Futbol yetenekleriyle taraflı, tarafsız herkesin beğenisi toplayan Engin Baytar, sergilediği güzel futbolun dışında saha içinde yaptığı hoş olmayan davranışlarıyla da saç baş yoldurmaya devam ediyor.
Hem de kamuoyu tarafından bilindiği üzere Gençlerbirliği, Eskişehirspor ve Trabzonspor maceralarında yaşadıkları da gün gibi ortadayken...
Engin’in ben de çok sayıda maçını yönettim. Gerçekten çok yetenekli ve bir o kadar da atletik özellikleri olan bir oyuncu. Ancak herkesin bildiği gibi birçok maçta bırakın rakibi ile girdiği diyalogları, kendi takım arkadaşlarıyla tartıştığına da şahit oldum.
Örneğin yönetmiş olduğum bir Eskişehirspor-Beşiktaş maçında Youla ile girdikleri gereksiz tartışma vardı. Bu olayda oyuncuları ayırmak için yanlarına gittiğimde Youla, Engin’e “sakin ol biraz” dedikten sonra ısrarla, “o kadar iyi oyuncuysan git Barcelona’da oyna” diyordu.
Cimnastikçi gibiydi
Tanıdığım Youla çok sakin ve kontrollü bir oyuncuydu. Ne bir hakeme itirazını ne de başkasıyla tartıştığını görmemiştim o güne kadar. O yüzden belli ki sadece maç içinde gelişen bir pozisyonda ortaya çıkmış bir tartışma değildi bu, öncesi de vardı.
Yine geçtiğimiz hafta Galatasaray-Kayserispor maçında yaptıkları ile tekrar gündeme oturan Engin, tartışmaları da beraberinde getirdi.
Kayserispor’la oynadıkları maçta maruz kaldığı faullerden sonra yaptığı figürler çok ilginçti. Hatta Engin Baytar’ın, Kayserispor maçında yerde kıvranırken yaptığı figürler Rumen cimnastikçi Nadia Comaneci’yi aratmayacak cinstendi!
Engin faullerden sonra yerde öylesine kıvrandı ve o kadar abarttı ki, hareketlerini sanırsınız futbol hayatı sona erdi. Hatta bir defasında attığı taklalar arasında baş amuduna kalkmayı bile başardı Engin!
Tamam, Engin’e yapılan müdahaleler arasında tartışmasız sert olanları da vardı bunu kabul ediyorum. Hatta rakiplerinin Engin’in bu yönünden faydalanmak adına bilinçli olarak taktik faullü oynamaları bile gözlerden hiç kaçmıyor.
Ancak Engin ortaya koyduğu tavırlarla aslında rakiplerinin tuzağına da düşmüş oluyor. Unutmamak gerekir ki; o maçta eğer sahada otoriter bir hakem olsaydı Engin bu tavırlarıyla maçı kırmızı kart görmeden tamamlayamazdı. O nedenle Engin’in, Kayserispor maçındaki bu abartılı taklaları ve yaptığı hareketler hiç hoş gözükmedi.
Engin’e geçmiş yıllardan bir olayı hatırlatmam gerekir aslında.
Yıl 1999... Fenerbahçe’nin unutulmaz futbolcularından Uche’nin ayağının kırıldığı an. Fenerbahçe, Kadıköy’de Besiktaş’ı ağırlıyor ve Fenerbahçe kalecisi Murat Şahin ile aynı topa giren Fenerbahçeli savunma oyuncusu Uche’nin bacağı, kaleci Murat’ın altında kalıyor ve vahim bir şekilde kırılıyordu. Bacağının kırıldığını fark eden Uche, sakızını çiğnemeye devam edip hakeme seslenerek bacağını gösteriyor ve “Broken (Kırıldı)” diyordu. Bu da Uche’nin davranışları idi. Tabii anlayana...
Elbette her insanın acı eşiği ya da o anki duyguları farklı olabilir. Fakat Engin’in bilinen yönleriyle bu davranışlarını bir araya getirince hiç de inandırıcı olamıyor maalesef...
Engin unutmamalıdır ki, bu yapmış oldukları belli bir zamandan sonra takımına ve kendisine zarar vermeye başlayacaktır.
Performansına bağlı
Performansı iyi olduğu müddetçe bu davranışlarına camiası tarafından belli bir yere kadar göz yumulacaktır. Ancak Engin şunu iyi bilmelidir ki; performansında biraz aşağıya düşme başladığında, Galatasaray gibi bir camia tarafından kapı dışına konulacağından en ufak bir şüphesi olmasın....
Sonuçta Engin kaybedilmemesi gereken yetenekli bir oyuncudur. Ancak eğer bu oyuncu kaybedilmek istenmiyorsa gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerek. Ben Engin’in psikolojik bir desteğe ihtiyacı olduğunu gözlemliyorum. Üstelik bu ayıp da değil. Biz hakemliğimizde psikolojik destekler alıyorduk her zaman.
Eğer bu destek verilir ve ona yardımcı olunursa, hem Türk futbolu hem de Engin çok şey kazanacaktır.
Hakemler tel tel dökülüyorlar
İzlediğim birçok müsabakada hakemlerin skandal kararları maçların önüne geçiyor. Bu çok kötü hakem performansları, aslında MHK’nin bu konuda ne kadar yetersiz kaldığının da önemli bir göstergesi.
Hata yapan hakemlere görev vermeye devam eden MHK, ceza-ödül yöntemini uygulamadığı müddetçe bu durum hiç düzelmeyecek gibi duruyor.
Hakemlerin en önemli eksikliklerinden bir tanesi de kondisyon problemleri bence. Bu sıkıntının ne kadar ciddi boyutta olduğunu ise geçtiğimiz hafta FIFA hakemleri atletik sınavında gördük zaten.
MHK, eğer görevde kalırsa “ki bana göre bu çok zor görünüyor”, mutlaka yeni bir planlamayla yoluna devam etmeli. Oğuz Sarvan döneminden kalan sistem baştan sona değiştirilmelidir. Zaten bu sistemin bir faydası olsaydı hakemler bugün bu durumlarda olmazlardı.