Bu köşeyi ilk yazmaya başladığımda sevgili yayın yönetmenimiz Sedat Bey’e (Ergin) benden istediği özel bir şey olup olmadığını sormuştum. Sedat Bey de her zamanki sıcak tavırlarıyla “Suya sabuna dokunmayan yazılar yazma yeter” cevabını vermişti. Ben de hep öyle yapmaya çalıştım. Hep görüşlerimi, eleştirilerimi ve tespitlerimi çekinmeden yazdım. Bazen gündem bazen de magazin dünyası hakkında... Bugünse benim için çok değerli bir insanı anlatmaya başlayarak aslında hepimizi ilgilendiren bir konudan bahsedeceğim...
Koca Dayım huzurevinde
Belki siz tanımıyor olabilirsiniz ama bahsedeceğim kişi aslında dünyanın dört bir yanında hayranları olan biri. İnsanın içine işleyen deli mavi gözleri, kadın ruhundan anlayan centilmenliği ve pamuk gibi kalbiyle bugüne kadar gördüğüm ve tanıdığım en yakışıklı adam o. Neredeyse tüm dünyayı gezmiş, belki yüzlerce kadının yüreğini hoplatmış ve bunlardan beşiyle de nikah masasına oturmuş; bilgili, görgülü ve kültürlü bir adam. Adı Mennan Oray. Kendisi
Bundan çok değil 10- 15 sene sonra magazin sayfalarında kimlerden bahsedileceğini hiç düşündünüz mü? Tabii ki düşünmemişsinizdir. Ama ben düşündüm. Bir magazin programında karşıma çıkan Hülya Avşar’ın kızı Zehra’ya bakıp “Acaba bu kız büyüyünce ne olacak” diye düşündüm. Sonra da mesleği her ne olursa olsun Zehra’nın sık sık magazin muhabirlerine malzeme olacağını fark ettim. Elbette gelecekte şu anda nerede olduğunu veya ne yaptığını bilmediğimiz pek çok yeni yüz ünlü olacak. Ama büyük ihtimalle geleceğin popüler kültürü starlarının önemli bir kısmı da bugününkülerin çocuklarından doğacak. Daha dünyaya bile gelmeden ünlü olan bu çocuklar bir kez tadını aldıkları bu zehirden kolay kolay vazgeçemezler diye düşünüyorum.
“Aileden ünlü” çocukların büyüyünce ne olacağını kimse şimdiden bilemez. Ama kimse de tahmin etmeme engel olamaz! Bundan 10- 15 sene sonra hala bu meslekte olur muyum
Aslında boşanmış bir anne ve babanın kızı olarak bu tespiti yapmamalıyım ama gazeteci yanıma karşı koyamıyorum. Bugün sanat dünyasının sevilen kadın starlarına baktığımda pek çoğunun ortak noktası olan “boşanmışlık”ı görmeden edemiyorum. Ama benim asıl dikkatimi çeken bahsi geçen bu kadınların dul olmaları değil, gerçek şöhreti ve başarıyı boşandıktan sonra yakalamış olmaları. Amacım yetenekli olduğunu düşünen yurdum kadınını kocasından boşatıp kendini sahnelere vurmasını sağlamak değil. Ben sadece benzer kader yollarından geçmiş ünlülerimizi göstermek istiyorum bugün...
Hülya Avşar
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük kadın starlarından biri halini alan Hülya Avşar’ı düşünün. İlk evliliğini Antakya’nın pamuk tüccarlarından birinin oğlu olan Mehmet Tecirli ile yapmıştı. Böylece 16 yaşında bir ev kadını olmuştu. O zaman kimse ona ileride çok ünlü bir oyuncu, sunucu veya şarkıcı olacak diye bakmıyordu. Ama Mehmet Tecirli’den boşanması tüm hayatını değiştirdi. Bir güzellik
Pek çok ünlü Hollywood aktörü şu aralar baba olmanın keyfini çıkarıyor. Matt Damon, Ricky Martin, Matthew McConaughey, Usher, Kevin Costner ve Chris Noth’u paparazzilerin yakaladıkları karelerde bebekleriyle görüyoruz. Ya bebişlerini kucaklarında gezdiriyor, ya pusetini itiyor ya da mama yediriyorlar bu fotoğraflarda. Tamamen doğal ve gerçek olur her şey.
Bizim ülkemizde bir ünlü, baba olduğunda ne olur peki? Bebeğinin ilk görüntüleriyle bir dergiye kapak olur. Sonra bir babalar günü haberine konuk olur. Bu karelerde en fazla annesinin kucağındaki bebeğe sevimli sevimli gülümseyen ünlü bir veya iki kez de bir magazin programını evine davet etti mi iş bitmiştir. Bir daha onu bebeğiyle birlikte uzun süre basında göremeyiz.
Yanlış anlamayın Türk ünlüleri kötü babadır filan demek istemiyorum. Sadece bu babaları neden bebekleri kucaklarında, ya da onlara yemek yedirirken veya önlerinde puset yürürken görmediğimizi merak ediyorum. Yo kimse bana “Demek özel hayatlarını medyadan iyi
Çok yazıldı, çok eleştirildi. Muzaffer Kuşhan’ın zayıflama kampında hayatını kaybeden Dila Kurt için eminim ki çok da gözyaşı döküldü. Ama Dila’nın gerçek katilleri yani siz, hâlâ sessizsiniz...
Muzaffer Kuşhan’ı ve ona zayıflamak için başvuranları eleştiren yazarlarımızdan biri sormuş, “Merak ediyorum bu ölümden sonra orada hâlâ zayıflamaya çalışan var mı?” Olduğuna emin olabilirsiniz. Eğer haberci arkadaşlarımdan biri oraya gidip nüfusun azaldığını yazsa bile inanmayın. Bu sadece ortalık yatışana kadar evlerine gittikleri anlamına gelir. Daha önce de pek çok zayıflama hapı pek çok ölümle sonuçlandı. Ne oldu? Kimse o hapları kullanmaktan vazgeçmedi. Eğer yetkililer şu veya bu nedende Kuşhan’ın kampını kapatırsa da tehlike geçmiş sanmayın. İnsanlar zayıflamak için sağlıklarını kaybetmeyi göze almaya devam edecek. Ve bunun suçlusu da sizsiniz.
Ev hanımı olan siz, işkadını olan siz, anne olan siz, baba olan siz, işadamı olan siz... Hepiniz, hepimiz, biz! Önce
“Çarkıfelek”, “Riziko”, “Kim 500 Milyar İster”, “Biri Bizi Gözetliyor”, “En Zayıf Halka”, “Fear Factor”, “Survivor”, “Popstar”, “Benimle Dans Eder misin?”, “Benim Annem Dans Edemez”, “Güzel ve Dahi” ve “Var mısın Yok musun?” hepsi yurtdışından formatları alınmış yarışmalar. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok diyen Osmantan Erkır ve Acun Ilıcalı gibi girişimci yapımcılarımız yurtdışında reyting rekorları kırmış hazır formatları Türkiye’ye getirip bizlerle tanıştırdı. Severek izlediğimiz bu yarışmaların hepsinin yurtdışından geldiğini düşünerek bundan sonra bizi nelerin beklediğini görmek için mini bir araştırma yaptım. Bakın yurtdışında tutan ve her an ekranlarımıza taşınabilecek yarışmalar arasında neler var...
Kolaysa öz babanı bul
Who’s your Daddy?
Bu yarışmada bebekken evlatlık verilmiş bir kadın 8 erkek arasından öz babasını bulmaya çalışıyor. Eğer doğru kişiyi bulursa 132,000 doların sahibi oluyor. Ama eğer yanlış erkeği seçerse o erkek bu
Bilmiyorum fark ettiniz mi ama Türkiye’de ünlü ve başarılı bir şarkıcı olmanın gizli bir kuralı var o da kısa olmak! Bilimsel olarak “Kısa boyluların müziğe daha çok kabiliyeti vardır” diye bir önerme var mı bilmiyorum ama Türk popstarlara bakınca hepsinin ortak özelliklerinin kısa boyları olduğunu açıkça görebiliyorum.
Bana inanmıyorsanız Türkiye’deki ünlü ve başarılı şarkıcıları şöyle bir düşünün.
Aklınıza gelen ilk isim kim? Megastar Tarkan mı? 1.68 m. Gençlerin
Hani derler ya “kadın dediğin adamı rezil de eder vezir de” diye, bence bunu diyenler bu devirde yaşasaymış kesin bunun tersini söylermiş. Doğru erkeği bulma çabasıyla daldan dala konan günümüz kadınları gerçek aşka o kadar aç ki; değil kariyerlerini, benliklerini dahi kaybedeceklerini bilseler bazen hayatlarındaki erkeğin peşinden gitmeyi seçiyorlar. İşte tam da bu yüzden her geçen gün etrafımızda bitmiş kadınlar görüyoruz. Sosyal hayatımda karşılaştığım pek çok kadının ortak derdi olan bu durum ünlülerin dünyasında da farklı değil.
Geçenlerde Deniz Akkaya’nın sevgilisinin karşısında gözyaşlarını tutamadığı görüntüleri izlerken ister istemez bunları tekrar düşündüm. Belki Akkaya, Efe Önbilgin yüzünden ağlamıyordu, belki acıklı bir olay hakkında konuştukları için Akkaya gözyaşlarını tutamamıştı. Ama magazin gazetecileri gibi halkın büyük bir çoğunluğu da Akkaya’nın hüznünü sevgilisine bağladı.
Çünkü her zaman asiliği, güçlü