İzmir’de süt yarın buzdolabına giriyor

30 Haziran 2011

İlklerin kenti denilen İzmir, çiğ sütün soğuk zincire alınması konusunda diğer illerden geri kalmıştı. Neyse ki İl Hıfzısıhha Kurulu kararı ile yarından itibaren, sağılan sütler soğukta mandıra ve sanayiciye iletilecek. Yazımın başlığında buzdolabına giriyor dememdeki maksadım, sütün buzdolabı derecesine yani 4 dereceye soğutulacak olmasından.

Neler değişecek?
Alınan kararla sağılan sütler, iki saat içerisinde işlenmeyecekse, soğutulacak ve o şekilde mandıra veya büyük süt işletmelerine ulaştırılacak. Bu çerçevede sabah saat 10.00’dan sonra soğutucusu olmayan araçlar süt toplayamayacaklar. Bu arada özel izin belgesi olmayan araçlar da toplama işlemi yapamayacak.
Bu karar ve konuyla ilgili “çiğ sütün toplanması, nakli, depolanması ve pazarlanması” hakkında valilik kararı alınması yönünde düzenlemeler de yapılıyor. Bu arada konu ile ilgili eğitim ve yayım çalışmaları, Tarım İl Müdürlüğü tarafından üreticilere yapıldı.
Sütü soğutmak ve soğukta muhafaza etmek için, soğutucu tanklar gerekiyor. Tabii bu konuda da yapılan çalışmalar var. Örneğin İZKA kaynakları ile günde 90 ton sütü soğutan 46 adet, İl Özel İdaresi kaynakları ile de günde 50 ton sütü soğutan 35 adet

Yazının Devamı

Çocuklara masallar; İzmir’de böcek okulu

23 Haziran 2011

Hani her zaman her şey çocuklar için derler ya. Bu hafta sizlere Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yazın sıcağında, izne bile çıkmadan, 5 yıldır çocuklar için yapılan bir etkinlikten söz edeceğim. Projenin adı BÖFYAP-BÖCEK okulu.
İlki, 2007’de ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak başlayan ve 2008 yılında sınıf öğretmenlerinin de katılımıyla sürdürülen, Böcek Farkındalığı Yaratma Projesi ile geçtiğimiz dört yılda, yaklaşık 1500 kişiye ulaşıldı. Beşinci yılına giren proje, 2008 yılından bu yana BÖFYAP-BÖCEK Okulu olarak üçer günlük dilimler halinde sürüyor. TUBİTAK tarafından da desteklenen proje, Ziraat Fakültesi, Tıp Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görev yapan eğitmenlerin katkılarıyla sürdürülüyor.

Proje neyi amaçlıyor?
E.Ü. Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Serdar Tezcan’dan aldığım bilgilere göre 9-13 yaş grubundaki öğrencilere yönelik olan BÖFYAP-BÖCEK okulu projesi, 22-24 Haziran 2011 tarihleriyle, 27-29 Haziran 2011 tarihleri arasında 2 grup halinde gerçekleştirilecek. Projenin üçer günlük programları, 17-18 kişilik gruplar halinde toplam 35 öğrenciyi kapsıyor ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Yatılı

Yazının Devamı

İzmir’de makas daraldı mı?

16 Haziran 2011

Koyduğum başlıkla okuyucular neyi kastettiğimi anladılar. Evet bir seçim daha geçirdik. Türkiye genelinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yüzde 49.9 oranında oy alarak 3. seçimden de zaferle çıktı. Halk AKP’ye, hizmet için bir dört yıl daha görev verdi. Cumhuriyet Halk partisi (CHP) ise 2007’ye göre yüzde 5’lik bir artış sağladı.
Türkiye’deki sol oyların oranı yıllardır değişmiyor; yüzde 30-35 bandında seyrediyor. Bu seçimde de solun aldığı oyları toplarsanız, aynı sonucu elde edersiniz. Eksik çıkarsa şaşırmayın. Çünkü bir kısım CHP seçmeni barajı geçsin diye MHP’ye oy verdi.
İzmir’de ne oldu?
İzmir’e gelecek olursak; CHP ile AKP arasındaki makasın bu denli daralacağı doğrusu pek beklenmiyordu. Gerçi 2007’de yaklaşık yüzde 5 olan fark, 12 Haziran’da yüzde 7’ye çıktı. Ancak 8 ilçede, özellikle de tarımın yoğun olduğu ilçelerde CHP’nin kaybetmesi, sürpriz oldu. Daha düne kadar Ödemiş, Kiraz, Kemalpaşa, Menemen gibi ilçelerde yaşayan ve şikayetçi olan tarım kesimi bu sonuçta etkili oldu. Yine 2009 yerel seçimlerinde varoşları CHP’ye kaptıran AKP, bunları 12 Haziran’da geri aldı.
2007’de de aradaki milletvekili farkı 2 idi, şimdi de 2. Bu açıdan bakıldığında CHP açısından

Yazının Devamı

Türkiye tarımının kısa röntgeni

9 Haziran 2011

1980‘li yıllara kadar, kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olarak gösterilen ya da öyle olduğuna inandırılan ülkemizde, son zamanlarda küreselleşmenin de etkisiyle tarımda bir kopuş, bir moralsizlik göze çarpıyor.
Geriye dönersek, 1960-70’li yıllarda insanlarımız Avrupalılar kadar gıda tüketmiş olsalardı acaba kendi kendimize yettiğimiz fikrinde olur muyduk? Nüfusun büyük çoğunluğunun köylerde yaşadığı o dönemde, ben dahil hiçbirimiz gerekli besinleri alamadık. Ne yeteri kadar et yedik, ne de süt içtik. Çünkü ailelerimiz bunları satarak, diğer gereksinimlerini almak zorundaydı. Bu sebeple ki; çoğu öğünümüzü üzerine ya şeker dökülmüş, ya salça ya da yağ sürülmüş ekmekle geçirdik. Tarlada çoğu zaman peynir bile değil, zeytin ekmekle karnımızı doyurduk. O halde gerçekten kendi kendine yeten bir ülke miydik? Gereksinimimiz açısından hayır ama gıda egemenliğimiz açısından evet.
1980‘den sonra Türkiye gibi tarımı da bir dönüşüm yaşadı. Özellikle 1990’lı yıllarda kamunun elindeki bir çok işletme özelleştirildi. Özelleştirilen şirketler arasında Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (TSEK), Et-Balık Kurumu (EBK) ve Yem Sanayi Türk A.Ş. gibi KİT’ler de vardı. Özelleştirme ile fabrikaları

Yazının Devamı

İnternet yasaklanır mı?

2 Haziran 2011

Geçen hafta bir toplantı nedeniyle Lyon (Fransa)’daydım. Oradaki yoğun program nedeniyle, doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye gündemini pek takip edemedim. Ne siyasi tartışmalardan ne de takımların transferlerinden haberim oldu. Türkiye’ye dönünce bir de baktım ki, seçim ortamı daha da ısınmış, adete alev alev yanıyor . Sibel Üresin diye bir kadın türemiş “dört eş yasal olsun” diyor ve televizyonlarda cirit atıyor. Yaşam koçuymuş. Nasıl bir koçsa? Bir tek Sibel hanımımız eksikti, bakın ben bile yazıyorum.
Fransa’ya giderken tartışmaların odağındaki “internet yasakları“ konusunun dönüşte de devam ettiğini gördüm. Bu kez Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile TUSİAD Başkanı Ümit Boyner bayağı iyi kapışmışlar. Bir seçimin gündemini işsizlik, yoksulluk gibi konular yerine, bel altı kasetleri oluşturuyorsa, internet tartışmalarının pornoya indirgenmesine şaşmamak gerek. Alın size alaturka bir seçim ortamı.

Yasaklanabilir mi?
Halbuki internet son yıllarda nelere kadir olmadı ki. Önce İran’daki muhalif “Yeşiller” internet üzerinden örgütlenerek sisteme meydan okudular. Ardından Tunus ve Mısır’daki rejimler internetle yıkıldı. Bu iki ülkedeki diktatörleri

Yazının Devamı

İzmir’de ekolojik tarım etkinlikleri

26 Mayıs 2011

GEÇENLERDE İzmir’de ekolojik tarım ile ilgili iki etkinliğe katıldım. Birisi Fuar Kültürpark alanında yapılan ve dört gün süren “Ekoloji İzmir 2011” etkinliği, diğeri de Tarım Ekonomisi Derneği, Ege Üniversitesi. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü ile Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nce düzenlenen “Başka Bir Organik Tarım Mümkün mü ?” çalıştayı.

Ekololoji fuarına ilgi büyük oldu
Ekolojik üretim yapan bir çok firmanın da katıldığı fuara ilgi büyüktü. İnsanlar bilgi almak amacıyla dört gün boyunca fuarı ziyaret ettiler. Etkinlik çerçevesinde bir dizi konferans da düzenlendi. 11 oturumlu etkinliğe, gördüğüm kadarıyla bir hayli ilgi vardı. Ekolojik ürün üreticileri panellerde dertlerini, tüketiciler de ürünlerin pahalılığını dile getirdiler.
Bu arada ağırlıklı olarak Ege Üniversitesi’nden gelen bilim insanları ziyaretçileri aydınlatmaya çalıştılar. Önümüzdeki yıllarda fuara daha fazla insanı çekmek ancak sergilenen ürünlerin satışı yapılarak sağlanabilir. Yetkililerin bu konuyu dikkate alması gerektiğini düşünüyorum.
Zaten ziyaretçilerin yorumu da hep bu yönde oldu.

Yazının Devamı

Kütahya’dan Bergama’ya siyanür gerçeği

19 Mayıs 2011

SEÇİM ortamındaki her türlü gerekli gereksiz gürültüye karşın, Kütahya’da meydana gelen çevre felaketi gazetelerin birinci sayfalarına, televizyonların da ana haber bültenlerine düştü. Kent merkezine 34 kilometre uzaklıktaki Eti Gümüş AŞ’ye ait tesislerdeki siyanürlü atıkların depolandığı barajın setlerinden biri çöktü. Çökmeden diğer set de zarar görünce, 3. ve son set, 15 milyon metreküp siyanürlü atığı tutmaya çalışıyor.
Bunun büyük bir çevre felaketine yol açacağını düşünen kesimlerden gelen tepkiler, çığ gibi büyüyor. Türk- İş’e bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası, DİSK’e bağlı Dev Maden -Sen, Türk Tabipleri Birliği ve başta Greenpeace olmak üzere çevreci örgütler ile vatandaşlar tepkilerini değişik şekillerde dile getiriyorlar.
Arseniğin hayalet haline getirdiği ve gitmediğimiz bir köy var orada, uzakta. 800 yıllık Dulkadir köyü. Bu yaşlı köy artık, varoluşunun dayanılmaz hafifliğini yaşıyor. Gümüş işletmesinin açıldığı 1986 yılında 62 hane olan köyde, şimdilerde sadece 10 ev yaşıyor. Çünkü Dulkakirliler bozulan çevre nedeniyle artan kanser vakalarından kendilerini kurtarmak için atalarının yaşadığı köyü terk etmişler. Göçü, ancak göç eden bilir. İnsanların vahşice

Yazının Devamı

Küresel ısınma kontrolden çıkmış gibi

17 Mart 2011

DÜNYA’DAKİ bir çok devlet iklim bilimcilere inansa da karbon emisyonlarını sınırlamakta çok nazlı davranıyorlar. Çünkü bugünkü modern hayat fosil yakıtlarının yakılması üzerine kurulu. Çalışan her şey atmosfere ya karbondioksit ya da başka gazlar bırakıyorlar. Sanayi devriminden bu zamana atmosferde biriken zararlı gazlardan gelişmiş ülkeler sorumlu. Bazı ülkeler gaz salınımını azaltsa da Çin, Hindistan, Brezilya gibi gittikçe sanayileşen ülkeler daha fazla enerji kullanıyorlar.
Çin’in kişi başı enerji tüketimi ABD’ninkinden 3 misli daha az. Ancak 1.3 milyar nüfusu ile toplamda ABD’yi geçiyor. Yine de batılı ülkelerde emisyonlar 2009’daki küresel ekonomik krizle birlikte azaldı. Ancak aradaki farkı kalkınmakta olan Doğu ülkeleri kapatıyor. Her şeye rağmen bir çok ülke küresel ısınmayı 2 dereceyle sınırlandırmayı düşünüyor. Düşünüyor da iklim uzmanları, daha temiz bir enerji kaynağına geçilmeden bu iki derecelik azalma hedefinin tutturulamayacağı görüşündeler.
Tabii bu arada dünyamızda taşkınlar da yaşanıyor. Bunların sebebi iklim bilimcilere göre durdurulamayan küresel ısınma. İfadelere göre böyle giderse felaketler bunlarla da sınırlı kalmayacak. Okyanuslardaki buzullar

Yazının Devamı