Arkadaşımız
Zülfikar Doğan, geçen hafta İran'daydı. Şu aralar yönetimiyle aramız şekerrenk olan bu ülkeyi gezdi, insanlarıyla konuştu, gözlemlerde bulundu. Sözü kendisine bırakıyoruz:
      - Çanak anteni yasaklayan yasanın süresi 2.5 yıl önce sona ermiş. Ancak İran Parlamentosu halkın tepkisinden çekindiği için o gün bugündür süreyi uzatamamış, bunun sonucunda da hemen her evin çatısı çanak antenle dolmuş. Halkın en çok izlediği televizyonlar Türkiye televizyonları, özellikle de magazin programları... Türk olduğumu öğrenen bir İranlı, beni
"Maraba Televole!" diye selamladıktan (!) sonra, aylardır yarışmacı olarak katılabilmek için Çarkıfelek programını aradığını, ancak telefonunun bağlanamadığını söyledi, ardından da bu konuda kendisine yardımcı olup olamayacağımı sordu. Bir başka İranlı ise
Emrah'ın babalık davasıyla ilgili bilgi istedi.
      ...Tahran'da kaldığım sürece hiç ezan sesi duymadım. Şehirdeki cami sayısı ise neredeyse parmakla sayılacak kadar az. Kadınlar geçmiş yıllara oranla çok daha özgür...
      ...Serbest ticaret bölgesi haline getirilen Kiş Adası'ndaki otellerde kollu kumar makinelerini görünce rehberimize, sizin şeriat düzeniniz kumara nasıl izin veriyor, diye sorduk. Meğerse bunun da bir yolunu bulmuşlar. Oyunda kazanan kişi, kazandığı jetonları iade edip parasını alamıyor, bunun yerine elindeki jetonlarla istediği mal ve hizmeti satın alabiliyormuş. Şeriat Mahkemesi, bu yöntemin şeriata ters düşmediğine karar vermiş ve mesele böylece çözümlenmiş.
      ...Humeyni'nin, çoğalın emriyle yasaklanan doğum kontrolü şimdi serbest bırakılmış. Devlet bu konuda bir kanun çıkarmış, uygulamayı köylere kadar yaymış...
İkiyüzlülülük
      Macar asıllı İngiliz gazeteci
George Mikes, "How to be a Brit" adlı kitabında İngilizlerle dalga geçer. Bu arada kimi İngilizlerin ikiyüzlülüğüne hoş örnekler verir...
      İkinci Dünya Savaşı yılları...
George Mikes bir İngiliz arkadaşıyla barda içkisini yudumluyor. Derken dışarda uçak sesleri duyuluyor. İngiliz aynı anda kendini iskemleden yere atıyor. Bir masanın altına girip birkaç dakika öylece kalıyor. Sonra üstünü başını temizleyerek tekrar iskemlesine dönüyor.
Mikes'a diyor ki:
     Â
- Ne o?.. Bakıyorum korkudan yerinden kımıldayamadın!..      Çevremizde de yok mudur böyleleri?
Kimim ben?
      Trafik polisi kuralları ihlal eden milletvekilinin otomobilini durdurmuş. Ceza yazacak. Bizimkinden o meşhur laf:
      - Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
      Trafik memuru elindeki telsizle merkezi aramış:
     Â
- Amirim birisini çevirdim. Kim olduğunu bilmiyor, bana soruyor...İyi haber
      Tren hızla yol alırken lokomotifin iki motorundan biri bozulmuş. Makinist tek motorla yola devam etmiş. Biraz sonra diğer motor da bozulmuş. Tren durunca makinist yolculara şu anonsu yapmış:
     Â
- Sayın yolcular size bir kötü, bir de iyi haberim var. Kötü haber: Trenimizin iki motoru da bozuldu. İyi haber... Şu anda uçakta değil trende bulunuyorsunuz...Bir kültür elçisi
      İnsanımız bazen boyundan büyük işler başarır. Bunların son örneği
Fatih Terim'se... Bir parlak örneği de
Hüseyin Özer'dir...
     Â
Hüseyin Özer Londra'daki Sofra lokantalar zincirinin sahibidir. Londra'ya gidişlerimizde Sofra'nın
Mayfair ya da
Covent Garden'deki lokantalarına mutlaka uğrarız. Mayfair'deki lokantada genellikle yer yoktur. Kerli ferli İngilizler masaların boşalmasını kapının açıldığı Shephard Sokağı'nda ayakta bekler. Kendilerine birer şarap kadehi verilir. Lokantadan caddeye şarap servisi yapılır. Hoş bir bekleyiştir bu...
Hüseyin Özer'le son Londra gezilerimizde tanıştık. Yaşam öyküsünü kendi ağzından dinledik. Tokat'ın bir köyünden kalkmış, 12 - 13 yaşlarında Ankara'ya gelmiş. Bulaşıkçılık, komilik, garsonluk derken gözüne bir gün İngiliz Parlamento binasının fotoğrafı takılmış. 1975 yılında kalkmış beş parasız Londra'nın yolunu tutmuş. Tekrar mutfak işçiliği, garsonluk... 1981 yılında Mayfair'deki lokantanın işletmesini üstlenmiş. Giderek işi büyütmüş.
      Başarı sırlarından biri Türk yemeklerinin lezzetini geliştirmesi... O lezzeti İngiliz damak tadıyla buluşturması... Müşteriye sunulan yemekleri sürekli kontrol ederek kaliteyi sürekli kılması... Bir de Türk yemeklerinin tarifini veren İngilizce kitap yazmış...
     Â
Hüseyin Özer geçen yıl Londra'da öncekilerden daha iddialı bir lokanta açtı:
"Özer Restaurant..." BBC binasının hemen yanıbaşındaki bu yeni lokantada modernize edilmiş Osmanlı yemekleri sunuluyor. Bu lokantayla ilgili İngiliz basınında çıkan yazıların dosyasını gördük. The Guardian, Financial Times, The Times, Sunday Telegraph... Özer Restaurant'ı övmeyen tek gazete kalmamış. Evening Standart
"Özer"i Londra'daki en iyi 10 lokanta arasına almış...
     Â
Hüseyin Bey, Sofra'nın bir şubesini de birkaç hafta önce Taksim'de Cartoon Oteli'nin alt katında açtı. Açılışta da biraz sohbet ettik. Fiyatlardan konuştuk:
     Â
- Tabii ki Londra fiyatı uyguluyoruz, dedi gülerek,
İstanbul fiyatı uygulasak çok pahalı gelir müşteriye...
      Kendisiyle yaptığımız sohbeti buraya sığdırmaya imkan yok. Ama bir cümleyi çok içten söyledi. Adeta bir sır açıklar gibi:
     Â- Annem köyün en güzel yemek yapan kadınıydı...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr