SIKILDIM...
Vallahi de, billahi de sıkıldım artık.
Ajda gibi gergin çekilir mi bu hayat?
Ya da koskoca bir mahalle bu kadar “gerilir mi?”
Bayraklı sırtlarında 75. Yıl Atatürk Ormanı’nda yine ağaç kesimi yapıldı.
Pes değil mi?
Önce, gözetleme ve takip kulesi için “Anı Korusu”na girildi.
PUTPERESTLER, Hıristiyan Azizi Maurus’u işkence için çıralı çam odununun alev alev yandığı ocağın üzerindeki kaynar su dolu kazana koyduklarında Aziz Maurus, sakin bir sesle banyo suyunun çok soğuk olduğunu söylemiş.
Putperestlerin Sultanı, Aziz Maurus’un söylediğine şaşırıp, elini fokur fokur kaynayan kazanın içine sokunca da, eli öyle yandı, canı acıdı ki, feryadı arş-ı alâyı tutmuştu.
Aziz Maurus mizahın gücünü kullanmıştı.
* * *
Mizah tehlikelidir.
Haksızın, zulmedenin, canını yakar.
* * *
AK Parti’de Ömür Kabak gitti ama, bu süreci organize eden, hızlandıran ve sonuçlandıran, kısacası kabağın kimin başına patlayacağı henüz belli değil.
Tartışılıyor... Konuşuluyor...
Ak Parti İzmir’de hep “kapalı kutu”ydu.
“Kol kırılır, yen içinde kalır” ilkesi, teşkilat içi sorunların dışa yansımasının, olayların ve sorunların kamuoyu önünde tartışılmasının da hep engeli oldu.
İzmir’de, özellikle de merkez sağda siyaseti iyi okuyan gazeteci-yazar Halit Tunç, ilginç ve kendine has yorumlarıyla kapalı kutu Ak Parti’nin “kiliti”ni açan “anahtar kalemlerden” biridir.
Kanal 35’teki programı ve Ege’de Sonsöz’deki son yazısında, Ömür Kabak’ın istifasıyla ilgili yorumu, hem başlık hem de içerik olarak çok çarpıcı:
“Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde, Ak Parti teşkilatının canına malum iki kadın okuyor... Ve bu hanımefendilerin önünde ise koca teşkilat diz çöküyor” diyor.
YAPMA bunu Başkan...
Yıkma bizi...
İzmir’de size ve CHP’ye oy verenleri lütfen utandırma...
Bırakın, İstanbul-Ankara’ya istediklerini yapsınlar.
Yarım kalmış metroları tamamlasınlar, kent içi elektrikli tren ve hızlandırılmış raylı sistemleri bitirsinler...
Köprüler, tüneller yapsınlar...
Ama siz siz olun; kapıya kul olmayın!...
İZMİR’e bir yılda gelen toplam turistin yüzde 40’ı bir kişinin sayesinde bu kente ayak basıyor desem...
Ve “Kim bu?” diye sorsam...
Cevabınız ne olurdu?
a) Hadi canım, atıyorsun.
b) Böyle bir babayiğit var mı?
c) Kimse bu, niye Büyükşehir’e seçmiyoruz?
d) Hiçbiri...
Ömür Kabak istifa etti.
Üzüleni kadar, kına yakanların da olduğundan eminim.
Ömür Kabak, belki parti içinde özellikle de “cemaat kesimi”nin tutmadığı, Ak Parti’nin liberal kanadındandı. Partide, aile olarak “başı açık”ların da temsilcisiydi.
Geçmişte olduğu gibi, iktidarın nimetlerinden yararlanıp ne nüfuz ticareti yaptı, ne de bir “akçeli” işe bulaştı.
Yani; ihale almadı, menfaat karşılığı takipçi olmadı, en önemlisi de onun-bunun üzerinden gizli ortaklıkla iş çevirmedi.
Varsa, şayet; lütfen birileri çıkıp açıklasın...
İyi de kardeşim; hem cemaatlerle aran iyi olmayacak ve onların isteklerine boyun eğmeyeceksin, hem de akçeli işlere bulaşmayacaksın; adamı o görevde tutarlar mı?
CHP’de “yılın hesaplaşması”na dört gün kala, partinin kalesi olan İzmir, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verdi.
İzmirli Kurultay Delegeleri, pazar günü yaptıkları toplantıda ağırlıklı olarak PM listesinin Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından yapılması, yani; seçimlere “Blok Liste” ile gidilmesi yönünde oy kullanılması kararı aldılar.
Pazar toplantısına, milletvekili olarak sadece Canan Arıtman’ın katıldığı görüldü. Diğer milletvekilleri yoktu.
Belediye başkanlarının çoğunluğu da gelmedi.
Toplantıyı izleyen bazı CHP ilçe başkanları ile belediye başkanlarının söz almaması ve suskun kalması da gözden kaçmadı.
* * *
Deniz Baykal’a yakınlığı ile bilinen İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve yine İzmir’de “En Baykalcı” kişi olarak ün yapan Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu, konuşmalarında, eğilimlerinin “çarşaf” listeden yana olduğunu açıkladılar.
Cümle âlem biliyor ki; Fatmagül’ün suçu yok.
Eeeee! Bizim suçumuz ne?
Yani benim, sizin, hepimizin...
Suçumuzu söylemeden cezamızı kesip de benzini dört liraya dayadınız.
Hayır dört liraya dayamadınız, üstüne bir kuruş da geçirdiniz.
Dört lira kısmı kazık, bir kuruş kısmı da ucundan azıcık...
Sizi bilmem, benim canım yandı...