Bizim örf ve âdetleri-mize göre iftar önemlidir. Aile iftar sofrasında bir araya gelerek oruç açar. İhtiyaç sahiplerine iftariyelik gönderilir. İftar saati iş saatine rastlıyorsa, işyerinde çalışanlar için iftar masası hazırlanır. İmkânı olanlar, imkânı olmayanların iftar sofralarının kurulmasına yardım ederler. Bu yardımın da bir usulü, adabı vardır. Önemli olan, imkânları sınırlı ailelerin kendi evlerinde iftar sofrasının kurulmasına katkıda bulunabilmektir. Önemli olan, her ailenin evinde iftar sofrasının kurulabilmesidir. Önemli olan, bu desteğin sadece ramazan ayında değil, yıl boyu devam etmesidir.
Önemli olan evde iftar
Her ramazan, bizim mahallemizde “Kadınlar Komitesi”nin iftar düzenlemelerini ve iftarı devamlı, yıl boyu sürdürmeyi hedef alan çalışmalarını yazarım.
Kadınlar Komitesi, 19 yıldır ramazan boyu mahallemizdeki ihtiyaç sahibi ailelere sıcak iftar yemeği dağıtmayı ve de yıl boyu market masraflarını desteklemeyi sürdürüyor.
Gülengül Giray ve Dölen Eker ile kızları Ömür Giray ve Sumru Küçükonat’ın öncülüğünde faaliyetini sürdüren Kadınlar Komitesi muhtarın ve mahalle sakinlerinin ilgisiyle desteklenecek aile ve kişileri belirliyorlar.
Mahallemizde sadece Müslüman
İhracatta gerileme devamlı hale gelirse, gerilemeden artışa geçmek zorlaşır. Gerileme kalıcı olur.
Ocak ayından bu yana ihracat her ay geriliyor. Ocakta yüzde 9.8, şubatta 13.0, martta yüzde 13.4, nisanda yüzde 9.9, mayısta yüzde 19.0, haziranda yüzde 6.4 oranında geriledi. Altı aylık gerileme yüzde 8.1 oranında.
İthalat da geriliyor ama gene de her ay 6 milyar dolara yakın dış ticaret açığı var. Yılı 60-65 milyar dolar açıkla kapatmamız tehlikesi ortada.
İhracattaki gerilemeyi “döviz paritesindeki” değişime bağlayarak umursamazsak, büyük hata yaparız.
- İhracattaki gerilemenin arkasında, küresel pazarlarda bizim ürettiğimiz malların talebinin giderek azalması var.
Bizim ihraç ettiğimiz malları başka ülkelerin daha kaliteli ve daha ucuza üretmeleri var. Talebi olan yüksek teknolojiye, yenilikçiliğe dayalı malları üretemememiz var.
Bütçe açığı ve de dış ticaret açığı olan bir ülkenin, milli para yerine, para birliğine katılması (euro’ya geçmesi) halinde başının derde girmemesi imkânsız.
1) Milli para kullanan ülke, bütçe açığını, milli parayla borçlanarak -iç borç- kapatır. Euro’ya geçmiş ise, euro ile borç kullanmadan bütçe açığını kapatamaz.
2) Milli para kullanan ülkeler, iç borçlanmada zorlanırlar ise, para basarlar. Euro kullanan ülkeler, para basamaz ancak maaş ve ücretleri, sosyal harcamaları keserek, ödemeleri azaltarak dengeye ulaşabilirler.
3) Milli para kullanan ülkeler para değerini gerektiğinde ayarlayarak, rekabet şansı olmayan ürünlerine ihracat fırsatı yaratabilirler. Euro ile üretim ve ihracat yapan ekonomilerde, ürünlerin rekabet şansı yoksa ihracatı artırma imkânı da yoktur.
4) Bütçe açığı ve dış ticaret (döviz açığı) sorunları olduğu halde euro sistemine giren bir ülkenin tarım ve sanayi üretimini artırması, istihdam sorununu çözmesi, büyümesi imkânsızdır.
5) Euro (ortak para birimi) kullanma işi bütçe geliri giderine denk, ihracatı ithalatına denk, hatta ve hatta bütçe fazlası, dış ticaret fazlası veren ülkeler için çok çok iyidir. Yunanistan gibi ülkeler için ise çok çok
İstanbul’da yaşayanlar, evlerine, işlerine gitmek için, gezmek, dolaşmak için her gün 14 milyon seyahat yapıyor. Bu seyahatin 3 milyonu özel araçlarla, 11 milyonu toplu taşıma araçlarıyla yapılıyor.
İstanbul denizle iç içe bir şehir. İstanbul’da her gün yapılan her 100 seyahatin sadece 2.5’i deniz yoluyla yapılan seyahat. Yüzde 10’u raylı taşıma, yüzde 87.5’i karayoluyla gerçekleşiyor.
Bayram var, sefer yok
1 Temmuz’larda Kabotaj Bayramı veya Denizcilik Bayramı kutlamalarını yapıyoruz. Kabotaj, bir devletin kendi limanları arasında yük ve yolcu taşıma hakkıdır. 1926 yılında TBMM’de kabul edilen bir kanunla Türklere ait olmayan gemilerin Türkiye sahillerinde yük ve yolcu taşımaları yasaklandı.
1 Temmuz’lar 1935’ten bu yana “Kabotaj Bayramı” olarak kutlanıyordu. Denizcilik Müsteşarlığı karar verdi. 2007 yılından sonra 1 Temmuz’lar “Denizcilik Bayramı” oldu.
Kabotaj Kanunu’na göre yabancı bayraklı gemiler Türkiye’ye sadece yolcu ve yük getirir. Türkiye’den sadece yük ve yolcu götürür. Bizim limanlarımızın birinden öbürüne yük ve yolcu taşıyamaz.
Karikatür, Yunanistan’ın yapması gereken seçimin ne denli zorlu olduğunu gerçekten de çok iyi anlatıyor.
Her şeyi Çipras’ın bildiği sanılıyordu. Yunanistan Başbakanın Çipras, bilirmiş gibi hava bastı ama... Sonunda işin kolayına kaçtı. “Ben bilmem eşim (pardon: halkım) bilir” dedi.
Yunan halkı pazar günü “Evet” veya “Hayır”a oy verecek.
- Evet denilirse, AB’nin koyduğu şartlarda kemer sıkılacak. Evet demek, AB’nin şartlarında kemer sıkmak, çalışanların, emeklilerin gelirlerinde, sosyal haklarda gerileme demektir. Borç ödeme uğruna, ekonominin yavaşlaması, büyümenin durması, milli gelirin küçülmesi demektir. Milli gelirin küçülmesi nedeniyle yapılan ödemelere rağmen, borcun milli gelir oranının yükselmesi demektir.
- Hayır demek, “ölümü-iflası göze almak” demektir. AB ile bağları kesmeye razı olmak demektir. Euro’dan, para birliğinden, hatta gerekiyorsa AB’den çıkmak demektir.
Hayır denilince 2 olasılık belirir:
İzmir’de 100 büyük sanayi kuruluşu, 2014 yılında 100 dolarlık üretim için 56.8 dolar ithalat yaptı.
- İzmir’in 100 büyük firmasının 2014 yılında toplam üretimi 21 milyar dolar.
- 100 dolarlık üretimin 36 dolarlık kısmını ihraç ettiler. İhracat gelirleri 7.5 milyar dolar ama... 2014 yılı ithalatları 11.8 milyar dolar.
- 100 büyük sanayi kuruluşunun 2014 yılında ithalat - ihracat farkı (dış ticaret açığı) 4.3 milyar dolar.
Bu bilgiler, Türkiye’de büyük sanayinin bile ne kadar dolar bağımlısı olduğunu, Türkiye’de sanayi üretiminde ithalat girdisinin ne kadar yüksek olduğunu, ihraç edilen ürünlerin içindeki döviz yükünü sergiliyor.
İzmir Sanayi Odası 33 yıldır İzmir’deki 100 büyük sanayi kuruluşunun faaliyetleri ile ilgili büyüklükleri açıklıyor.
Geçen pazar, güneş yağlarının içerdiği kimyasalların zararını anlatan bir yazım yayımlandı. Bir okuyucum, Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu’nun internetteki güneş, D vitamini konulu video programlarını izlememi tavsiye etti. Dr. Kınıkoğlu diyor ki, “Bize güneşin zararlı olduğunu” güneş yağı üreticileri öğrettiler. Güneş/cilt kanseri ilişkisini abartırken bir yandan “Benim ürünümün koruma faktörü daha çok, kanserden daha çok koruyor, bunu alın” diyerek kendi kremlerinin reklamını yaptılar. Saatlerce güneşe maruz kalmanın, uzun süreler güneşlenmenin zararlı olduğunu, cilt kanserini tetikleyebileceğini biliyoruz.
Buna karşılık, yanmadan makul miktarda güneş ışığı almak sağlığımız için son derece yararlı. Güneş yağı sürmeden zinhar güneşe çıkmamamızı öğütleyenler bizi cilt kanseriyle korkutuyorlar.
Yaşam güneşe bağlı
Yeteri kadar gün ışığı alamayan insanlar aynı bitkiler gibi gelişemezler, solgun ve yorgun olurlar. Bu yüzden özellikle bebeklerin ve çocukların güneş ışığı alması çok önemlidir.
Güneşlenenlerin daha uzun yaşadığı ve daha az kalp hastası oldukları tespit edildi.
Güneş D vitaminidir. D vitaminin kaynağı güneştir. İnsanların yarısından
İhracat şampiyonları listesi açıklandı. Şampiyonlara madalyaları dağıtıldı da... Bu arada vergi şampiyonlarının açıklanması gecikti.
Eski yıllarda gelir vergisi şampiyonları mayıs ayı başında, kurumlar vergisi şampiyonları haziran ayı başında açıklanırdı. Geçen yıl gelir vergisi şampiyonları listesi 4 Mayıs’ta, kurumlar vergisi şampiyonları 8 Haziran’da açıklanmıştı.
Bu yıl ne oldu ise açıklamada gecikme oldu.
Gecikmenin nedenini öğrenmeye çalışırken Maliye Bakanlığı’nın bugün saat 10.00’da listeyi açıklayacağını söylediler.
Kim, ne ödüyor?
Her ne kadar gelir vergisi ve kurumlar vergisi gelirlerinin toplam bütçe gelirleri içindeki payı az ise de gene de bu vergileri kimlerin ödediği önemlidir.