Bu akşam yatcaz. Yarın sabah kalkcaz... Bir de bakcaz ki, enflasyon yüzde 9.6’dan yüzde 8.0’lere gerilemiş.
TÜİK, saat 10.00’da haziran ayı tüketici fiyatları endeksindeki değişimi açıklayacak. Bunun üzerine de Merkez Bankası Başkanı hemen beyanat verecek, “Ben size demedim mi, enflasyon hazirandan itibaren önemli ölçüde gerileyecek diye...”
Bir ay önceye göre aynı mal ve hizmetler için daha fazla para ödeyen Ayşe Hanım Teyzemgiller, Ali Rıza Bey Amcamgiller ise, bu mübarek Ramazan ayında, enflasyonun nasıl düştüğünü bir türlü anlayamayacaklar.
Aynen, İstanbul’da yaşayan tüm ücretliler gibi... Çünkü dün İstanbul Ticaret Odası açıkladı. İstanbul’da ücretliler için perakende fiyat artışları haziran ayında yüzde 0.66 oldu. Ulaştırma ve haberleşmede yüzde 3.49, giyimde yüzde 2.48, diğer harcamalarda yüzde 1.98, konut harcamalarında yüzde 0.46, gıdada yüzde 0.16 artış gerçekleşti.
Bunlar İstanbul’da sadece ücretlilerin tüketim harcamaları ile ilgili artışlar... TÜİK ise Türkiye genelinde tüm halkın tüketim harcamalarına konu olan mal ve hizmet fiyatlarını izleyerek aylık fiyat değişimlerini belirliyor.
İki olasılık var. TÜİK belirlemelerine göre ya haziranda ülke genelinde
(İhracatta imalat sanayinin payı % 93, imalat sanayi ürünlerinde yüksek teknoloji ürün payı ise % 3.3)
TİM bugün haziran ayı ihracat rakamlarını açıklayacak. TÜİK ise dün mayıs ayı ihracat, ithalat rakamlarını açıkladı.
Yılbaşından bu yana her ay ihracat artışı sürüyor. İthalat harcamaları geriliyor.
Mayıs ayında da ihracat gelirleri yüzde 3.6 artarken, ithalat harcamaları yüzde 7.1 oranında geriledi.
İhracat artıyor, ithalat geriliyor ama gene de bir ayda, mayıs ayında ithalat harcamaları ile ihracat geliri arasında 7.1 milyar dolar açık var.
Aylık ithalat 20.8 milyar dolar, aylık ihracat 13.7 milyar dolar.
Yılbaşından mayıs sonuna kadarki 5 aylık dönemde ise ihracat artışı yüzde 7.4, ithalattaki azalma yüzde 5.6 oldu.
Cam eritme fırınında ateş sönerse cam donar, fırın çöker. Türkiye’de camda Şişecam’ın payı yüzde 90. Hükümet Şişecam grevini 60 gün erteledi. Hem işçinin hak ettiği ücreti almasını, hem sanayi çarklarının dönmesini isteriz...
Grev kanuni bir hak. Şişecam’da örgütlü Kristal - İş Sendikası toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamayınca, kanunlara uygun şekilde grev kararı aldı. 20 Haziran’da Şişecam’ın 6 fabrikasında 5.800 işçi greve çıktı.
25 Haziran’da ise hükümet 2012 tarihli ve 6356 sayılı kanundaki yetkisini kullanarak ve de Şişecam grevinin genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğunu ileri sürerek, 60 gün süreyle erteleme kararı verdi.
Sendika, ücretlere ilk yıl için yüzde 23.12 zam isterken, işveren yüzde 11.79’un üzerine çıkmıyor.
Sendikadan yapılan açıklamalara göre Şişecam işçilerinin ortalama saat ücreti 9.24 TL. İşçilerin aylık ortalama brüt ücretleri 2.079 TL. Ellerine 1.500 TL dolayında net ücret geçiyor.
Olan biteni dışarıdan izleyenlerin bekleyişleri, hem işçilerin hak ettikleri ücreti alarak mutlu olmaları, hem de sanayinin çarklarının durmaması, dönmesi. Çünkü çark dönmez, durur ise, işçinin ekmek kapısı kapanır.
Ömrü
Ramazan “Arabi/
Hicri” takvimde on iki aydan dokuzuncu ayın ismidir. Tek başına kullanılamaz. Önüne “ay” anlamına gelen kelime eklenerek, “Şehr Ramazan” veya “Şehr-i Ramazan” seklinde söylenir. Ramazan Kuran’da adı geçen tek aydır.
Ramazan ve oruçla ilgili buyruklar, Kuran’ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 183-184-185-187 ve 197’inci ayetlerinde yer alır. Diyanet İşleri’nin mealine (Türkçeleştirmesine) göre, bu buyruklarda “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Ey İnananlar! Oruç, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olanlar veya yolculukta bulunanlar, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız biliniz ki sizin için hayırlıdır“ denilmektedir.
Oruç, sabrı
ISO 500 Büyük sanayi kuruluşu listesinde yer alan 190 üretici kuruluş İstanbul ve çevresinde üretim yapan kuruluşlar. İstanbul dışındaki illerden ise, listeye 47 ilden 297 üretici kuruluş girebildi.
500 Büyük listesinde İstanbul dışında Anadolu’nun 47 ili yer alıyor. Birden fazla kuruluşla listeye giren 31 il var. 16 il tek kuruluşla listeye girdi. 81 ilin 33’ünde ise listeye girecek büyüklükte bir kuruluş bulunamadı.
Listede yer alan 500’üncü (en küçük) üretici kuruluşun üretimden satışları 188 milyon TL. Demek ki listeye giremeyenler 2013 yılında üretimden satışı 188 milyon TL’nin altında olan daha da küçük ölçekli üretici kuruluşlar.
Türkiye’de şimdilerde organize sanayi bölgesi (OSB) olmayan ilimiz kalmadı. Bazı illerimizde bir değil 3-5 farklı OSB var.
Sayıları büyük
Türkiye genelinde OSB sayısı 276’ya ulaştı. OSB’lerde sanayi üretim yapacaklara tahsis edilen parsel sayısı 59 bin oldu. Verilen bilgilere göre OSB’lerde 43 bin sanayi tesisi üretim yapıyor.
İstanbul Sanayi Odası her yıl sanayi kesimindeki şirketlerden bilgi derliyor. Bu bilgileri toplulaştırarak yayımlıyor.
Şirketler “üretimden satış” rakamlarına göre sıralanıyor.
500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında 1’inci olan şirketin, 2013 yılında “üretimden satış” rakamı 39 milyar 729 milyon TL, en sondaki 500’üncü şirketinki ise 188 milyon TL.
500 büyüğün, en büyüğünün üretimde satış rakamı 500’üncü sıradaki büyüğün üretimden satış rakamının 211 katı. Arada çok büyük fark var.
500 büyüğün ilk 50 büyüğü üretimde satışlarda, yaratılan katma değerde ve yapılan ihracatta yüzde 50 paya sahip.
Açık anlatımıyla, ilk 50 sanayi kuruluşunun büyüklüğü, sonra gelen 450 sanayi kuruluşunun büyüklüğüne eşit durumda.
500 büyük sanayi kuruluşunun 2013 yılında net satışlarında cari fiyatlarla % 7.4 artış var. Demek ki sabit fiyatlarla net satışlar sabit kalmış durumda.
Merkez Bankası faizi beklenenin üzerinde indirdi. Hükümete “selamını çaktı”... İndirimin bahanelerini de güzel güzel sıraladı. “Faizi indirdik... Ekonomiye bi’şeycikler olmaz” mesajını vermeyi de ihmal etmedi. Merkez Bankası’nın ana hedefi bir zamanlar enflasyonu indirmekti. Şimdilerde faizi indirmek oldu. Hükümet Merkez Bankası’na, enflasyonu indirmediği için değil, faizi indirmediği için yükleniyor.
Merkez Bankası yönetimi, “Esas görevlerini belki hatırlatan olabilir” düşüncesiyle, “ara mesaj” olarak, devamlı tekrarlıyorlar: “Haziran’dan itibaren enflasyonda önemli gerileme olacak!..”
Hazirandan itibaren enflasyonda gerileme nasıl olacak? TÜFE endeksi 2013 Mayıs’ında 220.07 idi. 2014 Mayıs’ında 241.32 oldu. Enflasyonda yıllık artış yüzde 9.6’yı buldu. 2013 Haziran ayında TÜFE endeksi 221.75 idi. 2014 Haziran ayında TÜFE fiyatları artmamış ise, endeks mayıs endeksi gibi 241.32’lerde kalır ise, haziran ayında yıllık TÜFE artışı yüzde 8.8-yüzde 8.7 olacak. Enflasyon fiyatlar gerilediği için değil, baz etkisiyle (önceki yılın endeks sayısının artması, bu yılın aynı kalması nedeniyle) gerilemiş görünecek.
Gerilemiş görünecek de nereye gerileyecek? Yüzde 8.8 veya yüzde 8.7
Bizde konutta balon yok. Olsa da patlamaz. Konut sektöründe sorun yok mu? Var. Ama balon değil, stok var. Konut stoku (özellikle lüks konut stoku) artıyor.
Önce “Konutta balon neden yok?” sorusunu, Uğur Gürses’in rakamlarıyla cevaplayayım. Son 4 yılda (Mart 2010-Mart 2014) Türkiye genelinde konut fiyatları birikimli yüzde 55 arttı. Yüzde 36’lık dönem enflasyonundan arındırılırsa reel fiyat artışı yüzde 14.2 oranında arttığı görülüyor. Son 4 yılda, milli gelir birikimli olarak yüzde 24 oranında arttı. Türkiye genelindeki konut ortalama fiyatındaki yüzde 14.2’lik reel artış, reel gelir artışının altında.
Şimdi de “yeni konut stoku”nun nasıl arttığını da TÜİK rakamlarıyla anlatayım. Yılın ilk 3 ayında yeni inşaatlar için verilen yapı izin belgelerine göre bina sayısında yüzde 76, yapılacak inşaatın m2 olarak büyüklüğünde yüzde 89, daire sayısında yüzde 71, inşaat harcamalarında yüzde 110 artış var.
Yapı kullanma izni alan daire sayısı yüzde 66 arttı. Üç ayda 255 bin daireye yapı kullanma izni verildi. Kaba anlatımla, Türkiye genelinde 2014 yılında 1 milyon daire yapı kullanma izni alacak, 1 milyon yeni dairenin de inşasına başlanacak.
ABD’de mortgage farklı
Gelelim,