Kimsenin olan bitene aklı ermiyor..
Açıkça söyleyeyim, benim de ermiyor!
İş nasıl çığırından çıktı? Türkiye çatışmalı ortama nasıl bu kadar çabuk geldi? Meclis yıllar sonra neden ‘terör’ gündemli toplanmak zorunda kaldı?
Bu işin bi müsebbibi olmalı..
Çakmağı çakan, fitili ateşleyen..
Kim o? Kimler?
Gelin Suruç’a bakalım.. Canlı bomba, kandırılmış, beyni yıkanmış genç, klasik IŞİD eylemi, zaten bekleniyordu gibi sözler kesmez..
Çünkü mesele daha büyük..
Gelin Ceylanpınar’a bakalım.. O iki polisimizin ensesine kurşunu kim sıktı demiyorum; neden sıktı diyorum..
Canlı bombanın kim olduğunu da biliyoruz, polisimize kimin kurşun sıktığını da..
Biri IŞİD’ci, öteki PKK’lı..
Tetikçiler önemli değil.. Arkalarında kim var, o bombayı kim patlattırdı, o tetiği kim çektirtti? Bugün sormamız gereken soru bu..
Mafyanın kuralı klasiktir.. Cinayeti çözmek için parayı takip ederler.. Paranın izini sürersen cinayeti çözersin..
Biz de Suruç’un, Ceylanpınar’ın izini sürersek Türkiye’yi kimin ‘terör ülkesi’ haline getirmek istediğini bulabiliriz..
Bu iş birilerinin işine yaradı? Hangi dağların, hangi tepelerin..
Dün Meclis’in olağanüstü toplantısını dikkatle izledim.. Hiçbir parti bu soruya yanıt vermedi..
Hiçbir parti bu sorunun peşine düşmedi..
Hepsi kendi çaldı, kendi söyledi.. İnanın birbirlerini bile dinlemediler..
Bakın..
Cinayeti işleyeni bulmak önemli değil..
Cinayeti çözmek
önemli..
Cinayeti işleteni bulmak önemli!..
Meclis dün sınıfta kaldı.. Terörü araştırmaya gerek görmedi..
Suruç’u da, Ceylanpınar’ı da önemsemedi.. Tatile
devam dedi..
İktidarcı medya kılıcını bileyledi
Ta tepelerden.. Beştepe’den işaret fişeği atıldı ya, anında pozisyon aldılar..
Kılıçlarını bileylediler..
Kime çarparsa, şuursuzca sallıyorlar..
Şuursuzca diyorum çünkü dün yazdıklarını, dün söylediklerini hatırlasalar
valla o kılıçlarını kınından çıkarmaya utanırlar..
*
Diyeceksiniz ki; bu yeni değil..
Doğru..
Yıllarca Ergenekon’dan yargılananları infaz ettiler, yerin dibine soktular, söylemedik laf bırakmadılar.. Aşağıladılar..
Durum değişince bu
kez onları içeri atanları (savcıları, hâkimleri) lanetleme yarışına giriştiler..
Balyoz davasında da aynı
şeyi yaptılar. Öteki büyük davalarda da..
*
Çok geriye gitmeyin.. Arşive gidin, mart ayına ait gazeteleri açın.. Martın ilk iki haftasında ‘çözüm süreci için’ yazılanlara, çizilenlere bakın..
Bir de bugünlerde yazdıklarına, çizdiklerine..
Dolmabahçe mutabakatına o günlerde düzdükleri övgüye bakın..
Bir de bugün söylediklerine..
*
Zannediyorlar ki; herkes balık hafızalı.. Zannediyorlar ki; toplumun hafızası yoktur..
Var işte..
7 Haziran’da gördük..
İşimiz ÖSO’ya kaldı!.
Ne diyeyim; Allah yardımcımız olsun..
IŞİD’e karşı..
Hükümetin deyişiyle DEAŞ’a veya DAEŞ’e veya DAİŞ’e karşı sınırımızı korumak için Suriye’de güvenli bölge oluşturacağız..
Amerikalılara göre temiz bölge..
Nasıl olacak?
*
Tepeden bombaları yağdırdık, sonra.. Alanı, sahayı kim tutacak?..
Başbakan ‘Askerimizi Suriye’ye sokmayacağız’ dedi..
Dışişleri Bakanı gerekirse askerimizin gireceğini ağzından kaçırdı..
Başbakan’a inanalım..
Kara operasyonu olmazsa
o alanı kim güvenli veya temiz bölge haline getirecek?
Ne olduğu belli olmayan
ÖSO mu? (Özgür Suriye Ordusu)
Kim?
*
Eğitip, donatıp Suriye’ye göndereceğimiz Suriyeliler mi?
Güldürmeyin.. Mesele ciddi..