<#comment>#comment>Profesör Gürbüz Barlas dostumuz aradı...
- Damadım Serhat Güvenç kendi adını yasak Kürtçe isimler listesinde görünce hayretler içinde kaldı, dedi, Trakyalıdır da kendisi...
Dicle Savcılığı’na "PKK’lı adı" diye Jandarma tarafından ihbar edilen yasak isimlerden biri Serhat biliyorsunuz. Bir başkası Baran... Gürbüz Hoca devam ediyor:
- Yeğenim Prof. Yaman Barlas’ın oğlunun adı da Baran... Kardeşim Orhan Barlas torununa bu adı, öz be öz Türkçe diye koymuştu...
Komedi sürüyor... Sahi dostlar... Zamanında Jivkov’a neden kızmıştık?
<#comment>#comment>Dicle Jandarma Komutanlığı yaşları 1 ile 15 arasında değişen Berivan, Zilan, Rojda, Baver, Velat, Serhat, Kendal, Zinar, Hebun, Baran, Rojhat, Agit, Zelal ve Zozan adlı çocukların isimleri nedeniyle 7 aile reisi hakkında Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş.
İlginç... PKK etkisindeki kimi ailelerin dilekçe kampanyasından sonra bu defa isim değişikliği için mahkemelerde topluca dava açacağı haber veriliyordu. Böylece iktidarı sıkıştıracaklardı. Ama gerek kalmadı. Eğer AB ve Batı önünde ülkeyi küçük düşürmek gerekiyorsa bizim devlet o işi daha iyi yapar... Bu ülkede iki günün biri tiyatro oyunu yasaklanır, kitap toplatılır, dernek kapatılır. Dilekçe verdi diye insanlar tutuklanır. Anayasa değişir. Babayasa değişir. Yasaklarda değişiklik olmaz. Bu yasaklar çoğunlukla AB’ye "bizi almayın" mesajı vermek adına uygulanır.
AB’ye giriş tartışmasının bir ucuna "Teslimiyetçiler" öteki ucuna "anti demokratlar" geçti. Çekeliyorlar. AB’ye onurumuzla girmeyi savunan solcu ve aydın kesim ise arada kaldı. Sesleri gittikçe daha az duyuluyor.
*Ülkeyi esenliğe çıkarmaya çalışanlar Esenler’i bile esenliğe çıkaramıyorlar.
<#comment>#comment>Haber Türk kanalında önceki akşam "Basın Kulübü" adlı programı izliyoruz. Programın konukları, geçtiğimiz hafta ODTÜ’de, Devlet Bakanı Kemal Derviş’i protesto eden TKP’li gençler... Onlara soru yöneltenler ise her zamanki gibi Haber Türk’ün yöneticileri, sunucuları, muhabirleri... Ancak meslektaşlarımızın soruları, sorudan çok sorgulamayı andırıyor.
- Hiç bu çağda komünist olunur mu?
- Sizin aklınızdan zorunuz mu var?
- Ölmüş - bitmiş bir ideolojiyi hâlâ nasıl savunabiliyorsunuz?
Ölmüş bitmiş bir ideolojinin bu kadar telaş yaratmasına ODTÜ’lü gençler de hayret ediyor.... Hep bir ağızdan sorulan ve defalarca tekrarlanan sorulara son derece akıllı, uslu, mantıklı yanıtlar veriyor; "Akıl yaşta değil baştadır", özdeyişini doğruluyorlar. İdeolojilerini beğenir veya beğenmezsiniz... Ama sahip oldukları bilgi birikimi ve güncel konulara hâkimiyetleri beğenilmeyecek gibi değil.
Gençleri dinlerken 1968’leri anımsıyoruz. O gün gibi bugün de "insanların insan gibi yaşadığı" bir dünyanın özlemini dile getiriyor gençler. Ama o yıllardan farklı olarak bu defa gündemde silahlı devrim yok. Demokratik mücadele var. Türkiye üzerine kafa yoran, temiz ve
<#comment>#comment>Rivayet bu ya... Giderek artan "ürün sorumluluğu" bilinci ve üretici firmalara karşı açılan davalar nedeniyle Türk Tekel’i de rakı şişesinin üzerine uyarıcı etiketler yapıştırmayı kabul etmiş... Düşünülen etiketler şunlarmış:
İnsanların sizinle birlikteyken çok eğlendiğini düşünmenize yol açabilir.
Arkadaşlarınıza "onları çok sevdiğinizi" defalarca (ve defalarca) söylemenize neden olabilir.
Çok iyi şarkı söylediğinizi düşünmenize yol açabilir.
Sizi herkesten daha güçlü, daha akıllı olduğunuz hayaliyle buluşturur, ertesi sabah hayal kırıklığı yaratabilir.
Görünmez adam olabileceğinize inanmanızı sağlayabilir.
<#comment>#comment>"Bazı koşullarımız kabul edilirse Afganistan’daki Uluslararası Barış Gücü’nün komutanlığını üstleniriz ve bu durumda yalnız Afganistan değil tüm bölge terör ve irtica belasından kurtulur."
Kim söylüyor bunu? Başbakan Bülent Ecevit. Ne zaman ve nerede söylüyor? Önceki gün, DSP Meclis Grup toplantısında...
***
"İrticayla mücadeleyi öngören 4 yasa hâlâ Meclis’ten çıkmadı... Bir buçuk yıl önce (bu) yasalar Meclis’e gönderildi. Gönderildi ama ne oldu? Komisyon’da bekletiliyor. Kanunlaşmıyor. Yavuz Bey, bunların çıkarılmasını bekliyoruz."
Peki bunları kim söylüyor? Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu.
Ne zaman ve kime söylüyor? Geçtiğimiz hafta, Sabah’tan Yavuz Donat’a söylüyor.
<#comment>#comment>ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney bu ayın sonuna doğru Türkiye’ye geliyor. Sebeb - i ziyaret malum; Amerika’nın Irak’a olası saldırısında Türkiye’nin desteğini almak... Mümkünse cepheye sürmek)... Hürriyet gazetesi haberi, "Cheney, Ankara’yı parayla cezbedecek " başlığıyla verdikten sonra şöyle devam ediyor:
"Cheney’in Ankara’ya yapacağı ziyaret sırasında, Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesi için destek istemesi beklenirken, çantasında Türkiye’yi cezbetmeye yönelik ‘bir maddi paketin’ de yer alacağı bildiriliyor."
Bir ülkenin ekonomisi dibe oturtulduktan sonra gerisi kolay:
- Para mı istiyorsun?
- Evet patron.
- O zaman topla Meclis’ini, çıkar Tütün Yasası’nı, Şeker Yasası’nı, Endüstri Bölgeleri Yasası’nı, bilmem ne yasasını...
Acaba bütün Türkiye bu gururu ve sevinci hak ediyor mu? Hayır...Futbol kasabı bir hakem daha iki hafta önce takımın 4 futbolcusuna kırmızı kart gösterirken "Bazı kartlar yanlıştı ama hakem çok iyi maç idare etti" diye alkış tutanlar hiç hak etmedi Galatasarayla sevinmeyi.Aslanı ülkedeki futbolun seviyesine indirmek ve boğdurmak için türlü çeşitli dolap çevirenlerin Cimbomun başarısıyla gururlanmaya hakkı yoktur.Galatasaraydan bir şey bekleme hakkı olanlar... Adalete inananlar, iyiyi alkışlayanlar, tribünleri dolduran ve onunla ağlayıp onunla gülenlerdir.Geri kalanlar Galatasarayla sevinmeyi hak etmiyor. Çünkü ülkenin dünya çapındaki tek markası olduğu halde bu takıma onlar hakkını vermiyor...Başarıya katkısı olmayanların sevinmeye hakları olur mu?Bu arada iyi futbolcuları neredeyse bedavaya satıp takımı kadroyu vasat futbolcularla dolduran ve ticaretten kazandıkları izlenimi veren yöneticiler giderek takımı karaya oturtacak gibi görünüyor... Bunu da bir köşeye not edelim... Galatasaray eksik kadrosuyla... Ve rakibin tek bir futbolcusu kadar para etmeyen takımıyla İngiliz ve Süper Kupa Şampiyonu Liverpoola kök söktürdü. Göğüslerimizi iftiharla doldurdu. Yürekten alkışlar... Sonsuz
<#comment>#comment>Galatasaray eksik kadrosuyla... Ve rakibin tek bir futbolcusu kadar para etmeyen takımıyla İngiliz ve Süper Kupa Şampiyonu Liverpool’a kök söktürdü. Göğüslerimizi iftiharla doldurdu. Yürekten alkışlar... Sonsuz teşekkürler...
Acaba bütün Türkiye bu gururu ve sevinci hak ediyor mu?
Hayır...
Futbol kasabı bir hakem daha iki hafta önce takımın 4 futbolcusuna kırmızı kart gösterirken "Bazı kartlar yanlıştı ama hakem çok iyi maç idare etti" diye alkış tutanlar hiç hak etmedi Galatasaray’la sevinmeyi.
Aslan’ı ülkedeki futbolun seviyesine indirmek ve boğdurmak için türlü çeşitli dolap çevirenlerin Cimbom’un başarısıyla gururlanmaya hakkı yoktur.
Galatasaray’dan bir şey bekleme hakkı olanlar... Adalete inananlar, iyiyi alkışlayanlar, tribünleri dolduran ve onunla ağlayıp onunla gülenlerdir.