BÜTÜN akılları alıp raflara dizmişler, sonra da insanlara “Hangi aklı beğeniyorsanız gidin onu alın” demişler.
Herkes, gidip yine kendi aklını almış.
Demem o ki, herkes kendi aklını beğenir. Bense, Meltem’in aklını, yani sevgili karımın aklını beğenirim.
Çünkü yalnız akıllı değildir, aklını kullanmasını da bilir.
Arada bir beni de “Aklını kullansana” diye uyarır ama, nafile.
Aynen, “Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut!” vaziyetleri yani.
* * *
KORKMA Hakan Başkan, korkma...
Neredeyse 40 gündür, eylemciler yüzünden dilediğin saatte girip-çıkamadığın makamına, başını dik tutarak dilediğin saatte git.
Yumurta mı atacaklar?
Atsınlar...
Lekesi, “kara” değil, inan “altın bir madalya” olarak değerlendirilecektir.
Yuhlayacaklar mı?
Yuhlasınlar...
“KİM oluyorsun sen?”; diyeceğim ama diyemiyorum.
Çünkü o bir siyasi partinin, CHP’nin seçimle gelmese de atanmış il başkanı.
Yani, bu kentte her üç kişiden CHP’ye oy veren ikisinin temsilcisi.
12 Haziran öncesi, milletvekili olmak için başvuru yapan 270 aday adayının namusu.
Bunun için, her aday adayına, her ilçe ve belediye başkanına, yandaş ve muhalif her partiliye eşit mesafede olmak zorunda.
Yani; o koltuğa oturmasında emeği olan bir Genel Başkan Yardımcısı’nın adamı değil.
İşi-gücü gözüne girmek istediği Büyükşehir Belediye Başkanı’na yaranmak adına “dümen suyu” tutturmak hiç değil.
KONAK Belediye Başkanı Hakan Tartan’ı dinlerken dehşete düştüm.
İzmir’in göbeğinde, seçilmiş bir Başkan, “sıkıntı yaratmama” adına neredeyse 40 gündür Basmane’deki “makamı”na dilediği saatte gidemediğini anlattı.
Neden?
Belediyede işçi dahi olmayan bir grup eski çalışanın eylemi yüzünden.
Kim bunlar?
Alsancak’ta, Konak’ta, Hatay’da sokak ve pazaryerlerinde yol kesip, adam ve işçi döven, Belediye Başkanını makamına sokmayan bir avuç kent magandası.
Hakan Tartan dertli:
AZİZ Kocaoğlu’nun 7 yıllık başkanlık süresince yaptığı hizmetleri ya da “7 yılda İzmir’de neler değişti?” diye yazmaya kalksam, sayfalara sığmaz.
Bir ton iş, yüzlerce proje gerçekleştirdi.
Bunlar, tek tek sayılamayacak kadar çok...
Ama bana göre önemli olan bu değil.
Yapacak tabii ki!
Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna “yan gelip yatmak” için değil, çalışmak için seçildi.
Şikayetçi olmaya hakkı yok.
CHP pazar günü Ege’de altı ilde ön seçim yaptı.
Sonuçlar şaşırtıcı, bir o kadar da ilginç.
Milliyet Ege’nin dünkü manşetini hatırlıyor sunuz değil mi?
CHP’nin ikinci adamı Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Haftalık’ın konuğuydu ve manşete taşıdığımız sözleri şuydu:
“Yeni CHP’ye, yeni milletvekilleri...”
Ege’deki ön seçimde sandığa giden CHP’li üyeler de, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin gibi düşünüyor olmalılar ki,
Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Uşak ve Çanakkale’de hakim gözetimindeki oylamalarda, hiç bir milletvekilini sıralamada ön sıralara seçmediler.
SİZE bu hafta bir tavsiyede bulunacağım.
Okuyucular, pazar günleri gazeteleri, sadece haber ve yorum okumak için almazlar.
Eğlenip, “kafa dağıtmak ” için, güzel geçirilmek istenilen bir günün malzemesi olsun diye de alırlar.
Gazeteler de bu talebe kayıtsız kalmazlar, pazar ekleri, eğlencelik yazılar, daha büyük basılmış renkli fotoğraflar, özel düzenlenmiş bulmaca ekleri, yani derde devadan gayrı ne isterseniz bulursunuz pazar gazetelerinde.
* * *
Ben, pazar günü gazetelerde en çok yemek yazılarını okurum.
Yemek konusunda yazanların da maşallahları var.
SORUN sadece İzmir’in değil, aslında ülkemiz bütününün.
Daha doğrusu tüm turistik bölgelerle, her kentin derdi.
Adına, “Çevresel Gürültü Değerlendirmesi” denilen; turizmcisinden otelcisine, restorancısından kafe-bar işletmecisine, kır düğünlerinin yapıldığı yerlere kadar herkesin “Gürültü Yasağı” olarak tanımladığı yönetmelik, Çevre Bakanlığı tarafından “yumuşatıldı.”
Kısacası; turizm de, eğlence sektörü de, düğün-nişan-sünnet törenlerimiz de kurtuldu...
* * *
Bunu İzmir başardı.
Bunu biz başardık.