ABD’de resesyon tartışması yeniden alevlendi

3 Ağustos 2008

Geçen hafta içinde açıklanan veriler ve yapılan açıklamalar, ABD ekonomisinin yaşadığı sıkıntıyı bir resesyona girmeden atlatacağını iddia edenlerin haklı çıkmak için acele etmemeleri gerektiğini bir kez daha gösterdi. Hafta içinde açıklanan yeni verilere göre: 
-  ABD ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğindeki büyüme hızı ilk tahminlere göre % 1.9 olarak gerçekleşti. Oysa piyasalar büyümenin % 2.3 olarak gerçekleşmesini bekliyordu. 
-  ABD’nin ikinci çeyrekteki büyümesi tamamen ihracata dönük sektörlerin katkısıyla gerçekleşti. Bu katkı olmasaydı, ekonomide büyüme değil küçülme yaşanacaktı. 
-  ABD ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğindeki büyüme hızı da % 0.9 olarak revize edildi. Daha önce yapılan tahmine göre ilk çeyrekteki büyüme % 1.0 olarak açıklanmıştı. 
-  Geçen yılın son çeyreği için yapılan revizyon ise ABD ekonomisini 2007’nin son çeyreğinde % 0.2

Yazının Devamı

Suskun “papağanlar” ve öfkeli “pervaneler”

27 Temmuz 2008

Bazen ses getireceğini umduğunuz, belki biraz da bu amaçla yazdığınız bir yazı denize fırlatılmış bir taş kadar bile etki yapmaz. Bazen de tam tersi olur, bir durumu açıklamak için yaptığınız bir analiz ya da bir duruşu tanımlamak için yaptığınız bir benzetme, ummadığınız ölçüde ilgi görür, tepki çeker.
İki hafta önce bu köşede yer alan yazıda, Türkiye’nin içine sürüklendiği hesaplaşmaya entelektüel cephane taşıyan tarafları, “zamanın ruhunu yakalayamayan papağanlar” ve “entelektüel birikimlerini ampulün çekici gücüne kapılan pervaneler gibi harcayanlar” diye tanımlamıştım. Hiçbir kişinin adı geçmiyordu o yazıda ve hiçbir kimseyi doğrudan hedef alan kişisel bir sataşma da yoktu.
                          
Deşifre ‘pervaneler’
O yazıda “papağanlar” diye tanımladığım kesimden pek tepki gelmedi, geldiyse de ben farkında değilim.  Kendilerinin,

Yazının Devamı

2050’de Almanya ve Japonya’yı geçiyoruz

20 Temmuz 2008

Bugünlerde iç çekişmelere ve küresel ekonomideki fırtınaya odaklandığımız için içimiz kapanabiliyor ama geleceğe bakarak belki biraz daha iyimser olabiliriz. Goldman Sachs’ın yeni verilerine göre 2007’den 2050’ye giden süreçte, ülkelerin ekonomik büyüklüklerine göre sıralaması büyük ölçüde değişiyor ve 2007’de dünyanın 18. en büyük ekonomisine sahip olan Türkiye 2050’de Japonya, Fransa ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak dünyanın 9. en büyük ekonomisi haline geliyor. Grafikte de görüldüğü gibi, Çin’in 70 trilyon dolarlık ekonomisiyle açık farkla dünyanın en büyüğü olacağı 2050 yılında Türkiye’nin 5.9 trilyon doları aşan bir milli gelire sahip olacağı ve şimdi önünde olan pek çok ülkeyi geride bırakacağı görülüyor.
Goldman Sachs’ın verilerine göre Türkiye’nin kişi başına milli geliri de (kişi başına GSYİH) 2010’da 10 bin doları, 2024’te 20 bin doları,

Yazının Devamı

Ampule pervane ‘aydınlar’

13 Temmuz 2008

Türkiye’nin içine sürüklendiği hesaplaşmaya entelektüel cephane taşıyan taraflara baktığımızda garip bir tablo çıkıyor karşımıza. Bir yanda, zamanın ruhunu yakalayamayan ‘papağanlar’ var. Dünyada ve ülkemizde yaşanmakta olan büyük değişimi göz ardı ederek kırk yıldır aynı ezberi tekrarlıyor bunlar. Karşılarında ise, entelektüel birikimlerini, yanan bir ampulün çekici gücüne kapılan ‘pervaneler’ gibi harcayanları görüyoruz.  
Türkiye’de laik düzeni ve ‘Atatürk Cumhuriyeti’ni koruma iddiasındaki kesimin, ezberlenmiş tepki ve davranış biçimlerini tekrarlayarak düştüğü acıklı durum ortada. Toplumu kazanma umudunun tükendiği noktada devletin kimi kurumlarını devreye sokarak ve askeri darbe dahil her yöntemi kullanarak ülkenin hâkimi olarak kalmanın iyice zorlaştığı noktada bocalayıp duruyorlar. 

‘Darbeci’ ve ‘Demokrat’
Ampulün çekim alanına giren ‘pervaneler’ ise, ‘papağanlar’ın bocaladığı ortamda,

Yazının Devamı

G-8 Zirvesi mi, Wimbledon finali mi daha önemli?

6 Temmuz 2008

Dünyanın ve dünya ekonomisinin geleceğini belirleme gücüne sahip 7 ülkenin (ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada, Japonya) liderlerini biraraya getiren G-7 Zirvesi ilk kez bundan 33 yıl önce, Fransa’nın Rambouillet kasabasında gerçekleşmişti. 1973’deki İsrail - Arap ülkeleri savaşı sonrasında petrol fiyatının dört kat artmasıyla tetiklenen krize bir çözüm üretmek amacıyla toplanmıştı dünyanın önde gelen ülkelerinin liderleri. Sovyet İmparatorluğu’nun dağılması sonrasında Rusya’nın da katılımıyla G-8’lere dönüştü G-7’ler.
Bugün dünya yeni bir petrol şokuyla karşı karşıya, ABD’den dünyaya yayılan ve uzun sürebileceği düşünülen bir ekonomik yavaşlama hatta resesyon tehdidiyle karşı karşıyayız.
Petrol dışında gıda maddelerinin fiyatlarında da çarpıcı artışlar yaşanıyor ve özellikle düşük gelirli ülkeleri, açlık tehlikesiyle karşı karşıya getiren  bir kısır döngü söz konusu. Afrika ülkelerinin yoksulluk kısır döngüsünü

Yazının Devamı

‘Kriz aşılıyor’ diyenlere borsa şoku

29 Haziran 2008

ABD’deki bazı göstergelerin beklenenden iyi çıkmasına bakarak geçen yıl başlayan krizin aşılmakta olduğuna inananlar bu kez de hisse senedi borsalarındaki çarpıcı düşüşlerle sarsıldılar.
Petrol fiyatı yükselişini sürdürürken merkez bankaları, enflasyonist baskıya karşı faiz yükseltme gereği ile ekonomideki yavaşlamayı resesyona dönüştürmeme kaygısı arasında sıkışıp kaldı. Faiz indirimlerinin sonuna gelindiği izleniminin yaygınlaşması krize direnen hisse senedi borsalarındaki direnişi kırdı ve düşüş başladı. Şirket kârlarının iyimser beklentilerin altında kalması da buna katkıda bulundu.
Krizin aşıldığını değil yeni bir aşamaya geldiğini düşündüren başlıca gelişmeler şunlardı:   
-  Dow Jones Endeksi, 1930’daki büyük krizden bu yana en kötü haziran ayını yaşadı. Endeksteki 30 hisseden hiçbiri ayı kazançlı kapatmadı. Dow Jones endeksinin zirve değerine göre % 20 değer yitirerek “ayı piyasası”na girmesine ramak kaldı. 
-  Dow Jones endeksinin yanı sıra S&P 500 ve Nasdaq

Yazının Devamı

Derviş’in iyimserliğini paylaşmak mümkün mü?

22 Haziran 2008

Türkiye ekonomisinin 2001 krizinden kurtulup dünyada olumlu algılanan bir dönüşüm yaşamasında belirleyici rol oynamış olan Kemal  Derviş’in sadık destekçileri ve amansız düşmanları var Türkiye’de. Destekçileri Derviş’i yeniden Türkiye ile ilgilendirecek bir vesile yaratmaya çalışırken düşmanları da her vesileyle kin ve nefret kusmadan edemiyor.
Kemal Derviş geçen hafta Türkiye’de yaptığı açıklamalarda ABD’de başlayan mali krizin boyutları ve küresel ekonomiye etkileri konusunda oldukça iyimser bir tablo çizdi. ABD’nin krize karşı aldığı önlemler sayesinde resesyona girmeyeceğini, düşük dolardan yararlanarak ihracatını artıracağını, Asya’daki çarpıcı gelişmenin de dünya ekonomisini ayakta tutacağını söyledi. Çizdiği tabloyu fazlaca iyimser bulduğumu kendisine söylediğimde de, “Evet birçok önemli ekonomist de senin gibi düşünüyor ama ben biraz da risk alarak bu iyimser görüşü savunuyorum”, dedi Derviş.
Ancak geçen haftanın

Yazının Devamı

AB’ye güven, gerisini merak etme sen

15 Haziran 2008

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki en büyük benzerlik, tabandaki kitlelerin oyu ile tavandaki yönetici seçkinlerin tercihleri arasındaki uyumsuzluk galiba. Avrupa’nın siyaset erbabıyla AB bürokrasisinin, genişleyen AB’nin hangi kurallara göre yönetileceğini belirlemek amacıyla geliştirdiği anayasa niteliğindeki metinler AB üyesi ülkelerde halkın onayına sunulunca kabul görmüyor. Yoğun çabalarla hazırlanan AB Anayasası’nın 2005’te Fransa ve Hollanda’da reddedilmesi üzerine onun yerini almak amacıyla kotarılan Lizbon Antlaşması da halkoyuna sunulduğu tek ülkede, İrlanda’da reddedildi.
Tek bir ülkenin kabul etmemesi bile Antlaşma’nın uygulanmasını engellediği için AB’nin küresel bir güç olarak sahnede yer almasına olanak vermesi beklenen düzenleme suya düştü. AB üyeliği sayesinde adeta çağ atlayan İrlanda’daki oylamanın da gösterdiği gibi, Avrupalı birçok seçmenin AB ve Brüksel bürokrasisi ile sorunu var. Kendi kontrol edemediği birilerinin vereceği kararlarla

Yazının Devamı