Merkez Bankası faiz artırdı da... Acaba neden artırdı? Faiz artırınca ne olacak? Faiz artırımı kime yarayacak?
Ayşe Hanım Teyzem “Kaç gündür Merkez Bankası faiz artırdı, artıracak tartışması sürüp gidiyor. Merkez Bankası faizi artırdı diye bundan sonra dolar ucuzlayacak mı? Enflasyon, pahalılık sona erecek mi? Piyasadaki durgunluk, işsizlik şikâyetleri bitecek mi? Anlat bakayım” diyor.
Merkez Bankası’nın artırdığı faiz, bankalara borç para verirken bankalardan aldığı faiz. Bu faiz oranı dolaylı olarak bankaların mevduat faizlerini ve kredi faizlerini de etkiliyor ama... Bu faiz doğrudan, Hazine’nin borç kâğıtlarının faizini belirliyor.
Parasını faize yatıracaklar, faiz artsın ister. Borçlular, kredi kullanmak isteyenler faiz ucuzlasın ister.
Ekonomide talep daraldı. Talebin daralması sonucu para trafiği tıkandı. Borçlular, para ödemekte zorlanıyor. İşadamları çarkı döndürmek için para bulma arayışında. Faiz artınca borçluların, borç almak için çırpınanların yükü artacak. Zor durumda olanlar daha da zorlanacak.
Faiz artışı mevduat faizinin de yükselmesine imkân verirse, birikimi olanların faiz geliri artacak. Faiz artışı sadece onları mutlu edecek.
Unutmayalım, faiz maliyetin önemli bir
ABD’nin 45’inci Başkanı Trump, görevi devraldığı gün, ilk iş olarak, ABD’de milyonlarca kişiyi sağlık sigortası kapsamına alan “ObamaCare” adıyla anılan sigorta sisteminin iptali için imza attı. Amerika’daki sağlık sistemi dünyanın en pahalı sağlık sistemi.
Her türlü sağlık hizmetlerinin, ilaçların, sağlık sigortası primlerinin pahalı olmasına rağmen, ABD’de sağlık hizmeti kalitesi düşük.
ABD’deki sağlık sigortası sisteminin yapısı şöyle:
- Devlet görevlileri ve askerler için sağlık sigortası giderlerini devlet ödüyor. (Bunlar nüfusun yüzde 2’si.)
- Çok yaşlı veya çok fakir olanlar, gideri bütçeden karşılanan Medicare ve Medicaid adı verilen 2 farklı uygulamadan yararlanıyor. Bu iki farklı uygulamanın faturasını da devlet ödüyor.
Medicare toplam nüfusun yüzde 15’ini, Medicaid yüzde 16’sını kapsıyor.
- Büyük ölçekli sanayi kuruluşlarında, firmalarda çalışanlar, primi işyerleri tarafından ödenen sigorta programlarından yararlanıyorlar. Nüfusun yüzde 45’e yakın bölümü için bu programlar sağlık güvencesi veriyor.
Kişisel sigortalar, grup sigortaları genelde çok pahalı ve kapsamları dar. Nüfusun sadece yüzde 6’sı, kendi imkânlarıyla özel sigortadan yararlanıyor.
Bankaların sahipleri kimler? Bankalar topladıkları mevduatı ne yapıyorlar? Kredi vermek için mevduat dışında nereden para buluyorlar? Krediyi kime veriyorlar? Bankalar isterlerse daha fazla kredi verebilirler mi?
Ayşe Hanım Teyzem bunları merak etmiş.
Ayşe Hanım sorguya çekince “durumdan vazife çıkardım”. Bankalar Birliği ve BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) kaynaklarından neyin ne olduğunu anlamaya çalıştım.
1) Sorun yapılandırma ve maliyet
Bugün piyasanın sorunu, yavaşlayan ekonomi nedeniyle iş aleminde para trafiğinin tıkanması.
- Üretici, toptancı, perakendeci, tüketici arasındaki para trafiği tıkandı. Zincirde bir halkanın ödeme yapamaması, tüm ödeme sistemini kilitler hale geldi.
- Üretici, toptancı, perakendecinin; (a) iş hacmindeki küçülme, (b) para trafiğindeki tıkanma sonucu bankalara ve reel sisteme borçlarını ödeme güçleri yok oldu.
- Kilitlenen sistemi açabilmek, çarkları döndürebilmek için; (a) mevcut borçların yapılandırılmasına, (b) ek finansman desteğine ihtiyaçları var.
Giresun’a gittim. Dönüşte dostlar, “42 No’lu Tirebolu Çayı getirdin mi” diye sual eyledi.
Giresun ile ilgili yazımda “42 No’lu Tirebolu Çayı”nın sadece Tirebolu’da satıldığını yazmıştım.
Okuyucu-larımdan, “Bu çay şimdilerde marketlerde satılıyor” diye yazanlar oldu. Çaykur’un “42 No’lu Çay”ı ile “42 No’lu Tirebolu Çayı”nın farklı olduğunu yazanlar oldu. Neyin ne olduğunu araştırarak yazmak mecburiyeti doğdu.
Türkiye’de yetiştirilen yaş çay yaprağı 1.3 milyon ton. Giresun’da yetiştirilen yaş çay yaprağı 20 bin ton. Giresun’da çok az çay yetişiyor. Tirebolu’da çok çok az çay yetişiyor. Giresunlular, toprak ve iklim özellikleri nedeniyle Giresun çayının farklı olduğunu iddia ediyor. Tirebolular ise Giresun’un en iyi çayını üretmekle övünüyor. Tirebolu’da sınırlı bir üretim alanında üretilen çay geleneksel “iki buçuk yaprak” yöntemiyle toplanıyor. Çay filizinin ucundaki en taze 2 yaprak ve ucunda açmak üzere olan yarım yaprak çayın en kaliteli yaprakları...
Eskiden elle toplamada, ‘iki buçuk yaprak’ ayrımı vardı. Günümüzde makasla kesme sonucu filiz ucundaki taze yaprakların yanında diğer koyu yeşil renkli olan ve daha kart diğer yapraklar da kesiliyor. Bu kart yapraklar sebebiyle çayda
Halkımız yılda kişi başına 1 kilo 200 gram tereyağı tüketiyor. Tereyağı dışında yağ ihtiyacının büyük kısmını, yağlı tohumlardan üretilen yağlarla karşılıyor. Bunlara genel olarak nebati yağ deniliyor. Halkımızın tükettiği nebati yağ toplamı yılda kişi başına 24 kg’ın üzerinde.
Yılda kişi başı 24 kg toplam nebati yağ tüketimin 8 kg’ı margarin, 16 kg’ı sıvı bitkisel yağ.
Sıvı bitkisel yağın, 12 kg’ı ayçiçeği yağı, 2 kg’ı zeytinyağı, kalanı mısırözü, kanola, soya, çiğit yağı gibi yağlar.
Nebati yağ tüketiminin büyük bölümü hanelerde yapılan tüketim. Kalanı, gıda maddeleri üretiminde kullanılan ve gıda maddeleri içinde dolaylı olarak tüketilen yağlar.
Yağlı tohum üretemedik
Hem katılaştırılmış nebati yağ olan margarini, hem sıvı yağı üretmek için yağlı tohuma ihtiyacımız var. Biz ayçiçekten, pamuk tohumundan ve de çok az da soya tohumundan yağ çıkarıyoruz. Ayçiçek yağı üretimimiz 977 bin ton, pamuk yağı (çiğit) üretimimiz 121 bin ton dolayında. Buna karşılık yıllık bitkisel yağ ihtiyacımız 2 milyon tona yükseldi. Geçen yıl 1 milyon 927 bin ton olarak hesaplandı.
İç talep yanında ihracat için de nebati yağ üretimimiz var. Yılda 760 bin ton likit yağ, 170 bin ton margarin olmak üzere 930 bin
Bütçe halktan ne kadar para toplandığını, toplanan paraların nerelere harcandığını gösteren önemli bir belgedir.
Bütçenin gelir gideri, ekonominin durumu hakkında fikir verir. Örneğin, KDV ve ÖTV gelirlerindeki değişim talebin durumu hakkında önemli bir göstergedir.
2015 yılında dahilde alınan KDV artışı yüzde 21.8 iken, 2016’da yüzde 16.3’e geriledi. ÖTV geliri artışı yüzde 16.3 iken, yüzde 13.6 oldu. İthalde alınan KDV geliri artışı yüzde 15.5’ten yüzde 2.6’ya indi.
2016’da KDV ve ÖTV gelirlerindeki artışların azalması, içeride talebin yavaşladığını, ithalat harcamalarının küçüldüğünü gösteriyor. 2016’da, ekonomide yavaşlamaya rağmen, vergi gelirlerinin yüzde 12.5, bütçe gelirinin yüzde 14.8 artması önemlidir.
Vergi ve bütçe gelirleri artışında 2016’daki “Vergi Yapılandırması”nın büyük payı var. Bu yapılandırmayla bütçeye 13.7 milyar TL’lik ek imkân sağlanmış durumda.
Vergi dışı gelirler arttı
2016 yılı bütçesinin bir özelliği de vergi dışı gelirlerin yüzde 33.1 artmasıdır. Vergi dışı gelirler, Merkez Bankası’ndan gelen yıllık kâr payı, Hazine varlıklarının satış gelirleri, Hazine’nin faiz geliri ve özelleştirme geliri gibi gelirler.
Unutmayalım, 2016’da içeride terörle mücadele, komşu
ABD’de dolar kazanıp Türkiye’de harcayana Türkiye ucuzluk cenneti. Türkiye’de TL kazanarak ABD’de dolar harcamaya kalkanlar ise yandı.
Türkiye’de dolarla köfte yiyenler, köfteye yüzde 45.7 daha az para ödüyorlar.
İngiltere’de yayımlanan The Economist dergisi, yılda 2 defa Amerikan McDonald’s firmasının “Big Mac” köftesine dayalı olarak “Köfteye Dayalı Döviz Fiyatı” endeksi yayımlıyor.
Dünyanın hemen her ülkesinde Mc Donald’s dükkânlarında Big Mac diye satılan, tek tip bir ekmek arası köfte var. Her ülkede satılan köfte aynı köfte. Ama her ülkede milli parayla fiyatı farklı.
Bu köftenin ABD’de dolar olarak satış fiyatı ile ülkelerde milli parayla satış fiyatı arasındaki farka bakılarak, milli paralarının satın alma gücü hesaplanıyor.
Bu hafta The Economist, 2017 Ocak ayı Big Mac Endeksi’ni yayımladı.
Bakınız Big Mac endeksine göre şimdilerde 3.79 TL olan dolar fiyatının durumu nedir?
Köfte hesabı
İstihdam konusunda bir iyi haber, bir kötü haber var.
İyi haber, bir yılda 411 bin kadın ve erkeğe iş bulundu. Kötü haber, bir yılda işsizler ordusuna yarım milyon (500 bin) kadın ve erkek eklendi.
İstihdam rakamları iki buçuk ay geriden yayımlanıyor. Ocak ayının ortasındayız. Dün 2016 yılının ekim ayı istihdam rakamları açıklandı.
Ekim ayında işsizlik oranı yüzde 11.8’e yükseldi.
Yüzde 11.8 işsizlik oranı yüksek bir işsizlik oranıdır. Bir önceki yılın aynı ayında yüzde 10.5’ti. Bir önceki ay yüzde 11.3’tü. İşsizlik oranı bir yıl önceye göre de bir ay önceye göre de ekim ayında yükselmiş durumda.
2016 yılına yüzde 10.6 işsizlik oranıyla başladık. İşsizlik oranı düşer gibi oldu ama hazirandan sonra yüksele yüksele yüzde 11.8’e tırmandı.
Yüzde 11.8 oranı 15 yaş üstü nüfusun genel işsizlik oranı. Tarım dışı nüfusta işsizlik oranı bir yılda yüzde 12.6’dan yüzde 14.1’e yükseldi.
Gençler sokaklarda...