İki yıla aşkın bir süredir görevde bulunan ABD Başkanı Joe Biden ilk resmi devlet konuğunu nihayet ağırladı. Konuk Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron idi. Macron, Cumhurbaşkanlığı döneminde ABD’ye ikinci kez devlet ziyareti gerçekleştiriyor. Trump döneminde de Washington’a devlet ziyaretinde bulunmuştu. Bu sayede Macron, bir istisnaya imza atmış olmadı değil. Geleneksel olarak devlet ziyaretleri karşılıklı olarak sadece bir kez gerçekleştirilir.
Ancak Biden’in bu daveti çok da masum değildi. Ziyaret, yarım elma gönül alma misaliydi. Avustralya’nın denizaltı ihalesinde son anda Fransa’yı dışlayarak ABD yapımı denizaltılarını tercih etmesi, ABD’nin de buna müsebbip olması Paris ile Washington arasında ciddi gerginliğe neden olmuştu. Biden da gönlünü almak üzere Macron’un ikinci kez devlet ziyareti gerçekleştirmesine imkan tanıdı.
Denizaltı krizi artık geride kaldı. Fransa, ABD’nin olaydaki tavrını unutmadı, ancak derinlere gömdü. Asıl önemli olan mesele IRA. Bir başka deyişle ABD’nin Enflasyonla Mücadele Yasası. Bu yasanın
Ukrayna-Rusya savaşı tüm boyutlarıyla devam ediyor. Askeri cephede Ukrayna, ABD ve müttefiklerinin desteğiyle Herson kentini Rus işgalinden kurtardı. Şimdilik Herson hattındaki cephede büyük bir değişiklik yok. Rusya, Donbas’ın güneyinde hezimete uğramaya devam ediyor. Kuzey bölgesinde ve özellikle Malinivka, Liman, Zariçne ve Yamir bölgesinde Ruslar topçu ateşinin şiddetini önemli derecede artırdılar. Ukrayna askerleri bu bölgede mevzilerini şimdilik koruyabiliyorlar.
Diplomatik cephede Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Herson’daki galibiyet sayesinde henüz ateşkes veya müzakere masasına oturmaktan yana değil. Kendi açısından da hiç de haksız değil. Hatta, Rusya’nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım’ı yeniden kazanmayı hedeflediğini de açık bir şekilde dile getirdi. Ukrayna’nın bu isteği gerçekçi mi? Rusların Herson’da uğramış oldukları hezimetin ardından Ukrayna bir özgüven patlaması mı yaşıyor?
Ukrayna’ya yönelik olarak NATO müttefiklerinin desteği kesintisiz bir şekilde sürmeye devam ediyor.
Romanya’da düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi konuşan Genel Sekreter Jens Stoltenberg, Moskova’nın aşırı tepkileri ve şiddetli saldırılarının, Ukrayna’da savaşı kaybettiği anlamına geldiğini söyledi
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’da savaşı kaybettiğini bu yüzden daha vahşice bir şekilde karşılık vermeye çalıştığını savundu.
29-30 Kasım tarihleri arasında Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılacak olan NATO gayri resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi basın mensuplarının karşısına çıkan Stoltenberg, Moskova yönetiminin Ukrayna’da şehirlere, sivillere ve altyapı sistemlerine yönelik seyir füzeleriyle düzenlediği saldırıları kınadı. Ukrayna’nın kışa korkunç bir şekilde başladığını dile getiren Stoltenberg, Rusya’nın bu tutumunun sadece Ukrayna’yı değil, Avrupa’nın yanı sıra dünyadaki gıda ve enerji fiyatlarını da etkilediğini vurguladı.
Herkesin Rusya-Ukrayna savaşında bedel ödediğini hatırlatan Stoltenberg, Avrupa ülkelerinin parayla, Ukrayna’nın ise canı ve kanıyla bedel
Çekya’nın dönem başkanlığının sona ermesine 6 hafta kaldı. 1 Ocak 2023’de AB dönem başkanlığı İsveç’e geçecek. İsveç 6 aylık dönem başkanlığını iyi bir şekilde değerlendirmeyi hedefliyor. Malum ülkede yeni bir hükümet iktidara geldi. Terörle mücadele, ülkenin artık öncelikli konuları arasında. Bu alanda anayasa ve yasalarda yapılan değişiklikler 1 Ocak 2023’den itibaren yürürlüğe girecek. Hükümet başkanının bu yasaları harfiyen hayata geçirme konusundaki iradesi şimdilik tam.
İsveç’in dönem başkanlığı 30 haziran 2023’de bitecek ve bu sayede Fransa, Cekya, İsveç dönem başkanlığı üçlemesi de sona ermiş olacak. Yerini yeni bir üçleme olan İspanya, Belçika, Macaristan’a bırakacak. İspanya dönem başkanlığı Başbakan Pedro Sanchez’i NATO Genel Sekreterliğine taşır mı bilinmez. Zira 11-12 Temmuz tarihleri arasında Vilnius’de düzenlenecek olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesinde ittifak yeni genel sekreterini de belirlemiş olacak. AB-NATO
ABD’de ara seçimler sona erdi. Neticeler de açıklık kazandı. Kamuoyu araştırma firmalarının seçim kampanyası esnasında öngördükleri Cumhuriyetçi, yani ‘kırmızı’ dalga yaşanmadı. Cumhuriyetçiler Temsilciler meclisinde çoğunluğu elde ettiler. Ancak Senato’da istedikleri çoğunluğa ulaşamadılar. Yazıya yazdığım saatlerde Senato’daki kesin sonuçlar henüz yayınlanmamıştı.
Ancak en kötü ihtimalle, Cumhuriyetçiler Senato’da at başı öndeler. Bir başka deyişle Cumhuriyetçiler az farkla yarışı kazanabilirler. Ancak bu ‘ufak’ olarak nitelenebilecek fark, ABD’nin dış politikasını kökten değiştirecek nitelikte değil. Zaten Avrupa ve NATO’nun Avrupalı müttefikleri için önemli olan unsur da buydu. Zira NATO’nun Avrupalı müttefikleri, Cumhuriyetçilerin ‘ruhani lideri’ olarak tanımlayabileceğimiz eski ABD başkanı Donald Trump’ın ara seçimlerdeki etkisinden çok kaygı duyuyorlardı. Trump’ın, Cumhuriyetçi senatör ve vali adaylarını belirlemesi, onlara
İsveç’in çiçeği burnunda yeni Başbakanı Ulf Kristersson, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’la görüşmek üzere Türkiye’ye geldi. İki gün sürecek kapsamlı görüşmelerin baş konusu ise, kuşkusuz İsveç’in NATO üyeliği. Zira geçtiğimiz Haziran ayında İspanya’nın Madrid kentinde düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın İttifak’a üyelik senedini imzalamıştı. Buna karşılık olarak da NATO Genel Sekreterliği önderliğinde İsveç ve Finlandiya da terörle mücadele alanında Türkiye ile üçlü bir mekanizma kurulmasını kabul etmişti.
Ankara, bu mekanizma sayesinde Avrupa Birliği’nin (AB) terör örgütleri listesinde yer alan bölücü örgüt PKK ve Suriye’deki uzantıları başta olmak üzere, Türkiye aleyhinde faaliyette bulunan yapılara karşı etkin bir şekilde mücadele edilmesini, suçluların da kanunlar çerçevesinde Türkiye’ye iade edilmesini, olmadı, İsveç
NATO Genel Sekreters Jens Stoltenberg. 3 gün süren kapsamlı Türkiye temaslarını Milliyet’e değerlendirdi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik senetlerinin onaylanmasının vaktinin geldiğine işaret eden Stoltenberg, iki ülkenin NATO üyeliğinin sadece İsveç, Finlandiya veya NATO’ya değil, aynı zamanda Türkiye’nin de yararına olacağını vurguladı. Türkiye’nin tahıl anlaşmasını yeniden hayata geçirmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çabalarına da atıfta bulunan Stoltenberg, Moskova’nın nükleer tehdidine rağmen, Rusya’da bu yönde bir hareketlilik gözlemlenmediğine vurgu yaptı. NATO’ya üye ülkelerdeki siyasi değişikliklerin, İttifak’ın Ukrayna’ya taahhüt ettiği askeri ve siyasi desteğin yönünü değiştirmeyeceğini kaydeden Stoltenberg, Çanakkale’ye yapmış olduğu ziyaretin de, savaşın hangi felaketlere yol açtığını hatırlama açısından çok anlamlı olduğuna vurgu yaptı. Yunanistan ve Türkiye’nin NATO’nun iki önemli müttefiki
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 3 günlük resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye geldi. Geçtiğimiz haziran ayında İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sırasında, Türkiye’ye uzun bir ziyaret gerçekleştirmek konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la mutabık kalan Stoltenberg’in gündemi ise oldukça yoğun.
Temaslarında İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecini ele alacak olan Stoltenberg, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında kurulan üçlü mekanizma konusunda Ankara’nın beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığını değerlendirecek. Türkiye, özellikle İsveç’in bölücü terör örgütü PKK ve uzantılarının İsveç’teki faaliyetlerinden dolayı rahatsızlığını dile getirerek, uzun süre İsveç’in NATO üyeliğine sıcak bakmıyordu.
İsveç’in terörle mücadele kanununda yaptığı değişiklikler ve Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunu resmen sona erdirmesi, Ankara’nın beklentilerini