GÜLMEKTEN kırıldım.
Hele, seçildikten sonra verdiği ilk demeci okuyunca, kahkahalarımı duyan odama koştu.
CHP’de benim bildiğim bu ilk kez oluyor.
Türkiye’de CHP’ye gönül vermiş milyonlarca üye arasından 80 kişilik Parti Meclisi’ne gireceksin, seçileceksin ve bunu da gitmeye bile tenezzül etmediğin Kurultay salonunda değil de, İzmir’deki evinde otururken, televizyondan öğreneceksin.
Sonra da, olanca pişkinlikle, demeç vereceksin:
“Parti Meclisi’ne girdiğimi öğrendiğimde eşim Nail’e sarılarak ağladım. Açıkçası hiç umudum yoktu. Emeğe saygı gösterilmediği için daha önce çok hayal kırıklığına uğramıştım. Ancak çok mutluyum. Genel Başkan’ın yaptığı konuşma çok önemli. Onu dinlerken ilk kez ‘Benim dilimi konuşan bir genel başkanım var’ dedim.”
* * *
33. Kurultay’a katılmadığı halde, İzmir’deki evinden Parti Meclisi’ne seçilen, Karabağlar İlçe Sekreteri Semra Tanülkü, kurucusu Atatürk olan CHP’de adeta bir “tarih(!)” yazdı.
Semra Hanım tabii ki çok mutlu.
Hem, yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile partiyi yönetecek 80 kişinin içine girdiği için...
Hem de, Kurultay’a gitmeden Parti Meclisi’ne girmeyi başaran bir isim olarak tarihe geçmekten...
Birilerine ise minnet borçlu.
Bunu da saklamıyor:
“Umudum olmadığı için Ankara’ya gitmedim. Ancak çalışmalarım takdir edilmiş olmalı ki, Belediye Başkanım Sıtkı Kürüm ve Milletvekilimiz Abdürrezzak Erten’in önerileriyle listeye alınmışım. Bu büyüklerime layık olmaya çalışacağım...”
* * *
CHP’de, “Baykal gitti, herşey düzeldi, normale döndü” demek, kolaycılık olur.
Deniz Bey, sürekli muhalefette kalmaktan kamuoyunda inandırıcılığı kaybetmiş olabilir.
Bazılarına göre, “ağzıyla kuş tutsa, nafile” dedirtecek kadar başarısız bulunabilir.
Ancak 2007’den buyana izlediği çizgi ve gösterdiği “devlet adamlığı” profiliyle, AK Parti iktidarına, Cumhuriyet’in kazanılımlarına dokunulamayacağını göstermiştir.
Bu nedenle, Baykal’ın gidişini, CHP’nin ve ülkenin “kurtuluşu” olarak değerlendirmek yanlış olur.
Deniz Bey’in, CHP’yi doğru ve sağlıklı bir yapılandırma ile yönetmeyi başaramadığı nasıl doğru bir tesbit ise...
Baykal ile yıllardır bu partiyi yöneten CHP’nin ikinci adamı Genel Sekreter Önder Sav’ı, bu başarısız yönetim anlayışından sorumlu tutmamak da o kadar yanlıştır.
Üstelik Sayın Önder Sav, Deniz Bey’den iki yaş daha büyük; 74 yaşındadır.
CHP, Türkiye için bir umut olacaksa, Önder Bey’in de taşlar yerine oturduktan sonra Deniz Bey gibi köşesine çekilmesi şarttır.
Çünkü CHP, Kılıçdaroğlu ile birlikte, üyelikten başlayarak, delegelik sistemine kadar uzanan örgüt yapısını yeniden dizayn etmek ve yenilemek zorundadır.
Parti içinde “ekip” zihniyeti, “o benden, şu senden” mantığı sürer, “biz” mantığı yerleştirilemezse, bugün esen Kılıçdaroğlu rüzgarı, kısa sürede herkes için büyük bir hayal kırıklığı olacaktır.