Hani derler ya “kadın dediğin adamı rezil de eder vezir de” diye, bence bunu diyenler bu devirde yaşasaymış kesin bunun tersini söylermiş. Doğru erkeği bulma çabasıyla daldan dala konan günümüz kadınları gerçek aşka o kadar aç ki; değil kariyerlerini, benliklerini dahi kaybedeceklerini bilseler bazen hayatlarındaki erkeğin peşinden gitmeyi seçiyorlar. İşte tam da bu yüzden her geçen gün etrafımızda bitmiş kadınlar görüyoruz. Sosyal hayatımda karşılaştığım pek çok kadının ortak derdi olan bu durum ünlülerin dünyasında da farklı değil.
Geçenlerde Deniz Akkaya’nın sevgilisinin karşısında gözyaşlarını tutamadığı görüntüleri izlerken ister istemez bunları tekrar düşündüm. Belki Akkaya, Efe Önbilgin yüzünden ağlamıyordu, belki acıklı bir olay hakkında konuştukları için Akkaya gözyaşlarını tutamamıştı. Ama magazin gazetecileri gibi halkın büyük
bir çoğunluğu da Akkaya’nın hüznünü sevgilisine bağladı.
Çünkü her zaman asiliği, güçlü karakterini ortaya koyan duruşu ve hiçbir zaman tökezlemeyişiyle tanınan Akkaya’nın yıkılsa yıkılsa bir erkek yüzünden yıkılacağı vardı bilinçaltlarımızda. Çünkü iyice alıştık son yıllarda adamların kadınları bitirdiğini görmeye. O yüzden pek de yadırgamayız bundan sonra gelen örnekleri.
Eğer söylediklerim bir yerden tanıdık geliyor ama gerçek örneklerle birleştiremiyorsanız okumaya devam edin.
Size hiç düşünmeden bir dolu isim sayabilirim. Ama eğer erkeklerin kadınların kariyerini bitirmeleri bir trend ise bu konun trendsetterı kesinlikle Kevin Federline’dır. Malum Britney Spears’ın milyon dolarlar kazandıran ismini yerle bir eden tüm o bunalımlara, saç kesmelere filan neden olan isimdir Kevin Federline.
Performansı da morali de bozulduAma eğer ülkemizde bir başlangıç noktası ararsanız gözleriniz şu anda Pekin’de olması gerekirken evinde televizyon seyreden Süreyya Ayhan’ı aramalı. Hatırlayın antrenörü Yücel Kop ile olan ilişkisinin gündeme gelmesiyle ne kadar zedelenmişti Ayhan’ın saygınlığı ve kariyeri. Bu konudaki polemiklerle o kadar çok meşgul oldu ki performansı da morali gibi her geçen gün biraz daha bozuldu.
Tabii İclal Aydın’ın Tuna Kiremitçi ile ilişkisi de bu konuya çok güzel bir örnek teşkil eder. Kariyerinin zirvesindeyken, programlar, dizileri yazılar derken her yerde karşımıza çıkarken şimdilerde yolda görseniz “Aaa İclal Aydın” demeyeceğiniz bir noktaya gelmedi mi genç kadın?
Nerede önceki Gülşen? Peki ya Gülşen’e ne demeli? Erol Köse ile yaşadığı skandal aşktan sonra bile ayakta kalmayı başaran Gülşen’i Reha Muhtar aşkı nakavt etmedi mi? Türkiye’nin Kylie Minogue’u olmaya başlamışken, başladığı noktadan bile geri düşmedi mi Gülşen? Nerede bundan birkaç yıl önceki Gülşen nerede bugünkü?
Oturup birkaç magazin arşivi karıştırsak daha çok artırırız örnekleri. Ama bu noktada bir saniye durup düşünmek lazım. Bu kadınları ve kariyerlerini sözü geçen adamlar mı bitirdi yoksa o adamlarla ilişki yaşamaya karar verdikleri için bu kadınlar kendi kendilerini mi bitirdi? Yani aşk her şeye değer mi?