CHP’de yeni oluşumun, önemli görevler yüklediği İzmir Milletvekili Abdürrezzak Erten, Merkez Yürütme Kurulu’na (MYK) seçildikten sonra Genel Sekreter Yardımcılığı görevini de üstlendi.
CHP’de Genel Sekreter Önder Sav ile siyaset yapan ve bu ekibin önemli isimlerinden olan Erten, İzmir’i iki dönemdir parlamentoda temsil ediyor.
2002’de seçime girdiğinde, “İthal Milletvekili” damgası vurulan Abdürrezzak Erten, 2007’de tekrar İzmir’den aday yapılınca, “Artık İzmirli oldum, ithal değil, yerli adayım” demişti.
Genel Sekreter Yardımcısı ve MYK üyesi Erten, Kurultay, Parti Meclisi ve CHP’nin yeniden oluşturulan üst yönetimiyle ilgili görüşlerini açıkladı.
Suskunluğunu bozarken İzmir’deki kendi ekibine de, “ders” niteliğinde göndermeler yaptı.
“Öç almayacağım...”
Abdürrezzak Erten’in ilk sözleri bunlar.
CHP İzmir’de, son noktayı Sav ekibi koydu.
Partinin en üst yönetimi sayılan ve CHP’yi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile yönetecek olan Merkez Yürütme Kurulu, yeniden seçilen Önder Sav ve ekibinin kontrolüne geçti.
İzmir’den 20 kişilik MYK yönetimine, Mehmet Ali Susam’ın yerine, Önder Sav’ın en yakın çalışma arkadaşı Abdürrezzak Erten girdi.
Yani, gitti Baykal, geldi Önder Sav!...
* * *
CHP’de MYK, önemli bir organdır.
Partiyle ilgili tüm kararlar bu kurulda alınır.
ÜNİVERSİTELER bilim, ilim, araştırma, geliştirme merkezleridir.
Aynı zamanda ülkelerin ve toplumların da geleceğidir.
Öğretim üyelerini çok sık medyada göremezsiniz.
Çok medyatik olanları da, “tüccar” zihniyetli hocalardır.
Çünkü üniversitelerde bilimsel kariyer yapanların, alkışlanacakları, konuşacakları yer gazete sütunları, televizyon ekranları değil, bilimsel kongrelerdir.
* * *
İzmir’in ikinci büyük, Türkiye’nin ise sayılı devlet üniversitelerinden Dokuz Eylül, son yıllarda en medyatik bilim yuvalarından biri oldu. (!...)
KURULTAY sonrası İzmir’deki gelişmeler, CHP’nin yeni Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu bile rahatsız etmiş olmalı ki, Kemal Bey, dün öğle saatlerinde İl Başkanı Ekrem Bulgun’u telefonla aradı.
İkinci ağızdan edindiğim bilgi ve izlenimlere göre, Kılıçdaroğlu, Ekrem Bey’e, “Söylenenlere ve konuşulanlara aldırmayın, görevinize devam edin. Siz doğru olanı yaptınız” mesajını verdi.
On dakika kadar süren telefon görüşmesinde, Kılıçdaroğlu’nun, il başkanını parti genel merkezinden, yeni yerleştiği Baykal’ın koltuğundan araması kadar, “Ben kişisel olarak, hiç bir arkadaşımın, özellikle de seçimle gelen bir il başkanımı görevden almak gibi bir düşünce ve yapıda olmadım. Olmayacağım da” sözleri dikkat çekiciydi.
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem Bulgun, telefonda başka ne konuştular?
Görüşmenin özeti, İzmir’deki Önder Sav ekibinde belki hayal kırıklığı yaratacak ama, dün Milliyet Ege’nin manşetindeki, “CHP İzmir’de Gandi Barışı” başlığına uygundu.
Bu köşeden, Önder Savcı’lara; “Peki Ekrem Bulgun ne yapmalıydı?” diye sorduğum...
CHP’nin İzmir’de en öncelikli sorunu, İl Başkanı Ekrem Bulgun’un gitmesi ya da kalması mıdır?
Kılıçdaroğlu ile, yeni bir sayfa açmaya çalışan CHP’de, kimin adamı ya da hangi ekip olursa olsun, toplumun beklentilerini, parti içi “suni gündem”lerle gölgelemeye çalışmamalıdır.
Hele söz konusu İzmir ise, herkes çok daha dikkatli adım atmak, ağzından çıkanı kulağı duyacak biçimde konuşmalıdır.
CHP, parti içinde “savaş baltaları”nı gömmediği sürece, başarılı olamaz.
Umut iken, bir bakarsanız umutsuzluğun adresi oluvermiş.
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu aday olduğunda, İl Başkanı Ekrem Bulgun karşı çıkan Türkiye’deki dört il başkanından biriydi. O zaman değişmesi lazım...
GÜLMEKTEN kırıldım.
Hele, seçildikten sonra verdiği ilk demeci okuyunca, kahkahalarımı duyan odama koştu.
CHP’de benim bildiğim bu ilk kez oluyor.
Türkiye’de CHP’ye gönül vermiş milyonlarca üye arasından 80 kişilik Parti Meclisi’ne gireceksin, seçileceksin ve bunu da gitmeye bile tenezzül etmediğin Kurultay salonunda değil de, İzmir’deki evinde otururken, televizyondan öğreneceksin.
Sonra da, olanca pişkinlikle, demeç vereceksin:
“Parti Meclisi’ne girdiğimi öğrendiğimde eşim Nail’e sarılarak ağladım. Açıkçası hiç umudum yoktu. Emeğe saygı gösterilmediği için daha önce çok hayal kırıklığına uğramıştım. Ancak çok mutluyum. Genel Başkan’ın yaptığı konuşma çok önemli. Onu dinlerken ilk kez ‘Benim dilimi konuşan bir genel başkanım var’ dedim.”
* * *
KILIÇDAROĞLU’NUN Parti Meclisi listesi, Baykal ekibinin tasfiyesiyle noktalandı.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Önder Sav’ın İzmir’deki ekibini, “geri plana” çekme hareketi, son kurultayda yaşananlarla “rafa kaldırıldı...”
CHP Parti Meclisi’ne giren İzmirli üyelerin 7’si de, Deniz Baykal ile arası “açık” isimlerden oluştu.
Mehmet Ali Susam, Canan Arıtman, Tülay Özüerman, Bülent Baratalı “liste dışı” bırakıldı.
Yerlerine seçilen üyelere gelince:
CHP eski İl Başkanı Alaattin Yüksel, Zülfü Livaneli’ye destek verdiği için Baykal’ın görevden aldığı isimdi. Bir önceki Kurultay’da Yüksel, Baykal’ın rakibi Haluk Koç ile çalıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun en yakın arkadaşı.
Aziz Bey’in 2004’te Bornova Belediye Başkanı olmasında büyük emeği ve katkısı var.
MUSTAFA SARIGÜL’ün Türkiye Değişim Hareketi, Ege ve İzmir’de büyük sıkıntı yaşamaya başladı. Daha doğrusu yapılanmada çözülmeler başladı.
Değişim Hareketi’nin İzmir İl Başkanı Nihat Demirkol’dan sonra, oluşumda Sarıgül’ün “sağ kolu” olarak bilinen ve parti kurulduktan sonra genel başkan yardımcılığına getirilmesine kesin gözüyle bakılan, Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da ayrılma noktasına geldi.
Hüseyin Aslan’ın, CHP Kurultayı’nın yapılacağı 22-23 Mayıs’tan sonraki günlerde, büyük olasılıkla da 24 Mayıs Pazartesi günü İzmir’de düzenleyeceği bir basın toplantısıyla “ayrılık kararını” açıklayacağı öğrenildi.
Aslan’ı, dün Ankara’da buldum.
Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi öğrencileriyle Ankara turundaydı.
Anıt Kabir ziyaretinde iken telefonla görüştüm.
İzmir’deki duyumları aktardım, doğru olup olmadığını sordum.