<#comment>#comment>İlk kadın pilotumuz ve kadın özgürlüğünün sembollerinden Sabiha Gökçen'in cenazesine kadınların ve kadın örgütlerinin rağbet etmeyişini eleştirmiştik. Bir hanım okurumuz çektiği notta diyor ki:
- Kadın örgütleri kendileri açısından hayati önemde olan Medeni Kanun tasarısına ne kadar ilgi duyuyor? TBMM'de görüşülen bu tasarının kadın erkek eşitliğine uygun şekilde yasalaşması için ne kadar gayret sarfediyor? Kadınlarımızın kendi hak ve özgürlüklerine olan ilgisini bunlara bakarak daha iyi anlayabilirsiniz.
Bu arada Yargıtay üyesi bir okurumuz, cenazeye Türk Hava Kuvvetleri tam kadro katıldığı halde yazımızda bunun gözden kaçtığını belirtti. Özürle...
Gelişmiş teknolojilerin "yaşamsal amaçlı" kullanımında halkımız son derece becerikli... Ankaralı okurumuz Seyyan Hanım örnek veriyor:
- Geçenlerde minibüsle Gölbaşı’ndan Ulus’a doğru yol alıyoruz... Bir ara şoförün cep telefonu çaldı. Çok kısa bir konuşmanın ardından hızla arkasına dönüp yolculara seslendi:
<#comment>#comment>Atatürk'ün manevi kızı ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'i toprağa verdik. Cenaze törenine yakınları, parlamenterler, Türk Hava Kurumu mensupları katıldı... Kadınlarımızın ve tüm kadın örgütlerimizin bu cenazeye büyük kalabalıklarla katılması gerekmez miydi?
Sabiha Gökçen neyin senbolüdür?
Eve hapsedilmiş kadının göklere yükselmesinin...
Falih Rıfkı Atay şöyle sözeder Gökçen'den:
- Cihan semalarında Türk kadınının şerefini dolaştırıyor ve onun mukaddes adı üstünden kara taasubun asırlarca süren alçak iftirasını siliyor.
1937 yılının Cumhuriyet Bayramı öncesinde Atatürk, Sabiha Gökçen'i çağırarak ondan törenler sırasında akrobasi hareketleri yapmasını ister.. Ve stadı dolduran halkın önünden mümkün olduğunca alçaktan uçmasını... Gökçen söylenenden de fazlasını yapar. Atatürk'ün bulunduğu tribünün önünden adeta yere sürünerek geçer. Halkı müthiş heyecanlandırır. Büyük alkış alır. Atatürk, Gökçen'in böyle bir tehlikeye girmesini neden istemiştir? Gökçen bunu sonradan şöyle anlatır:
<#comment>#comment>Vatandaş Taner Göde, Türkcell'in 4 yıl boyunca kestiği sabit ücret bedellerini geri almak için Adana Tüketici Mahkemesinde dava açmış. Kendisi gibi dava açan yaklaşık 100 vatandaşla birlikte duruşmaya girmiş. Gerisini şöyle anlatıyor:
"... Toplu duruşmaya yaklaşık 100 kişi katıldı. Herkes 20 milyon ile 120 milyon arasında bir alacak talebi ile davayı açmış. Hakim dedi ki:
- Dosyalarınız Yargıtay'a gidecek, 3 bilirkişiye incelettirilecek, beher bilirkişi 100 milyon alıyor, ama biz sizin için her dosyaya 25 milyona bakacak bilirkişi bulduk, 3 x 25 = 75 milyon bilirkişi ücreti, ayrıca 12.5 milyon tebligat, 5 milyon pul, 2.5 milyon harç, 1 milyon damga... Toplam 100 milyon lirayı vezneye yatıracaksınız... Ödemeyenin davası reddedilecek...
***
Vatandaş ne zaman geri geleceği belirsiz 20 ile 120 milyon arası para için 100 milyon peşin yatıracak. Bunun adı da adalet olacak. İyi mi?
<#comment>#comment>Telekom'un özelleştirilmesini engellediği ve kurumu ehliyetsiz kişilerle doldurduğu için eleştirilen Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz dün Meclis'te, Fazilet Partili Yasin Hatipoğlu' yla karşılaşınca şişindi:
- Cep telefonu görüşme fiyatlarını nasıl ucuzlattım, gördünüz değil mi?
- Sağolun, hakikaten iyi oldu.
- Bekleyin, firmalar 1.5 ay sonra fiyatlarını bugünün de altına düşecekler.
- O nasıl olacak?
- Telekom'u devreye sokacağız. Biz fiyatımızı düşük tutacağımız için onlar kendi fiyatlarını mecburen bir daha düşürmek zorunda kalacaklar. Bu firmaları kanun manun çıkararak hizaya getiremezsiniz, bir tek rekabeti devreye sokarak hizaya getirebilirsiniz ki, biz de onu yapacağız. O arada Genelkurmay'a, MİT'e, Meclis'e özel ve ucuz tarife uygulayacağız.
<#comment>#comment>Trafik Araştırma Komisyonu Başkanı ve DSP milletvekili Ahmet Tan olup biten için:
- Dünya çapında bir skandal, diyor
Pek de abartılı bir tespit sayılmaz.
Olay nedir dersiniz...
Geçenlerde bu sütunda da yazıldı...
TBMM'den çıkan bir yasanın kuyruğuna "Benzin istasyonlarında 5 derecenin altında alkol ihtiva eden içki satışı serbesttir" şeklinde bir cümle eklenmiş. Efes, Tuborg gibi biralar 5 derece alkol ihtiva ediyor. Piyasaya kısa süre önce çıkan Erciyes firmasının Amerikan patentiyle ürettiği Miller markalı bira ise 4,7 derece alkollü... Ahmet Tan:- Bir punduna getirmişler... Miller marka biranın benzin istasyonlarında satılabilmesi için komisyonda başka bir yasaya madde eklemişler, diyor.
<#comment>#comment>Dünya Şairi Nazıl Hikmet'in Rus eşi Vera Tulyakova öldü. Arif Keskiner dostumuz dün onunla ilgili bir anı aktardı...
- 1977 yılında Moskova Film Festivali'ne gitmiştik. Kafiledeki sinemacı, tiyatrocu dostlar hep birlikte Nazım'ın yakın dostu Ekber Babayef'ten rica ettik; bizi O'nun evine götür diye... Bizi kırmadı; Vera'ya geleceğimizi haber verdi. Tuttu elimizden götürdü...
Neyse gittik eve...
Çaylar, voktalar... Derken.... Vera, Nazım'dan anılar anlattı... Bir ara dedi ki:
- Öleli bunca yıl oldu ama Nazım hala evin içinde bir yerlerde yaşıyor gibi...
Duvarlar tablolarla dolu... Nazım'a hediye edilmiş resimler... Picasso'lar, Abidin Dino'lar, Avni Arbaş tabloları... Onları gösterip;
<#comment>#comment>Profesör Ahmet İnam, Türk Felsefe Derneği'nin Kongre'sini anlatıyor Cumhuriyet'te... Kulak verelim:
...Basın yayın kuruluşlarının ilgi göstermediği kongremize, ilgi gösteren tek bir devlet kurumumuz vardı ki, bizi çok mutlu etti.
Sevgili polis kardeşlerimiz sabahın köründen, akşamın karanlığına dek, hiç bir bildiriyi kaçırmadan kongreyi izlediler. Binanın kapısında, bizi felsefe düşmanlarına karşı korudular. Konuşmaların büyük bir bölümünü videoya çektiler. Eskiden sivil gelirlerdi, şimdi çoğu resmi idi. Kongremizin polis kameraları tarafından ölümsüzleştirilmesi, göğsümüzü kabarttı. Kendi kendime "Sokrat, sokrat" dedim, "Ey, geçimsiz ihtiyar, kalk da bak. Denetleyen aklın en etkin öğesi olan kolluk güçleri felsefeyle ilgileniyor; nice okur yazarın farkına bile varmadığı etkinlikleri dikkatle izliyorlar. Yakında, felsefenin ateşi onları da saracak. Burası Türkiye, Türkiye'de felsefeci polis, polis felsefecidir.
Sokrat aç gözünü, felsefenin tarihindeki bu önemli değişimi gör.
Kadın sabah uyanır uyanmaz:
<#comment>#comment>ÇOK İYİ derecede İngilizce, Fransızca, Almanca bilen... AUTOCAD programı kullanabilen, proje çizebilen... Ultrasonik Test, Hidrostatik Test, Radyoskopik Test ve Beton kaplama konularında 15 yıllık üretim tecrübesine sahip... Gerektiğinde direksiyona geçen, çay - kahve servisi yapan, mesai diye bir kavram tanımayan, 150 milyon lira maaşlı elemanımızı işten çıkarmak zorunda kaldık; aynı işi 100 milyon liraya yapacak eleman arıyoruz.
Can Mühendislik.
. DEVREN. Devlet'i ufaktan ufaktan yabancılara devrediyorlar abicim.
Millet olarak derhal harekete geçip biz onları devirmezsek yakında onlar bizi de devredeceklerdir, demedi demeyin sonra. Vatandaş Sabahattin.