İdeali Aykut Kocaman

6 Nisan 2020

Bu yazacaklarıma Fenerbahçeli çoğu taraftarın karşı çıkacağını, hatta tepki koyacağını biliyorum. Hatta bazı meslektaşlarımın bile... Ama ben yazayım, sonuçta bir düşüncedir, katılan olur, katılmayan olur.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, göreve yeni geldiğinde, “Savunma futbolu oynatıyor, takımın hücum zenginliği yok” diye taraftarın karşı çıktığı Aykut Kocaman ile yolları ayırdı.
Sonrasında Cocu geldi, Koeman geldi, gene taraftarın isteği ve baskısı ile “hücum, hücum” diyen son şampiyon hoca Ersun Yanal geldi ama Fenerbahçe takımı o futbol ve hücum zenginliğini bir türlü yakalayamadı. Çünkü elinde, o yapıya uygun bir kadro yoktu.
Fenerbahçe şimdi hoca arıyor. Erol Bulut’un adı geçiyor, yabancı hocalar konuşuluyor, isimler havada uçuşuyor. İddialı bir yabancı hoca gelirse önemli transferler isteyecek. Yeni düzende bu mümkün değil... Üstelik UEFA ve TFF yaptırımları kapıya dayanmış durumda...
Sıradan bir yabancı getirseniz, her şeye evet” diyecek ve hiçbir iddia taşımadan parasını alıp

Yazının Devamı

Dilerim yanılırım

30 Mart 2020

Süper Lig’in kalan bölümü oynanır mı, oynanmaz mı? Nisan-mayıs gibi başlangıç, maalesef “hayal” gibi duruyor. Hatta haziran... Ne olacak o zaman?
Temmuzda “hızlandırılmış” yani haftada iki maçla lig oynasan, takımlarda çok sayıda kiralık oyuncu var. Tamamına yakınının sözleşmesi 31 Mayıs’ta bitiyor. Doğal olarak kulüpleri geri isteyecek. Bu sorun çözülebilir mi?
Maçların seyircili oynanacağını düşünseniz bile, henüz korku atılmamışken, toplumsal psikoloji düzelmemişken, o maçlar, o tribünler dolar mı? Yeterli tribün geliri olur mu?
Ayrıca lige iki-üç ay ara veren futbolcular, gereken kondisyonu, dayanıklılığı yeniden ne zaman kazanacaklar? Bu bir-iki antrenmanla olacak bir iş değil ki?
Her sarkma, bir sonraki sezonu ciddi anlamda etkileyecek, alışılmış düzen yerle bir olacak. Haziran sonu başlayan Avrupa Ligi ön eleme maçları nasıl ve ne zaman oynanacak? Ülke ligleri bitmediğine göre ön eleme maçlarını hangi takımlar oynayacak?
Üstelik her şey çok belirsiz... Avrupa kupalarını

Yazının Devamı

Sen yoksan her şey eksik

16 Mart 2020

Sen yoksan herşey eksik… Sen varsan herşey tamam… Süper Lig ‘in en önemli pazarında “sen“ yoktun, seninle birlikte “futbolu futbol” yapan hiçbir şey yoktu… Heyecan yoktu , tempo yoktu, duygu yoktu , coşku yoktu… Ne yapalım, sağlık olsun… Futboldan önce insan sağlığı…
Gündüz maçında Trabzonspor - Başakşehir mücadelesini izledik… Trübünler öksüz kalınca, sahadaki futbol da öksüz kaldı… Kabul edelim ki, bunun faturasını Trabzonspor ödedi…
Benzer durum akşam maçı için geçerliydi… Hele gündüz maçında gelen beraberlikten sonra, Galatasaray’ın alacağı bir galibiyet, önündeki Trabzonspor ve Başakşehir‘e iki adım birden yaklaştıracak ve aradaki puan farkı sadece “1“ e inecekti…
Galatasaray da bu bulunmaz fırsatı kullanamadı… Özellikle ilk yarıda futbol değil, “işkence” vardı…
Galatasaray’ın Belhanda ile “durağan“ görüntüsü Ömer Bayram‘ın oyuna girmesiyle

Yazının Devamı

Seyircisiz maç ortada

15 Mart 2020

Maçlar artık seyircisiz... Galatasaray bunun sonucu Aslantepe’nin tribünlerinden başlayıp sahaya kadar yansıyan o “ruh”tan yoksun oynayacak. Bu “öksüzlüğe ve sessizliğe” rağmen Galatasaray, Aslantepe’de alışılmış duygusunu, coşkusunu, temposunu gösterebilecek mi meraktayım.
- Sergen Yalçın’ın futbol anlayışında “freni” yok. Rakip Galatasaray diye “frene” basacağına hiç ihtimal vermem. Üstelik seyircisiz maç Beşiktaş’ın şansına ciddi bir katkı yaptı. Yeter ki Sergen Yalçın’ın sınır tanımayan “özgür ruhu” Beşiktaşlı futbolculara yansıyabilsin.
- Ömer Bayram önemli oyuncu... Adam frikik atışlarında “toplu katliam” yapıyor. Topu öyle bir kesiyor ki, rakip kaleci, rakip savunma hepsi birden “imha” oluyor.
- Galatasaray’ın bir “garantörü” var; kaleci Muslera... O kadar iyi oynuyor ki, sanki “mağlup edilemeyenler” filminin oyuncusu gibi... Beşiktaş bu “garantör” den yoksun... Kalede Karius varsa, ne çıkarsa bahtına...
-

Yazının Devamı

Taş gibi takım

13 Mart 2020

Kuzey Avrupa takımı ile oynuyorsan, adına - sanına, şanına - şöhretine bakmayacaksın; Fizik gücüne, mücadelesine, hızına dikkat edeceksin... Copenhagen, Başakşehir karşısında bu özelliklerle maça başladı... Üstelik savunmayı hiç düşünmediler...“Dengeli oynayalım, oyunu yavaşlatalım, rövanşa bakalım“ gibi klasik hesaplara hiç girmediler...
Biz maçlara genelde gönül verdiğimiz takımın penceresinden bakıyoruz... Oysa rakibin ne yaptığı o kadar önemli ki... Copenhagen maçın hiçbir dakikasında, hiçbir alanda eksik kalmadı... Savunmasındaki kalabalığı hücuma çıkarken orta alana taşıdı, Başakşehir ceza alanına gene aynı kalabalıkla geldi...
Sağbek Valera’ya (2 numara-sarışın) bayıldım... Ne kadar hızlı, ne kadar çok hücuma çıktı... Başakşehir kendi sahasında oynamasına rağmen Caiçara ile Chily‘i bile Valera kadar hücuma katkı veremedi... Valera‘ya baktım 26 yaşında... Yanılmıyorsam geçmişinde Manchester United ve Real Madrid var... Bonservis bedeli 1.5 milyon euro... Bu Valera ve benzerlerini bizim

Yazının Devamı

Muslera duvarı...

9 Mart 2020

Galatasaray’ın sahaya “en iyi“ kadrosuyla çıktığı maça, Sivasspor ligin “en iyi“ başlangıcını yaptı… Daha 7. dakika dolarken, önce Hakan Arslan‘ın, kafası, sonra Mert Hakan‘ın füzesi Galatasaray‘ın “yaşam sigortası” Muslera tarafından “mucize“ gibi kurtarıldı… Muslera duvarı olmasa, 7. dakikada durum 1-0 değil, abartısız 3-0 olurdu, Sivasspor öyle sağlam, öyle etkili bir başlangıç yaptı…
Galatasaray bu; baktı ki pabuç pahalı, 10. dakikadan itibaren ceza alanına “Tehlike bölgesi… Girilmez“ tabelasını astı… O dakikadan sonra roller tamamen değişti… Galatasaray maçın boşrolüne geçti… Her dakikada, her saniyede, sahanın her yerinde Galatasaray vardı… Futboluyla, futbola kattığı güzellikleriyle, etkisiyle, bitiriciliğiyle, oturmuş kadrosuyla adeta “bay patron“du…
Galatasaray‘ın bu kadar egemen olduğu dakikalarda Sivasspor köşeye sıkışmış, yumruk üstüne yumruk yiyen boksör gibiydi… Resmen dağıldı, ne dağılması, darmadağın

Yazının Devamı

Maraton koşar gibi

2 Mart 2020

Galatasaray takımını “Maraton” koşan atlete benzetiyorum. Uzun mesafeli bu yarışa her yıl sakin başlıyor, genellikle gerilerde kalıyor, hatta gözden kayboluyor. Galatasaray’ı iyi bilmeyenler “Yarışa havlu attı” sanıyor.
Oysa öyle değil... Galatasaray usta bir koşucu gibi nefesini ayarlıyor, gücünü ayarlıyor, mesafeyi ayarlıyor, mesafe kısalmaya başlayınca hızını arttırıyor, önde koşmaktan yorulan rakiplerini geride bırakıyor ve genellikle yarışı hedefe vararak tamamlıyor.
Süper Lig’in 2020 sezonunda değişen bir şey yok. Galatasaray, aynı Galatasaray... “Gözden kayboldu, havlu attı” diye düşünülürken, her sezon olduğu gibi önce gölgesi, sonra kendisi göründü. Sakin ama kararlı geliyor. Heyecanlanmıyor, telaş yapmıyor, eli-ayağı birbirine dolaşmıyor.
Yarıştığı rakiplerini birer birer geçmeye başladı. Elbette halen önünde ve yanında “kararlı” biçimde yarışan rakipleri var. Ama hepimiz biliyoruz ki, Galatasaray buraya kadar getirdiği yarışı, bundan sonra bırakmaz. Belki geçilir ama kilometrelerce süren yarışı

Yazının Devamı

20 yıl sonra 2020...

24 Şubat 2020

Fenerbahçe’nin bu kadar “çaresiz“ kaldığı, Galatasaray’ın bu kadar “baskın“ başladığı bir “Kadıköy derbisi”ni çok uzun yıllardır görmedim, hatırlamıyorum… 4-1-4-1, yok 4-4-2, falan filan, hepsi yalan dolan… Galatasaray kelimenin tam anlamıyla “baskın basanındır“ sistemiyle başladı…
Öyle başladı ki, ilk atakta Onyekuru ile Falcao topun bir adım gerisinde kalmasa, hemen sonrasında Onyekuru kaleci Altay ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu dışarı atmasa henüz 4. dakikada Galatasaray oyunu 2-0 yapardı… Abartısız görüntü bu… Böyle hızlı, etkili, baskılı bir başlangıç yaptı Galatasaray…
Maçta ilk onbirler açıklandığında Emre Akbaba niye yok diye şaşırmıştık, ancak maç başladı, işin aslı anlaşıldı… Fatih Hoca, her uzun topta rakibini kaçırmayı alışkanlık haline getiren Fenerbahçe savunmasının arkasına uzun toplarla Onyekuru’yu göndermeye başladı… Onyekuru son dakikada attığı gol öncesi her deparda yakaladığı sayısız fırsatı kullanabilse, maç

Yazının Devamı