Cepten uyarı

27 Mart 2002


<#comment>Turkcell abonelerine dün 3032 numaradan bir cep mesajı geldi:
"Alışverişlerinizde belge istemeyi unutmayın. Vergi Haftası 25 - 31 Mart 2002. İstanbul Defterdarlığı."
Olur. Ama siz de vergi almayı unutmayın.
Ortalama gelirin 400 milyon lira olduğu kentte 5 - 10 milyon dolara yalı alanların gelirlerini ve ödedikleri vergileri bir zahmet kontrol ediverin. Ayrıca Hükümet’e selam söyleyin. Vergiyi garibanın cebinde değil rantiyenin cebinde arasın...

Namuslu adama hesap soran; hırsıza nereden buldun diye sormayan bir toplumun iki yakası bir araya gelir mi?

Yazının Devamı

Adalet dersi...

26 Mart 2002


<#comment>Salkım Hanımın Taneleri adlı romanın yazarı Yılmaz Karakoyunlu, eser filme alınırken aydın ilkeliliği sergilemedi. Romanda Varlık Vergisi’ni yanlış biçimde savunan Karakoyunlu, filmde tam tersine, Varlık Vergisi’nin olumsuzluklarının istismar edilmesine onay verdi. Sadece "Kitabım filme çekilsin de nasıl çekilirse çekilsin" ilkesinden hareket etti!
Necati Doğru arkadaşımız Cumhuriyet gazetesinde bu konuyu ele almış, Yılmaz Karakoyunlu’yu eleştirmişti. Karakoyunlu, Necati Doğru hakkında 10 milyar liralık hakaret davası açtı. Dava Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Yargıç Eray Karınca, Yılmaz Karakoyunlu’nun açtığı davayı reddetti. Karar metni uzun. Son paragrafı şöyle:
"Dava konusu yazıda da kamuoyunun ilgisini çekmek ya da belli kesimlere şirin görünmek için gerçekleri tam yansıtmamanın bir aydın davranışı olamayacağı dile getirilmiştir.
Varlık Vergisi’nin konduğu dönemde savaş koşulları, halkın süpürge tohumundan yaptığı ekmeği yemek zorunda kalışı ve verginin Tanzimat döneminden kalan ayrıcalıklarla ticareti elinde tutan azınlıklardan alınması zorunluğu, film ve onu savunan yandaşlarınca gözetilmediği için sert biçimde

Yazının Devamı

Adaş kentler...

24 Mart 2002


<#comment>İstanbul’da yaşayıp da "adap erkan" bilmeyenleri taşlamada kullanılan ünlü deyiştir:
"Bundan başka İstanbul yok hemşerim!"
Oysa "başka İstanbul" varmış!... Hem de bir değil, iki tane...
Dünya kentlerini ayrıntılı olarak tanıtan Microsoft Atlas programında, Afrika üzerinde gezinirken gördük ki...
Biri Somali’de - Mogadişu yakınlarında "İstanbull", öteki Mozambik’te "İstambul" iki İstanbul daha var...
Bu kadar mı?.. Hayır...

Yazının Devamı

Amerikan geyiği

22 Mart 2002


<#comment>11 Eylül ve Afganistan serüveni Amerikan mizahçılarının ağzında nasıl biçimleniyor... Bakın nasıl...
***
"Titanic’in batışıyla ilgili soruşturmada bunca yıl sonra nihayet sonuca ulaşıldı...
Buna göre; Titanic İslamcı köktendinciler tarafından batırıldı. Titanic’in şimdi suyun dibinde yatmakta olduğu yer yakınlarında park etmiş vaziyette küçük bir bot bulundu. Polis botun içinde bir Kuran ve aysberglerin nasıl harekete geçirileceğini anlatan Arapça bir broşür buldu.
***
Şikago Havaalanı’nda bir polis, yolculardan birinin çantasında beyaz renkli bir toz buluyor. Ve soruyor:

Yazının Devamı

Oyunda sigara

21 Mart 2002


<#comment>Profesör Orhan Kural Akatlar Kültür Merkezinde sergilenen "İkinci türden yakın ilişkiler" adlı tiyatro eserini izledikten sonra Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş. Orhan Kural dilekçesinde söyle diyor:
- Oyun zaten sigara içilmesi ile başlamakta, oyuncular zaman zaman sigara kullanmaktadırlar. Ayrıca oyun içinde Phillip Morris’in yazılımında kaç tane "R" harfi vardır diye sorularak bu şirketin alenen reklamı yapılmaktadır. Bir ara oyunculardan bir tanesi salonun ışıklarını açtırarak, seyircilerden sigara istemektedir. Sigarayı yakıp bir süre sahne kenarında oturduktan sonra, sahneye gelip sigarayı diğer bir oyuncuya vermektedir. Phillip Morris paketi devamlı masada durmakta ve oyunun sonunda tekrar sigara tüttürerek bitmektedir. (Biliyoruz ki, ekranda bir kişinin sigara içerek görünmesi, aynı anda 5 bin kişiyi sigara içmeye özendirmektedir). Nitekim tiyatro dağılımında hemen herkesin sigaraya sarıldığını gördüm.

*Deliliğin bence en doğru tanımı, aynı yanlışları "farklı sonuçlar alacağını" umarak tekrar tekrar yapmaktır.B. Franklin Amerikan Özel Kuvvetleri’nde görevli bir asker ile sıradan

Yazının Devamı

Paşa Kabataş’ta

20 Mart 2002


<#comment>12 Eylül askeri darbesinin lideri ve 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Kabataş Eğitim Vakfı’nın konuğu olarak önceki akşam "Feriye Toplantısı" nda konuştu. Konferans’ın sorular bölümünde 12 Eylül’e gelindi:
- 12 Eylül’de Kuran’dan ayetler okuyordunuz. Köktendinciler de aynı kaynağı referans alıyorlar. Onların yöntemleriyle irtica önlenebilir mi?
Cevap:
- Bana bu hep soruluyor. Ben o konuşmaları İstanbul’da İzmir’de Ankara’da yapmadım. Geri kalmış şehirlerde yaptım. Cahil insanları inandırmak için Kuran’dan ayetler okudum!
Herkes birbirine baktı... Çünkü biraz önce yine Kuran’dan ayetler okumuştu. Şimdi de bunu "cahil insanlar için yaptım" diyordu.
***

Yazının Devamı

Demokrat Mesut

19 Mart 2002


<#comment>Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda "Savaşa Hayır" mitingi düzenleniyor. Ankara polisi miting için afiş yapıştıran 200 TKP üyesini gözaltına aldığı gibi mitingi de yasaklıyor. Avrupa’nın her ülkesinde yapılabilen "Savaşa hayır" mitingi Ankara’da yapılamıyor. Fenerbahçe Stadı’nda "Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey" pankartı açılıyor. Bu çok olağan demokratik tepkiye karşı polis şiddet kullanıyor. İstiklal marşını fırsat bilerek taraftara karşı hücuma geçiyor. Polise emri veren İçişleri Bakanlığı Mesut Yılmaz’a bağlıdır. Mesut Bey de malumunuz yeni özgürlük şampiyonu ve AB’ye girişin bayraktarı. İnanıyor musunuz?

Birinci sınıf bir zekanın göstergesi, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir.



Yazının Devamı

Ve Yürekler...

17 Mart 2002


<#comment>Aydın Boysan 80’ini devirdi, (Tanrı uzun ömür versin) yemeğe, içmeye, gezmeye, yazmaya afiyetle devam ediyor. Uzun ve sağlıklı yaşamasının sırrı çok içmesidir diyemeyiz. Ama hep gülmesi, kendisinin ve çevresinin yaşamından neşeyi eksik etmemesidir diyebiliriz.
Aydın Ağabey’in son kitabı "Yüzler ve Yürekler", Yapı Kredi Yayınlarından çıktı. İçinde Vehbi Koç’tan Gönül Yazar’a, Metin Akpınar’dan Yaşar Kemal’e 80’e yakın dostuyla ilgili izlenimleri, konuşmaları, şakaları var. İnsan hayatının yarısı dostlarında saklıdır...
Onları anlatırken doğal olarak kendini de anlatıyor Aydın Ağabey...
Aydın Boysan, bir gün Vehbi Koç’a "Bir tek gün kendisi gibi yaşamasını" öğütlüyor. Vehbi Bey’den yanıt:
‘‘Allah korusun.. Ben o bir günde ölür giderim..."
Vehbi Bey Aydın Ağabey’in bir çalışmasına teşekkür mahiyetinde bir hediye kutusu uzatıyor. Aydın Ağabey içinden bir çakmak beğeniyor. Fakat altını çevirince gözüne şu yazı ilişiyor:

Yazının Devamı