ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney bu ayın sonuna doğru Türkiye’ye geliyor. Sebeb - i ziyaret malum; Amerika’nın Irak’a olası saldırısında Türkiye’nin desteğini almak... Mümkünse cepheye sürmek)... Hürriyet gazetesi haberi, "Cheney, Ankara’yı parayla cezbedecek " başlığıyla verdikten sonra şöyle devam ediyor:
"Cheney’in Ankara’ya yapacağı ziyaret sırasında, Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesi için destek istemesi beklenirken, çantasında Türkiye’yi cezbetmeye yönelik ‘bir maddi paketin’ de yer alacağı bildiriliyor."
Bir ülkenin ekonomisi dibe oturtulduktan sonra gerisi kolay:
- Para mı istiyorsun?
- Evet patron.
- O zaman topla Meclis’ini, çıkar Tütün Yasası’nı, Şeker Yasası’nı, Endüstri Bölgeleri Yasası’nı, bilmem ne yasasını...
- Hayhay patron...
- Gene para mı lazım?
- Evet patron.
- Hallederiz, sen askeri hazırla ben çantayı doldurup geliyorum...
Bir çanta para karşılığında satılan ülkenin geleceği, halkın kanıdır. Bir avuç insanın günü kurtarması uğruna ülkemiz ABD’nin bar fedaisi haline getirildi... Onursuz ülkeler listesine sokuldu.
Yazıklar olsun...
Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha zevklidir.
R. Stevenson
11 Eylül saldırısından sonra ABD’de gözaltına alınan 41 Türk dört aydır demir parmaklıklar arkasında bekletiliyor... Haklarında açılmış dava yok, somut suçlama yok. Ama Türkiye’de kimsenin umurunda değil... İlgilenen yok.
Osmanlı öyküsüdür... Adamın biri Paşa’nın uğruna suç işlemiş. Yargılanıyor. Paşa merak etmesin kurtarırım onu diye haber yollamış. Yargılama son bulmuş. Karar: İdam. Gariban idama götürülürken tesadüfen orada olan Paşa’nın gözlerinin içine yalvarır gibi bakmış. Paşa da aynı yalvaran gözlerle fısıldamış:
- Bir can için beni mahcup etme evladım...
Özdemir Asaf’tan
Bir insan treni kaçırırsa
başka bir tren gelir onu alır.
Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
Cumhuriyet yazarı ve yöneticisi İlhan Selçuk Ankara’da gazetesiyle ilgili bir dizi temas yaparken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile de görüşmüş. Arada güncel konulara değinilmiş. Bu görüşme Hürriyet’in manşetine:
"Yeni bir Kuvayı Milliye ittifakı doğuyor" diye yansıdı.
İlhan Selçuk ertesi gün "Hürriyet’e kırgınım. Beni bir ayda üç kez manşet yaptılar, verdikleri üç haber de doğru değil" diye yazdıysa da, bu açıklama solu kavram olarak sulandırmak isteyenleri durduramadı. Ol cenahta "Sağ ve sol milliyetçiler birleşiyor" cinsinden yorum üretimi hız kazandı.
Madem ki hem MHP, hem sol, AB’ye karşı tavır alıyordu.
O zaman bu iki karşı görüş birleşiyordu.
Görüntüde durum belki böyle. Ama özde?
Batı’ya karşı MHP’nin tavrı ile solun tavrı özünde aynı mıdır?
Hayır... Dışardan iki tür zorlama geliyor: 1)Demokratik, 2)Ekonomik...
MHP sadece dışardan gelen "Demokratikleşme" isteklerine karşıdır. ABD ve IMF’nin ekonomik dayatmalarını biraz mızmızlanıp aynen kabul etmektedir.
Sol ise demokrasiye değil "Teslimiyet"i getiren ekonomik dayatmalara karşıdır.
Profesör Baskın Oran:
- Demokratikleşme ve teslimiyet, bunların ikisi de aynı paket içindedir ama, birincisi ülkeyi çağdaşlaştırır ve dolayısıyla Batı karşısında güçlendirir, ikincisi ise tam tersine ülkeyi Batı’nın dev tekellerinin eline teslim eder, diyor son yazısında... Peşinden ekliyor:
- Eğer dışarıdan zorlanan demokratikleşmeyi istemiyor ve dışarıdan zorlanan ekonomik teslimiyetçiliği istiyorsanız, o zaman "Kuvayı Milliye Ruhu" ndan falan bahsetmek biraz abes olur.
Kafa karıştırıcıların oyununa gelmeyelim...
GS Antrenörü Lucescu: "Liverpool’dan yediğimiz gol yüzünden bütün gece uyuyamadım" demiş.
Maçta uyumayıp zamanında iki oyuncu değiştirse gece bol bol uyurdu...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024