*Belki, Tanrı yanlış insanlarla tanışmamızı istedi doğru insanı tanımadan önce; böylece en sonunda doğru insanla tanıştığımızda, bu hediyenin ne yüce olduğunu anlamamız için.
*Belki, mutluluk kapısı kapandığında, başkası açılıyordur, fakat böyle zamanlarda kapanan kapıya öyle uzun bakarız ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz bile.
*Belki, en iyi arkadaşlık, sallanan bir koltukta beraber sallandığınız, tek bir kelime etmediğiniz ve giderken bunun hayatınızdaki en iyi sohbet olduğunu düşündüğünüz kişilerde saklıdır.
*Belki, elimizde olanın kıymetini kaybettiğimizde anladığımız doğru olabilir, fakat elimize gelene kadar neler kaçırdığımızın farkına varamadığımız da doğrudur.
*Birine sevginizin tümünü sunmak, asla sizi de ayni şekilde seveceğinin garantisi değildir. Sevgiye karşılık beklemeyin; Sadece sevginin karsıdakinin kalbinde büyümesini bekleyin; fakat olmazsa da, sizin kalbinizde büyüdüğüne emin olun.
*Görünüşe aldanmayın; kandırıcı olabilir. Zenginliğe aldanmayın; yok olur gidebilir.
*En mutlu kişiler, her şeyin en iyisine sahip olanlar değildir, onlar karşılarına çıkan her şeyin değerini en iyi bilenlerdir.
*Annenizin değerinin tartışılmazlığını bilin. Sizi o yarattı, en çok o sever. Anneler gününde, güzel el ve yanaklarından onu bir kez daha öpün.
Rize'de yaşlı başlı bir hanım öğretmen fiil çekiminde zamanları anlatıyormuş. Bir ara sınıfa sormuş:
- Evlenecegim, dersem, bu hangi zaman olur?
En arkadan cevap gelmiş:
- Punun zamani geçmiştur ögretmenum!...
Türkiye Zeka Vakfı'nca okurlarımız için hazırlanan "pazar bilmecesi" dikkatlerinize sunulur.
"Konservatuardaki öğrencilerden yüzde 90'ı piyano, yüzde 80'i keman, yüzde 75'i gitar ve yüzde 60'ı flüt çalmaktadır. Öğrencilerin en az yüzde kaçı bu enstrümanların tümünü çalabilir?
*Doğru yanıt (yüzde 20'nin altında bir oran olup) salı günü bu sütunda...
Star'daki "Günaydın Türkiye" programından tanıdığımız Metin Uca aynı zamanda başarılı bir tiyatrocu olduğunu "Sahneden Canlı Yayın" adlı tek kişilik oyunda ispatlıyor. Hayattan örneklerle izleyiciye hoş anlar yaşatan Metin Uca, yabancı dizilerin insanımızın dilini nasıl bozduğunu yakın çevresinden verdiği bir örnekle aktarıyor.
1970'li yıllar... Hastalık derecesinde yabancı film ve dizi izleyici olan 70'lik babaannem, şehir sularının 15 gün kesilmesi üzerine hesap sormak üzere zamanın Ankara Belediye Başkanı Ekrem Barlas' ın makamına gitmişti. Yanına da, yine kendisi gibi yabancı film ve dizi tiryakisi olan arkadaşı Mebrure Teyze'mizi alarak...
Önce tatlı tatlı başlayan tartışma kısa bir süre sonra şiddetli ağız dalaşına dönüşür... Ağız dalaşı daha da büyüyünce Mebrure Teyzem araya girer, Barlas' ı durdurmak için aynen şöyle der:
-Hey dostum sakin ol, tamam mı!
Düğün gecesi kayınpeder damatla dalga geçiyormuş:
- Bakalım, demiş, aslanlar gibi bu gece mi gerdeğe gireceksin yoksa fareler gibi yarını mı bekleyeceksin?
Damat sırıtarak cevap vermiş:
- Ben tilki gibiyim efendim, dün gece girdim bile.