Temmuz ayının ilk günleriydi.. Cumhurbaşkanı meseleye iftar konuşmasında girdi..
‘Kritik meselelerde asgari anlayış birliği sağlayamamış partilerin kuracağı hükümetin ihtiyacımız olan çözümleri üretemeyeceği kanaatindeyim’ dedi..
Koalisyona karşı olduğu mesajı verdi..
Temmuz ayının son günlerine geldik.. Cumhurbaşkanı koalisyon meselesine Çin gezisinde de girdi.. ‘Ülkemiz için fayda bekliyorsak boşuna bekliyoruz’ diyerek, koalisyona karşı olduğunu yineledi..
Peki niye karşı?
Şöyle açıklamış..
‘ İstikrar ve güven olmazsa yatırım gelmez. Bizim dönemimizde yılda 22 milyar dolar yatırım geldiği zamanlar oldu. Bizden önceki dönemlerde yıllık 1 milyar dolar yatırım zar zor çekilebiliyordu. Tek başına iktidarın en önemli avantajı bu oldu’
Hemen şunu sormak doğru olur.. Son dört yıldır da yılda 22 milyar dolar yatırım geldi mi?
11. Cumhurbaşkanı Gül’e cuma namazı çıkışında sormuşlar..AKP-CHP koalisyonunu işaret etmiş..
‘Almanya’da nasıl oluyorsa, partiler nasıl konuşup her şeyi anlatıp anlaşıyorlarsa Türkiye’de de bu şekilde güçlü hükümet kurulmasının bugünkü ortam için doğru olduğu kanaatindeyim’ demiş..
Almanya’da nasıl oluyor da oluyor.. Biz de nasıl oluyor da olmuyor sorusunun yanıtı belli..
Almanya’da Cumhurbaşkanı koalisyona karışmıyor..
Türkiye’de Cumhurbaşkanı koalisyona karışıyor..
Almanya Cumhurbaşkanı koalisyonu zararlı bulmuyor..
Türkiye Cumhurbaşkanı koalisyonu faydasız buluyor..
Bu sebeple..
İşin doğası şu..
Siyasetin alanı genişlerse, siyaset kanalı çok rahat kullanılırsa, siyaset üzerinden bazı kazanımlar elde edilebilirse..
Silah devre dışı kalır.. Silahın işlevi, etkisi, gücü biter..
Bu saptamayı Türkiye’ye uyarlayalım..
HDP güçlendikçe, HDP Kürtlerin hamisi, temsilcisi durumuna geldikçe, PKK işlevini yitirecektir..
Hayatın doğal akışı bunu emrediyor..
Gençler, dağa çıkacağına, yanı başındaki parti binasına gidecektir..
Gençler, PKK’ya katılacağına, HDP’ye katılacaktır..
Kimsenin olan bitene aklı ermiyor..
Açıkça söyleyeyim, benim de ermiyor!
İş nasıl çığırından çıktı? Türkiye çatışmalı ortama nasıl bu kadar çabuk geldi? Meclis yıllar sonra neden ‘terör’ gündemli toplanmak zorunda kaldı?
Bu işin bi müsebbibi olmalı..
Çakmağı çakan, fitili ateşleyen..
Kim o? Kimler?
Gelin Suruç’a bakalım.. Canlı bomba, kandırılmış, beyni yıkanmış genç, klasik IŞİD eylemi, zaten bekleniyordu gibi sözler kesmez..
Çünkü mesele daha büyük..
Neler oluyor sorusuna verebildiğim tek cevap budur..
AKP, MHP’ye bir değil, iki değil, üç adım daha yaklaştı..
AKP-MHP koalisyonunun altyapısı hazırlandı..
Yok, yok dünkü iddiamdan caymış değilim.. Arkasındayım.. AKP, ağustos ayının ortasında anket yaptırır..
İbrenin kendine döndüğünü görürse.. HDP’ye giden muhafazakâr Kürt oyları geri alma umudu doğarsa.. MHP’ye kayan milliyetçi oyların geri geleceğine inanırsa..
Erken seçime gider..
Anketten istediği sonuç çıkmazsa, mecburen koalisyon kuracak..
Kimle?
Diyorlar ki; koalisyon falan olmaz, gidiş erken seçime..
Hele bu saatten sonra.. Operasyonlar başladıktan sonra kaçınılmaz diyen de var..
Erken seçim kuvvetle muhtemel ama kesin değil..
Daha erken.. AKP’nin karar vermesi için daha vakit var..
Hele bi ağustos ayının 20’sini görelim..
O tarihte ne var?
Bir şey yok.. 45 günlük sürenin dolmasına dört gün var.. (Tabii Cumhurbaşkanı’nın süre dolar dolmaz seçim kararı alması gerekmiyor.. 50 gün de bekleyebilir, 60 gün de..)
O tarihte AKP’nin önüne konan anketten çıkan sonuç tayin edici olur..
İlk günde beri şunu söyledik, şunu yazdık..
Çok canlı bomba eylemine tanık olduk ama Suruç’taki farklı.. Suruç sıradan bir saldırı değil..
Hedef kitle itinayla seçilmiş..
Zamanlaması çok iyi hesaplanmış..
Memleket bir anda faz değiştirdi.. Terör haberlerinden geçilmiyor.. Orda pusu, burada molotoflu eylem, öte tarafta bombalı saldırı, beri tarafta çatışma..
Kalaşnikoflar, havan topları, savaş uçakları..
Bombalar bombalar..
İşin şakaya gelir tarafı yok.. Meclis Çarşamba günü olağanüstü toplanıyor..
Pazar pazar kötü haber, farkındayım, ama ne yazık ki durum bu..
Artık iki terör örgütümüz var..
Biri, PKK..
Öteki, IŞİD..
IŞİD yeni mi çıktı derseniz; hep vardı..
İktidar DAEŞ veya DAİŞ demeyi tercih ediyordu.. Bunu yaparak sanki Kolombiya’daki bir örgütten bahsediyormuş havası yaratıyordu..
Algıyı değiştiriyordu..
DAİŞ, o ne demek acaba!..