Bacaktan gelen görünmez tehlike AKCİĞERDE PIHTI

18 Mayıs 2009

Üç gün önce iş için gittiği Elazığ’dan İstanbul’a dönen  Şahin Bey, otobüsten indikten kısa bir süre sonra göğsünü tutup yere yığıldı. Otobüs garındakiler, adamcağızı karga tulumba bir taksiye bindirip acil servise götürdüler. Önce kalp krizi  şüphesiyle tedaviye başlandı, ama yapılan ilk testlerin sonuçları çıkınca  sorunun başka yerde aranması gerektiği anlaşıldı. Bir dizi incelemenin sonunda, akciğere kan taşıyan büyük damarlardan birinin pıhtıyla tıkanmış olduğu anlaşıldı. Damarı tıkayan pıhtı nerden gelmişti acaba?


Bacaktaki pıhtı
“Akciğer embolisi” dediğimiz bu hastalıkta, pıhtı çoğunlukla bacaklardaki toplardamarlardan kaynaklanır. Tıbbi adı “ven” olan toplardamarlar, oksijenini kaybedip karbondioksitle yüklendiği için rengi koyulaşmış olan kanı, akciğerlere pompalanmak üzere kalbe geri getirirler. Ayaklarımızdan başlayıp bacaklarımızdaki kasların içinden ilerleyerek kasığımıza kadar gelip buradaki büyük toplardamarlara bağlanan venlere, derin venler denir. Bir de

Yazının Devamı

Acaba neden öldüler?

8 Mayıs 2009

Grip kalp krizi yapar mı?
İngiliz bilim adamları 2004 yılında tamamladıkları bir çalışmada, gribin kalp krizine  ve inmeye yol açıp açmadığını soruşturdular. Bu araştırma için beş milyondan fazla İngiliz’in aile doktorlarının tuttuğu dosyaları incelediler. Senenin her ayında kimin kalp krizi ve inme geçirdiğini bir yandan da kimlerin grip teşhisi ile hasta olduğunu dikkatle kaydettiler. Grip başladıktan sonraki üç gün içinde kalp krizi ortaya çıkma oranının diğer zamanlara göre beş kat, inmenin ise üç kat arttığını gördüler. Gribin kalp krizi ve inmeyi tetikleyici etkisinin, azalarak da olsa, teşhisten üç ay sonrasına kadar devam ettiğini gösterdiler. İnsanların yaşlarını, hangi ayda hastalandıklarını göz önüne alıp, hesaplarını tekrar yapınca da durumun pek değişmediğini gördüler.

Grip yokken kalp krizi geçirme riskine 1 dersek, gripten sonra bu risk 5’e katlanıyor. Sonra yavaş yavaş azalıyor ama 2 ay sonra bile risk hâlâ yüksek.

Grip nasıl öldürüyor?
İki yıl önce aynı konuda başka

Yazının Devamı

Ameliyatsız kapak değiştirme

4 Mayıs 2009

Geçen hafta aort kapağı dar olanların sıkıntıları ortaya çıkınca ameliyat edip kapağın değiştirilmesi gerektiğinden söz etmiştik. Bu yazıdan sonra gönderdiği mektupta bir okuyucumuz ameliyat kararının her zaman çok kolay olmadığını söyleyerek babası Necati Bey’in hastalığını anlatıp bir çare olup olmadığını soruyor.
Necati Bey’in tedavi edilmekte olan yüksek tansiyon ve şeker hastalığı olsa da iki ay öncesine kadar normal, hatta  oldukça faal bir hayatı varmış. 83 yaşında olmasına rağmen her gün oğluna hırdavatçı dükkânında 3 - 5 saat yardım edermiş. Son iki aydır giderek artan nefes darlığı ve göğsünde sıkışmadan yakınır olmuş. Son üç haftadır bırakın dükkâna gitmeyi, apartmanın ikinci katındaki dairesine bile üç kere durup dinlenmeden çıkamıyormuş. Doktoru, Necati Bey’in yedi yıl önceki kalp krizinden sonra baypas ameliyatı geçirdiğini bildiğinden eski kalp hastalığının nüksetmiş olabileceğini düşünmüş. Koroner anjiyo yapılmasını istemiş. Yedi yıl önce konulan dört baypasın da

Yazının Devamı

Fast food’daki yanmış yağlar reflü yapıyor

28 Nisan 2009

Mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesiyle ortaya çıkan, yaşam kalitesini bozabilen bir sağlık sorunu olan reflü, mide fıtığı, alt yemek borusu adalesinin gevşekliği, mide çıkışında darlıklar gibi yapısal nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Bazı yiyecekleri fazla miktarda ve hızlı tüketmek de reflüye yol açabiliyor. 
International Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sadık Yıldırım, insanların yüzde 60’ının 15 günde 3-5 defa reflü yaşadığını belirtiyor. Reflünün fizyolojik olarak insanlarda bulunduğunu ve özellikle yemekten sonra bir miktar reflü olabileceğini, bu reflünün çok kısa sürdüğünü belirten Yıldırım, “Ancak fizyolojik reflülerin sayısının ve süresinin fazla olması yemek borusunda hasara yol açabilir. Biz bu durumu ‘Gastroözafagiyel reflü’ hastalığı olarak tanımlıyoruz” dedi. 
Doç. Dr. Sadık Yıldırım, reflünün nedenleri, hastalığın teşhis ve tedavisi hakkında şu bilgileri verdi: 
* Yemek borusunun alt kısmındaki kalınlaşmış adale tabakasının

Yazının Devamı

Aort kapağı eskidi yenisini takalım

27 Nisan 2009

Bir ay önce “Kalbin dış kapısı: Aort kapağı” başlıklı yazımda bu kapağın darlığının neden olduğu hastalıktan bahsetmiştim.  Aort darlığı genellikle ileri yaşlarda kendini gösterir. Yıllarca kapağın üstünde biriken kireç (kalsiyum), yumrular haline gelerek kanın geçiş alanını yavaş yavaş daraltır. Kalp, kanı daralan geçitten dışarı atmakta zorlanır. Uzun yıllar, hatta on yıllar boyunca hiç bir belirti vermeden devam eden bu sürece kalp kası, çok çalıştığında gelişen diğer kaslar gibi, kalınlaşarak cevap verir. Birçok kişide tanı tesadüfen konulur. Örneğin başka bir nedenle hastaneye giden kişinin kalbini dinleyen doktor “Bir üfürüm duyuyorum, bir kardiyoloğa görünseniz iyi olur” der. Tahlil, tetkik, derken anlaşılır ki, sol karıncığın  dışarı açılan kapısı yani aort kapağı daralmıştır. Tıbbi adıyla “aort stenozu dediğimiz bu hastalık bazı kişilerde gün geçtikçe ilerleyen yorgunluk ve nefes darlığıyla kendini gösterir. Hal ne olursa olsun, eninde sonunda karşı karşıya kalınan soru; “Nasıl tedavi

Yazının Devamı

Kahverengi yağ zayıflama için yepyeni bir umut

20 Nisan 2009

Geçmişte sık yaşanan kıtlıklar nedeniyle, açlık insanlığın öylesine büyük bir sorunuydu ki toplum “Can boğazdan gelir”, “Bir dirhem et bin ayıp örter” gibi deyimleri atasözü gibi benimsedi. Besinlerin saklanması ve taşınması kolaylaştıkça, refahımız arttıkça, daha fazla yedik. 21. yüzyıla gelindiğinde ise aşırı beslenme ve şişmanlık en büyük derdimiz haline geldi. Giderek yaygınlaşan şişmanlık, şeker hastalığını görülmemiş ölçüde artırdı. Fazla kilolar, tüm dünyada bir toplum sağlığı krizine yol açmakta.
Şişmanlık, besinlerden aldığımız enerjiyle sarf ettiğimiz enerji arasındaki dengenin bozulması sonucunda ortaya çıkar. Alınan enerjinin hepsi harcanamazsa, fazlası yağ dokusunda depo edildiğinden, haliyle vücut ağırlığı da artar.  Biriken fazla kilolardan kurtulmanın tek yolu bu dengenin yeniden sağlanmasıdır. Ya alınan enerji azaltılacak ya da daha fazla sarf edilecek. En iyisi ikisinin birden yapılması. Lakin, bunu yapabilmek söylemek kadar kolay değil. Ne perhiz ne de egzersiz yaygın ve sürekli olarak

Yazının Devamı

Kalp kası yenilenebiliyor

13 Nisan 2009

Kalp kasını birbiri üstüne muntazam olarak dizilen tuğlalardan (hücrelerden) yapılmış, ama esnek olan bir duvara benzetebiliriz. Sağlıklı kalpte duvardaki bu hücreler, ahenk içinde çalışarak kalbin kanı pompalamasını sağlarlar. Milyarlarca hücre aynı anda kasılınca kalp, kanı müthiş bir güçle vücuda dağıtır. Kalbin her atımda kuvvetle çalışabilmesi için, her hücrenin kasılan bölümlerinin uyumlu olarak kasılıp gevşemesi gerekir.
Kalp kası hücreleri bir çok nedenle yıpranıp ölebilirler. Bunun en sık rastlanan nedeni bu hücrelere kan getiren damarların tıkanması sonucu hücrelerin oksijensiz kalmasıdır. “Kalp krizi” dendiğinde olay budur. Yüz milyonlarca kas hücresi kesilen kan akımı sonucu aç kalmaya çok dayanamayıp harap olur. Kurumuş, cansız, işlevsiz haldeki ölü hücreler nedbe dokusu oluştururlar.
Kasın kasılıp gevşemesini sağlayan hücre içi işçileri de öldüğü için kalbin bu bölümü kasılamaz. Kalbin diğer bölgelerindeki hücreler daha çok

Yazının Devamı

BİLEŞİK hap Beklediğimiz sihirli ilaç mı?

6 Nisan 2009

“Uzay Yolu” adlı televizyon dizisinde, doktor Spock, tek bir hapla yıldız gemisi Atılgan’ın mürettebatını galaksideki birçok hastalıktan korurdu. Acaba gerçek hayatta, insanlara bu kadar yararlı tek bir ilaç olabilir mi? Geçen hafta, bu fantezinin gerçek olabileceğini düşündüren bir araştırma yayınlandı. Dünyadaki birçok kardiyoloğun üyesi olduğu Amerikan Kardiyoloji Koleji adlı kuruluşun, Orlanda’da yapılan yıllık  toplantısında yüzlerce bilimsel bildiri sunuldu. Bunlardan biri, Dr Spock’un tılısımlı ilacına benzer birçok deva içeren “bileşik hap” üstüne yapılmış ciddi ve önemli bir araştırmaydı.


Bileşik hap 
2003 yılında iki İngiliz doktoru, bileşik hap diye Türkçe’ye çevirebileceğimiz “polypill” kavramını ortaya attı. Kalp damar hastalıklarından korunmadaki etkinliği saptanmış 5 ilacın düşük dozdaki bileşiminin birçok hayat kurtaracağını ileri sürdüler.
Bu fikrin altında son elli yılda binlerce araştırma sonunda öğrendiğimiz bazı gerçekler

Yazının Devamı