65’inci Hükümet Programı dün onaylandı. Geçen Cuma, programın TBMM’de görüşüldüğü oturumda, Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Sayın Kurtulmuş, “Hükümetin 5 ana direğini (1) Ekonomide faz değişimi, (2) Terörün sona erdirilmesi, (3) Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi, (4) Toplumsal bütünlüğün sağlanması, (5) Dış politika sorunlarının çözülmesi“ olarak açıkladı.
Ekonomi politikalarında bir değişimden son zamanlarda devamlı söz ediliyor. Önceleri bu değişim, ”Alternatif Ekonomi Politikaları” olarak dile getiriliyordu. Sayın Kurtulmuş ise yeni bir anlatımla, değişimin ”Faz Değişimi” olacağını belirtti.
Acaba “Faz Değişimi” neleri kapsayacak? Neler değişecek?
Alternatif politikalardan veya faz değişikliğinden söz edilmesinin arkasında, ekonominin bugünkü durumunun beğenilmemesi var.
Ekonomi ne durumda?
Ekonominin bugünkü durumu nedir?
- Büyüme yeterli değil. Üretim artmıyor. Üretim artmayınca yeni yatırımlar yapılmıyor. Kişi başı milli gelirde “Orta Gelir Tuzağı”ndan çıkamıyoruz.
- Ekonominin döviz kazanma gücü zayıfladı. İhracat geliri artmıyor. Turizm sektörünün döviz gelirlerine katkısı azaldı. Bunun sonucu giderek daha fazla dış kaynağa bağımlı hale geliyoruz.
- Dış kaynak “kalıcı yatırım için değil”, bonodan ve borsadan getiri sağlamak için geliyor.
- Türk halkının içerideki birikimleri inşaat yatırımlarına gidiyor. Türk girişimciler yurt dışında yatırıma yönelmeye başladı.
- Tarımda ve sanayide üretim yapısı değişmiyor. İthal girdiye bağımlı yapı devam ediyor. Yüksek katma değer yaratacak ileri teknolojiye geçiş sağlanamıyor.
Politikalar “kemikleşti”
Bu tablo devam ederken ekonomi politikaları kemikleşmiş durumda.
- Ekonomide konjonktür, gün içinde dolar fiyatının değişiminden izlendiği için, dolar fiyatı dizginlendiği sürece ekonomide istikrarın devam ettiği varsayılıyor.
- Faizin aşağıya çekilmesinin öncelikle yatırımları harekete geçirmesi bekleniyor.
- Yıllardır değişmeyen bölgesel ve yöresel yatırımları teşvik politikalarının değerlendirilmesi yapılmıyor.
- Sıkı para ve maliye politikasına özen gösterilirken, dışarıdan döviz borçlanmasının kamu kesimi yerine özel sektörce sürdürülmesi sağlanıyor. Bankaların ve reel sektörün döviz borçlarının büyümesine önem verilmiyor.
- Enflasyon ve işsizlik oranlarının artmaması başarı olarak değerlendiriliyor.
- Sosyal politikalarla alt gelir gruplarının ve sağlık politikasıyla genelde yaygın nüfusun üzerindeki ekonomik baskının hafifletilmesine çalışılıyor.
Değişim olur mu?
Bu tablo önümüzdeki dönemde değişir mi?
- Bugüne kadar uygulanan ekonomi politikaları sürdürülür ise, çok büyük risklerle (krizlerle) karşılaşılmadan, ufak tefek iniş çıkışlarla (ufak tefek sarsıntılarla) ekonomi yoluna devam eder. Büyüme hızı artmaz.
- Alternatif politikalar veya faz değişikliği ile neyin nasıl değişeceği açıklanmadı. Eğer bugün uygulanan politikalarda radikal (güçlü - yapısal) değişim olur ise, eski politikalardan yeni politikalara geçiş döneminde dolar fiyatında ve enflasyonda önemli dalgalanmalar olabilir .
Ne var ki, yeni politikalar gerçekten üretimi ve yatırımı artıracak güçte olur ise, döviz fiyatı da enflasyon da bir süre sonra dengeye oturur.
(Politikalar değişirse “dolar fiyatı ve enflasyon ne olur“ endişesi öne çıkarsa, politikalarda hiçbir değişiklik gerçekleşemez.)