Fenerbahçe ve Galatasaray bugüne kadar ligde derbi maçında neler yapabilecekleri hakkında fazla ipucu veremedi. Çünkü oynadıkları zayıf rakipler bu iki takımı asla zorlayacak görüntüye sahip değildi. O yüzden net olarak cumartesi teşhisi yapmak çok zor. Fenerbahçe oyunu giderek daha fazla kontrol etmeye başladı. Bu Mou’nun özelliklerinden birisi. Ayrıca futbolcularını her geçen gün daha iyi tanıyor. Bu da artık maçlarda açıkça gözükmeye başladı. G.Saray’ın lig rotası yine yoluna girdi. Ayrıca G.Saray ligi oynamasını çok iyi biliyor. Bu önemli özellik. Ancak Okan hoca derbide özellikle orta alanda çok zorlanacağının farkında. İsmail, Fred, Szymanski, İrfan Can Kahveci, Amrabat beşlisine (bu beşliden kaçı ilk onbirde oynarsa oynasın) karşı Torreira’nın tek başına direnme şansı yok. O yüzden önlemini bu bölgede almak isteyecektir. G.Saray o bölgeye transfer eksikliğini en çok bu maçta hissedecektir. Bir yerde G.Saray’ın tek forvetle çıkması kesin.
Galatasaray Kulübü’nün içi daha karaborsa skandalı ile karma karışıkken, olay savcılığa intikal etmişken, sarı-kırmızılılar bunun üstüne bir de illegal bir bahis şirketinin reklamını sırtına nasıl alır?
Hani akıl alacak gibi değil.
Kulüp, bu yasa dışı bahis şirketinin sonuna news yazısı alıp spor internet sitesi gibi görünmeye çalışmasının gözlerden kaçacağını nasıl düşünebilir?
Üstelik 14 milyon dolara yapılan anlaşmanın 7 milyon dolarını cebe indiriyorsun.
Acaba hiçbir yönetici bu spor sitesine bakmadı mı? Ya da son derece sıradan ve içeriksiz bir sitenin 14 milyon dolar vermesi akıllarda soru işareti yaratmadı mı? En azından news bölümünü kaldırıp bu KKTC çıkışlı sitenin ne olduğuna bakmadı mı?
Öyle ya bugün aklıma ilk gelen ismi yazıyorum; İspanya Marca’nın internet sitesi bir futbol takımına 14 milyon dolarlık bir sırt reklamı verebilir mi? Üstelik bu adamların tıklanma oranı Türkiye’deki tüm spor sitelerinin toplamından çok daha fazla. Bunu isteyen adama deli gözüyle bakarlar.
7 milyon geri
Galatasaray için bu tip maçlar leblebi çekirdek. Rakibi ile çelik çomak gibi oynar, istediği her şeyi yapar mutlaka ve mutlaka skoru alır ve maçı bitirir.
Kadronun her şekli yeterli olur. O yüzden vasat takımlar önünde Galatasaray’ın puan kaybetmesini beklemek sadece boşuna beklentidir.
Hani Gaziantepspor’a da bir şey diyemezsin, bütçesi bu, gücü bu.
Maxim ve Soresku’nun dışında dikkat çekecek tek futbolcu yok. Hal böyle olunca da Galatasaray’ın şov yapması kaçınılmaz.
Ben tersten başlamak istiyorum. Dün en çok beğendiğim futbolcu Berkan oldu.
Hem hücumda hem de savunmada vardı. Gerçekten çok iyi oynadı. Hani Avrupa’dan yeni transfer edilmiş kaliteli yabancı futbolcu görüntüsündeydi.
İlk yarıda ilk dakikadan itibaren kurulan baskıda rakibin direnmesi mümkün değildi. Sağda BAY, solda Berkan’ın geliştirdiği ataklar golün sinyalini vermişti zaten. Bir de ortadan Mertens’in göbek dalışları arkadan Sara’nın desteği beklenen golün çabucak gelmesini sağladı.
Galler ve İzlanda... İki maç arasında dağlar kadar fark var.
Galler maçı unutmamız gereken bir maç. Ama bu kadar kötü oynadığımız maçta bir puan çok önemliydi. Belki de bu puan bizi gruptan çıkaracak.
İzlanda maçında ise her şey yerli yerine oturunca ortaya çok farklı bir görüntü çıktı. Yetenekli ayaklarla futbol daha güzel oynanıyor. Ve tabii ki bu yeteneklerin yanında Arda’da bambaşka oluyor.
İnanılmaz oynadı. Bu genç yaşta milli takımın organizasyon görevini üstlendi. Fiziği de güçlenince izlemeye doyum olmuyor. İddialı bir şekilde yazıyorum 3. goldeki asistini dünyada bugün sadece birkaç futbolcu yapabilir. Ama o asisti hisseden ve oraya depar atan Kerem’in aklının unutmamak lazım.
Acaba merak ediyorum Kerem’e “çıban başı hemen gönderelim” diyerek 12 milyon euroya satanlar dün gece ne yaptı?
Montella’yı da unutmayalım. Bu adamı gönderip kendi adamlarını getirmek isteyenlere ise taviz vermeyelim.
Kısacası Izmir seyircinin muhteşem desteği ile Galler’den daha iyi bir takımı
Hayri Kozak karaborsa skandalı için yönetimi çok önceden uyardı.
Tehlikenin bağıra bağıra geldiğini söyledi ama dinlemediler.
Kozak öyle isyan etti ki artık bir daha divan toplantılarına katılmayacağını belirtti.
Ve şöyle dedi;
“Sayın Özbek eleştirileri dinleyip gereğini yapmak yerine bizi yalancılık ve bölücülükle suçladı. Eğer zamanında savcılığa suç duyurusunda bulunsaydı bu divan toplantısına bile gerek kalmayacaktı.
Ama benim çok mutlu olduğum bir olay var. Yıllardır divana ilgi gösterilmiyor tezim önceki gün boşa çıktı. Yaklaşık 60 yıllık geçmişimde gördüğüm en kalabalık divan kurulu toplantısı oldu. Benim dışımda yapılan konuşmalarda üyelerin konuyu takip edeceklerini belirten istek ve arzuları beni çok sevindirdi. Galatasaray yönetimine divan tarafından yapılan yanlışların takipçisi olunacağı mesajı verilmiştir. Umarım başkan da bu toplantıdan gereken mesajı almıştır. Bu ilgiyi gördükten sonra bundan sonra divana katılmama kararım artık beni rahatsız etmiyor. Bu kararım divan başkanımız Aykut Derkan’ı
Galatasaray’ın birkaç yılda domestic hale gelmesi, Avrupa’da en sıradan takımlara bile rahatça elenmesi aslında öyle günlük yaşanan olaylardan kaynaklanmıyor.
Burnunu sürekli havada tutma, rakiplerini küçümseme, her türlü şımarıklık, transferlerde yanlış teşhisler, boşa harcanan paralar, takım içinde bazı futbolcuların hegemonyası, yönetim içindeki kargaşa, Florya rantı yüzünden küsmeler, terk edişler, yönetimden ayrılanların elinin kolunun hala içeride olması, Okan hocanın isteğiyle yapılan transferlerin patlaması, Kerem faktörü, EURO 2024’den havalı dönen Barış Alper, Türk hakemler, karaborsa bilet skandalları, genel sekreter dayatmaları ve daha saymadığım bir sürü konu.
Bu dertler nasıl çözülecek belli değil. Halen daha artarak devam ediyor. Ama sonuçta 40 milyon EURO’ya yakın para gitti. Psikolojik üstünlük bitti. Şimdi ayıklayın pirincin taşını. Ufuktaki genel kurula da hazır olun.
Galatasaray’ı resmen ezdiler... Hiçbir varlık gösteremedik... İsviçre’nin gençleri bize futbol dersi verdi... Arkamıza baka baka Şampiyonlar Ligi’ne veda ettik...
İlk yarı kocaman bir 48 dakika boşa gitti... Nedeni çok basit. Okan hoca ya herru ya merru kadrosuyla sahaya çıktı.
Oysa gerek yoktu. Hani ilk maç 3 farklı mağlubiyet filan olur anlarım. Ama dün kontrollü oynasan, bir gol atsan durum eşitlenecek. Yani tek gole bakıyor. İlk maçta gördük. Rakip fizik gücü yüksek ve hızlı bir takım. Ayrıca mücadeleci bir orta alan var. Ve o bölgede yine sadece Torreira var. Biraz da Sara. Hepsi o.Adamlar her dönen topu aldı. Hem kendi savunmalarından, hem hücumlarından. Galatasaray’a tek bir pozisyon bile vermediler. Bir tek Kerem’in cılız topu o kadar. İsviçre takımının ise sayamadım.
Muslera ilk maça oranla bugün daha iyiydi. Kritik kurtarışlar yaptı. Galatasaray’ın ilk yarıyı gol yemeden kapaması gerçekten mucize ve şans oldu. Şimdi çift forvetle çıkınca şöyle bir dezavantaj yaşıyorsun. Sıkışık anlarında
Giuliano, Vedat Muriç, Elif Elmas, Kim Min Jea, Arda Güler ve son olarak Ferdi... Son 7-8 yıla baktığımızda yüksek bonservis ücretleri ile Fenerbahçe’den giden futbolcular...
Diğerlerini saymıyorum. Yani Altay, Szalai gibi oyuncuları...
Bir de yurt içine verilenler var. Onlar da ayrı. Kulüp son yıllarda özlemle baktığımız Benfica modeline döndü.
Peki paradan başka bu işlerin ne getirisi var.
Öncelikle Fenerbahçe cazibe merkezi haline geldi. Tanınırlığı üst düzeylere çıkıyor. Yerli yabancı genç oyuncuların eğer yetenekliyse birinci tercihi Fenerbahçe olacak.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen oyuncular Fenerbahçe’yi sıçrama tahtası olarak belirleyecek. Çünkü örnekleri var.
Özellikle dünyanın önemli scoutları Fenerbahçe’yi sürekli takip etmeye başladı.