Seamus Blackey’yi takip ediyorum Twitter’da. Xbox’ın yaratıcısı olarak biliniyor. Şu anda video game yaratıcılarını temsil eden Creative Artist Agency’nin sahibi. Ama Twitter’da devamlı ekmek yapıyor. Ne oyunlardan bahsediyor, ne geleceğin oyun trendlerinden. Ha bire unla suyu karıştırıyor, maya ekliyor. Gerçi oyundan bahsetseydi zaten takip etmeyecektim çünkü hiç merak etmiyorum.
Şu hayatta katlanamadığım tek zaman israfı oyun. Zamanı çarçur etmeye karşı varoluşsal bir kinim yok. Her dakikamızı değerlendirelim gibi bir heyecanın, mücadelenin içinde de değilim. Diğer bazı zaman çarçurlarına (mesela Twitter) gayet açık bir insanım. Zaman israfı konusunda açık fikirliyim bile denebilir ama konu bu değil. Ekmek. Seamus abiyi takibe Ekşi Sözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu’nun Twitter’da gördüğüm tavsiyesiyle başladım. O da zaten “Bu adam Xbox’ı yaratmış ama şimdi ekmeğe kafayı takmış ilginç biri” diyerek önerdiydi. Bence Kapanoğlu da ekmekle ilgili gibi geliyor bana.
Seamus Blackey, tanıdığı
Türleri birbirinden farklı pek çok müzisyen elektronik / chill out düzenlemeleri şarkılarına uygun bulmaya başladı. Dinleyicinin de benimsediği anlaşılıyor. Yakında Türkçe chill out adında yeni bir türden bahsediyor olabiliriz
Volkan Konak’ın “Feriğim” adlı şarkısı 2003’te yayınlandı. İnternette pek çok versiyonu mevcut. Bu Karadeniz türküsüne ait videolar birkaç yüz bin stream almış bugüne kadar. Ama bu şarkının 13 Eylül’de yayınlanan ve Bilal Hancı tarafından seslendirilen elektronik versiyonu (“Feriğim” - Bilal Hancı feat. Özkan Meydan) 15 günde 8 milyon stream’e ulaştı bile. Bazı cover’lar asıllarından daha fazla tanınıp dinlenir bu bazen oluyor, ama bu defa konu neyle ilgili? Galiba konu düzenlemelerle ilgili. Bu şarkı chill out / EDM düzenlemelere sahip. Türkülerde pek rastlanmayan bir durum ama son dönemde bizde yaygınlaşmaya başladı. Bir ay kadar önce Veysel Mutlu imzalı “Vay Anam Vay” da aynı kalıplara sahipti ve o da 7 milyon dinlenmeyi geçti.
Son bir iki ayda yayınlanan
Dünyanın en büyük adası Grönland’ın yüzölçümü Türkiye’nin üç katı. Burada 2018’de kurulan Avannaata belediyesi Fransa büyüklüğünde, toplam nüfus 11.000 civarında. Ilullisat, başkent Nuuk ile birlikte bu belediyenin bulunduğu bölgenin en büyük yerleşim birimleri. Ilullisat’ta 4500 kişi yaşıyor.
Grönland küresel ısınmanın etkilerinin en fazla gözlemlendiği yerler arasında olduğundan bu durum sadece bilim adamlarını değil dünyanın dört bir yanından turistleri de bölgeye çekiyor. Sırf bilim adamları bile sayıca bu bölgenin nüfusunu ve demografik yapısını etkileyecek güçteyken, bugün Ilullisat yepyeni bir turizm dalgasıyla başa çıkmaya çalışıyormuş. Küresel ısınma turistleri.
2020’de 50 binden fazla turist bekleniyormuş Kuzey Kutup dairesinin 350 km kuzeyindeki Ilullisat’a Financial Times’ın haberine göre. Bugün yılın pek çok gününde turist sayısı yerel nüfusu aşıyor. Tek çocuk parkına “Fotoğraf çekmek
Müzik videoları bir süredir format değiştirmeye başladı. Hem sanatsal hem ticari standartların ötesine geçilmesinin nedenleri çeşitli.
M83 iki hafta önce yeni albümüne dair internete bir dizi video koydu. “Temple of Sorrow” adlı parçaya çekilen video, 2007 tarihli “Digital Shades Vol 1”in devamı olarak 20 Eylül Cuma piyasaya çıkan “DSVII” (Digital Shades Vol 2) adlı albümde yer alıyor. Bu ambient çalışma bildiğimiz formatta şarkılar değil atmosferik müzikler içeriyor. Daha ziyade bir hikayenin fon müzikleri anlayışıyla kaydedilmiş. M83 seven biri olarak benim açımdan çok keyifli bir durum.
“Temple Of Sorrow” 9 dakikalık bir kısa film mantığında çekilmiş. Uzayın derinliklerinde yer alan fantastik bir gezegen buradaki enteresan karakterler ve yolunu bulmaya çalışan savaşçı bir kahraman var. Estetik açıdan Jodorowski’nin “Dune”uyla “Tron” arasında bir yerlerde olmalı. Albümün arka planı zaten tam da bu durumla ilgili. Anthony Gonzales video oyunları ve
İngiliz polisi şu ara hayli meşgul. 18 karat altından yapılmış tuvaleti çalan hırsızı arıyorlar. Bu tuvalet Winston Churchill’in doğduğu yer olan, Oxfordshire’a bağlı Woodstock’taki Blenheim Palace’tan çalındı geçen hafta.
Buradaki bir çağdaş sanat sergisi kapsamında sergilenen tuvalet geçen gün bir bakmışlar ki yerinde yok. Önceki gün sabah saatlerinde çalınmış olacağı belirtilmiş.
Polis “Çalınan tuvalet bir sanat eseri olmasının yanında, altından yapıldığı için yüksek bir değere sahipti” diye açıklama yaptı. Tuvalet -sanat artı altın eşittir- 1 milyon pound değerinde.
66 yaşındaki bir adam hırsızlıkla bağlantılı olarak yakalanmış ama olay daha aydınlatılamadı.
Film (hatta bayağı mizah filmi) gibi gelişen olaylar bu kadarla da sınırlı değil. Blenheim Sarayı Marlborough Dükü’ne ait. Blenheim Sanat Vakfı’nın kurucusu da zaten Dük’ün kardeşi Edward Spencer-Churchill. Kendisi bir süre önce bu altın tuvaleti nasıl koruyacakları sorulduğunda “Bunu çalmak öyle kolay değil, başına bekçi dikmeyi
Görüntüsü olmayan bir müziğin bugün artık hiçbir şansı olmadığı malum. Görüntü dediğimiz şey sadece video klip sanmayın. Yepyeni buluşlar var.
1 Ağustos 1981 MTV’nin ilk yayın günüydü. Müzik televizyonu diye bir konsept yoktu ve bu iş nerelere gidecek herkes merak ediyordu. Bu işi gereksiz bulanlar da az değildi.
Kanalda yayınlanan ilk video gayet “manalı” sözleriyle Buggles’ın “Video Killed The Radio Star” adlı şarkısı oldu. “Video, radyo yıldızını öldürdü.” Evet aynen öyle oldu. Geçen sürede sadece radyo yıldızını değil müzikte neredeyse başka her şeyi dümdüz etti ve kendine uydurdu video klipler.
Eskiden müzik sadece dinlenen bir şeydi. Bugün görüntüsüz bir şarkının şansı sıfır.
Kahvaltıda avokadodan önce ne yiyorduk hatırlayan var mı? Bugün avokado üretiminde problem olsa, ithalatta sıkıntı yaşansa insanlık aç kalacak. Allah’a şükür ki böyle bir şey olmuyor ve avokado kıtlığı yaşanmıyor da insanlar sabahları avokado mash üzeri poşe yumurtalarını yiyebiliyor. Tek katlanmaları gereken şey, eğer açık büfe falan varsa, kuyruk. Avokado kuyruğu. Geçenlerde bir tanıdık ayaküstü avokado kuyruğunda çektiği çilelerden bahsetti. İnsanlar ikiye bölünmüş avokadolarını tabaklarına alıp bir masaya giderek orada çatalla ezip ekmeğe sürmektense bu işlemi avokadoların başında yapıyorlarmış. Bu yüzden de uzun kuyruklar oluşuyormuş.
“Hepimizin avokadoya ihtiyacı var ama bu kadar saygısızlık da olmaz ki” dedi arkadaşım. E haklı. Al avokadonu çekil köşene artık orada çatalla mı ezersin, kaşıkla mı sıyırırsın, yoksa bıçakla küp küp kesip de mi ekmeğe sürersin senin bileceğin iş. İstediğin gibi takıl. Tabii olgun olmayan avokadoların servis edilmesi kadar da can sıkıcı bir şey yok. Avokado demişken, bu
Ezhel yeni şarkısı “Olay”da memleket hallerinden ve kendi mücadelesinden bahsediyor. Tekno-türkü (!) örnekleri ufaktan kendini gösterirken rap ve indie’den güzel örnekler var
Sanatçıların gündeme dair meselelere karşı tavrı her zaman merak ve tartışma konusu olmuştur. ABD’de böyle, İngiltere’de de dünyanın başka yerlerinde de. ABD’de rapçiler siyah hakları ve siyahlara uygulanan ayrımcılık ve şiddet konusunda politize olmuşlardı. Ezhel de aslında mahallesinden, arkadaşlarından, sokaklardan bahseden kendi halinde bir rapçiyken başına olaylar geldikçe bilendi, büyüdü gelişti ve işte karşımıza “Olay” adındaki son şarkısıyla çıktı. Olay ülkemizin içinde bulunduğu süreçten, gündemdeki ve haberlerdeki meselelerden sosyal medyanın gündeminden bahsediyor, bir yandan da sanatçının kişisel gündemini öne çıkarıyor. Ezhel’i kendini anlatırken dinleyebilirsiniz bu parçada.
Deneysel takılmışlar
Müzik gündeminde neler var biraz bakalım. Müzikte deneysellik rüzgarı