Bravo müdüre!

7 Haziran 2000


       Küçükçekmece'deki Hikmet Uluğbay İlköğretim Okulu Müdürü Turgut Ercan okulda temizlik için bir talimat yayınlamış. Veliler de bu talimatı bir şikayet metni olarak bize göndermişler. Önce Turgut Ercan'ın 31 Mayıs Çarşamba günü için yayınladığı talimata göz atalım:
       - Her sınıf, kendi sınıfını, sınıf öğretmeni nezaretinde temizleyecektir.
       - Camların 1. ve 2. sınıflarda silinmesi için 5. sınıflardan 3'er kız öğrenci gönderilecektir.
       - 3 - 4 ve 5. sınıflar camlar dahil tüm temizliğini kendi öğrencileriyle yapacaktır.
       - Çarşamba sabahı 3 - 4 ve 5. sınıflardan 5'er erkek öğrenci öğretmen Şerif Kılıçkara nezaretinde okulun çevresinin çevre temizliğini yapacaklardır.
       - Çalışmalar esnasında öğrenciler dikkatle izlenecek ve temizlenen yerlerin yeniden kirletilmemesi için gerekenler yapılacaktır.

Yazının Devamı

Fırsatı kullanın...

6 Haziran 2000


       Seçimlerden önce “Aklanmadan hiçbir görev kabul etmem" diyen Mesut Yılmaz’ın şimdi bu şans ayağına geldiğinde sergilediği mızıkçı çocuk görüntüsünü anlamakta zorlanıyoruz.
       Neymiş? Koalisyon ortağı MHP bu ortaklığın gereği olarak (!) milletvekillerine talimat vermeli, beyefendiyi Yüce Divan’a gitmekten kurtarmalıymış. Çok değil, daha iki ay kadar önce 5 + 5 konusunda, aynı türden şey kendisinden istendiğinde;
       -Benim partim demokratik bir partidir. Milletvekillerim özgür iradeleriyle karar verir, ben onlara karışamam, diyen Mesut Bey şimdi aynı davranışı başkalarından bekliyor, onları koalisyonu bozmakla tehdit ediyor.
       Gelelim Yüce Divan meselesine...
       Meclis’te çoğu kez siyasi hesaplarla kalkan ya da kalkmayan parmakların “aklanmak" anlamına gelmediğini sokaktaki çocuklar bile biliyor artık... Asıl aklanma yargı önünde... Suçsuz olduğunuza gerçekten inanıyorsanız (ki öyle söylüyorsunuz), gidin Yüce Divan’a, çıkın Türkiye’nin en seçkin yargıçlarının huzuruna, verin hesabınızı...
&nb

Yazının Devamı

İran manzaraları...

4 Haziran 2000


       Arkadaşımız Zülfikar Doğan, geçen hafta İran'daydı. Şu aralar yönetimiyle aramız şekerrenk olan bu ülkeyi gezdi, insanlarıyla konuştu, gözlemlerde bulundu. Sözü kendisine bırakıyoruz:
       - Çanak anteni yasaklayan yasanın süresi 2.5 yıl önce sona ermiş. Ancak İran Parlamentosu halkın tepkisinden çekindiği için o gün bugündür süreyi uzatamamış, bunun sonucunda da hemen her evin çatısı çanak antenle dolmuş. Halkın en çok izlediği televizyonlar Türkiye televizyonları, özellikle de magazin programları... Türk olduğumu öğrenen bir İranlı, beni "Maraba Televole!" diye selamladıktan (!) sonra, aylardır yarışmacı olarak katılabilmek için Çarkıfelek programını aradığını, ancak telefonunun bağlanamadığını söyledi, ardından da bu konuda kendisine yardımcı olup olamayacağımı sordu. Bir başka İranlı ise Emrah'ın babalık davasıyla ilgili bilgi istedi.
       ...Tahran'da kaldığım sürece hiç ezan sesi duymadım. Şehirdeki cami sayısı ise neredeyse parmakla sayılacak kadar az. Kadınlar geçmiş yıllara oranla çok daha özgür...
       ...Serbest ticaret

Yazının Devamı

Nazım Hikmet

3 Haziran 2000


      Nazım Hikmet ölümünün 37'inci yıldönümünde anılıyor. Bugün Moskova'da mezarına Türkiye'den götürülen topraklar serpilecek, başucuna Eskişehir'den götürülen bir çınar fidesi dikilecek. Türkiye, yetiştirdiği en büyük şairi hala anlayamadığı için O'nun:
      "Anadolu'da bir köy mezarlığına
       gömün beni
       ve de uyarına gelirse,
       tepemde bir çınar ağacı olursa
       taş maş da istemez hani!"

Yazının Devamı

Hayat dersleri...

2 Haziran 2000


      Özgen Acar dostumuz hoş bir hayat dersi göndermiş. Okuyalım...
       ...Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
       Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
       Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
       Öğrendim ki...
       Güveni geliştirmek yıllar alıyor,

Yazının Devamı

THY ile Isparta

1 Haziran 2000


       Isparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesinde kurulmuş bir "Uzaktan Algılama" Merkezi var. Bu merkezde uzaydan alınan bilgilerle ülkenin yıllık tahıl üretimi tahmin ediliyor.. Denizlerin hangi kaynaklardan kirlendiği saptanıyor. Yine uzaydan alınan bilgilerle deprem araştırmaları yapılıyor.
       Bu merkezi meydana getiren ve Başkanlığını yapan isim Profesör Atilla Sesören... Prof. Sesören, hem Merkez'in başkanlığını yapıyor hem de bağlı fakültelerde bu konuda ders veriyor.
       Profesör Sesören İstanbul'da oturuyor. Pazartesi günleri Isparta'ya gidiyor, 3 gün ders veriyor... Çarşamba günü yine uçakla istanbul'a geliyor. İşlerini böyle ayarlamış. Çünkü İstanbul - Isparta arasında THY'nin iki gün seferi var: Pazartesi ve Çarşamba...
       Sayın Sesören 470 milyon lira maaş alıyor. Bu maaşın yarısını uçak biletine harcıyor. Bütün bunlara severek katlanıyor. Çünkü gençlere ve ülkeye katkıda bulunmaktan keyif alıyor. Bunu bir görev sayıyor.
       Gelin görün ki zahmet bu kadarla bitmiyor. Neden mi?

Yazının Devamı

İşkence deyince!

31 Mayıs 2000


       Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, sık duyduğumuz bir beyanı tekrarlıyor:
      - İşkence iddialarının üzerine kararlılıkla gidilecek, işkence yapanları cezalandırmada tereddüt edilmeyecektir...
       Çok güzel... Diyor ve TBMM Komisyonu tarafından Adalet Bakanı'na sunulan dosyalardan birinin kapağını aralıyor; Komisyonun Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde yaptığı incelemede zabıtlara girmiş bir diyaloga dikkat çekmek istiyoruz:
       Komisyon Başkanı Sema Pişkinsüt:
       "Biz gene 1998 yılında geldik Bakırköy Tutukevi'ne. 2 sene önce... İki sene sonra geldiğimizde bazı değişiklikler var, ama aynı kadrolar yine görevde, aynı olaylar yine devam ediyor... Hücreler yine aynı, kötü muamele aynen devam ediyor..."
       İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Pek:        "Efendim, bir emir versek bu tip kötü muameleleri önleyebiliriz; ancak o zaman da müthiş bir suç patlaması olur, bunun önüne

Yazının Devamı

Yaşamın öte yanı...

30 Mayıs 2000


       Kas hastalıkları yüzünden tekerlekli sandalyeye çakılmış çocuklar... Yaşama direnci yüzlerindeki umutlu tebessümlerden okunan, adları hasta ama ruhları ışık saçan insanlar... Onlarla geçen hafta sonu Kas Hastalıkları Derneği'nin yıllık davetinde birlikte olduk. Duygularını paylaştık.
       Batı ülkelerinde tekerlekli sandalyeli gençlere yaşamın her alanında rastlayabilirsiniz. Tiyatroda, konserde, okulda, işyerinde... Türkiye'de ise onlar genellikle evden zor çıkarlar. Ne onlara göre merdivenler vardır kentlerde, ne vasıta, ne okul, ne iş... Tekerlekli sandalyesinde bir umut abidesi gibi oturan Bahtiyar Dilek anlattı. Bu yıl açık liseye başlamış. Normal liseye gitmek istermiş. Ancak yakınlarındaki lisenin birinci sınıfı ikinci kattaymış. Ayrıca aile imkanları liseye kadar olan yolu gidip gelmesine yeterli değilmiş. O yüzden okula gidemiyor.
       Her birinin benzer öyküsü var bu çocukların.
       Kas Hastalıkları Derneği'ni soylu bir tıp adamı ve üniversite hocası; Profesör Coşkun Özdemir 1978 yılında kurmuş... Aynur Dik hanımefendi 16

Yazının Devamı