Yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı dinlerken aklıma şöyle bir soru geliyor.
Acaba bu bakanlığın havasında insanın izanını etkileyen bir şey mi var? Kötü kalpli peri tarafından öpülüp kurbağaya çevrilen prens gibi, Enerji Bakanlığı koltuğuna oturanlar negatif bir değişim mi geçiriyor?
Yıldız, üretilecek elektriğin fiyatında anlaşmaya varılması halinde nükleer santral ihalesinin Ruslara verileceğini söylüyor. Kamu, nükleer şirkete ortak olacakmış. Bakan’a yakın kaynaklar Hazine garantisinden bahsediyorlar.
Bunların mümkün olması için önce Yıldız’ın hiç bahsetmediği bir şeyin olması lazım: Nükleer santral ihalesinin iptal edilmesi.
Çünkü devlet ortaklı ve Hazine garantili nükleer santral modeli geçen sene yapılan nükleer santral ihalesinin bir parçası değildir. Ona monte edilemez.
Edilirse iş yasallıktan çıkıp keyfiliğe girer ve karakolluk olur.
Nükleer ihalesine tek teklif
Olayı şöyle açayım. Nükleer santral ihalesine bir tek şirket teklif verdi: Gazprom’un yan kuruluşu olan Atomstroyexport önderliğinde bir şirketler grubu. Açılan zarfı inceleyen heyet önerilen fiyatı yüksek buldu ve Enerji Bakanlığı’na olumsuz rapor verdi. Ancak hükmet ihaleyi Ruslara vermek istiyor veya şu veya bu nedenle vermek ister görünüyor.
Bu arada bakan değişti ve yeni bakan yeni bir modelle ortaya çıktı: Kamu ortaklığı ve Hazine garantisi.
Bu ihalenin yapılabilirliğini kökten etkileyen çekici bir değişikliktir. Eğer ihale bu modelle açılmış olsaydı muhtemelen konuya ilgi duyan şirketlerin çoğu zarf atacaktı.
Nitekim biliyoruz ki ihaleden önce, Hilmi Güler döneminde, konu sektör yetkileriyle tartışılırken, bazı şirketlere kamu ortaklığı ve Hazine garantisi önerilmiş ama bu reddedilmişti.
O zaman sormak lazım. Ne oluyor Sayın Bakan? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Amacınız ihaleyi iptal edip nükleer santralı devletten devlete bir anlaşmayla yapmak istiyorsanız, mesele yok. Ama iptal etmeden modeli değiştirirseniz bu haksız rekabete girer ve, korkarım, iş mahkemelik olur.