70000 Tons of Metal festivali bu yıl 7-10 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival Karayipler’de bir cruise gemisinde gerçekleşiyor. Yolcular, pardon seyirciler, ada ada dolaşıp gemide 60’tan fazla metal grubunu izleyecek
Birkaç yıl önce müzik festivali trendlerinin nereye gittiğine dair bir yazı yazmıştım. Bu yazıda tematik festivallerden, doğada yapılan özel müzikli buluşmalara, belli müzik türlerine odaklı butik festivallerden yemek ve spor, sağlık gibi temalarla iç içe geçen gezici festivallere pek çok örnek vardı. Orijinal bir formatı gözden kaçırmışım. Geçenlerde bir haberle önüme düşünce hayretimi gizleyemedim. Cruise gemisinde heavy metal festivali. Heavy metalin ruhuna aykırı mı değil mi bu tartışma bir kenarda dursun ben size durumdan bahsedeyim.
Coldplay’in yeni albümü “Everyday Life” gelecek hafta yayınlanacak. Albüme dair gelen bilgiler arasında “deneysel ve alışılmışın dışında” bir albüm olacak bilgisi vardı. Dinledikten sonra müzikal açıdan aynı fikirde olamadım. Ama zaten bugün konum bu değil. Ben bugün albümü değil, albümün yayınlanmasıyla grubun başlattığı tartışmayı biraz kurcalamak istiyorum.
Coldplay yeni albümleri dolayısıyla dünya turnesi yapmayacaklarını açıkladı. Nedeni, dünya turnelerinin ardında bıraktığı karbon ayak izi. Kendi açıklamalarındaki ifadeye göre sıfır karbon ayak izi bırakacak konserler düzenlemeyi becerene kadar turne yapmayacaklar. Coldplay’in, daha doğrusu, geçen hafta Chris Martin’in BBC’ye söyledikleri ne anlama geliyor? Turneler neden karbon ayak izi bırakıyor? Martin’in bu konudaki açıklaması şu şekilde:
“Bundan sonraki dünya turnemizin sıfır karbon ayak izi bırakacak şekilde tasarlanmasına çalışıyoruz. Hiç plastik malzeme kullanılmayan, büyük ölçüde güneş
Pop cephesinde Murat Dalkılıç, Bengü, Gökhan Türkmen yeni albüm ve şarkılarla gündemde. Teneke Trampet’in “Yeter”i haftanın tek rock albümü. Kişisel önerim ise İngiltere’den bir yeni nesil soul albümü.Murat Dalkılıç’ın yeni albümü “Afeta” haftanın en taze pop albümü. Daha doğrusu pop albümü olarak elimizdeki tek örnek. Albüm zaten pek yok, pop albümü tamamen nesli tükenen bir tür. Dalkılıç rock’tan reggae’ye, elektroniğe tarzlar arasında dolaşarak klasik Türkçe pop sınırlarını hafifçe esnetiyor. Bunu yaparken müzikalite ve düzenlemelerde titiz bir iş çıkarmışlar. Hakkını verelim. Murat Dalkılıç’ın yeni albümü “Afeta” haftanın en taze pop albümü. Daha doğrusu pop albümü olarak elimizdeki tek örnek. Albüm zaten pek yok, pop albümü tamamen nesli tükenen bir tür. Dalkılıç rock’tan reggae’ye, elektroniğe tarzlar arasında dolaşarak klasik Türkçe pop
Ezhel ile Türk asıllı Alman rapçi Ufo361 ortak çalışması sonucu ortaya çıkan “Lights Out” hem Türkiye’de hem de Almanya’da ilgi göreceğe benziyor. Rap bu iki ülkede de büyük bir dinleyici kitlesine sahip
Ezhel, bir süredir yurt dışında kendi tarzına ve kafasına uygun isimlerle ortak kayıtlara girişmişti. Önce Hollanda’da Murda ile “Boynumdaki Chain”i yaptılar. İlgi görünce aynı ikiliden “Aya” geldi. Her iki şarkı da tüm stream platformlarında büyük ilgi gördü ve ilk sıralarda yer aldı. “Aya”nın videosu 20 Eylül’den bu yana YouTube’da 50 milyon izlenmeyi geçti. Müzikalite olarak da bu yılın en başarılı ortak çalışmalarından biri. Ezhel eş zamanlı olarak Berlin sahnesinin tanınmış rapçilerinden Ufo361’le stüdyoya girdi. İkilinin ilk şarkısı “Wir Sind Kral”’ın videosu 10 Ekim’de internete kondu o da 20 milyonları aşmış durumda. Bu video’yla birlikte ikilinin 15 Kasım’da bir ortak albüm yayınlayacağını ve adının “Lights
Tik Tok, 1 milyar kullanıcıya en hızlı ulaşan sosyal medya uygulamasıymış. Geçen hafta dikkatimi çeken haberlerden biriydi. Instagram ve Tik Tok dışında şu anda kendini geliştiren ve büyüyen başka bir uygulama yok.
Twitter “yaşlı” insanların dırdır ettiği yer olarak tarihin tozlu sayfalarına gömülmek üzere. Yıllardır büyümesi durmuş bir demode uygulama görünümünde. Facebook performans grafiğinin en üstünde duruyor. Ama siyasi reklamlar, kişisel bilgilerin korunamaması, şu bu derken tadı kaçmış durumda. Daha ne kadar bu şekilde devam edebilir bilinmiyor. Yeni fikirlerin tehdidi altında olduğu kesin.
Tik Tok ve Instagram’ı karşılaştıran bir yazı okumuştum. Instagram’ın elit görünmeye çalışanların mekânı olduğunu, Tik Tok’un ise sıradan insanların bütün acayipliklerini utanıp sıkılmadan sergileyebildikleri bir alan olarak popülerleştiğini anlatıyordu.
Instagram’da herkes olmadığı bir şeylere özeniyor. Herkes sağlıklı, nezih, güzel, akıllı, zevkli. Herkes doğru, herkes iyi. Tabii ki böyle bir dünya yok. İyi de
Müzik gazeteciliği nereye gidiyor sorusunu soranlara, müzik nereye gidiyor sorusuyla karşılık veriyorumGeçen hafta NME’ye bakı-yordum. Günümüzde bu, Twitter’da NME’nin hesabına girip parmağımla timeline’da aşağı doğru iniyordum demek. Şu haberi gördüm: “Kendrick Lamar - Nike işbirliğinden ilk kareler internete düştü.”
Elbette burada müzikten bahsedilmiyor. Ayakkabıdan bahsediliyor. Rapçi Kendrick Lamar Nike’la anlaşmış, adına bir ayakkabı yapılmış. Görselde beyaz, apartman gibi gayet tipsiz bir spor ayakkabı görülmekte. Haber şöyle devam ediyor: “Kendrick Lamar’ın Nike’la yeni iş birliği olan, pek yakında piyasaya çıkacak Nike React Element 55’in ilk kareleri internete düştü. Lamar sosyal medya hesabına ayakkabının resimlerini koyup ardından hemen kaldırarak ayakkabı hakkında hayranlarına bir ön bilgi vermiş oldu.”
Bir insan 2020’ye bir ay kala müziğin geldiği durumu anlamak istese tonlarca sayfa rapor, bir sürü video ve sunum izlemek yerine işte şu haberi okuyarak duruma hakim olabilir.
Önce sinemalarda, ardından Netflix’te izlenebilecek “The Irishman” filmi dolayısıyla Robert De Niro, Al Pacino ve Martin Scorsese ile görüştüm. Londra’da yağmurlu bir günde Corinthia otelinde gerçekleşen röportajları Milliyet Sanat’ta ve gazetede yakında bulacaksınız. Hayli heyecan verici bu görüşmelere dair kişisel izlenimlerimi önden paylaşmak istedim.
Al Pacino mutlu birine benziyor. Anılarını anlatmaya, öğretmeye istekli hoş tatlı bir yaşlı adam. 80 yaşında ama yaşlanınca neşesini kaybedenlerden değil. Bol, kat kat, koyu renkli giyinmiş. İnanılmaz bir ses tonu var. Büyüleyici bir biçimde sizi ele geçiriyor.
Çok kibar, flörtçü ve karşısındakini nasıl fethedeceğini biliyor Pacino. Tek tek, yavaş yavaş, kelimeleri seçerek konuşuyor. Sakin bir sesle yavaş bir ritimle konuşsa dahi pürdikkat kendini dinletiyor. Onunla konuşurken yüzünde ve sesinde daha önce canlandırdığı bazı karakterlerin gölgelerini, izlerini görmemek mümkün değil. Bu heyecan verici. Konuşurken zaman zaman alıp başını gidiyor. Konudan
Haftanın şarkıları, yeni single’lar ve gelecek albümlerden haberler
Daft Punk hariç neredeyse bütün Daft Punk ekibi şu anda Dua Lipa ile çalışıyor. Ekibin 2013 tarihli “Random Access Memories” albümünde yer alan Pharrell Williams ve Nile Rodgers Dua Lipa’ya muhtemelen yine bir dizi büyük hit hazırlıyorlar. 2020’de bu albümden çıkan şarkıların ve bunlara yapılan remikslerin etkisinde olacağız kesinlikle.
Yılın en büyük pop albümlerinden biri olacak olan “#DL2”den yayınlanan ilk single “Don’t Start Now” cuma günü internete verildi. Dua Lipa güncellenmiş bir disco kraliçesi görünümünde. Şarkı revize edilip mükemmelleştirilmiş bir ‘70’ler disco sound’unu andırıyor. Kılık kıyafet de gayet değişmiş. Sanırım imaj olarak Donna Summer gibi disco efsanelerine selam çakılıyor. Arka planda hayli karakteristik rol oynayan funky bas riff’lerini de hesaba kattığımızda disco meselesi tamam. Zaten hoca olarak bu konuda Nile Rodgers’dan daha iyi çok az