Burçlar konusunda “İnanmıyorum yaa” diye sağa sola atarlı davransam da, balık burcu erkeğinin var olduğuna inanıyorum. Genellemek ne kadar yanlış olsa da bu adamların hayatlarına girdikleri kadınların enerjilerini sömürdüklerini düşünüyorum!
Her insanın hayatında iki adet ‘o kişi’ vardır. Biri her şeyi darmaduman eden, yıkıp dağıtıp savuran; diğeriyse o yıkıntıyı toparlayan. Ben ilk hakkımı balık burcu bir erkekten yana kullanmıştım. Adamla beraber misin, değil misin bir türlü anlamıyorsun. Tam, “Bu adam bana aşık” diyorsun, dediğin an bütün büyü bozuluyor. Romantik mi, öküzün teki mi bir türlü karar veremiyorsun bir kere. Bir gün çiçekler, aşklar, böcükler diye inim inim inlerken ertesi gün telefon bile açmıyor.
Balık gibi aynı, sıkmaya boğmaya gelmiyor. Biraz sıksan ellerinden kayıp gidiyor. “Neredesin?” sorusunu asla soramazsın, sorduğun an “Benim hayatım bana ait” klişesini şak diye suratına vuruyor. Serbest bırakırsan adamı, o daha kötü, zıplıyor resmen ellerinden, cup cup okyanusta yüzmeye gidiyor. Ve eğer oltanda solucan yoksa seni gördüğü an fırıl fırıl kaçıyor. Hep ellerinde oynatmak zorundasın onu, yoksa ya ölür, ya kaçar. Bu da bir süre sonra yoruyor insanı. İlişki mi yaşıyorsun Survivor’da yarışmacı mısın anlamıyorsun. Benim gibi has bir ikizleri bile yoruyor valla...

Haberin Devamı

İki arada hissetmek
Şey gibi bir his veriyordu insana, hani böyle hayallerinin işine başlamışsın çok büyük bir firmada, yaptığın işi çok seviyorsun ama her an işten atılma korkusu yaşıyorsun. O yüzden dolabını, masanı düzenleyemiyorsun “Ya çıkartırlarsa” diye düşünüyorsun. O düşünce yüzünden işini de yapamıyorsun, yeni iş aramaya da vaktin olmuyor çünkü bütün vaktini alıyor orası. Sonra tam alışmaya başlıyorsun, oraya güvenip kredi çekiyorsun ve pat işten atılıyorsun!
Hayır, yorulup ayrıldıktan sonraki aşama da bin beter. Kopamıyorsun bir türlü, adam kopmuyor çünkü. Bir gün kapında deli divane aşık, ertesi gün “Bu ilişki yürümüyor biliyorsun, denedik” diyor. Senin bütün dengenle oynayıp, çıldırtana kadar gelgitleri devam ediyor. Ne seninle ne sensiz dedikleri durumu da yaşıyorsun iğrenç bir halde. Yani bu şekilde ağzım dilim yanınca balık erkekleri için, “Aman abi almayayım alana da mani olmayayım” diyordum. Ta ki son fingirdeştiğim adamın balık burcu olduğunu öğrenene kadar.

Haberin Devamı

Gerçek tokat gibi çarptı
Lanet olsun yahu, ben diyorum bu adamdan neden hoşlandım, neyi çekici, daha doğrusu neyi tanıdık geldi. Meğer buymuş olay, meğer bazı kadınlar ilk tanıştıkları adamlara bundan burçlarını sorarmış. Yaşanılan tecrübeye göre kalkan oluşturmak için. Tabii adama kendimi zeki, alımlı, kültürlü “Burçlar mı, aaa inanmam ben asla” diye havalı göstermek adına sormadım burcunu. Doğum tarihini öğrenince gerçek tokat gibi çarptı suratıma. Bir balıkla karşı karşıyayım ve tarih tekerrürden ibaret. Yıllar önce unuttuğum bütün gelgitlerin arasında boğuluyorum şu an. Adam bir gün arıyor, saatlerce telefonda konuşuyor, ertesi gün aramıyor. Aradığımda da “Hımm, homm” gibi sesler çıkartıyor cümlelerin sonunda. “Canım pasta istiyor” dediğim an kalkıp bilmem kaç kilometre uzaktan getiriyor o pastayı. Sürekli güldürüyor, devamlı dinliyor, hep yanımda gibi davranıyor ama gideceğini de belli ediyor. Bazen rahatlığı sinir bozuyor, bazen de yanımda rahatsızlığını hissettiriyor. Offf yine aynı şeyleri yaşayacağımı bilmek, kaburgalarımda baskı oluşturuyor ama bir yandan da nasıl çekiyor kendine...

Yazının Norma'sı:
Gazeteyi açar açmaz önce onun, sonra benim burcumu okuduğum zamanları özlüyorum. Oysa şimdi üçüncü sayfa haberlerinde arıyorum ismini, yaralıdır umuduyla.