Seçimlerden önce “Aklanmadan hiçbir görev kabul etmem" diyen Mesut Yılmaz’ın şimdi bu şans ayağına geldiğinde sergilediği mızıkçı çocuk görüntüsünü anlamakta zorlanıyoruz.
Neymiş? Koalisyon ortağı MHP bu ortaklığın gereği olarak (!) milletvekillerine talimat vermeli, beyefendiyi Yüce Divan’a gitmekten kurtarmalıymış. Çok değil, daha iki ay kadar önce 5 + 5 konusunda, aynı türden şey kendisinden istendiğinde;
-Benim partim demokratik bir partidir. Milletvekillerim özgür iradeleriyle karar verir, ben onlara karışamam, diyen Mesut Bey şimdi aynı davranışı başkalarından bekliyor, onları koalisyonu bozmakla tehdit ediyor.
Gelelim Yüce Divan meselesine...
Meclis’te çoğu kez siyasi hesaplarla kalkan ya da kalkmayan parmakların “aklanmak" anlamına gelmediğini sokaktaki çocuklar bile biliyor artık... Asıl aklanma yargı önünde... Suçsuz olduğunuza gerçekten inanıyorsanız (ki öyle söylüyorsunuz), gidin Yüce Divan’a, çıkın Türkiye’nin en seçkin yargıçlarının huzuruna, verin hesabınızı...
&nb