Politikacılar ve bürokratlar gerçekleri yüksek sesle söylemeleriyle ünlü değildirler.
Onun için Tasarruf Sigortası Mevduat Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk’ün Ekovitrin dergisindeki söyleşisini okuduğumda küçük dilimi yutacaktım. Yutacaktım ama yutamadım çünkü yuta yuta küçük dilim falan kalmadı.
Ertürk “Büyük Türk Aptallıkları” listesinin üst sıralarında yer alan kablo televizyon konusunda konuştu. Milyar dolarlık bir sektör olabilecekken kablonun “maalesef öldürüldüğü”nü söyledi.
“Türksat bu şirketlerin altyapısına cebren el koydu” dedi. “Defalarca kendilerine yalvardık, bu sektörün potansiyeli çok güçlü, bize bırakın, biz bu işi iyi biliyoruz, hatta yatırım yapalım, dijital teknolojiye geçelim, daha yaygınlaştıralım, dedik. Ancak kamunun bir anlamsız mantığına denk geldi. Hani çivi çakarsınız bir yerden sonra gitmez. O çivi kimin kafasına denk geldi. Bilmiyorum.”
Ben biliyorum, hocam
O çivinin denk geldiği yer Türksat Eski Genel Müdürü Osman Dur ve onun arkasında duran Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bulundukları yerdir.
Başka bir ülkede olsa Türksat ve kablo macerası çoktan ulaştırma bakanının koltuğuna mal olmuştu. Ama Yıldırım, Erdoğan’a yakın olduğu için yüz tane Türksat ve kablo batırsa yerinden olmaz.
Biliyorum, çoğunuz “Kablo, Türksat Osman Dur, sen neden bahsediyorsun Allah aşkına” diye soruyorsunuzdur.
Anlatmaya çalışayım. Sene 1977. Türk Telekom Türkiye’ye kablo televizyon getirmeye karar verir. Bunu özel sektör şirketleriyle birlikte ortaklaşa yapacak, gelir paylaşılacaktır.
Türkiye muhtelif bölgeler ayrılır, muhtelif şirketlere tahsis edilir. Evlere kablodan televizyon bağlamaya başlanır. Bir süre sonra aynı kablolardan internet hizmeti, telefon vesaire gibi başka hizmetler verilecektir.
Fakat bu arada Türk Telekom’un (TT) özelleşmesi gündeme gelir.
Burasını lütfen iyi dinleyin: Eğer kablo televizyon şebekesi özel sektörün elinde kalırsa TT’yi satın alan yabancı şirkete rakip olacaktır. Tekel olma ve tekel rantı elde etme durumunu zedeleyecektir.
Buna mani olmak için, masrafı özel sektör şirketleri tarafından yapılan kabloya el konur. Esas görevi uydu çalıştırmak olan Türksat’a devredilir.
Türksat’ın başına Osman Dur getirilir. Dur’un adının Türk telekomünikasyon tarihine altın harflerle yazılmayacağı, huzurunda iki dakika duran herkese malumdur. Yıldırım hariç. Osman Dur, TMSF Başkanı Ertürk’ün...
Bu arada nerelerdesiniz, Sayın Ertürk? Arıyorum arıyorum geri dönmüyorsunuz. Alınmaya başladım, vallahi... Ertürk’ün deyimiyle, kablo sektörünü katleder. Dur’un katlettiği sadece kablo olmadığı için sonunda görevden alınır.
Ama bu arada Türkiye’ye kaç yüz milyon dolar zarara uğrar? Bilmeyi çok isterdim.
Sonuç?
(1) İyi ellerde milyarlarca dolarlık bir sektör olabilecek kablo büyüyeceğine küçülüyor. (2) İnternet ve telefon ağı olarak ölü doğduğu için Türk Telekom tekel konumunu koruyor.
Bazıları kazanıyor. Tüketici kaybediyor.
Türkün Türkten başka düşmanı olmadığı bir defa daha kanıtlanıyor.