Zehirli meyve ve sebze konusu, ihraç malları iade edilince gündeme geliyor. Türk halkının zehirli meyve ve sebzeleri tüketmeleri sonucu karşılaştıkları sağlık sorunları umursanmıyor.
Son olarak Rusya, balkabaklarını, yeşil marulları, limonları ilaç kalıntısı oranlarının yüksekliği nedeniyle iade etti.
Tarımsal üretimde ilaç kullanılıyor. Günümüzde ilaçsız üretim yapılamıyor. Ancak: Doğru ilacın/Doğru zamanda/Doğru ölçüde/Doğru şekilde/Doğru sürede kullanılması ve de/Ürünün ilaç kalıntı süresi geçtikten sonra toplanması gerekiyor.
Bizde, yanlış ilaçlar, ölçüsüz şekilde, yanlış kullanılıyor. Ürünler ilaçta kalıntı süresi geçmeden toplanıyor. İhraç ediliyor. İç piyasaya sürülüyor.
Meyve ve sebzelerde sağlığa zarar verecek “Maksimim Kalıntı Limiti” için uluslararası “ölçüler” var. Buna ek olarak her ülkenin kendi tüketicisini korumak için belirlediği “ilaç ve miktar” sınırlamaları var.
Zehir yiyoruz
Bizler tükettiğimiz meyve ve sebzelerde “Maksimum Kalıntı Limiti” üründe hangi tür ve ne ölçüde kalıntı olduğundan habersiziz.
Halkımız 2015 yılında şans oyunlarına 16 milyar liraya yakın ödeme yaptı. 2011 yılında şans oyunlarına halkın ayırdığı para 10 milyar TL dolayındaydı. Her yıl halkımız şans oyunlarına biraz daha fazla ilgi duyuyor. Biraz daha fazla para ayırıyor.
Devlet denetimindeki tek şans oyunumuz Tayyare Piyangosu çekilişleri idi. Şimdilerde Tayyare Piyangosu’na (Milli Piyango’ya) ilgi azaldı.
Milli Piyango idaresi piyango dışı şans oyunlarından gelir toplar hale geldi. 3 büyük şans oyunu işletmecisi var:
- Spor Toto İdaresi’nce ihale ile belirlenen işletmeci “İddaa” oyunlarını yönetiyor.
- Jokey Kulübü at yarışları düzenliyor.
- Milli Piyango idaresi değişik oyunları pazarlıyor.
İddaa başta koşuyor
Yıllık toplam 16 milyar liraya yakın şans oyunu gelirinin yüzde 58’i İddaa oyunlarını düzenleyenlerin, yüzde 26’sı Jokey Kulübü’nün, yüzde 16’sı Milli Piyango İdaresi‘nin kasasına giriyor. Milli Piyango İdaresi şans oyunlarından en az pay alan kuruluş. Milli Piyango İdaresi özelleştiriliyor.
65’inci Hükümet Programı dün onaylandı. Geçen Cuma, programın TBMM’de görüşüldüğü oturumda, Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Sayın Kurtulmuş, “Hükümetin 5 ana direğini (1) Ekonomide faz değişimi, (2) Terörün sona erdirilmesi, (3) Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi, (4) Toplumsal bütünlüğün sağlanması, (5) Dış politika sorunlarının çözülmesi“ olarak açıkladı.
Ekonomi politikalarında bir değişimden son zamanlarda devamlı söz ediliyor. Önceleri bu değişim, ”Alternatif Ekonomi Politikaları” olarak dile getiriliyordu. Sayın Kurtulmuş ise yeni bir anlatımla, değişimin ”Faz Değişimi” olacağını belirtti.
Acaba “Faz Değişimi” neleri kapsayacak? Neler değişecek?
Alternatif politikalardan veya faz değişikliğinden söz edilmesinin arkasında, ekonominin bugünkü durumunun beğenilmemesi var.
Ekonomi ne durumda?
Ekonominin bugünkü durumu nedir?
- Büyüme yeterli değil. Üretim artmıyor. Üretim artmayınca yeni yatırımlar yapılmıyor. Kişi başı milli gelirde “Orta Gelir Tuzağı”ndan çıkamıyoruz.
- Ekonominin döviz kazanma gücü zayıfladı. İhracat geliri artmıyor. Turizm sektörünün döviz gelirlerine katkısı azaldı. Bunun sonucu giderek daha fazla dış kaynağa bağımlı hale geliyoruz.
Arif Aslan ile konuşunca içim açıldı. Batmanlı gazeteci dostuma “Batman’da durum nedir?” diye sual eyledim. Uzun uzun anlattı.
Batman’a çok gitmişliğim var. Her gidişimde Arif Aslan ile sohbet ederim. Önceki gidişlerimden birinde Batman’da karşılaştığım Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, eski Tekel depolarının yerel girişimcilere tekstil üretim tesisi kurmaları için tahsis edildiğini anlatmıştı.
Arif Aslan diyor ki: “Eskiden yaprak tütün işlemede bin kişi çalışırdı. Şimdi Tekel depolarında 15, tekstil atölyesinde 6 bin kişi çalışıyor. Ne var ki üretim Irak’a ihraç ediliyordu. Şimdi pazarlama güçlüğü ortaya çıktı.”
Tüpraş, Batman rafinerisini modernize etmiş. Rafineri asfalt ağırlıklı üretimi sürdürüyormuş. Batman’a doğal gaz gelince sadece 40 bin hane doğal gaza abone olmamış, doğal gaz sayesinde rafinerinin havayı kirletme sorunu da çözülmüş.
80 fabrika var
Organize sanayi bölgesinde arsa talebi çokmuş ama şimdilik 80 tesis üretime geçmiş. Gıda, inşaat malzemesi ve tekstil tesislerinde 3 bin işçi çalışıyormuş.
Denizlili girişimcinin Batman’da kurduğu tesiste 600 çalışan varmış. Yeni yatırım 1.500 çalışana daha iş imkânı sağlayacakmış.
Batman’ın merkez nüfusu 400 bin dolayında iken, gü
Sayın Yıldırım’ın Bakanlar Kurulu’ndaki görevlen-dirmeleri ve de hükümet programında yer alan ifadeleri, “ekonomide değişiklik olmayacağı” işaretini veriyor. (Bu işarete dayalı olarak Milliyet Ekonomi’de yayımlanan yazımın başlığı “Ekonomide değişiklik olmaz” idi.)
Buna karşı Sayın Cumhurbaşkanı’nın beklentilerini kamuoyuna yansıtan “haber ve yazılar”da, önümüzdeki dönemde, bugüne kadarki politikaların başarısızlığı vurgulanarak ”alternatif ekonomi politikaları”ndan söz ediliyor.
Alternatif ekonomi politikaları konusunda henüz açıklık yok. Fakat “haberlere ve yazılanlara göre”,
- Büyümenin hızlandırılması için üretim ve yatırımların önü açılacak.
- Üretimin, yatırımların artırılması için iç talebin canlandırılmasının ötesinde, dış talebin artırılmasına imkân verecek politikalar uygulanacak.
- “Alternatif” politikaların araçları olarak; (1) faiz, (2) para, (3) maliye politikalarında değişiklik yapılacak.
- Faiz konusundaki beklenti açık. Faiz indirimi sürecek. Ancak alternatif para ve maliye politikaları konusu belirsiz.
Neler değişecek?
Sayın Yıldırım’ın kuracağı hükümette, iç ve dış piyasaların tanımadığı yeni isimlerin yer alacağı ve ekonomi politikalarında köklü değişimlerin gerçekleşeceği “söylenir olmuştu”. Bu “söylemler” iç ve dış piyasada “huzursuzluğa” yol açmıştı.
(1) Sayın Yıldırım’ın açıkladığı Bakanlar Kurulu’nda “iç ve dış piyasaların tanıdığı isimlerin yer alması ve (2) Okuduğu hükümet programının içeriği “huzursuzluğu giderdi”.
İç ve dış piyasalar (1) Daha önceki hükümetler dönemindeki ekonomi politikalarının sürdürüleceğinin, (2) Ekonomide köklü değişimlere gidilmeyeceğinin “işaretini” aldı.
Piyasalar rahatladı. Çünkü;
1) Bakanlar Kurulu’nda ekonomi yönetimine katkıda bulunacak isimler, daha önce “ne yaptıkları-ne yapacakları” görülmüş isimler.
2) Başbakan’ın açıkladığı hükümet programında “ekonomi politikalarında değişiklik olmayacağı” açıklıkla vurgulanıyor.
Hedef: İstikrar
Programın başında, “2016 yılında uygulamaya konulan eylem planımız, hükümet programımızda yer alan öncelikler dikkate alınarak, hayata geçirilmeye devam edilecektir” denilerek önceki hükümetin politikalarının sürdürüleceği belirtiliyor.
Sayın Yıldırım’ın programı yeni hükümetin de programı olacak.
Sayın Yıldırım’ın programı iki bölümden oluşuyor.
Birinci bölümde ve özel bölümde;
- Başkanlık sisteminin gerçekleştirilmesi, güçlük çıkarsa “partili cumhurbaşkanlığı”nın önünü açacak yasal düzenlemelerin yapılması,
- Ak Parti’nin içinde birlik ve dirliğin sağlanması ve sürdürülmesi,
- Ak Parti’nin oylarının korunması ve artırılması,
- Daha önce başlatılan mega projelerin, büyük projelerin tamamlanması ve yeni projelerin geliştirilmesi var.
İkinci bölüm “genel bölüm”dür. Bu bölümde;
Başbakan Yıldırım “icraatçı” bir politikacı. “İcraat” paraya dayanır. Onun için bundan sonra da başarısının devamı “güçlü bir ekonomi” desteğini zorunlu kılıyor.
Başbakan Yıldırım bugüne kadar mesaisinin çoğunu “Büyük Kamu Projeleri”ne tahsis ediyordu. Bundan sonra “Büyük Kamu Projeleri” yanında ekonominin genel durumu ile Ayşe Hanım Teyze’min, Ali Rıza Bey Amca’mın, işçi Memed kardeşimin, çiftçi Recep’in sorunlarına da çözüm getirmeye çalışacak.
Başbakan Yıldırım, “Büyük Kamu Projeleri”nin gerçekleştirilmesi konusunda çaba gösterirken, projelerin bütçe kaynaklarından, müteahhitlerin kendi imkânlarıyla veya dış kaynaklardan finansman sağlama konusuna vakit ayırmak zorunda değildi. Şimdi Başbakan olarak, sadece büyük projelerin değil, ekonomideki tüm yatırım ve üretim faaliyetlerinin finansmanının da sorumluluğunu taşıyacak.
“Güçlü ekonomi” işte bunun için önemli.
Sosyal yardım önemli
“Güçlü ekonomi” üretime dayanır. Üretim artacak ki insanlar iş bulsun, gelirleri artsın. Gelirleri artsın ki harcama yaparak talep yaratsınlar. Gelirleri artsın ki daha çok vergi ödeyerek devlet bütçesini beslesinler.
Devlet bütçesi ekonomideki büyümeye bağlı olarak güçlensin ki Başbakan Yıldırım, “Büyük