Fransız Telekom şirketi, TeliaSonera’yı satın almak üzere harekete geçti.
Bir İsveç-Finlandiya devlet ortaklığı olan TeliaSonera Turkcell’in en büyük hissedarıdır.
Eğer bu satın alma gerçekleşirse Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinin ana hissedarı Fransız olacak.
Ve bunu durdurmaya hiç kimsenin gücü yok. Ne Turkcell’in kurucusu ve şirketi fiilen yöneten Mehmet Emin Karamehmet’in ne de Fransızlardan hiç hazzetmeyen Ankara’nın.
Dünyanın en büyük şirketlerinden General Electric üç yıl kadar önce Garanti Bankası’nın kabaca yüzde 25’ini 1.555 milyon dolara satın aldığı zaman bunun kalıcı bir yatırım olmadığı herhalde kimsenin aklına gelmemişti.
GE’nin Garanti hissesi iki yılda yüzde 100’den fazla değer kazandı. Geçen yılın sonuna birkaç gün kala GE bu hisselerin yaklaşık yüzde 5’ini 674 milyon dolara geri sattı. Satışın nedeni GE’nin o yılki kârını yükseltmekti.
Anlamsız ve amaçsız bir hayatım var. Dün gece Haruki Murakami’nin Karanlık’tan Sonra adlı kitabına başlamıştım. Canım kitap okumak istemiyordu aslında. Uykum vardı. Saat dokuz olmasına rağmen uyumak ve erkenden uyanmak istiyordum. Ama antibiyotik almak için saat 11'e kadar uyanık kalmak zorundaydım.
Vakti doldurmak için, okunmamış kitap tepelerinden birinin içinden Murakami’nin aylarca önce Londra’dan aldığım kitabını çıkardım ve okumaya başladım. Dört beş sayfa okuduktan sonra kitabı, kapağı yukarı gelecek şekilde açık yorganın üzerine koydum ve hayatımı düşünmeye başladım. Kitapta ne beni bu sonuca varmaya sevk etti bilmiyorum.
Anlamsız ve amaçsız bir hayatım var diye düşündüm. Hiçbir şeye ulaşmak istemiyorum. Hiçbir ambisyonum yok. Hiçbir yere seyahat etmek istemiyorum. Zengin olmak istemiyorum. Ünlü olmak istemiyorum. Şiddetle görmek istediğim kimse yok.
Bir boşlukta boşluğum diye düşündüm.
Sokakta sahipsiz köpekler havlıyor.
Gündüz her biri ayrı bir yerde olan mahallenin
Küçük Körfez ülkesi Katar’a dört küsur ay içinde Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ziyaret gitti, ayrıca bakan düzeyinde sekiz gezi vaki oldu.
Nüfusu bir milyonun altında olan, 11 bin kilometre karelik Katar ile bu arı kovanı yoğunluğundaki ilişki CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin dikkatini çekti.
“Katar’da ne var? Maden mi bulduk?” diye soruyor, Milliyet’in 16 Nisan nüshasında çıkan haberde.
Ben merakınızı kısmen olsa dahi gidermek istiyorum Sayın İnce.
Bu gezilerin kuşkusuz bir dizi gündem maddesi var. Bu gündem maddelerinden biri de Katar Yatırım Otoritesi’ni atv-Sabah alımında işadamı Ahmet Çalık’a ortak olmaya ikna etmektir.
Oraya giden her yetkilinin bu konu üzerinde durduğunu söylemiyorum. Söylediğim, bunun en üst düzeyde bazı ziyaretlerde Katar lideri Emir Hamad bin Halife el Tani veya bakanlarının dikkatine getirildiğidir.
Katar’daki bankacı dostlarımdan aldığım bilgiye göre, Katar hükümeti bu isteği Katar Yatırım Otoritesi’ne (KYO) iletti. Aldığı cevaba
Politikacılar ve bürokratlar gerçekleri yüksek sesle söylemeleriyle ünlü değildirler.
Onun için Tasarruf Sigortası Mevduat Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk’ün Ekovitrin dergisindeki söyleşisini okuduğumda küçük dilimi yutacaktım. Yutacaktım ama yutamadım çünkü yuta yuta küçük dilim falan kalmadı.
Ertürk “Büyük Türk Aptallıkları” listesinin üst sıralarında yer alan kablo televizyon konusunda konuştu. Milyar dolarlık bir sektör olabilecekken kablonun “maalesef öldürüldüğü”nü söyledi.
“Türksat bu şirketlerin altyapısına cebren el koydu” dedi. “Defalarca kendilerine yalvardık, bu sektörün potansiyeli çok güçlü, bize bırakın, biz bu işi iyi biliyoruz, hatta yatırım yapalım, dijital teknolojiye geçelim, daha yaygınlaştıralım, dedik. Ancak kamunun bir anlamsız mantığına denk geldi. Hani çivi çakarsınız bir yerden sonra gitmez. O çivi kimin kafasına denk geldi. Bilmiyorum.”
Ben biliyorum, hocam
ANTALYA
Biliyorsunuz. İyiler ölünce cennete gider, kötüler cehennemlik olur.
Bilmediğiniz üçüncü bir kategori var.
Çok kötülük yapanlar.
Onlar öldükten sonra Milliyet’in ekonomi sayfalarında köşe yazarı olmak üzere dünyaya geri gönderilirler.
Donanımsız ve dürüstlük yoksulu siyasi kadroların ve bürokratların ülkenin potansiyeline ulaşmasını engellemek yaptıkları beceriksizlikleri ve akılsızlıkları izlemek için.
Ve bunun üzerinde herhangi bir şekilde etkili olamamanın çaresizliğini yaşamak için.
Türk Telekom ve ana hissedarı Oger Telecom’la ilgili olarak 4, 5, 10 ve 11 Nisan tarihlerinde çıkan dört yazıma TT halkla ilişkiler şirketinden bir açıklama geldi.
İlgilenenler, yer darlığı nedeniyle biraz kısalttığım metninin tamamını milliyet.com.tr de yazımın altında okuyabilirler. Bu arada, açıklamayı, içindeki her şeyi inandırıcı bulduğum için değil, cevap hakkına saygım olduğu için yayımladığımı belirtmek isterim.
CEVAP:
Telecom Italia’nın Oger Telecom’daki hisselerini Oger Telecom’a devretmesinin ardından uluslararası rekabette daha geniş pazarlara açılmak hedefiyle stratejik azınlık ortak arayışı başlatılmış ve Oger Telecom’un yüzde 35 hissesinin satışına yönelik olarak Vivendi’nin de aralarında bulunduğu bazı şirketlerle görüşmeler yapmıştır.
Vivendi ile görüşmeler, ısrarla Oger Telecom’da uzun dönemde kontrol arayışı içerisinde olmaları nedeniyle anlaşma olmadan sona ermiştir. Sayın Karamehmet de teklifte bulunmuş ancak bu teklif de kontrol hissesi talebi nedeniyle reddedilmiştir.
Kontrol hisseleri
Saudi Telecom
Tenha uçakta yanımdaki koltuklar boş. Elimde Taichi Yamada’nın Bir Süredir Uçma Rüyası Görmüyorum adlı kitabının İngilizce çevirisi var. Her cümleyi birkaç defa okuyorum. Aklıma geliyorsun ve kitap kucağıma düşüyor.
İlginç bir kitap oysa. Adam, ikinci buluşmasında, hastanede ilişki kurduğu yaşlı kadının 15-20 yaş gençleşmiş olduğunu görür. Son buluşmalarını okuyorum ve kadın 16-17 yaşlarında bir lise öğrencisi olmuş. Onunla sevişmeye çekiniyor.
“Belki de bakiresin” diyor.
Kadın “endişelenme” diye cevap veriyor, “Vücudum genç ama ben 67 yaşında bir anneanne olmaya devam ediyorum.”
Ben Salacak’ta bahçe içinde boyaları dökülmüş, eski, ahşap, döşemeleri iğri bir ev hayal ediyorum, ihmal edilmiş, dağınık bir bahçenin içinde. Evde çok az eşya var ama hepsi yeni ve rahat. Sadece okumadığım ve çok sevdiğim kitaplarımı getirdim. Çerçeveli birkaç çocuk fotoğrafı dışında duvarlar boş.
Beni ara sıra ziyarete geliyorsun. Telefon
İşadamı Ahmet Çalık’ın atv-Sabah’ı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TMSF’den satın alması için ihtiyaç duyduğu 1.1 milyar doların büyük bir bölümünü devlet bankaları sağlayacak.
Eğer son dakikada bir aksilik olmazsa, ödeme gelecek hafta yapılacak, Türkiye’nin ikinci büyük medya kuruluşu Çalık’ın Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık şirketine devredilecek.
Çalık, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a yakınlığıyla biliniyor.
Başbakan’ın damadının ağabeyi Serhat Albayrak Çalık grubunun CEO’su ve Turkuvaz’ın Başkan Yardımcısı’dır. Albayrak’ın ayrıca şirkette küçük bir hissesi var.
Komiteler görüşecek
Bankacılık kaynaklarından öğrendiğime göre, kredinin sağlanmasına önayak olan devlet bankaları Halk Bankası ile Vakıfbank’tır.
Konu bir süreden beri sektörde yaygın olarak konuşuluyor.