Melih Aşık

       Belkıs antik kentinden geçmişteki kaçak kazılarda sökülüp götürülmüş mozaiklerden biri... "Partenope - Matiox aşkı"nı konu alan mozaiğin kocaman bir parçası ABD'den getirilip Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ne teslim edildi...
       Çalıntı parçayı teslim alan Gaziantep İl Kültür Müdürü, "Bu parçanın geri dönüşü devletin kararlılığının sonucudur" dedi...
       Anadolu Ajansı'nın 15 gün önce geçtiği şu haber ise basında yer almadı:
       "...Bundan birkaç yıl önce ABD'deki Houston Rice Üniversitesi Menil Koleksiyonu'nu gezen Kanadalı mozaik uzmanı Sheila Campbell dikkatini farklı özellikteki bir mozaiğe yoğunlaştırdı. Sergilenen mozağin Türkiye'den getirilmiş olabileceğini düşünen Campbell, fotoğraflarını çekip Türkiye'ye gönderdi. Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde yapılan detaylı incelemede, Menil Koleksiyonu'nda sergilenen mozaiğin, Belkıs Zeugma'dan kaçırılan mozaik olduğu saptandı. Bunun üzerine Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Menil Koleksiyonu yetkililerine başvurdu. Koleksiyonun Bilim Direktörü Bernard Davezac, Gaziantep'e gelerek

       Buğday vurgununa dün bir nebze ışık tutmuştuk... Son yıllarda unlu mamul ihracatçılarına TMO buğdayı ihraç fiyatından vermiş. Fakat imalatçıların bazısı buğdayı işlemeden... Bazısı da işledikten sonra iç piyasaya satmış.. Trilyonlar vurmuştu...
       TMO Genel Müdürü Doç. Mevlüt Karakaya bize, yolsuzluk şikayetleri üzerine bu yıl başlatılan yeni sistemi anlattı. Buna göre...
       İhracat yapacak imalatçı artık buğdayı piyasadan alıp işliyor. İhracatını yapıyor. Kendisine, ihrac ettiği miktarda dünya fiyatlarından buğday veriliyor... Bir yığın kırtasiye...
       Güveni istismar edip vurgunu vuranlar mı? Onlar vurduğuyla kaldı tabii...
       ***
       Dün bu satırları yazdığımız sıralarda DYP Genel Başkanı Tansu Çiller telefonla aradı. Son yıllarda vurgunculara bile bile trilyonlar armağan edildiğini, bu vurgunun tüm dünyada uygulanan çok basit bir sistemle önlenebileceğini söyledi:

       Bodrum - Torba'daki orman yangınıyla ilgili en açıklayıcı fotoğraf dün Milliyet'in birinci sayfasında yer alandı. Tüm gazeteler haberi, ezbere "Yangın sigara izmaritinden çıktı" diye verirken... Bizde yayımlanan aşağıdaki fotoğrafta yangının gerçek sebebi açık seçik görülüyordu. Torba'da yıllarca inşaat ruhsatı verilmeyen ormanlık alana inşaat izni verilmiş... Üstelik iki yerine 3 - 4 katlı yapılara göz yumuşmuş... Ormanın içine kocaman bir mahalle kurulmuş... Yangın çıkması için artık özel olarak izmarit fırlatmanıza gerek yok... Evdeki mangaldan fırlayacak bir kıvılcım da bu işi yapar...
       Ormanı yakan izmarit değil... Arazi mafyası, rüşvetçi belediye, ilgisiz bakanlık, umursamaz hükümet, yemlenmiş bürokrasi... vs... vs...
       Kendimizi uyutmayalım...

Gizli bir rica!       Önceki gün Fazilet Partisi'nin önde gelen milletvekillerinden birinin telefonu çaldı. Arayan DSP'nin "önde gelmeyen!" milletvekillerinden biriydi... Hemen konuya girdi:
      - Mesut Yılmaz'la ilgili Yüce Divan oylamasının

       Ahmeet beniii yakalayamaazzz.
       Ayşeee beni yakalayamaaaz...
       Koalisyon ilkokul bahçesindeki kovalamaca oyununa dönüştü:
      - Güverciin kurdu yiyeeemeeez...
       - Kurt güvercini yakalayamaaaz...
       Peki neden? Nedeni bilimselmiş. Urfa yolunda Rahşan Hanım evde eşiyle çalıştıkları şekilde gazetecilere anlatmış:

       Tesadüfün rüzgarı geçenlerde bir masada bizi Ömer Balcan'la yanyana getirdi. Mülkiye 1965 mezunu... Okuldaşımız... 14 yıldır ENKA'nın Ankara Temsilciliğini yapıyor. Hoşbeş arasında söz nereden geldiyse...
       - Birkaç arkadaş bir olduk... Eski Türkçe ders alıyoruz, dedi...
      - Nereden doğdu bu merak?
       - Ben tarih okumaya meraklıyım. İnönü Vakfı Sekreteri Savaş Sönmez arkadaşım eski belgeleri okuyabilmek için öğrenmek istiyor. Öcal Beningtan ile Necip Ateş de eski kitabeleri, mezar taşlarını vs.. okumaya meraklılar... Sonuçta hepimizin amacı geçmiş kültürle tanışmak...
       - Dersi kim veriyor?
       - ODTÜ Tarih Bölümünde Yardımcı Doçent Ömer Turan... Haftada üç gün ikişer saat bize eski yazı öğretiyor...

      Mina Urgan'ın cenazesiyle ilgili habere bir gazete:
      "Dinozor toprağa verildi" başlığını atmış.
       Diğeri daha güçlü bir vurgu yapmış:
      "Ateist dinozor toprağa verildi"
       Bir başkasındaki başlık şöyle:
      "Ünlü komünist toprağa verildi"

       Tiyatroda olağünüstü gerilimli bir polisiye oynuyor. Adam da fena halde polisiye meraklısı. Ama arkada çok kötü bir yere düşmüş. Ne yapsın? Yer göstericiyi yanına çağırmış:
      - Arkadaş buradan oyuncuların yüzü bile görünmüyor. Bana önlerde bir yer ayarlarsan seni sevindiririm...
       Yer gösterici adamı almış, önden ikinci sıraya oturtmuş. Bizimki de bir 250 binlik çıkarıp eline sıkıştırmış. Yer gösterici bir paraya bakmış, bir bizimkine... Eğilmiş kulağına fısıldamış:
      - Katil, uşak...

Bleda'nın "Maskeli Balo"su...       Emekli Büyükelçi Tanşuğ Bleda'nın "Maskeli Balo" adlı kitabı okuru heyecanlandıran, bilgilendiren, zihinde lezzet bırakan bir anı derlemesi... Dışişleri'nde geçen 42 yıllık bir serüvenin çarpıcı olaylarla süslenen öyküsünden bir bölümü özetleyerek aktaralım...

       Türkiye - İtalya maçında hakem aleyhimize penaltı kararı veriyor... Kararı beğenmeyen tribünlerdeki bazı Türk seyirciler tepkilerini ellerinde ne varsa sahaya atarak gösteriyorlar. Avrupa Futbol Federasyonu, bizim Federasyon gibi bu davranışı "normal bir tepki" saymadığı için faturayı iki gün sonra önümüze uzatıyor; 10 bin İsviçre frangı ceza!
       İkinci maçımız İsveç ile... Hakem yine beğenmediğimiz bir karar veriyor, tribünlerdeki seyircilerimiz yine klasik tepkilerini ortaya koyuyorlar. Saha bir anda akla gelebilecek - gelmeyecek her türlü yabancı madde ile doluyor.
       Birkaç gün içinde kesilecek yeni fatura belli: En az 20 bin frank.
       Maçı televizyondan anlatan spiker, bu görüntülerin bir tek bizim maçlarımızda yaşandığından yakınarak, "Sahaya yabancı madde atmamayı ne zaman öğreneceğiz? Çok daha haksız kararlarda Avrupa, hatta Dünya şampiyonluğunu kaybeden takımların seyircileri bile bunu yapmıyorlar" diye feveran ediyor ama dinleyen kim, duyan kim?
       Derken... Dünkü Hürriyet'in