Halil Özer

MHK’nın ahbap çavuş ilişkilerinin boyutları artık gözle görülür hale gelmeye başladı.
Şimdi Ahmet Şahin...
MHK’da ikinci adam...
Ama birinci adam... Her şeyi o yönetiyor.
Son dört yılda, perde arkasında, derin çalışmalar sonucu resmen orayı ele geçirdi.
Atamalar, FİFA’dan atılma alınma, yeni hakem katılımları her şeyin içinde o var...
Yani tam yetkili...

Samsun maçından sonra bir kısım Fenerbahçe taraftarının ve bazı yorumcuların kopardığı yaygaranın dün sarı-lacivertli futbolcuları pek etkilemediği gözüktü.
90 dakika üst düzey bir mücadele sergileyen Mou’nun takımı belki ilk yarıda kaçırdığı golleri atsa rahat bir galibiyet bile alabilirdi.
En önemlisi Fenerbahçe’yi ilk kez sadece Mou’nun takımlarında gözüken birinci sınıf oyun disiplini içinde gördük. Bu oyun özellikle felaket tellalları için iyi bir ders oldu.
Fenerbahçe ilk yarıda Manchester United karşısında nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadı. Ama konu Fenerbahçe olunca şanssızlığı ya da kalesine gelen ilk topun gol olmasını mutlaka hesaba katacaksın. İlk yarıda Fenerbahçe Osayi, Tadiç ve En Nesyri iki pozisyonu olmak üzere dört net gol kaçırdı. Hani bu pozisyonlar öyle sıradan pozisyonlar da değil. Netin neti pozisyonlar. Ama ikisinde kaleci Onana bir tanesinde ise Ugarte önledi. Osayi’de üç kişinin boş olduğu yerde olmadık yerden topu auta attı.
Ve maçın ilk yarıda

Galatasaray keyifli bir maç oynadı, zorlanmadan üç puanı aldı. Forvetteki yıldızları bu ligin ne kadar üstünde olduklarını bir kez daha gösterdi.
İlk yarı İcardi’ye bir kere pozisyon geldi. O da kornerden...
Adam 4 kişi arasında kafayı soktu ve golü attı.
Bir yerde kendi işini kendi hallediyor.
İcardi’de böyle bir futbolcu işte.
Her an şapkadan tavşan çıkarmaya hazır. Takım yeteri kadar beslemese de o yine aklını kullanıp golünü atıyor.Galatasaray ilk 12 dakikada rakibe bastı. Oyunu yarı alana yıktı ve set oyununa döndürdü. Belki pozisyon yoktu ama gol sinyali bol bol vardı. O da kornerden geldi. Tabii orada Antalya savunmasının paylaşım hatası da İcardi’nin işini kolaylaştırdı.
Geri kalan dakikalarda Galatasaray bir kere Mertens ile gole yaklaştı. O kadar...

Bu sene Kasımpaşa Teknik Direktörü Sami Uğurlu, Eyüpspor hocası Arda Turan, hakeme salladıkları için ağır cezalar aldı. Okan Hoca ise hakemi tehdit ettiği için para cezası aldı o da geri çekildi.
Peki küfür ve tehdit arasında ne fark var?   Bu durumda, Galatasaray’ın sahasında hakeme tepki göstermek serbest mi oluyor? Zaten hoca bunu görünce Alanya maçında kaldığı yerden devam etti.
Doğru ya, geçen sene de Galatasaraylı oyuncu yardımcı hakemin kulağının dibinde üç kere “F... You” demiş ve hakemler üstüne yatmıştı.
Peki ceza vermeyecekseniz, niye disipline sevk ediyorsunuz?
Rezil rüsva olmak için mi?Şimdi diyeceksiniz ki Mert Hakan Yandaş neden ceza almadı? O yanlışsa bu da mı yanlış olmalı?

Atilla Türker

Son günlerin en şok olayı Orhan Erdemir olayıdır. Gazeteci Atilla Türker karar dosyalarını alarak rezilliği ortaya koydu. Avrupa’da Atilla’nın haberi birçok gazetede haber oldu, manşete çıktı. Ve hem de Atilla’yı kaynak göstererek...

Kritik üç puan ve kritik bir Yunus golü. Bu maçın aslında tüm özeti bu. Normalde hiçbir maç yazısına hakemle girmem.
Ama tabii eğer hakem maçın kaderini etkilemiyorsa...
Dün etkiledi... 10. dakikada Mertens’in rakibine attığı kasıtlı dirsek darbesi maçın her şekilde önüne geçti. Pozisyon net kırmızı hareket. Bile isteye ve topun olmadığı anda atılan dirsek... Rakip avaz avaz acıdan bağırıyor ama kendi kendine. Hadi orta hakem görmedi. Peki bu maçın VAR hakemi yok mu? O da Yaşar Kemal Uğurlu. Hakemliği bırakmış ama lütfen VAR hakemi yapılmış sonuç ortada. Ahmet Şahin’in Türk futboluna kazandırdığı pırıl pırıl bir VAR hakemi
Yani bir VAR hakemi önündeki onca monitör olmasına rağmen bunu göremeyecekse anında bugün işine son verilmeli. İşte ligin kaderini de bu pozisyonlar etkiliyor. Kırmızı çıksa Galatasaray maçı 80 dakika 10 kişi oynayacak.
Neyse... Biz maça dönelim...Galatasaray ilk yarıda oyunun hakimiydi. Ancak yine çok üretken değildi. İcardi bir kez olsun topla buluşturulmadı. Bu durum Galatasaray

Bana göre Fenerbahçe bu kupadaki en zor deplasmanı bir puanla kapadı. İlk 10 dakika Fenerbahçe oyunu kendi alanında kabul etti. Rakip etkili ve diri ataklarından sonuç çıkaramadı. Daha doğrusu bir şut dışında Fenerbahçe savunması geçit vermedi.10 dakika sonra Fenerbahçe oyunu tamamen kontrolü altına aldı.
Önce El Nesyri ardından Jayden çok net pozisyonlar kaçırdı. Fenerbahçe oyunu tam kontrolü altına aldığı ve rakibin cesaretini kırdığı dakikalarda öyle bir gol yedi ki neredeyse ağır çekim. Livakoviç ters ayakta yakalandı ve çok hafif gelen top Becao’ya rağmen gol oldu.
Tabii Fenerbahçe’nin ilk yarıyı geride bırakmasının nedenleri vardı. Öncelikle Fred verimli değildi. İrfan Can kendi kişiliğinden uzaktı. Ambrabat kendi alanına çok gömüldü. Tadic yoğun baskı altındaydı. Ama buna rağmen iki pozisyon yarattı. Dolayısıyla Fenerbahçe en iyi yaptığı şeyi yani ön bölgede oynamayı yeteri kadar sağlayamadı.
İkinci yarı Mou’nun taktiksel anlamda ne kadar önemli hoca olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Galatasaray iki puan kaybedince bu maç tabii ki çok önemli hale geldi.
Fenerbahçe iyi mi oynadı? Hayır.
Ama ne yapıp edip üç puanı aldı. Böyle bir hafta da Mou’nun iyi oyuna bakacağını sanmıyorum. Önemli olan aradaki farkı kapatmaktı. Onu da başardı.
Şimdi ilk yarıya bakalım. 5. dakikanın dışında pozisyon yok. Bir iki cılız şut var o kadar.
Neden mi?
Çünkü iki 6 numarayla oynamak orta alanı üretken olmaktan uzaklaştırdı. Tadic de yine sağ kanatta olunca tek yol Maximinn’e verilen toplara kaldı. Başka arayış yok. Rakip oraya önlem alınca Fenerbahçe ilk yarı ne yaptığını bilmez halde dolaştı. Presi de yapamadı, koordine de olamadı, akan oyunda hiçbir pozisyona giremedi. Tabii bir de Szymanski’yi unutmamak lazım. Oyunun başında kaçırdığı gol inanılmaz. Sadece o değil. Sahada hiçbir varlık gösteremedi. Tabii Fred de nedendir bilmiyorum kulübede olunca Fenerbahçe ilk yarıda yetersiz futbola mahkum oldu.
Bu görüntüden sonra Mou’nun bu şekilde devam etmesi mümkün değildi. İsmail’i çıkarıp yerine Fred’i alarak

Bu maçı kalbimizde büyük bir acıyla  izledik. Ercan Güven’in vefatı bizim  her duygumuzu kilitledi. Böyle güzel  bir insanı kaybetmek gerçekten kolay değil. Ama hayat devam ediyor.
O yüzden hemen maça geçelim... İsmail Yüksek ilk 12 dakikada toplam 4 top kaybetti... Fenerbahçe’nin en kilit oyuncusu. O bölgede kaybettin mi yanarsın. 5.pozisyonda topu uzaklaştıramadı Fenerbahçe, golü yedi.Aslında bir önceki top gol olmalıydı. Livakoviç Sara’nın topunu mucize kurtardı.
Torreira hayatının en önemli golünü attı. Ancak Livakoviç’in şanssızlığı onun şansı oldu.
Fenerbahçe maça iyi başladı. Ancak Galatasaray sinsi futbolu ile bubi tuzağı kurmuş bekliyordu. Fenerbahçe bu tuzaklara takıldı. Bu tuzakları anlayamadı.
İyi de başlamıştı maça. Bana göre Szymanski’nin pozisyonu maçın kader anı. Hem de sol ayağına geldi top. Ama atamadı. Bu pozisyondan sonra maç döndü zaten.
Galatasaray’da ilk yarı Osimhen Çağlar’dan tek hava topu alamadı. Ama öyle akıllı