Tuhaf bir maç!

23 Mayıs 2001


<#comment>Geçtiğimiz Pazar, İnönü Stadyumu'nda oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Diyarbakırspor maçı 3 - 2 devam ediyor. Skorun Diyarbakır aleyhine değişmesi bu takımı kümede bırakacak. Bakıyoruz. Büyükşehir takımı rakip sahaya geçmemek için adeta özel bir çaba harcıyor. Futbolcular topu kaptıklarında yan paslar, geri paslarla vakit dolduruyorlar. Tuhaflık, maçı anlatan spikerin gözünden kaçmıyor, birara ağzından, "Büyükşehir Belediyespor gol atmak istemiyor galiba!" diye bir laf çıkıyor. Maç o skorla bitiyor ve D.Bakır birinci lige çıkıyor.
Şike, terör, tribün vandalizmi, saha dışı oyunlar yoğunlaşıyor. Tek keyfimiz kaldı şu ülkede: Futbol.. O da tarihe karışacak yakında...

Bir bilmecemiz vardı dün...
"Zoonoz Milli Komitesi ne iş yapar?"
Sayın okurumuz Murat İzci'nin verdiği bilgiyi aktaralım:

Yazının Devamı

Halki ve Halk

22 Mayıs 2001


<#comment>Ankara ve İzmir'den sonra... CHP İstanbul İl Kongresinde Baykal'ın adayı Ali Topuz kaybetti, muhalif aday Cemal Özdemir kazandı. Yorumunu sorduğumuz CHP'li Ertuğrul Günay 'ın sonuçla ilgili yanıtı şöyleydi:
- CHP Halki Palas Partisi olmaktan Halk Partisi olmaya doğru hızla ilerliyor...
Baykalcılar neden onca tüzük oyununa rağmen peşpeşe kaybediyor. Günay'ın yorumu:
- Çünkü parti iyi gitmiyor. Delege bunu görmezden gelemiyor.(Not: CHP'li Erdal Kalkan, geçen hafta sütunumuzda yayınlanan demeçte 1990 yılında TBMM'de Tevfik Koçak'ın önergesinin Mustafa Sarıgül tarafından geri çekildiğini söylemediğini, sadece bu yöndeki bir söylentiden söz ettiğini açıkladı. Düzeltiriz)

Okurumuz Serap Gökçe, Garanti Bankası Tunalı Hilmi Şubesi'ne ait bir müşteri çekinin bedelini, provisyon masrafı ödemeden almak için bizzat adı geçen şubeye gitmiş. Çek bedelinden buna rağmen 5.000.000 TL. kesinti yapmışlar. Sebebini sormuş. Mantıklı bir açıklama yapamamışlar. Okurumuz:

Yazının Devamı

Ayşe balkonda

20 Mayıs 2001


<#comment>Karı - koca tatil günü evde televizyon seyretmekten sıkılmış, yatak odasına geçmeye karar vermişler... Ama ne mümkün... 7 yaşındaki oğlan evde...
- Oğlum, hadi biraz sokağa çık, gez, oyna!..I-ıhhhh... Israr faydasız... Afacanın sokakta gözü yok...
- Öyleyse, diyor baba, annenle ben odamıza geçelim, sen de balkona. Etrafta neler olup bitiyor, yüksek sesle bize rapor et!.
Oğlan biraz mızıklanmakla birlikte çaresiz balkona geçiyor. Bizimkiler de yatağa...
Ve afacan canlı yayına başlıyor:
- Şu an bizim sitenin otoparkına yabancı bir araç park etti... Şimdi de Aygaz arabası sokağa giriş yaptı... Yaşlı bir kadın markete giriyor...

Yazının Devamı

Cinayete ödül...

18 Mayıs 2001


<#comment>Anneler Günü'nde Adana'da işlenen cinayeti Reuters Ajansı dünyaya şöyle duyurdu:
(...) Türkiye'nin güneyindeki Adana'da Emniyet güçleri "ailenin namusunu temizlemek" gerekçesiyle annesi öldüren 14 yaşında bir çocuğu ele geçirdiler. (...) Türkiye, "namus cinayetlerini" kınayan BM Kadınlara Yönelik şiddeti önleme Sözleşmesi'ni imzalayan ülkeler arasında... Fakat Türk Ceza Yasası, ailenin kadın üyesini öldürmekten hüküm giymiş erkeklere üçte iki indirim öngörüyor...
***
Haberin son paragrafında sözü geçen "üçte iki indirim" ibaresinde bir yanlışlık olabilir mi? Anneyi, kızkardeşi, ablayı "namusu temizlemek!" için öldürmek gerçekten de böyle okkalı bir indirime mi tabi?..
Gözlerimize pek inanmayıp Avukat İfakat Aydemir'e danışıyoruz...
- Sözünü ettiğiniz 'indirimi' içeren hükümler TCK'da gerçekten de var,

Yazının Devamı

Yürüyor gençler

17 Mayıs 2001


<#comment>Ankara'dan, Samsun'dan, Sivas'tan, Erzurum'dan, Konya'dan, Kastamonu'dan, İzmir'den, Gaziantep'ten, Zonguldak'tan...Kısacası Türkiye'nin dört bir yanından yüzlerce üniversite öğrencisi, dün akşam otobüslerle, trenlerle yola çıktılar ve bu sabah Beyazıt Meydanı'nda buluşuyorlar. Düzenleyecekleri basın toplantısının ardından tekrar yola koyulacaklar, İzmit, Bursa ve Eskişehir'de çeşitli etkinlikler yaptıktan sonra 19 Mayıs günü Ankara'da olacaklar. Ata' nın huzuruna çıkıp, "Gençlik ölmedi, gençlik yanınızda, yolunuzda, izinizde..." diyecekler.
"Ulusal Gençlik Birliği" adı altında örgütlenmiş, "Tam Bağımsız Türkiye" ülküsüne gönül vermiş Atatürkçü gençler bunlar... Yürüyüşlerinin adı; Anadolu'ya Geçiyoruz.
Hazırladıkları kitapta, çalışmalarına destek verenleri sıralamışlar. Kimler mi destekliyormuş? Eskişehir 1. Taktik Hava Komutanı Korgeneral İbrahim Fırtına, 1. Ordu Komutanlığı'ndan Tuğgeneral Nejat Müldür, Eskişehir Valisi Sami Sönmez, 68'liler Vakfı, DİSK, USİAD, Sendikalar, Profesörler, sanatçılar, yazarlar... Buraya sığdırılması zor sayıda isim...
Yolunuz açık olsun, "bir destek de bizden" diyoruz gençler.

Dış yardım geliyor diye

Yazının Devamı

Baba ve oğlu

16 Mayıs 2001


<#comment>Varlık Yayınları'ndan çıkan: "Ergen çocuğunuzla Konuşma Sanatı" adlı kitapta ABD'li eğitimci Paul Sweets, meramını bir Amerikan halk şarkısının sözleriyle anlatıyor:
(..) Geçen gün geldi çocuğum dünyaya,
ama yetişilecek uçaklar, ödenecek faturalar vardı.
Yürümeyi ben uzaklardayken öğrendi.
Bi de baktım, öğrenmiş konuşmayı.
Ve büyürken bana dedi ki:

Yazının Devamı

Neler öğrenmiş!

15 Mayıs 2001


<#comment>Bir vatandaş, annelerin uyarılarının da öğretici olduğuna ilişkin örnekleri "Annelerimizden ne öğrendik" başlıklı mizahi bir metinde toplamış. Okuyalım:
Annelerimizden neler mi öğrendik?
1) Sabırlı olmayı
"Baban eve gelsin, sen görürsün"
2)Hakkımızı alacağımızı
"Eve bir gidelim ben bilirim sana yapacağımı"

Yazının Devamı

Kimbilir belki

13 Mayıs 2001


<#comment>*Belki, Tanrı yanlış insanlarla tanışmamızı istedi doğru insanı tanımadan önce; böylece en sonunda doğru insanla tanıştığımızda, bu hediyenin ne yüce olduğunu anlamamız için.
*Belki, mutluluk kapısı kapandığında, başkası açılıyordur, fakat böyle zamanlarda kapanan kapıya öyle uzun bakarız ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz bile.
*Belki, en iyi arkadaşlık, sallanan bir koltukta beraber sallandığınız, tek bir kelime etmediğiniz ve giderken bunun hayatınızdaki en iyi sohbet olduğunu düşündüğünüz kişilerde saklıdır.
*Belki, elimizde olanın kıymetini kaybettiğimizde anladığımız doğru olabilir, fakat elimize gelene kadar neler kaçırdığımızın farkına varamadığımız da doğrudur.
*Birine sevginizin tümünü sunmak, asla sizi de ayni şekilde seveceğinin garantisi değildir. Sevgiye karşılık beklemeyin; Sadece sevginin karsıdakinin kalbinde büyümesini bekleyin; fakat olmazsa da, sizin kalbinizde büyüdüğüne emin olun.
*Görünüşe aldanmayın; kandırıcı olabilir. Zenginliğe aldanmayın; yok olur gidebilir.

Yazının Devamı