Yılbaşından bu yana, gelişen ekonomilerin bileşik kur endeksine göre (JP Morgan EM Currency Index), gelişen ülkelerin paraları dolar karşısında yüzde 7 değer kaybederken, Türk Lirası’nın dolar kaybı yaklaşık yüzde 13 oldu.
2013 yılı mayıs ayında Bernanke’nin konuşmasından bu yana, bileşik kur endeksine göre (JP EM May 2013=100) gelişen ülkelerin paralarının değeri 100.00’den 75.90’a gerilerken, Türk Lirası’nın değeri 100’den 66.71’e geriledi. (Kaynak: Garanti Yatırım-Araştırma) Türk Lirası daha çok değer kaybetti.
Küresel piyasalardaki dalgalanmadan bizim gibi ülkelerin hepsinin paraları değer kaybediyor ama bizim paramız, Türk Liramız daha çok değer kaybediyor.
Görünüm bozuk
Çünkü Türkiye’nin dışarıdan ve içeriden görünümü hiç de parlak değil. (1) Türk ekonomisi yavaşladı. (2) Türkiye’de hükümet bunalımı var. Hükümet kurulamıyor. Ülke ve özellikle ekonomi sahipsiz kaldı. (3) Türkiye’de Kürt sorununun çözümü beklenirken, şimdilerde IŞİD terörü öne çıktı. (4) Doğu sınırındaki komşu ülkelerde istikrarsızlık ve terör risk oluşturuyor. (5) Türkiye, ABD ile AB’nin önde gelen ülkeleriyle, Rusya ile, İsrail ile, bazı Müslüman ülkelerle ilişkilerini soğuttu. İçine kapandı.
Altının dünya piyasa-larındaki fiyatı ons (31.1 g) fiyatıyla izleniyor. Bir ons altın geçen yıl 22 Temmuz’da 1.306 dolardı. 20 Temmuz’da 1.080 dolara kadar geriledi, günü 1.096 dolardan kapattı.
Altının dünya fiyatındaki değişim bize doların Türkiye’deki satış fiyatındaki değişimle birleşerek yansıyor.
Geçen yıl 22 Temmuz’da dolar 2.11 TL idi. Dün ise dolar piyasada 2.68 TL’den işlem görüyordu.
Bir yılda altının dünya fiyatı yüzde 15 geriledi. Ucuzladı. Ama bizde dolar fiyatı bir yılda yüzde 27 arttı.
Sonuç olarak, bir yılda dünyada altının onsu ucuzlarken, Türkiye’de altının gram olarak Türk Lirası fiyatı ucuzlamadı. Bir yıl önce 88 TL iken, şimdilerde 95 TL.
İşte bunun için kısa dönemli iniş çıkışlardan ne kadar zarara uğrasalar da Türk halkı altından vazgeçemiyor.
Dolar, fiyatı artırıyor
Nasıl geçsin ki? Geçen yıl 22 Temmuz’da Cumhuriyet altını 590 TL iken, dünyada altının ucuzlamasına rağmen dün Kapalıçarşı’da tam altın 642 TL’den satılıyordu.
Yunanistan’da olan bitenlerden alacağımız dersler var:
Yunanis-tan’da üretim olmadan kamu çalışanlarının maaşları, kamu ve özel sektör emeklilerinin maaşları bütçe imkânlarından yararlanılarak artırıldı.
Yunanistan’da üretim olmadan asgari ücret ve kamu ve özel kesimde ücretler yüksek tutuldu.
Gelir, ödemeleri karşılayamayınca bütçe açığı büyüdü. Borçlar büyüdü. Ödenemez boyuta ulaştı.
Yüksek ücretler nedeniyle yatırımlar ve üretim imkânları sınırlı kaldı. Üretim artmayınca, üretime dayalı gelir artmayınca bütçeye para akımı durdu. İşverenlere para akımı durdu. Ekonomi dışarıdan para desteği olmadan çalışamaz hale geldi.
Bütçe ana kaynak
Gelelim Türkiye’ye... Bizde maaş, ücret, yevmiye, emekli aylıkları ve sosyal transferler hane halkının toplam gelirinin yüzde 71.2’sini oluşturuyor.
Hane halkının gelirlerinin artması, daha fazla para harcayabilmeleri, devletin maaşlara, emekli aylıklarına, sosyal transferlere bütçeden daha fazla para akıtmasına, özel sektörde işverenin daha çok ücret ödemesine bağlı.
Bayram sonu ekonominin durumunu özetlemekte yarar var:
- Üretim yavaşladı. Üretimin yavaşlaması, ekonominin büyümesinin durması demektir. Gelir kaynaklarının kuruması, istihdam imkanlarının daralması demektir. Fakirlik demektir.
- Üretimin yavaşlamasının nedenleri; (1) iç talebin giderek küçülmesidir. (2) Yılbaşından bu yana ihracat artışının gerilemesidir. İç ve dış talep olmazsa üretim artmaz. Kimse boşuna yatırım ve üretim yapamaz.
- Ekonomik faaliyet, üst gelir grubunun lüks otomobil talebine ve de lüks kışlık ve yazlık rezidans talebine dayalı hale geldi.
- Tarımda üretici kâr edemediğinden üretimden vazgeçiyor. Gıda maddeleri tüketiciye giderek daha yüksek fiyatla ulaşıyor. Tarım ve diğer gıda ürünlerinde üretici de mutsuz, tüketici de. Sanayide talep küçülünce yatırım, üretim yapılamaz oldu.
Piyasa ‘geberik’
Her bayramda, “Nerede eski bayramlar!” özlemini dile getirmek adet oldu.
Gerçekte bayramlar da aynı ama, yaşam şartları değişti.
Dünya değişti, Türkiye değişti. Türkiye’de yaşayan insanların yaşam imkanları, alışkanlıkları değişti.
İnsanlar, yaşam şartlarındaki değişimi geçmişle karşılaştırarak mutlu olacak yerde, daha iyi yaşam şartlarına sahip ülkelerdekilerin durumuna bakarak dertleniyorlar.
İnsanlar geçmişteki yaşamı, olumsuz şartları çabuk unutuyor. Bugünlerde sahip olduklarını küçümsüyorlar. Ve de giderek mutsuz hale geliyorlar.
Yokluk vardı
Benim hatırlayabildiğim en eski bayramlar, İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında 1940’ların başında Bartın’da idrak eylediğimiz bayramdır.
O yıllarda Bartın’da elektrik evlere geceleri sadece radyodaki haber (ajans) saatlerinde verilebilirdi.
Bayram “sevinç günü” demektir. Bayram sabahları toplu olarak kılınan bayram namazları, Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin, barışın, huzurun göstergesidir.
Bayramlar Müslümanları birbirine yaklaştırır. Dargınlıkları ortadan kaldırır. Kardeşlik duygularını güçlendirir. Dini anlatımla, “Bayramlar Allah’ın mümin kullarına birer ziyafet günüdür.”
Kuran-ı Kerim’de Ramazan ve Kurban bayramlarına ait bir işaret yoktur. Kuran-ı Kerim’de “bayram” ifadesi sadece” Maide” suresinin 114 numaralı ayetinde, bir kelime olarak yer almıştır.
Hadislere dayanır
Ramazan ve Kurban bayramları ile ilgili düzenlemeler “hadis”lerde yer alır. Hadislerde nakledildiğine göre, Hazreti Muhammed Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, Medine’de yaşayan İran asıllıların “Nevruz” ve “Mihrican” kutlamalarından etkilenmiştir. Bu folklorik kutlamaların İslam cemaatinde “ümmetin tevhidi”ne ters düşeceğini görerek, Ramazan ve Kurban kutlamalarının bu kutlamaların yerini almasını buyurmuştur.
Otuz Ramazan orucundan sonra Müslümanlar yeme içme rahatlığını Ramazan Bayramı olarak kutlarlar.
Çikolata yıl boyu tüketilir ama bayramlarda ikramlık ve hediyelik çikolata talebi artar.
Şimdilerde İstanbul’da marketlerde normal sade çikolatanın kilosu 20 TL, markalı çikolata satan mağazalarda ise kilosu 340 TL’den satılıyor.
Çikolatanın esası kakao çekirdeğinden elde edilen kakao yağı ve kakao tozu ile şekerdir.
Sade çikolatada en az yüzde 35 kakao yağı ve kuru maddesinin olması gerekiyor. Sade (madlen) çikolatadaki kakao yağı ve kuru maddesinin oranı arttıkça, çikolatanın kalitesi de artıyor. Yüzde 80 kakao yağı ve kakao kuru maddesi içeren çikolata en makbulü. Çikolatanın ne kadar kakao yağı ve kuru maddesi içerdiği ambalajında yazıyor.
Sütlü çikolatanın ise en az yüzde 27.5 kakao yağı ve kuru madde ile en az yüzde 17.5 süt içermesi gerekiyor.
İstanbul’da “piyasada bayram canlılığı yok”. Mahmutpaşa’da, Laleli’de, Fatih’de, Üsküdar’da, Bakırköy’de, Kapalıçarşı’da “olması beklenen” hareket yerine, durgunluk dikkati çekiyor.
Konuştuğum işyeri sahipleri, işportacılar durgunluğun nedeni olarak farklı şeylerden söz ediyorlar. ”Cebinde parası olan yaz tatiline gitti. Şehirde kalanların parası yok. İşler bundan durgun” diyenler var. “Halkın gelirinden çok borcu arttı. Bu nedenle para harcayacak gücü kalmadı“ diyenler var. “Bayram alışverişi adeti giderek unutuluyor” diyenler var.
Bizde piyasalar Ramazan ve Kurban bayramları öncesi canlanır, hareketlenir. Dayanıksız ve dayanıklı tüketim mallarında bayram öncesi satışlar artar.
Adetler unutuluyor
Anadolu’da eski alışkanlık vardır. Ailenin giyecek ihtiyacı bayram öncesi karşılanır. Bunun için yeni giysilere “bayramlık” denilir. Evin masası, sandalyesi, koltuğu, halısı yenilenecekse bayram öncesi yenilenir. Beyaz ve kahverengi eşya kullanımı başlayınca da, buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi dayanıklı tüketim maddelerinde de bayram öncesi satın alma alışkanlığı oluştu.