz faul yaptıysa sarı kartını da göstermeliydi.
Sestak'ın şutunda top ceza alanı içinde bulunan Semih'in koluna çarptı. Fakat Semih'in kolu vücuduna bitişikti ve doğal konumdaydı. Hakemin devam kararı doğruydu. Asıl anlayamadığım şey Sestak'ın bu kadar açık penaltı olmayan bir pozisyona abartılı olarak itiraz etmesiydi. Şimdi Sestak'a soruyorum? Aynı pozisyonda kendisi aleyhine penaltı çalınsa ne düşünür?
Bunların dışında Serdar Aziz'in Hakan Balta'ya yapmış olduğu bir hareket vardı. Burada Serdar Aziz, Hakan Balta'ya hareketini bilinçli olarak yapmıyor. Bu pozisyonda kırmızı kart olmaz. İstem dışı, fakat sert hareketine sarı kart gösterilmeliydi. Oysa ki Aydınus kartı vermemesinin yanında bir faul düdüğü bile çalmadı. Oyunun son bölümlerinde Kazım'ın kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda bir penaltı beklentisi vardı. Burada da bana göre hakemin kararı
Türkiye futbol ligleri kurulduğundan bu yana her maçtan sonra en çok eleştirilen, verdikleri kararlar üzerine tartışmalar yapılan kişiler kuşkusuz hakemlerdir.
Tribünlerde ya da ekran başında takımlarının maçını izleyenlerin hepsi bir taraf olarak seyrediyorlar doğal olarak. Takımının maçı kazanması için her şeyi mübah görenler ise çoğunlukta. İşte aslında sorunda burada başlıyor. İnsanlar taraf olabilir ancak futbolun evrensel değerleri söz konusu olunca tarafsızlığı yok saymaları anlaşılır gibi değil. Bugün şike davasında yaşananlarda aynı. Yani bu değerleri yok saymanın futbolu bitirmek olduğunun kimse farkında değil.
İş dönüp dolaşıp yine hakemlerin vermiş olduğu kararlara geliyor. Hakemler de ‘insan tabii ki hata yapacak, bu kaçınılmazdır’ diyor. Tıpkı futbolcular, teknik direktörler ve yöneticilerin yaptığı gibi. Ancak yöneticilerin birçoğunun hataların en büyüklerini yapmalarına rağmen sadece hakemlerin hatalarını eleştirmeleri çok komik duruyor. Elbette ‘bu derece üst düzeye gelmiş hakemler hata yapmamalı’ diyoruz ama hataların olması ise kaçınılmazdır. Çünkü futbol bir oyundur...
Hep söylüyorum Türkiye’de en büyük sorun hakemlerin yaptığı hatalardan çok, camiaya
Fenerbahçe'de görünen en büyük aksaklık, bloklar arasındaki koordinasyon eksikliğiydi. Alex ve bir-iki oyuncunun çabası üç puanı almaya yetmedi. Büyükşehir Belediyespor ise iyi mücadele etti. Webo ve Visca, çok iyi oynadılar.
Hakem Özgür Yankaya, serbest vuruş kararlarında genel olarak doğru değerlendirmeler yaptı. Ancak disiplin uygulamalarında aynı başarıyı gösteremedi.
Benzer ihlallerde bazen kartını kullandı, bazen ise hiçbir şey vermedi. Bunun yanında Ziegler'in oyunun son bölümünde Webo'ya yaptığı hareket çok acımasızdı ve kırmızı kart olmalıydı. Fakat Yankaya sarı kartını kullandı. Kart gösterdiği için bu pozisyonu demek ki gördü. Ancak sarı kartını göstermesi çok önemli hataydı. Ziegler'in de, bunu bir meslektaşına böyle bir hareket yapmasını eleştiriyorum.
Yardımcı hakemlerden Kemal Yılmaz, Alex'in bir pozisyonuna kaldırdığı ofsayt bayrağında hatalıydı. Burada ofsayt vermemiş olsaydı. Alex kaleci ile karşı karşıya kalabilirdi. Diğer yardımcı hakem Alparslan Dedeş, ofsaytlarda başarılıydı, ama faullerde Yankaya'ya yardımcı olmadı.
Maçın hakemi Tolga Özkalfa kötü bir maç idare etti. Verdiği ve vermediği kartlarla çelişkili grafik çizdi. Bir pozisyona sarı kart verirken, aynısı başka bir oyuncu tarafından başka yerde yapıldığında ona kart göstermedi. Eğer bir hakem maçta 12 kart gösterip, 1 oyuncuyu ihraç etmiyorsa, o hakemin maçı başarılı yönetme şansı çok azdır. Çünkü 12 sarı kart gösteren hakem maçta otoriteyi kuramamıştır. Hakem verdiği serbest vuruşlarda da hatalar yaptı, bazı olmayan serbest atışları verirken, olanları ise atladı.
Hakem Tolga Özkalfa ve yardımcısı Adil Sinem, son dakikada öyle bir hata yaptılar ki, maçın sonucunu belirlediler. Egemen'e gol pasını veren İbrahim Toraman hem ofsayttaydı, hem de rakibine faul yaptı. Adil Sinem ofsaytı kaçırırken, aslında Tolga Özkalfa'ya bir şans daha doğmuştu. İbrahim Toraman'ın faulunu yakalamış olsaydı, bu maçın sonucuna etki eden hatayı yapmamış olacaklardı.