Affı şahane...

5 Nisan 2001


<#comment>Bülent Ecevit iç kaynak sorununu çözmek için gecekondu affı öneriyor...
Kaçak gecekondular belli bir bedel karşılığında affedilecek.
Gecekonduda oturan bir şoför arkadaşa projeyle ilgili düşüncesini sorduk:
- Arsanın parasını zamanında mafyaya ödedik, dedi, zaten belediye de rüşvetini aldı bizim gecekonduyu kaçak olmaktan çıkardı... Daha ne parası alacaklar?
Bülent Ecevit'in dahiyane projesine bir katkı da Prof. Onur Kumbaracıbaşı'ndan geldi...
Onur Hoca:

Yazının Devamı

Günün olayı

4 Nisan 2001


<#comment>Metin Münir'in yazdığı "Sabah Olayı" adlı kitap Bilgin ailesi ve Sabah Gazetesi'nin serüvenini akıcı bir dille anlatır. Kitabın son satırları şöyledir:
"...Yirmi bin metrekarelik Medya Plaza'da çalışanlar binanın neresinde olurlarsa olsunlar, günün bir saatinde muhakkak, eski şatodan kopamayan tedirgin bir hayalet gibi Medya Plaza'yı günde en aşağı üç beş defa turlayan Dinç Bilgin'le karşılaşıyorlar. işlerin yıllardan beri hep iyi gitmesine rağmen birdenbire iyi gitmeyeceğine dair bir korku vardır içinde hep. Onun için sürekli muhasebeye bakmak, işletmeye bakmak, tiraja bakmak, reklam servisine bakmak, yazı işlerini kolaçan etmek ihtiyacını duyar. Ayrıca bir şeylerin yapılıyor olmakta olmasını seyretmek de hoşuna gidiyor... Bu korku ve keyif onu hep ileri itiyor.
Bazı yolculuklar için söylenebilecek sözler onun hayatını tarif etmek için de geçerlidir: Varılmak istenen yer yolculuğun kendisidir...
****
1994'de basılan kitapta Dinç Bilgin'in "işlerin birdenbire iyi gitmeyeceğine dair" korkusundan söz idilir ama Dinç Bey sonraki yıllarda bu korkuyu üzerinden atmış, özel uçaklar, yatlar, katlar derken hayli

Yazının Devamı

Avukat havuzu

3 Nisan 2001


<#comment>Hazine avukatlarının maaşlarının düşüklüğünü yazmıştık. Bu fedakar ve cefakar görevliler yazıya teşekkür ederken "Bu kadarcık maaşla çalışanlar baştan teslim olur" cümlemizin yanlış anlamaya yol açabileceğini kaydetmişler. Hiçbir avukatın maaş az diye görevi ihmal etmeyeceğini vurguladılar. İnanıyoruz. O cümle genel durumu tespit için konulmuştu yazıya.
Konuyla ilgili önemli bir noktayı da Avukat Şahin Mengü anımsattı...
- Bir başka yanlış da devleti savunan avukatların kurumlarına bağlı olmalarıdır. Örneğin, her bakanlığın, her genel müdürlüğün kendi avukatı vardır. Bu avukatlar sık sık eski bakan veya genel müdürlere karşı açılan davalarda görev almaktadır. Kurum avukatının boynu, bir süre amirliğini yapmış kişiye karşı elbet biraz büküktür. Bir fincan kahvenin bile malum, kırk yıllık hatırı vardır. O yüzden kurumunu gereğince savunamaz. Çözüm: Devlet avukatları bağımsız bir müsteşarlıkta, bir havuzda toplanmalıdır.

İsveçli Şair Sun Axelsson kocaman bir şiiri birkaç sözcüğe sığdırmış:Bakışının başkalarına ulaşması için Önce senin içinden geçmesi gerekir.

Yazının Devamı

Ata'dan mektup

1 Nisan 2001


<#comment>İnternette "Ata'dan son mektup" başlığıyla gezinen şiiri kısaltarak dikkatlere sunalım:
Siz beni hala anlayamadınızVe anlamayacaksınız çağlarca da...Tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.Ve eskimiş sözlerle beni övüyorsunuzMustafa Kemal'i anlamak bu değil,Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.Bırakın o altın yaprağı artık,Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.Hakkından geldiniz mi yokluğun, sefaletinBana, muştular getirin bir daha,Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?Mesela uzaya Türk adını yazdırdınız mı?Hala, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızdaHala oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz.Uyanın artık diyorum, uyanın uyanın!Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız; Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.Bilim ağartsın saçlarınızı..Kitaplar..Ancak bölye aydınlanır o sonsuz karanlıklar...Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarlaBu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter! Kurtarıcı arayan ülkemizin telaşla Kemal Derviş'e

Yazının Devamı

Ah Paraoğlan

31 Mart 2001


<#comment>Kemal Derviş'in "mevduattan vergi alınması" önerisini Ecevit "varlık vergisi gibi algılanır" diyerek geri çevirmiş.
Çünkü...
Halkçı Başbakan lakabının demokratik sol kültürde "halkı üten başbakan" anlamına geldiğini artık biliyoruz.
Sabah gazetesinde vergi uzmanı Şükrü Kızılot 'u okuyoruz:
"2000 yılındaki tahvil, bono, borsa, tefeci kazançları vergi dışı kalmıştır.
Bu kaynaklardan 1 trilyon lira kar sağlayan 1 kuruş vergi vermemektedir.

Yazının Devamı

Hazine avukatı

30 Mart 2001


<#comment>Her türlü hortumcu, talancı, vurguncuya karşı devlet hazinesini savunan Hazine avukatları ne kadar maaş alır biliyor musunuz?
Bilmeyenlere fısıldayalım...
Adeta garson bahşişi kadar birşey...
Avukatların Ankara'dan bize geçtikleri mesaja göre...
30 yıl kıdemi olan 1'inci derece bir hazine avukatının maaşı topu topu 370 milyon liraymış... Aynı kıdemde bir yargıcın ise bunun üç katı para aldığını bildiriyor avukatlar... Emeklilikte durum aynı. Bir hazine avukatı 240 milyon lira emekli maaşı alırken aynı durumdaki yargıç bunun üç katı maaş almakta...
Tabii yargıçların maaşı da ahım şahım değil. Ancak hazine avukatlarının durumu tek kelimeyle hazin... Maaşlar adeta Hazine'yi savunmamaları için özel düzenlenmiş... Bu maaşa Hazine savunulmaz. Vatandaşın parası hortumcunun elinden kurtarılamaz. Bu maaşı alan daha baştan karşı tarafa teslim olur...

Yazının Devamı

Mucize formül

29 Mart 2001


<#comment>Çanakkaleli okurumuz Osman Bilgiç "Milletvekillerini Meclis'e getirmek için bir önerim var" diyor ve ekliyor:
- Esnaf Kefalet Kooperatifi olağan mali kongresinin ilk turunda çoğunluk sağlanmayacağı belliydi. Bizim Kooperatif Başkanı toplantıya katılacak olanlara piyango ile çeşitli hediyeler vaat etti. Ve bu formülle toplantıda çoğunluk sağlamayı başardı. Kurula katılan 1000 esnaf'tan 325'i çekiliş sonucu hediye kazandı. Bu hediyelerin çoğunluğu beyaz eşya idi. Bu hediyelerin toplam değerinin 6 milyar lira olduğu açıklandı. Aynı sistem TBMM'de uygulanabilir, günde 6 milyar liraya Meclis toplanır. Avantaya endeksli tüm kuruluşlara bu formülü öneriyorum...

Devlet Bakanı Kemal Derviş ABD'de verdiği demeçlerde Başbakan'a sürekli bilgi verdiğini anlatıyordu. Başbakan Ecevit ise dün Amerika'daki Derviş'le hiç konuşmadığını söyledi. Demek Kemal Derviş Başbakan'la doğrudan değil aracı vasıtasıyla konuşuyor. Başbakan'ın düşüncelerini de "aracı"nın kendisine naklettiği kadarıyla öğreniyor.
Aracı dialogu nasıl isterse öyle yönlendiriyor.
Çelebi böyle idare ediliyor bizde devlet dediğin...

Yazının Devamı

Avrupa Avrupa

28 Mart 2001


<#comment>Yunanistan'ın ulusal bağımsızlık günü bu yıl Ege'nin karşı yakasında biraz daha sakin kutlandı. Geçen yıllarda Hydra adasında olsun Preveze'de olsun sembolik Osmanlı gemileri yakılırdı. Bu yıl yumuşayan ilişkilere paralel olarak kutlamalarda kırıcı unsurlara yer verilmedi.
İstanbul'daki Yunan Konsolosluğu'nun Pera Palas Oteli'nde düzenlediği kokteyle seçkin davetliler katıldı. Sohbetlerde iki ülke arasındaki benzerlikler vurgulandı. Prof. Mete Tunçay gazetecilerle konuşurken:
- Yunanistan, birçok bakımdan bizim ülkemize benziyor, dedi, mesela bana en ilginç geleni: Yunanlılar da konuşmalarında bizim gibi "Avrupa'ya gitmek" ten söz eder... Onlar da bizim gibi kendilerini "Avrupa'nın dışında" görme eğilimindedir. Ama aynı Yunanistan bugün Euro'yu kullanan bir AB üyesi...
- Biz ise hala "Avrupa Avrupa duy sesimizi" feryatlarındayız...
- Avrupa'ya sesimizi duyurmak, ona yetişmek ve aşmak hep hedef olmuştur bizde... Eski bir fıkra vardır... Sovyetler zamanında Komünist Parti vurucu bir slogan üretmiş: "ABD'yi geçelim!" diye... Yaşlı komünistlerden biri itiraz etmiş:
- Amerika'ya yetişelim ama geçmeyelim!..

Yazının Devamı