Hamdi Türkmen

Bir yıl öğrencisi oldum.
Rahmetli Ahmet Piriştina ile aynı dönemde ama farklı sınıflarda bu okuldaydık.
Ben çaktım!...
Notlarım fena değil ama okulu ekme günlerim “kırmızı çizgi”yi aşmıştı.
Hiç unutmuyorum; kırmızı kalemle “devamsızlıktan kaldı” diye yazılı karneyle eve geldiğimde, kıyamet kopmuştu.
Yemediğim sopa kalmadı.
Rahmetli babam; okutmayacağım diye ertesi sene okula göndermedi, çırak verdi.

SEÇİM iki sonuçlu bir yarıştır.
Kazanılır da, kaybedilir de...
Kazanmak kadar kaybetmek de; seçimde etik bir sonuçtur.
Pazar günü 280 bin esnaf ve sanatkârın “lideri” için sandığa gidildi.
İzmir’de yüz otuzbir oda başkanı ve bu odaların yönetim kurulu üyeleri, iki adaylı seçimde oy kullandı.
Esnaf birliği seçimleri önemlidir.
Toplumun “orta direği” esnaf ve sanatkârın “lideri”, “babası” olmak öyle kolay bir iş değildir.

BAŞLANGICINDAN itibaren tanığım.
Neredeyse 10 yılı buldu.
Herkes, “utopya” olarak bakıyor, yiyelim-içelim-gezelim mantığıyla yaklaşıyordu.
O, hiç yılmadı.
Eleştirildi, Oda’nın parasını çar-çur etti diye yerden-yere vuruldu, şikayet edildi.
Ege’de adalarla olan turistik ve ticari seyahatlerde “vize kalksın” diye feryat ettikçe, “Adam kendini Turizm Bakanı sanıyor” diyenler çıktı.
“Ege’de Türk-Yunan savaş uçakları silahsız uçsun. Ege’yi barış denizi yapalım” diye çabaladıkça, Genel Kurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı yakıştırmaları yapıldı.

AÇ televizyonu CHP, değiştir kanalı CHP, yap zaping yine CHP...
Dolaş dolaş, her kanalda ayrı bir CHP’li yönetici, aynı konuyu tartışıyor.
CHP sizce ne ya da neyi arıyor?
Yeni bir genel başkan mı?
Deniz Baykal’ı tekrar CHP’ye döndürmenin yolunu-yöntemini mi?
Bence ikisi de değil.
CHP bir “hain” arıyor, “hain!...”

İKİ yakanın turizmcileri; Yunan Adaları ile Türk kıyıları arasında, günü birlik ya da 48 saatlik ziyaretler için “vize”nin kaldırılmasını istiyorlar.
Komşudaki kriz sonrası, Yunanlılar bu konuda daha ısrarcı hale geldiler.
Karşı kıyıda, Ada halkları ve yöneticileri kampanyalar düzenleyerek, Yunan Hükümeti ile kendi Dışişleri’ni yumuşatmaya çalışırken, bizde de Ticaret ve Sanayi Odaları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler, Ege’de “vizesiz” seyahet için, Türk Hükümeti’ne baskı yapıyorlar.
Adalarla Türkiye arasındaki “vize” sorunu, öyle kolay aşılacak ya da, “hadi olsun-bitsin” denecek kadar basit ve kolay bir iş değil.
Yunanistan Avrupa Birliği’ne üye bir ülke.
Bu konuda, Türkiye’ye özel bir karar alması mümkün değil.
Böyle bir kararın Avrupa Parlamentosu’ndan çıkarılması ise, deveye hendek atlatmaktan daha zor.

ÖNCEKİ gün çok aradım, ama ulaşamadım.
Ankara’daymış...
CHP İl Başkanı Ekrem Bulgun ile, istifa eden Deniz Baykal’ın yanında olduğunu, dün sabah öğrendim.
Öğleden sonra gidip-sabah da dönmüş.
“Stat” dedim; Buca’ya bir “iyilik” düşünür müsünüz?
Düşünecek misiniz?
Dönüp şöyle bir, ne demek istediğimi anlamak istercesine baktı.

BUCA, İzmir için üzerine düşeni yaptı, kenti yedi yıldır, “kedinin ciğere baktığı gibi” seyretmekle yetindiği Süper Lig’e taşıdı.
Kimse alınmasın ama, İzmir’de koskoca bir yıl Süper Lig için top koşturan başta Buca olmak üzere Altay ve Karşıyaka’ya pek destek olduk diyemeyiz.
Doğrudur, yanlıştır; bu bugünün tartışma konusu değil.
Ama bu kentin seçilmiş yöneticilerinden, atanmışlarına; iş adamlarından sanayicisine, İzmir’den ekmek yiyen, para kazanan kurum ve kuruluşlarına kadar herkes, elini taşın altına koymak zorunda.
Kazanılan başarı, ödüllendirilirse zafere dönüşür.
İşte bugün, o gün...
Başarıyı ödüllendirme günüdür.

İhbar... Şikayet... Şikayet...
Telefonum durmuyor, mail kutumda da yer kalmadı.
Çoğu da, “İsmim sizde saklı kalsın” diye başlayan yakınmalar...
Birinci Kordon’dan...
Cumhuriyet Bulvarı’nın Gündoğdu Meydanı-Liman arasıyla Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden yağmur gibi şikayet yağıyor.
İkinci Kordon için; “Çok daha beter” diyenler çoğunlukta.
Yoldan geçen yüksek volümlü araçlardan, serserilerden, travestilerden, sarhoşlardan, bu güzergah üzerindeki batakhaneden farksız, çoğu birer fuhuş yavasına dönmüşmüş barlardan...