Türkiye’de ücretlile-rin (sadece ücretli-lerin) “geçinme durumlarını etkileyen” fiyat artışlarını izleyen iki kuruluş, ocak ayında, gıda fiyatlarının % 3 dolayında artış gösterdiğini açıkladı.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) ” İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi” araştırmasına göre, 2017 Ocak ayında İstanbul’da ücretlilerin gıda harcamalarında bir ayda % 2.99 artış oldu.
Türk-İş’in “Türkiye genelinde ücretlilerin geçim şartlarını belirlemek için her ay yaptığı araştırmaya göre”, 2017 Ocak ayında çalışanların mutfak harcamaları” % 3.28 oranında arttı.
İTO’nun ve Türk-İş’in belirlediği fiyat artışları ile TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile belirlediği fiyat artışları farklıdır.
İTO ve Türk-İş’in endeksleri “Cost of Living Index”’tir (Yaşam Maliyeti Endeksi). TÜİK’inki “Consumers Price Index”tir (Tüketici Fiyat Endeksi).
İTO, sadece İstanbul ilinde ve sadece ücretle çalışanların, yaşamlarını sürdürmek için yaptıkları harcamaların fiyatındaki değişimi izliyor.
Türk-İş, sadece ücretli çalışanların (işçilerin), sağlıklı beslenmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereki asgari harcama kalemlerindeki artışı izliyor.
İTO İstanbul’u izliyor
Ocak ayı ihracat geliri-miz, olması gereken büyüklükte değil. 2017 yılına iyi başlayamadık.
Ocak ayında ihracat 10.5 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Normal olarak aylık ihracat gelirimizin 12 milyar doların altına düşmemesi gerekiyor.
Ocaktan önceki aylarda, aralık ayında ihracat geliri 12.8 milyar dolar, kasım ayında 12.7 milyar dolar, ekim ayında 12.8 milyar dolardı.
2013 yılının ocak ayında ihracat gelirimiz 11.5 milyar dolar olmuştu. 2014 Ocak ayında 12.4 milyar dolar, 2015 yılında 12.3 milyar dolar ihracat gelirimiz oldu.
Sadece 2016 yılı ocak ayında beklenmedik bir şekilde ihracat geliri 9.5 milyar dolara geriledi.
2016 yılı ocak ayındaki bu kötü rakam ile 2017 yılı ocak ayının yetersiz rakamını karşılaştırarak, “Son 49 ayın ihracat rekorunu kırdık” demek yanıltıcı olur.
Gerçekçi olalım. 2017 yılına kötü başladık. Durumun iyi olmadığını görerek, yılın kalan aylarında ihracatı artırmaya dönük çabalarımızı artırmak zorundayız.
2016’da enflasyon oranı yüzde 8.53 arttı. Merkez Bankası, ana görevinin fiyat istikrarı olduğunu ilan ediyor. Bu nedenle de enflasyonu aşağıya çekmeye çalışıyor. Her yıl bir enflasyon hedefi belirliyor. Enflasyon hedeften sapmaya başlayınca hedefi değiştiriyor. Yeni hedef açıklıyor.
Merkez Bankası’nın 2017 hedefi daha önce (düzeltmelerle) yüzde 6.5 idi. Dün yüzde 8’e yükseltildi.
Merkez Bankası’nın beklentisi, enflasyonun 2017 yılında yüzde 6.6 ile yüzde 9.4 aralığında gidip gelmesi. Ama yüzde 8 olarak sonuçlanması.
Banka daha önce 2017’de gıda enflasyonunun yüzde 8’den yüzde 7’ye gerileceğini açıklamıştı. Dün yüzde 7 seviyesinden yüzde 9’a yükseltti.
Döviz fiyatı önemli
Merkez, enflasyon hedeflemesi yaparken dövizle ilgili beklentilerini açıklamıyor. Son 52 haftada dolar fiyatı yüzde 30.5, euro yüzde 27.5 oranında arttı. 2017 yılı Orta Vadeli Plan hazırlanırken, ortalama dolar 3.18 TL olarak Kabul edilmişti. Planda enflasyon yüzde 6.5 idi.
Başta enerji olmak üzere tarım-sanayi ürünleri ile dolar fiyatındaki değişim maliyetleri etkiliyor. Benzeri görülmeyen ölçüde ithal girdi maliyetlerinde artış var. Kapasite tam kullanılamıyor.
Bütün bunlar önümüzdeki dönemde enflasyonu iyimser tahminl
Son üç ayda dolar dünyada % 2 yükselirken, Türkiye’de % 25 değer kazandı.
Türkiye’de dolar fiyatı aldı başını gidiyor. Dünyada doların değerindeki değişimle bağı, ilişkisi kalmadı. Halbuki son üç aylık dönemde dünyada doların değerindeki değişime göre, şimdilerde Türkiye’de doların 3.20 TL’den satılması gerekir.
Bu hesabı yazılarını, piyasa değerlemelerini izlediğim Eral Karayazıcı yapıyor.
Geçen hafta sonu dolar 3.87 TL’den işlem görüyordu. Fitch’in not indiriminden sonra dolar fiyatında artış bekleyişine karşı dün 3,81-3.82 TL’den alınıp satıldı.
Ama dolar fiyatında geçmişte yaşanan dalgalanmalar ürkütücü:
- Dolar fiyatı bir haftada % 2.82 oranında arttı.
- Bir ayda artış yüzde 9.85 oranında.
- Son 3 ayda dolar dünyada % 2 değer kazanırken, Türkiye’de dolar fiyatı yüzde 25 arttı.
Derecelen-dirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu bir kademe indirerek yatırım yapılabilir seviyenin altına getirdi.
Türkiye, 3 önemli kredi dereceleme kuruluşunun üçünün de yatırım yapılabilir notlarını kaybetmiş oldu.
Kredi notumuz 3 önemli kredi dereceleme kuruluşuna göre de “yatırım yapılamaz” seviyede.
Moody’s ve Fitch Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altında, Standard & Poor’s yatırım yapılabilir seviyenin iki kademe altında notluyor.
Düşük riskli varlıklara yatırım yapan emeklilik fonları gibi büyük fonlar, bir ülkeye yatırım yaparken, en az 2 kredi derecelendirme kuruluşunun “yatırım yapılabilir” notunun olmasını bekliyor.
Not 1990’da başladı
Türkiye ilk kredi notlarını 1990 yılında aldı. Üç büyük kredi dereceleme kuruluşu Türkiye’ye yatırım yapılabilir ülke notu vermişti. 1994 yılında 3’ü de notu kırdı.
1994 yılından 2011 yılına kadar kredi notumuz yatırım yapılamaz seviyede idi.
Masamın üzerinde Milliyet Sanat’ın şubat sayısı duruyor. Bu sayı derginin 695’inci sayısı. Büyük boy. 128 sayfa. Fiyatı 10 TL. Benzeri olmayan ve de günümüz şartlarında sudan ucuz bir sanat dergisi.
Plastik sanatlar, müzik, sahne sanatları, sinema ve edebiyat dallarında dışarıda, içeride olanlar anlatılıyor. Selim İleri, Canan Ergüder ile söyleşiler yapılmış.
İçeriği dolgun, ele alınan konular bilgilendirici. Okuyanlar dünyada ve ülkede olan bitenden haberdar oluyor.
Günümüzde plastik sanatlara, müziğe, sahne sanatlarına, edebiyata ilgi azaldı. İlgisi olanların okuyacakları, izleyecekleri yayınlar azaldı. Yapı Kredi’nin Cogito’su, Semih Gümüş’ün Notos’u, aylık Sinema dergisi ve Birikim Sanat dergisi değişik konularda sanata katkılarını sürdürüyorlar.
Sanat ve kültüre ilgi az
Milliyet Sanat’ın 45 yıldır her ay düzenli yayımlanması önemlidir. İçeriğinin devamlı yenilenmesi, ilgi çeken farklı konuları kapsaması önemlidir.
Dergi Filiz Aygündüz’un ve ekibinin emeğiyle yayımlanıyor. Demirören Yayın Grubu’nun başında bulunan Meltem Demirören Oktay ve Erdoğan Demirören’in desteğiyle yayının sürdürülmesi mümkün olabiliyor.
Çanakkale köprüsü önemli bir proje... Tasarımı, çizimi uzmanlık istiyor. Malzeme yurt dışından getirilecek. Yapımda yabancı uzmanlardan yararlanılacak. Finansmanı yabancılar temin edecek.
İhaleye katılan yabancı yapımcıların Türk ortakları da projeye yerli katkıyı sağlayacak. Önemli olan maliyetini karşılamak için yurt dışından bulunacak kredinin vadesi ve şartları.
Devlet, hem dış krediyi garanti etmek, hem de geçiş ücretleri için garanti vermek durumunda.
Çanakkale’ye köprü yapma pojesi 1984 - 1989 yıllarında tartışıldı. Sonra unutuldu. 1994’te tekrar gündeme geldi. Köprü projesi için 1995’te ihale düzenlendi, 18 yabancı firmanın katıldığı ihaleyi kazanan firma, projenin yapılabilir olmadığını belirterek çekildi.
Projede, Ege Bölgesi’ni doğrudan Kapıkule sınır kapısına bağlayacak olan otoban yapımı da yer alıyor. Böylece Ege Bölgesi’nden Avrupa’ya taşımacılık yapan araçların İstanbul Boğazı ve İstanbul trafiğine yapmış olduğu yük de hafifletilmiş olacak. Projenin tamamlanması ile Marmara Bölgesi’nde, Marmara Denizi’nin etrafından dolaşacak olan bir otoyol ringi oluşacak.
Deneyimli talipler
Yap - İşlet Devret modeli ile yapılacak köprü, 3.623 metrelik dev bir köprü olacak. Asma
Ayşe Hanım Teyzem enflasyonu, gıda harcamaları için cebinden çıkan paraya bakarak ölçer. TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu’nun) enflasyon hesabını değiştirmesi, Ayşe Hanım Teyzemin cebinden çıkan parayı değiştirmez. Ne azaltır ne çoğaltır.
TÜİK enflasyon hesabını değiştirince, Ayşe Hanım Teyzemin gıda harcamalarında bir değişiklik olmaz.
Kaldı ki unutmayalım, ölçü aletinin değişmesi, gerçeği değiştirmez. Bir ağaç, bir yılda bir misli büyümüş ise, yüzde 100 büyümüştür. Metreyle ölçünce yüzde 150 büyümüş olamaz. Yard ile ölçülünce büyüme yüzde 80’e inemez. Arşın hesabıyla büyüme yüzde 50 oldu denilemez.
Türkiye’de, sadece Ayşe Hanım Teyzem için değil, hemen her aile için enflasyon demek, gıda harcamalarındaki artış demektir.
TÜİK enflasyonu 414 maddenin fiyatındaki değişime göre belirliyor. Daha önce 417 maddeden oluşan harcama sepetinde gıda ve alkolsüz maddelere yapılan harcamaların ağırlığı yüzde 23.68 idi. Şimdi 414 maddeli sepette yüzde 21.77’e düşürüldü.
Böylece gıda maddelerindeki fiyat artışlarının, genel enflasyon oranını etkileme gücü azaltıldı. Genel enflasyon oranı gıda maddeleri fiyatlarının daha büyük ölçüde artmasından etkilenir.
Tüketim sepetinde gıda ve alkolsüz içecek