DSİ Genel Müdürü Koçaker’e sordum: Encon adlı bir şirket size danışmanlık hizmeti veriyor mu? Bu işi nasıl Encon’a verdiniz? Hangi prosedüre dayanarak? Aranızda anlaşma var mı?
“Encon’la anlaşmamız yok” dedi. “Konsorsiyumun var. Nurol ve Cengiz’le anlaşmamız var. Biz onlara verdik.”
Neden ihale açmadınız?
“Sözleşme müsait. Bu faaliyet inşaatla birlikte götürülmesi gereken bir faaliyet.”
İşin bedeli nedir?
“Net olarak söyleyemeyeceğim.”
Ben size 25 milyon euro civarında olduğunu söyleyeyim.
Resmi kaynaklardan sızan haberler Ilısu Barajı projesinde Çevre Bakanlığı’nın mevzuata ve ahlak kurallarına aykırı işler yaptığını gösteriyor.
Bakanlık, ayrıca, imkânsız olduğunu bile bile borçlandığı yabancı kreditörlere, Ilısu havzasında yerlerinden olacak köylülerin iskânı konusunda uluslararası standartların uygulanacağına dair taahhüt verdi.
Bakanlığın, bazen kamu yararını değil, inşaat konsorsiyumunun çıkarlarını koruduğu araştırmamın ortaya çıkardığı bir başka önemli bulgu.
Projeyle ilgili kamu kurumlarından üst düzey bir kaynak, “Çıkar çatışması durumuna göz yumuldu, hatalı satın almalar yapıldı, şaibeli işlemler oldu” dedi.
Hatırlanacağı üzere, Ilısu Barajı’nın yapımı için gerekli finansmanın büyük bir bölümü Alman, Avusturya ve İsviçre ihracat garanti kurumları tarafından sağlandı. Kurumlar kredinin işlerlik kazanması için üç koşul ileri sürdü.
İnanılması zor bir karar
Kars’ın AKP’li Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’un üç aylık icraatını anlatmak için yaptığı basın toplantısı bir saat sürdü.
Gazeteciler salondan ayrılırken, “Başkan sohbet amaçlı yemek verecek” dendi. Herkes, Başkan, meclis üyeleri, gazeteciler belediye otobüsüne yöneldi.
“Yolda basın müşaviri Özlem Öztürk zarf dağıtmaya başladı” diye hatırladı Doğan Haber Ajansı muhabiri Mukadder Yardımcıel.
“Bana uzattığında ‘nedir?’ diye sordum. Zarfı açtım içinde bir deste ellilik vardı. ‘Bu ne parası?’ diye sordum. ‘Abone parası.’ ‘Benim ajansım yok, gazete sahibi de değilim, ne abonesi?” dedim. ‘Yanlışlık oldu” deyip zarfı elimden aldı.”
Zarflarda 500 lira vardı. Toplantıya 12 gazeteci katılmıştı altı yerel gazete, üç ulusal yayın temsilcisi. Dokuzu zarfları aldı, üçü iade etti.
Ofise döndükten sonra Yardımcıel, Belediye Başkanı’nı arayıp, “Nedir bu zarflardaki paralar başkan?” diye sordu.
“Abone parası” dedi Başkan. “Yanlışlıkla abone olmayan arkadaşlara da verilmiş.”
Yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı dinlerken aklıma şöyle bir soru geliyor.
Acaba bu bakanlığın havasında insanın izanını etkileyen bir şey mi var? Kötü kalpli peri tarafından öpülüp kurbağaya çevrilen prens gibi, Enerji Bakanlığı koltuğuna oturanlar negatif bir değişim mi geçiriyor?
Yıldız, üretilecek elektriğin fiyatında anlaşmaya varılması halinde nükleer santral ihalesinin Ruslara verileceğini söylüyor. Kamu, nükleer şirkete ortak olacakmış. Bakan’a yakın kaynaklar Hazine garantisinden bahsediyorlar.
Bunların mümkün olması için önce Yıldız’ın hiç bahsetmediği bir şeyin olması lazım: Nükleer santral ihalesinin iptal edilmesi.
Çünkü devlet ortaklı ve Hazine garantili nükleer santral modeli geçen sene yapılan nükleer santral ihalesinin bir parçası değildir. Ona monte edilemez.
Edilirse iş yasallıktan çıkıp keyfiliğe girer ve karakolluk olur.
Nükleer ihalesine tek teklif
Geçen hafta, dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan General Electric, Amerikan sermaye piyasası kurumu SEC’in açtığı muhasebe sahtekârlığı davasını kapatmak için 50 milyon dolar ödedi.
Ve bir put daha devrildi.
SEC’e göre, GE, muhasebe kurallarını “kırılma noktasının ötesinde” bükmüştü.
GE yaptığı açıklamada bu suçlamayı ne kabul ne de reddetti. Ama ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını herkes biliyor.
Bu olay herkes gibi benim de aklıma General Electric’in efsanevi eski patronu Jack Welsh ve her yıl ardı ardına açıkladığı rekor kârları getirdi.
Bunlar da hiç olmazsa kısmen bir muhasebe cambazlığı mıydı?
Bu astronomik kârların ne kadarı gerçek, ne kadarı, İngilizce deyimiyle, hype, yani piyasayı yönetmek için muhasebe ve halkla ilişkiler departmanlarının hazırladığı abartılı ve yanıltıcı bilgi idi?
Jared Diamond’un bir teorisi var. Türkçeye de çevrilen Collapse (Çöküntü) adlı kitabında ayrıntılarıyla anlattığı bu teoriyi geçen hafta Financial Times’a özetledi:
“Eğer bir toplum kaynaklarını aşırı biçimde tüketirse, o toplum, gücünün zirvesine ulaştıktan sonra çöker.”
Easter Adaları dünyanın en ücra yerlerinden biridir. Pasifik Okyanusu’nun güneyinde, Şili’nin 3.510 kilometre doğusunda bulunan bu adalar Moai adlı volkanik kayadan yapılmış dev heykelleriyle ünlüdür.
Easter Adaları Diamond’un tezinin kanıtlarından biridir. Easterliler kaynaklarını idareli kullanmadı. Adalardaki son av hayvanını avlayıp son ağacı kesinceye kadar çoğaldılar. Kurdukları uygarlık çöktü. Birbirlerini yemeye başladılar, yani yamyam oldular.
Benzer bir son yaşadılar
Güney Amerika’daki en büyük uygarlıklarından birini kuran Mayalar da benzer bir son yaşadı.
Türkiye Türklerin değildir. Türkiye Türklerindir. Kürtlerindir. Alevilerindir. Sünnilerindir. Lazlarındır. Yahudilerindir. Rumlarındır. Ermenilerindir. Boşnaklarındır. Çerkezlerindir. Çeçenlerindir. Abazalarındır. Süryanilerindir. Azerilerindir. Araplarındır. Arnavutlarındır. Dağıstanlılarındır.
İmparatorluk yıkılırken ve yıkıldıktan sonra Türkiye’de yaşayan veya oraya sığınan ve sığınmaya devam eden Osmanlıların torunlarınındır Türkiye.
Herkes eşittir. Herkesin önü açıktır. Herkes aynı fırsatlara sahiptir. Kimse hor görülmez. İstediği tanrıya dua eder veya hiçbir tanrıya dua etmez. İstediği peygambere inanır, azize mum yakar.
Herkes orgeneral olabilir. MİT başkanlığına yükselebilir. Emniyet genel müdürü olabilir. Dev baraj, otoyol ihalesi alabilir.
Doğru mu yanlış mı?
Yanlış, tabii.
Yanlış olduğuna göre ne Kürt açılımı vardır ne de, olsa bile, laftan ileri gidebilir.
Irak dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervlerine sahiptir. ABD hükümetinin enerji istatistikleri bilinen rezervlerin 115 milyar varil civarında olduğunu gösteriyor. Ancak bu tahmin 2001 verilerine dayanıyor. Uzmanlar batı ve güney çöl bölgelerinde bulunması muhtemel 45-100 milyar varilin rezervlere eklenmesi görüşünde.
Petrolün yüzde 20’si Musul, Kerkük ve Kanakin bölgelerindedir. Halen üretim halinde olan en büyük üç sahanın biri de bu bölgededir.
Irak ayrıca dünyanın en büyük onuncu doğalgaz rezervlerine sahiptir. Kerkük dahil değişik bölgelerde, Irak’ı Nabucco hattının potansiyel sağlayıcılarından biri yapan, büyük gaz rezervleri var.
Irak’ın önemi artıyor
Rezerv bakımından dünyanın üçüncü ülkesi olmasına karşılık Irak geçen yıl ihracatçı olarak 18’inci sıradaydı. Petrol endüstrisi, ambargolar ve savaşlar yüzünden geridir. Aranın kapatılması Irak petrolleri için savaşmış ABD ve Avrupalı müttefikleri için çok önemlidir.
Bunun zamanı geldi. Irak’ta durum normalleşmeye başladı. Terör azaldı, Amerikalılar geri çekiliyor.