VASiYETiMDiR!

6 Şubat 2011

Daha Defne Joy Foster’ın aramızdan ayrılışını hazmedemeden ölümün bile bizi bazı insanların dillerinden kurtaramayacağını fark ettim. İşte ölürsem mölürsem diye buradan tanıdıklara sesleniyorum, şunları bir dikkate alın rica ediyorum...


Daha bir gece öncesinde televizyonda kıkır kıkır gülen, zıplayan neşeli bir kadının ertesi sabah vefat haberini alınca insan ister istemez mallaşıyor. Ben daha Kemal Sunal’ın bile ölümünü kabullenmeyip “Yaa bir gün çıkacak bi yerden bakın görün” diyen biriyken, Defne Joy biraz fazla geldi. Her ölüm haberinde olduğu gibi öncelikle hayatın ne boş olduğu, onca beklentinin, hayalin, uğraşın, emeğin aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşündüm. Sonrasındaysa dedenin birinin yazdıklarıyla aslında ‘ölüm’ gerçeğinin bize tokat gibi çarptıklarının daha farklı şeyler olduğunu gördüm.
Artık yaşına başına vererek çok ciddiye alınmayacak birinin, Defne için “Su testisi, su yolunda kırılır” yazısını okuyunca ölümün bile bizi bazı insanların dillerinden kurtaramayacağını fark ettim. Gerçi hoş bunu Münevver cinayetinde de fark etmiştim, onun için “Oğlanın evinde ne işi varmış? Keserler tabii kafasını” diyen yılan dilli tipleri görünce...
Eğri oturup,

Yazının Devamı

Yeme de yanımda yat

30 Ocak 2011

Erkeğin kalbine giden yolun yemek içmek olduğunu kim akıl etmişse kafasını kırmak istiyorum onun. Yatakta geyşa, sokakta Leydi Diana ol ama mutfakta Emine Beder olmadığın sürece olmuyor anacım!

Dünyaya ilk gelen kadın çakalın teki olmalıymış; “Tatlım aramızda kıllı olan sensin, yani bu demek oluyor ki, sen git bize yemek bul, dinozorlarla dövüş ben mağaramızın temizliğini yaparım.” Tabii o zamanlar tek oda bir mağara, temizliği nedir ayol onun? Oh keka, yat babam bütün gün evde. Adamın canı çıksın karnınızı doyuracaksınız diye. Bu ilk çağ kadını geleceği düşünmeden bencil bencil hareket ederek ataerkil bir toplumun temellerini kurmuş kurmasına da bütün planlar çamaşır makinesinin icadıyla son bulmuş tabii. Adamlar da savaşarak, dövüşerek eve yemek getirme dönemleri sona erince bunalıma girmişler. Artık yaşamak için önemli olan yemek değil, ‘kaliteli hayat’ adı altında çılgın para harcama isteği olunca, eve para lazım durumuyla kadının yerinin artık evde yaşamak olmadığını kabul etmişler.

Ezici gerçek
Onu kabul etmişler de, kadını bir türlü eski hayatından da kopartamamışlar. Yani kadın hem evin temizliğini yapacak, hem eve para getirecek, hem de işten yorgun argın gelip iki

Yazının Devamı

SENi NASIL TERK EDECEK?

23 Ocak 2011

Bana burcunu söyle, sana nasıl terk edileceğini söyleyeyim bebişim...

Koç: İlişkiye başlamadan önce size “Ben ilişki kafası yaşayan biri değilim” telkininde bulunur. Terk ederken de rahatlıkla “Ben söylemiştim baştan” diyebilir. Siz bu burçla kavga etmek isteseniz de beceremezsiniz. Öyle kayıtsız kalır ki, siz sinir krizi geçirirken “Ama ben böyleyim” diye karşılık verir.

Boğa: İlişkiye başlarken size tapma derecesinde aşıkmış gibi davranır. Duyguları o kadar hızlı hareket eder ki, kısa bir süre sonra düşmanınız oluverir. Boğa burçları ayrılma özürlüdür, bunun yerine yaşamı zindan ederek sizi kaçırmanın yollarını bulacaktır.

İkizler: Bu burçla bir ilişki yaşamak harikuladedir, sizi sever ama sevgisini nefretiyle göstermekten haz alır. Sizi oyuncağıymışçasına kullanır, bir süre sonra bu oyuncaktan sıkılınca başka bir oyuncağa geçmesi olağandır. Ayrılmak istemez, istemediği gibi birçok ilişkiye de açık davranır. O sizi tüketmeden, ayrılık sinyali aldığınızda arkanıza bakmadan kaçmanız gerekir.

Yazının Devamı

YAPMAK YA DA YAPMAMAK

16 Ocak 2011

Ona kısa sürede bu kadar bağlanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi, bildiğin mutluyum yani, bir tek şey hariç!

Şimdi üzerinize afiyet, Allah’ıma bin şükür bir sevgilim var artık; duvarları tırmaladığım, koltukların kenarlarını aşındırdığım günler sona erdi. Sürekli sırtımı kapatan, her fırsatta öpen, eli sürekli üzerimde, ayakkabılarımı bile giydiren bir manitam var.
İlişkinin belli başlı bölümleri vardır; giriş, gelişme ve sonuç olarak üçe ayrılsa da bu aşamalara geçişlerin hareketleri oluyor. Mesela, telefona adamın adını ‘aşkım’ diye kaydettikten sonra olayın gelişme bölümüne geçersin. Hah işte bu bölüm atlamalarından birisi manitanın yanında gaz çıkarma olayıdır!

Gaz olayı
Maalesef her insan böyle bir şey yapıyor yapmasına ama kendi içinde saklıyor. Senelerce aynı evde yaşadığımız adamın yanında bir defa bile yapmamışımdır, gerçi o biraz hayvandı “Ohhhhhh şükür” derdi sonunda pislik. O kadar sevgilim oldu, yan yana yaşamalar, bilmem neler falan derken hiçbiriyle böyle bir sorunum olmadı. Bu adamın yanında resmen midem alev alıyor, 3 kilo süt, 2 tencere lahana çorbası içmişim gibi bir gaz sıkıştırıyor ki midemi... Resmen dişi bir ‘Gazman’ım neredeyse! Bir oldu, dedim

Yazının Devamı

EVREN, SENi ALDATTIM BEBiŞiM

9 Ocak 2011

Şu an bir sevgilim var ve adamı bulduğum an, beni elimde tek taşımla bırakıp İngiltere’ye giden herif geri döndü. Evrene fazla yükleme yapınca böyle garip şeyler de yapıyor demek ki. Yine olan bana oldu, ne halt yiyecem ben yaa? Etrafımdakiler, isteyecekleri bir şey olduğunda ‘secret, karma, evrene mesaj atma’ hadiselerini konuşup duruyor. Bense, ‘sevdiğini serbest bırak dönerse senindir, dönmezse en adi heriftir’
klişesini bile anlamakta zorlanan kaderci bir insandım. Ta ki uzun süredir manita olaylarına girememe durumuma bir çare bulamayana dek. Denemekle bir şey kaybetmem diyerek evreni yanıltmaya karar verdim! Daha doğrusu artık vermek zorundaydım, çünkü bir odada kedimiz Abdüş kızgınlık dönemine girmiş bas bas bağırıyor “Bana dişi bulun, battaniyelere halleniyorum” diye, diğer odada ben ağlıyorum.

Hayali sevgili
İşten, eşten, evden yenisini bulmadan ayrılmayacaksın! Ne kadar acımasız olsa da kural bu, paranın parayı çekmesi gibi erkek erkeği çekiyor olmalı. Bir sevgilin varken etrafın yakışıklılarla dolup taşıyor. Ne zaman ayrılıyorsun adamlar aynı anda yok oluyor. Bir süre evrene yanlış sinyal vermeye çalıştım. Arkadaşlar aradığında, “Aşkitomlan film

Yazının Devamı

2010 BENiM SENEMDi

2 Ocak 2011

Geçen yıl, hayatım baştan sona değişti. ‘Dönüm’ mü yoksa ‘düğüm’ noktası mıdır bilmiyorum ama iyi bir sene oldu2007 yılından sonra bana bir haller oldu, basiretim bağlandı. Aşk yolunda gitmiyor, aşk gitmeyince işi de yanında sürüklüyor. Sürekli şehir değiştirme, hiçbir işte dikiş tutturamama, kafa karışıklığı, hep bir şeyleri bekleme, depresyon, bunalım, elde avuçta var olanın akıp gitmesi... “Tamam, hayatım böyle devam edecek, hayallerimin hiçbiri gerçekleşmeyecek, aşk hep kazık atacak, kurduğum kariyer planı elimde patlayacak ve ben baba evinde kedileriyle yaşayan manyağın biri olacağım” dedim kendime.

Şöhret etrafımda
Derken bir gün sadece içimi boşalttığım bir yer hayatımı 360 derece döndürdü. Kafayı iyice sıyırdığım bir dönemde eski sevgilimden intikam almak için açtığım blog, bir anda hayatımın merkezine oturdu. İçimden kitap oluşturma fikri geçince, “Bir kişi bile almayacak, rezil olacağım, bir de insanları mahcup edeceğim. Kim okur yahu bu başarısızlıklarla dolu dengesiz hayatı? Üstelik hayatım, kitap kahramanı olmaya bile değer değil. Güzel, zeki, ajan, kraliçe, prenses değilim.Hayatta en nefret ettiği şey bulaşık yıkamak olan, erkeklere körü körüne bağlı vasat

Yazının Devamı

I LOVE CEMiLE BACI

26 Aralık 2010

Bu aralar tek eğlencem ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisini izleyerek o sarışın, o içi pislik dolu, o yuva bozucu Caroline denilen kadına en ağır bedduaları etmek...Salı günleri bütün işi gücümü bırakıp, televizyon başına kitleniyorum, kalbim Cemile ile çarpıyor, Ali Kaptan’a bol bol küfür edip, Caroline’nin kafasını kuytu bir köşede kesmek istiyorum. Öyle bir kaptırıyorum ki diziye sanki karşı komşularıyım. “Cemilee inanma Ali Kaptan’a yapma bunu yapma bunu!!!”, “Ahh kızım Aylin ahh, o adamın kardeşinin sana aşık olduğunı ben anladım buradan”, “Yavrum Metecim bir cinsel hayatın olsa böyle mi olacaksın, ahh öğretmenin de gönlü var da sende sözlü be evladım.” Tabii hepimizin sevgilisi, durup durup çocuk doğurma isteğini içimize alev gibi düşüren bebiş Osman. Ne zaman görsem o ay parçasını, bir Osman doğurasım geliyor o an.

Eski sevgili=Ali Kaptan
Ali Kaptan’ı ne zaman görsem aklıma eski sevgilim geliyor, aynı onun gibi bencil, kinci, yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmayan, gel git akıllı ve vicdanla acımasızlık arasında gelip giden bir bünye. Bu kadar çok diziye adapte olmamın tek nedeni de bu bile olabilir. Ali Kaptan’ın Cemile’ye yaptığı her yamukta burada ben kendi

Yazının Devamı

BiR BALIK SEVDiM UZAKLARDA

19 Aralık 2010

Burçlar konusunda “İnanmıyorum yaa” diye sağa sola atarlı davransam da, balık burcu erkeğinin var olduğuna inanıyorum. Genellemek ne kadar yanlış olsa da bu adamların hayatlarına girdikleri kadınların enerjilerini sömürdüklerini düşünüyorum!Her insanın hayatında iki adet ‘o kişi’ vardır. Biri her şeyi darmaduman eden, yıkıp dağıtıp savuran; diğeriyse o yıkıntıyı toparlayan. Ben ilk hakkımı balık burcu bir erkekten yana kullanmıştım. Adamla beraber misin, değil misin bir türlü anlamıyorsun. Tam, “Bu adam bana aşık” diyorsun, dediğin an bütün büyü bozuluyor. Romantik mi, öküzün teki mi bir türlü karar veremiyorsun bir kere. Bir gün çiçekler, aşklar, böcükler diye inim inim inlerken ertesi gün telefon bile açmıyor.
Balık gibi aynı, sıkmaya boğmaya gelmiyor. Biraz sıksan ellerinden kayıp gidiyor. “Neredesin?” sorusunu asla soramazsın, sorduğun an “Benim hayatım bana ait” klişesini şak diye suratına vuruyor. Serbest bırakırsan adamı, o daha kötü, zıplıyor resmen ellerinden, cup cup okyanusta yüzmeye gidiyor. Ve eğer oltanda solucan yoksa seni gördüğü an fırıl fırıl kaçıyor. Hep ellerinde oynatmak zorundasın onu, yoksa ya ölür, ya kaçar. Bu da bir süre sonra yoruyor insanı. İlişki

Yazının Devamı