ERDAL Kalkan; Çiğli, Bayraklı, Bayındır’da.
İsmail Katmerci; Bornova Bayındır’da.
Hüseyin Hasgül; Konak, Karabağlar’da.
Tuğrul Yemişçi; Torbalı’da.
Taha Aksoy; Karşıyaka, Menemen’de.
Ak Parti İzmir milletvekilleri buralarda da...
CHP’liler, CHP milletvekilleri nerede?
İZMİR olarak ne yaptığımızı ya da yapmaya çalıştığımızı çözdüğüm gün; “Tamam artık, bu kent kefeni yırttı, siz bundan sonra bizi görün...” diyeceğim.
Ama bugün diyemiyorum.
Tıpkı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay gibi.
Biz daha iki ay önce, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın öncülüğünde, Bakan Günay’ın da katıldığı bir Turizm Zirvesi yapmadık mı?
Yaptık...
Ekrem Bey’in burnundan fitil fitil getirip, böyle bir toplantı düzenlediğine, düzenleyeceğine bin pişman etmedik mi?
Ettik...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, partisinin Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunuslu’yu şikayet ediyorum.Kemal Bey, Kemal Bey ise, böyle bir aymazlığa sessiz kalmaz diye düşünüyorum.
Ve ayrıca, CHP’nin Konak gibi bir ilçesine başkan olan bu zata da bir çift lafım var:
Afedersin ama, siz kim oluyor da, benimle yaptığınız bir cep telefonu konuşmasını, utanmadan, sıkılmadan, mikrofonunu açarak odanızdaki milletvekilleri, gazetecilere ve yönetiminizdeki kişilere dinletiyorsunuz?
Yakışıyor mu sayın Aytekin Bey?
Bir insan olarak, bir CHP’li olarak ve bu partinin seçilmiş bir ilçe başkanı olarak ayıp değil mi?
Bırakın adam gibi adam olmayı, bir kişiyle yaptığınız özel bir görüşmeyi, cümle aleme dinletmek sizce etik mi?
Hakkınız var mı?
CHP’de 18 Aralık önemli bir gün.
Tek madde ile toplanacak olan CHP Olağanüstü Kurultay’ı, yeni Parti Meclisi’ni seçecek, Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ekibini ve partinin üst yönetimini de şekillendirecek.
Parti kulisleri bu nedenle “kaynayan kazan” gibi.
Çünkü herkes Parti Meclisi’ne girip, milletvekilliği adaylığı sürecinde Kılıçdaroğlu’nun gözü önünde olmayı ve onunla çalışan ekibin içinde yer almayı istiyor.
* * *
Kurultay öncesi, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Parti Meclisi Listesi’ni bizzat kendisinin yapacağı kesinleşti.
CHP Lideri her ne kadar, “Delegeler isterse Çarşaf Liste olabilir” dese de, başta Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin olmak üzere CHP Kurmayları, seçime “Blok Liste” ile gidilmesinin daha doğru olacağı konusunda Kemal Bey’i ikna etmiş görünüyor.
BENİM İzmir’im neden bu kadar karanlık ve cansız?
Pazar günü yanımda Meltem Hanım, İzmir’i otomobille dolaşırken farkettim bunu.
Caddeler ıssız ve renksiz, meydanlar ışıksız ve mahzun.
Parklar, yeşil alanlar, kentin simgesi olan yapılar, heykeller simsiyah...
Bir kaç yanan firma ismi yazılı neon da olmasa...
Sanki İzmir’in üzerine “ölü toprağı” serilmiş gibi...
* * *
Soru Bir; Köşe yazarının görevi nedir?
Köşe yazarı, köşesinde günlük olayları, siyasal olayları, toplumu ilgilendiren sosyal olayları yorumlar. Kendi meşrebine göre eğriyi doğruyu göstererek aleme çeki düzen vermeyi görev sayar.
Soru İki; Kimdir, bu köşe yazarı denen adamlar, kadınlar?
Sizin benim gibi âdemoğludurlar.
Meşreplerine göre, lezzet duraklarını, gece hayatının ışıklarını yazabildikleri gibi...
Yakınlarına sokulabildiyse, bakanlara, devlet adamlarına akıllar fikirler verenleri de vardır.
Bu işi abartıp, Başbakanın yanağını okşayıp; “Aferin, bu yolda devam et” diyenleri de görülmüştür.
YAŞAMINIZDA hiç, hesap yaparken; “Pardon 53 milyon liralık hata yapmışız” dediğiniz oldu mu?
Olmamıştır herhalde...
Ama böyle bir hata, İzmir Kalkınma Ajansı’nın proje bazında parasını ödeyeceği bir laboratuvar ihalesinde yapıldı.
İlginç olan şu: İstanbullu firmanın, İzmir’de Koyun-Keçi Soğuk Süt Zinciri ve Mobilize Laboratuvar Projesi’nde yaptığı bu milyonluk hatayı, “Aaa; öyle mi vah-vah” diyerek kabul ettik ve 387 milyon liralık işi, tıpış-tıpış bu firmaya verdik.
Ama hiç kimsenin, başta ihaleyi yapan İzmir İli Damızlık Koyun Yetiştiricileri Birliği yöneticilerinin aklına, “Yahu, toplama çıkarmada ve fizibilite hesabında 53 milyon lira hata yapan bir firma, insan sağlığı açısından büyük önem taşıyan 387 milyon liralık işi nasıl yapacak?” diye sormak gelmedi?
Ya da bazı nedenlerden(!) “sormamayı, sorgulamamayı” uygun gördü!...
* * *
ELLİKÜSÜR yaşındayım; yaz sıcağında yüzlerce kez başıma geldi ama, bugüne kadar aralık ayında hiç bir sivrisinek tarafından ısırılmamış, oram buram kaşıntıdan kızarmamıştı.
Yine, kavun-karpuz mevsiminde, elimde “sinek öldürücü” ile dolaştığımı bilirim ama, aralıkta evleri karasineklerin istila ettiğine hiç tanık olmamıştım.
Eksik olmasın; ölmeden önce bizim Büyükşehir Belediyesi böyle günleri başta ben olmak üzere İzmirlilere yaşattığı için minnettarım(!...)
Alsancak’ta, Karşıyaka’da, Kahramanlar’da Mavişehir’de, Basmane’de, Karataş-Göztepe-Güzelyalı-Üçkuyular, Balçova, Narlıdere, Buca, Bornova, Bayraklı’da aralık ayında, cam ve kapılarımız açık oturamaz hale geldik.
Kimse bunun sorumlusu, “Allah razı olsun” diyemeyeceğim, kusura bakmasın ama “Allah cezesını vermesin” demekle, kulaklarını çınlatacağım.
* * *
Şikayetçi olarak telefon ettim.